Türk Yerel Medyası AB Yolunda

Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından yürütülen ve İngiltere Büyükelçiliği tarafından desteklenen "Türk Yerel Medyası AB Yolunda’’ 1. Bölgesel Bilgilendirme Toplantısı Oruçoğlu Termal Otel’de Vali İrfan Balkanlıoğlu’nun katılımıyla başladı.

Toplam 7 ilde gerçekleştirilecek olan ve ilki 14-15 Ocak 2013 tarihleri arasında ilimizde yapılacak olan toplantının açılışına Vali İrfan Balkanlıoğlu, Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi M. Haluk Ilıcak, İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı ve Küresel İşler Daire Başkanı Peter Spoor, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, İl Jandarma Komutanı J. Albay Okçin Akşit, İl Emniyet Müdürü Mustafa Uçkan, İl müdürleri, ilimiz dahil 8 ilden yerel medya mensupları ve proje görevlileri katıldı.

Afyonkarahisar, Ankara, Bilecik, Eskişehir, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya ve Uşak illerimizde bulunan gazete, televizyon, dergi, radyo ve internet haberciliği alanlarında faaliyet gösteren yerel medya mensuplarının da katıldığı toplantının açılış konuşmalarında önce İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı ve Küresel İşler Daire Başkanı Peter Spoor ile Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi M. Haluk Ilıcak birer konuşma yaptılar.

Açılış konuşmalarının son konuşmacısı olarak kürsüye gelen Vali İrfan Balkanlıoğlu;’’Sayın Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarımız bize gayet güzel bir şekilde AB serüvenimizin başlangıcı ve şu anki aşamalarını etkileyici bir biçimde anlattılar. İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarımızda bu AB serüvenimizde İngiltere’nin bizi desteklediğini çeşitli platformlarda, çeşitli karar mercilerinde bizi savunduğunu dile getirdiler, bizde bunu kamuoyundan ve basından takip ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devletidir. Bizim 2500 yıllık bir devlet geleneğimiz var. Coğrafi olarak bulunduğumuz konum stratejik konumda olduğu için bazı sıkıntılar yaşamışız. Bununla birlikte değer yargılarımız oluşmakla beraber, zaman içerisinde evrensel değer yargılarında bazı değişim süreçleri de kaçınılmaz bir hal almış. AB maceralarımıza bakıldığı zaman şimdi kamuoyunda değişik algılar ve yargılar var. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin sürekli bizlere sorun çıkardığı yargısı, çifte standart uyguladıkları yargısı da kamuoyunda sık sık yer alıyor. Böylece halkında AB sürecinden soğuması söz konusu oluyor. Yani AB, Hıristiyan kulübüdür ve bize sürekli sorun çıkarır, bizden daha kötü koşullarda olan ülkeleri sırf hıristiyan olduğu için kabul ettiler, absorbe ettiler, ancak bizleri kapıda bekletiyorlar gibi yargı oluşuyor. Fakat AB ile iletişimimiz ve ilişkimiz başladığı süreçten itibaren Türkiye’de neler değişti onu da görmek lazım. Örneğin yakın zamana kadar bizde aşırı ilaçlamadan dolayı üzerinde kimyasal madde kalıtımı veya ilaç bulunması nedeniyle AB’nin ithal etmediği bir takım gıda ürünleri sınırdan geri çevrildiğinde iç piyasaya rahatlıkla sürülebiliyordu ve hepimiz onları afiyetle yiyorduk. Gıda standartlarımız son derece düşük ve sağlığa aykırı şekilde imal ediliyordu. Ve hak arama hürriyeti emniyet ve asayişle ilgili sorunlar, karakola düşen insanların çektiği sıkıntılar, tutukluluk, gözaltı süreleri gibi birçok AB’ye uygun olmayan standartlarımız ve uygulamalarımız vardı.  Türkiye’nin genel standardı konusunda Kanun önünde eşitlik prensibine uymayan bir takım ayrıcalıklarında olması sürekli sıkıntı yaratan bir durumdu.

Avrupa’da yaşayan birçok Türk vatandaşımız var.  Onlar böyle sürekli Türkiye’ye geldikleri zaman yakınırlar. Avrupa’da ki standartların insan haklarına nedenli uygun olduğu, herkesin kanun önünde eşit olduğunu, temizlik ve düzenin çok daha uygun yürüdüğünü, her şeyin hijyen olduğunu bize anlatırlardı. Son dönemde de Türkiye’den artık insanlar Avrupa’ya gittiklerinde bunları görüyorlar. Hep gıptayla ve özenerek bakardık. Hatta M.Akif Ersoy ne demiş şiirinde Avrupa’yı gördüğünde “Adamların yaşantısı tıpkı bizim dinimiz gibi, bizim yaşantımızda tıpkı onların dini gibi” böyle espritüel bir serzenişte bulunmuştu.

