Gözden kaçırmayın
Afyon Belediyesi kamu oyuna duyuru yaptıAfyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İnşaat Kulübü tarafından AKÜ Meslek Yüksekokulu’nda (MYO) 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 99. yıldönümü nedeniyle “Çanakkale Savaşları’nın İnsani Yönü” konulu bir panel düzenlendi.
AKÜ MYO Müdürü Prof. Dr. Ahmet Yaramış tarafından verilen panelde Çanakkale savaşlarında yaşananların insanı boyutuna ilişkin anekdotlar aktarıldı. Yaramış, Çanakkale’de savaşanların büyük bir çoğunluğunun asker olmadığını belirterek, “1. Dünya Savaşı’nda farklı cephelerde savaştık.
Ordularımız cephelerde dağılmış durumdaydı. Dolayısıyla yedek asker ihtiyacı olunca genç, yaşlı pek çok sivil vatandaş cepheye çağrılmıştı” dedi. Yaramış, Türkiye’de pek çok aileden fertlerin büyüklerinin Çanakkale’deki harbe katıldığını ifade ederek, “Eminim ki, Çanakkale savaşlarına katılmış hepimizin ailesinden ya da yakınından fertler bulunmaktadır.
Pek çoğu ya şehit olmuş ya da gazi olarak evlerine dönmüşler. Ben de Çanakkale’de şehit olmuş Ömer beyin torunuyum. Ömer Bey de 18 yaşlarındayken askere alınarak Çanakkale’de savaştı ve şehit oldu” diye konuştu.
Dünyanın pek çok yerinden gelen milletler Çanakkale’de savaştı
Çanakkale’de İngilizlerin hegemonyası altında bulunan Mısır, Hindistan ve Afrika’dan insanların Türk insanına karşı savaştırıldığını kaydeden Yaramış, şöyle devam etti:
“İngilizler ve Fransızlar özellikle de egemenlikleri altındaki ülkelerde inanılmaz propagandalar yaptılar. Bunlardan birkaçına bakarsak, İngilizler ‘Halife Almanların elinde esirdir, onu esaretten kurtaralım’ diye Müslümanlara yönelik bir propaganda faaliyeti yürütürlerken, Anzaklara ‘sakın Türklere esir düşmeyin ve ölene dek savaşın.
Çünkü Türkler yamyamdırlar. Sizi yerler’ gibi kara bir propaganda yürütmüşlerdir. Hatıratlara bakıldığında Anzak askerleri ile ilgili olarak emekli Hava Kuvvetleri Komutanlarımızdan Tevfik Arıburun ‘Tevfik a’nın babası şehit 57. alay kumandanı Hüseyin Avni Bey’dir.
Hüseyin Avni Bey’in yanına getirilen iki Anzak subayı, bu propagandanın etkisi ile tir tir titremektedirler. Ancak kendilerine gösterilen insani muamele misafirperverlikten dolayı şaşkınlıklarını gizleyemeyeceklerdir’ ifadeleri ile aktarmıştır.”
Yaramış, Çanakkale cephesinde savaşan insanların sadece Anadolu’dan olmadığını belirterek “Bugün bizim sınırlarımız dışında yaşayan farklı memleketlerin insanları da bu cepheye gelmişler ve Osmanlı adına savaşmışlardır. Örneğin Makedonyalı, Bosnalı, Mısırlı, Sudanlı ve daha pek çok yerden Müslüman gelmiş ve İngililizlere karşı savaşmışlardır.
Bunun sebebi ise İstanbul’u İslam dünyasının başkenti olarak görmeleriydi. Eğer bu başkent düşerse bütün İslam dünyası Hıristiyan âleminin esareti altına girecek düşüncesi ile Çanakkale’ye gelerek savaşmışlardır” ifadelerini kullandı.
Hey on beşli türküsü, Çanakkale’ye gidenleri anlatır
Ordunun o dönemdeki ihtiyacı için lisede ve üniversitede okuyan pek çok öğrencinin cepheye çağrıldığını aktaran Yaramış, “Öyle ki kimi liseler ya da kimi üniversitelerdeki bazı bölümler o sene mezun vermemişlerdir.
Hepsi cephede kalmışlardır” diye konuştu. Osmanlı’da küçük yaşta askere alınanların belirli bir süre eğitime tabii tutularak zanaatkârlık eğitimi aldıklarını anlatan Yaramış, “Ancak bu maalesef Çanakkale’de mümkün olamamıştır.
1915’de yaşanan Çanakkale Savaşlarında pek çok çocuk yaştaki insanımız cepheye gitmiş ve pek çoğu geri dönmemiştir. O meşhur bilinen ‘hey onbeşli, Tokat yolları taşlı, on beşliler gidiyor kızların gözü yaşlı’ sözlerine sahip türkü de 1900 doğumlu 15 yaşında cepheye giden Tokatlı çocuklar için yazılmıştır” ifadelerini kullandı.
Atatürk’ün unutamadığı an
Yaramış, Türk milletinin büyük bir inançla savaştığını ve bunun tüm dünyada takdir gördüğünü anlatarak, Atatürk’ün Bomba Sırtı’nda yaşananları pek çok kimseye anlattığını söyledi. Yaramış şöyle dedi:
Atatürk bununla ilgili olarak gazetecilere ‘yalnız size Bomba Sırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre, yani ölüm kesin… Birinci siperdekiler hiç biri kurtulamamacasına hepsi düşüyor; ikincidekiler onların yerine giriyor.
Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, 3 dakika kadar sonra öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor. Sarsılmak yok! Okuma bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayrete ve tebrike değer bir örnektir.
Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur’ ifadeleri ile anlattığı bilinmektedir. Türk askerinin merhameti ile ilgili olarak da pek çok yabancı ülke subayı anılarında anekdotlar aktarmıştır. Mesela bir Fransız subayının ‘Biz Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştığımız için övünebiliriz.
Bir süngü hücumu sonrası savaş alanını gezerken bir Türk askerinin kendi yarasına bir ot bastırdığı halde, kendi elbisesini yırtarak Fransız askerinin yarasını sarıyordu. Öldürmek istediği bir askere neden yardım ettiğin sorduğumda ise bu asker yaralanınca cebinden bir yaşlı kadın resmi çıkardı. Herhalde annesi olacaktı.
Benim ise bekleyen kimsem yok, o kurtulsun, anasının yanına dönsün istedim. Az sonra her ikisi de öldüler’ anısı buna bir örnektir.”
Panelin ardından Yaramış ve AKÜ İnşaat Kulübü öğrencileri, öğretim elemanları ile birlikte günün anısına AKÜ Ali Çetinkaya Kampüs alanına 200 adet çam fidanı dikti.
Yorumlar
Yorum Yap