Gözden kaçırmayın
Garnizon Komutanı Afyon Eğitim Vakfını Ziyaret EttiYüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün yurt genelinde öğrenci yurtlarına yürütmüş olduğu Farkındalık seminerlerinin Dinardaki bölümü olan "Aile ve Gençlik Sosyolojisi ( Kuşak Çatışması, deği tipolojiler vb )" konulu seminer Yurt Müdürlüğü Yemekhanesinde düzenlendi.
Seminer AKÜ Dinar Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Hayrettin Ertan tarafından verildi.
Seminerin açılış konuşmasını yapan Yurt Müdür Vekili NazımYıldırım, Yunus Emre’ nin sözleri ile başladı.
“BUNCA VARLIK VAR İKEN / GİTMEZ GÖNÜL DARLIĞI”
Yurt Müdür Vekili Yıldırım ‘’ Gençlik dönemi, anne baba etkisinin en aza indiği, kişinin anne babasından çok başkalarından etkilendiği dönemdir. Medya, sokak, arkadaş, sosyal çevre genci öz değerlerine yabancı bir hale getirebilir. Burada siz gençlere büyük sorumluluklar düşmektedir.
Kültürel değerlerimize, benliğimize, ailemize asla sırt dönmemeliyiz. Onlarla birlikte büyümek, onlarla birlikte paylaşma mutluluğunu yaşamak gerekli. Sadece tüketen ve taklit edenler her geçen gün tükenir. Özellikle aile bireylerini bir arada tutamayan gelişmiş toplumlarda, intiharların, boşanmaların, içki ve uyuşturucu bağımlılığının da arttığı açıkça gözlenebiliyor.
Mutlu, rahat ve huzurlu yaşamak için kat, yat, kariyer, makam, servet, sahibi olanlar, sonunda mutlaka bir de özel “psikiyatrist” bulmak zorunda kalıyor kendine. Yani parayla pulla saadet olmuyor. Aile bizim için vazgeçilmez olmalıdır. Bunu asla hatırınızdan çıkarmayın. Sözü söz üstadı ile noktalayalım.
Bizim Yunus “Bunca varlık var iken / Gitmez gönül darlığı” diye bizi asırlar öncesinden uyarmış. Huzursuzluk dediğimiz şey de bir gönül darlığı değil mi zaten?. ‘’ diyerek sözlerini tamamladı.
‘’TOPLUMDAKİ FARKLILIKLAR, ASLA BİR TEHDİT UNSURU DEĞİLDİR”
AKÜ Dinar Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Hayrettin ERTAN, tutum ve davranışı tanımlayarak, tutumların her zaman davranışa yol açmayabileceğine vurgu yapmış, bunu teyit eden iki sosyal psikolojik deneyinden bahsetmiştir.
“İletişim kazası” adını verebileceğimiz sosyal ve psikolojik kazalar yaşabiliyoruz. Davranış nedenlerimizi ve algı yönetimini doğru belirlememiz gerekiyor.Yrd. Doç. Dr. Ertan , ‘’Gençlik döneminde duygular yoğundur ve sürekli dalgalanma gösterirler. Genç sevinçle üzüntü, sevgi ile nefret arasında gidip gelir. Ruhsal tepkilerinde aşırılık, davranışlarındaki çelişki bu döneme özgü bir bocalamanın belirtisidir.
Genç, bir yandan içinden gelen dürtülerini dizginlemeye çabalarken öte yandan çevresi ile çatışmaya girebilir. İç dünyası ile dış dünya arasında dengeler kurmaya çalışır. Genç kendine özgü yaşamak istemekte, bağımsızlığını kazanmaya çabalamaktadır. Bu süreçte gencin sık sık ebeveynlerle fikir ayrılığına düştüğünü ve çatışmalara girdiğine tanık oluruz.
‘’ BİZLERİ YİRMİ KEZ DİNLEYEN ANNE VE BABAMIZI, BİR KEZ DİNLEMİYORUZ.’’
Yrd. Doç. Dr. Ertan ; ‘’ Bizler bir ailemizin olduğunu unutmamalıyız. Onların bizlere yaptıkları onların bize Şefkati sebebiyle korumacı davrandıklarını, onları yarın anne, baba olunca daha iyi anlayacağımızı belirtti. İyi bir konuşmacı olmanın yolu iyi bir dinleyici olmadan geçer. Dinlemek, dinlenmektir. Sizlerle şu hikayeyi paylaşmak istiyorum.
Yaşlı bir baba oğluyla pencere kenarında otururken pencerenin önüne bir kuş konar. Yaşlı baba “Oğlum bu ne?” der. Oğul “Baba, serçe!” der. Bir süre sonra baba tekrar “Oğlum bu ne?” der. Oğul “Baba serçe dedim ya!” der. Baba tekrar sorduğunda “Baba ne kadar çok sordun, serçe dedim ya! Derdin ne? Ne yapmaya çalışıyorsun? ”diye sert çıkar. Baba, oğluna biraz beklemesini söyledikten sonra içeri gider ve eski püskü bir defter getirir. Eline aldığı defteri açar, oğluna verip yüksek sesle okumasını söyler. Genç okumaya başlar; “ Oğlum daha üç yaşlarındaydı. Bir gün, pencereye bir kuş kondu. ‘Baba bu ne ?` dedi. ‘Serçe oğlum!’ dedim. İkinci kez ‘Baba bu ne ?` dedi. Yine kızmadan ‘Serçe oğlum!’ dedim. Ve bu böylece 20 kez devam etti ve her seferinde onun meraklı sorusuna sabırla ‘serçe’ cevabını verdim. ” ‘’ KONUŞMAYI BAŞARMALIYIZ’’
Mutlaka konuşmayı başarmalıyız. Karşımıza düşüncelerimizi açıkça belirtmeliyiz. ‘’ Hayır ‘’ deme gerekçelerini ortaya koymalıyız. O zaman anne ve babaları daha iyi anlarız. Onlarla mutlaka konuşmalıyız. Ne pahasına olursa olsun doğruyu yalnız doğruyu konuşmalıyız. Bu hem bize güveni hemde doğru istikametimizi belirleyecektir. ‘’ ANNE VE BABAMI GİDEREK ANLIYORUM.’’
Öğrenci Ayşe SEZER, ‘’ Kendi hayatında zaman zaman kuşak çatışması yaşadığını, bunların nedenlerini ortaya koydu. Çatışmaya neden olan faktörlerin başında; gençlerin gelişme aşamasında olmaları nedeniyle değişmelere daha çabuk adapte olmaları, yetişkinlerin ise bu değişime kolay adapte olamamalarıdır. Büyümeyle yeni imkânlar edinen gencin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası da çatışma yaratabilir. Bizler aynı tarihin, aynı zamanın çocukları değiliz.
Elbette farklılıklarımız olacak. Ama bu asla anne ve babalarımızın endişelerine, algılarına, bizikorumalarına sırt çevirmeyi gerektirmez.
Seminere çok sayıda öğrenci ve personel katıldı. Öğrenciler bu tür etkinliklerden çok faydalandıklarını ve devam etmesi gerektiğini belirttiler.
Yorumlar
Yorum Yap