Fasılların açılması ve tarama süreçleri devam ediyor. Mesela İçişleri Bakanlığıyla ilgili bir fasıl açılacak emniyet ve asayişle ilgili. Bir kere mevzuatın tamamı taranıyor. Kanunlarımızda, dünya standartlarına, AB standartlarına, İnsan Haklarına, uymayan hükümler neler acaba? Bunlar tek tek elimine ediliyor. Uygulamalarda durumlar nasıl, bunlar düzeltilip AB normlarına uyduruluyor. Açıkçası AB’ye girmek en fazla bizler için önemli. İnsan onuruna yaraşır, yakışır bir ülkede, temiz,  sağlığımızdan ve geleceğimizden endişe duymadan yaşayacağımız temiz ve hijyen koşullarda barınmak ve bulunmak anlamına geliyor. Yaşam standardımız yükseliyor. Bunu çok iyi işlemek lazım. Yani başkalarının, başka ülkelerin veya devlet başkanlarının dediği önemli değil.  Bizim acaba AB’ye girmemiz vatandaşlarımız ve bizler için faydalı mı değil mi. En azından demokrasi dışı müdahalelerden kurtulma sürecinde, yani insanlar kamu adına bir güç kullanıyorsa demokratik yöntemlerle mevzuata uygun seçimle gelmesi lazım. Bazıları seçilmeden gelsin, sizin tepenize otursun, ensenizde boza pişirsin istiyorlar. İşte bunlar AB yakınlaşması ve AB ülkeleriyle sıkı ilişkilerimiz sayesinde belli bir yere geldi. Herkes kendi mevziine, olması gereken yere çekildi. Bu bile bizim için büyük bir nimettir. Birçok açıdan böyle değerlendirmek lazım. Yerel medyanın da bu anlamda önemi çok büyük. Yani AB’yi sırf AB’nin bazı ülkelerinin ve devlet başkanlarının çifte standartları, yanlış beyanları veyahutta olumsuz açıklamalarını ön plana çıkartarak halkı Avrupa Birliği sürecinden ve serüveninden soğutmak yerine, iyi yönlerini  göstermek lazım. Eğer Türkiye şu anda belli bir yere gelmişse, bölgesinde saygın bir konum kazanmışsa, pasaportumuz ve paramız daha değerliyse, vatandaşımız çok daha iyi koşullar da yaşıyorsa, örneğin ihracatımız 153 milyar dolarları bulmuşsa bu durum ülkemiz adına sevindirici bir durumdur. IMF’den para isteme durumunda değil de IMF’e borç verecek düzeye gelmişiz. Bu kapsamda 5 milyar dolar borç verdik malumunuz. IMF’nin patronu durumuna geldik. Böyle olmuşsa bunda AB’nin payı çok büyüktür. Bugün en düşük devlet memuru maaşı bile 1000 doların üzerinde. Bir zamanlar biz bile alamazdık bunu. Bu nedenle sizlerin rolü çok büyük. Bulunduğunuz yerlerde AB’ye katılım süreciyle ve Türkiye’nin AB’yle ilişkileriyle ilgili bir kamuoyu oluşturmak gündeme geldiğinde birazda bu yönleri göz önüne almak lazım. Olumlu ve iyi yönleri de yansıtmalıyız. Bu anlamda bu toplantıyı düzenleyen başta AB’den sorumlu değerli Bakanımız Egemen Bağış, Müsteşarımız,  İngiltere Büyükelçiliğine toplantıyla ilgili olarak finansman konusunda önemli bir katkıda bulunan İl Özel İdaresine çok teşekkür ediyoruz. dedi.

Açılış konuşmalarının ardından Avrupa Birliği Bakanlığının çalışmalarına ilişkin bilgilendirmelere ilişkin sunumlar ile Türk Yerel Medyasının AB Sürecinde Daha Etkin Rol Alması konulu panelinde yer aldığı ve 2 gün sürecek olan Türk Yerel Medyası AB Yolunda’’ 1. Bölgesel Bilgilendirme Toplantısına geçildi.