Gözden kaçırmayın
Duran güç zehirlenmesi mi yaşıyor ?Afyon Kocatepe Üniversitesinde, madde kullanımıyla ilgili olarak konferans verildi.
(AKÜ) Yaşam Boyu Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hamdi Alpaslan tarafından 21 Ekim 2014 tarihinde “Çocuk Ergenlerde Maddenin Kötüye Kullanımı ve Madde Bağımlığı” konulu bir konferans verildi.
Konferansta konuşan Çocuk Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Hamdi Alpaslan, vücuda ya da organizmaya girdiğinde bedensel ya da ruhsal yapı üzerinde her türlü etkiyi oluşturabilen bitkisellere, kimyasallara ya da bunların terkibine madde dendiğini belirterek, “Tütün yasal olan bitkisel bir ajan olmasına rağmen bunun da bağımlılığı söz konusudur. Yasal olmasına rağmen yine alkol ya da yasal olmasına rağmen 18 yaş altı çocukların çok rahat ulaşabildikleri bali, tiner gibi ürünler de madde olarak tanımlanabilir.
Yasa dışı olarak ulaşılabilenler ise eroin, esrar veya kokain gibi maddelerdir” dedi. Ergenlikte maddenin kötüye kullanımı, madde alışkanlığın ve madde bağımlılığının birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini ifade eden Alpaslan, şunları söyledi:
“Ergenlik durumu mevzu bahis olunca alışkanlığı, bağımlılığı ve madde kötüye kullanımını birbirinden ayırt etmek lazımdır. Kötüye kullanımda kişi öğrenci ise okul hayatı, çalışıyorsa işi ve ailesi bundan olumsuz etkilenmeye başlıyor.
Madde kullanımına bağlı olarak yasal sorunlar yaşayabiliyor. Bağımlılık ise yaşamı tehdit edici olabilen, birçok belirtinin bir araya gelmesiyle oluşan tıbbi bir durum, sendrom bir ruhsal rahatsızlıktır. Kişi maddeye ulaşamadığı zaman yoksunluk krizi olarak tanımlanan ruhsal veya bedensel krizler yaşayabiliyor.
Kullanan kişi aynı maddeyi, aynı alkol miktarını ya da aynı uyuşturucuyu almasına rağmen elde etmek istediği etkiye ulaşamamaya başlıyor. Ulaşamadığı için de kullandığı günlük madde miktarını arttırma eğilimi oluyor.
Sürekli boşa çıkan bırakma gayretleri söz konusudur. Kişi bunlar için çok büyük zaman ve mesai harcar. İşi, yaşamı, mesleği ya da okul hayatının erken bitmesine yol açar.
Bağımlılık maddenin kötüye kullanımına kıyasla çok daha ağır bir tablodur. Bağımlılıkta maddenin fazla kullanımına bağlı beyinde yıkım, bellek bozuklukları, davranışsal problemler ya da nörolojik hastalıklar oluyor.”
Bağımlılık türlerinde artış yaşanıyor
Dünyada gelişen teknoloji ve değişen toplumsal yaşamlarla birlikte bağımlılık çeşitlerinde artış yaşandığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Alpaslan, gelecekte de bağımlılık türlerinin artışının süreceğini kaydetti. Alpaslan şöyle devam etti:
“Dünyada birçok bağımlılık çeşidi tanımlanmaktadır. Genel olarak maddesel veya durumsal diye tanımlanan bağımlılıklar alkol, morfin, nikotin, kafein, ağrı kesici niteleyebileceğimiz ilaç bağımlılıkları, bonzai gibi maddelerin bağımlılıkları maddesel bağımlılıklardır.
Sanal dünyanın yaşamımıza olan etkilerini herkes görüyor, gözlüyor ve bizzat yaşıyor. Yemek, kumar, dürtüsel bağımlıklar, sanal ortam bağımlılıkları, kişilerarası bağımlılıklardan bahsetmek de mümkündür ki, bunlar da durumsal bağımlılıklar olarak karşımıza çıkmaktadır.”
Bonzai ucuz, kolay erişilebilen bir uyuşturucu
Konuşmasında bonzai adlı uyuşturucuya ilişkin bilgiler de veren Alpaslan, “Bonzai aslında bir terkiptir. Hem yasal bir bitki bunun yanında sentetik esrarın terkip edilmesiyle de elde ediliyor” dedi. Bonzainin diğer maddelerden en önemli farkının her yerde çok rahat ulaşılabilir ve ucuz olması olduğunun altını çizen Alpaslan şu ifadelere yer verdi:
“Bunun yanında kamu otoritesinin bu durumla ilgili farkındalığının çok geç oluşması ve inanılmaz derecede bağımlılık yaparak ölümcül sonuçlara hızlı yol açabilmesi de bonzainin önemli özelliklerindendir.
İlk kez 2002’de Almanya, İspanya, Rusya ve Avustralya gibi ülkelerde rastlandı. Birçok kimyasal madde ihtiva ediyor. En önemli iki maddesi JWH-018 adlı madde esrar etkisi yapmakta, HU-210 isimli madde ise esrar etkisini 5-10 kat artırmaktadır.
İçeriğinde; Amerika ve Afrika’da yetişen bitkiler ve en önemli etken madde olan sentetik kannabinoid bulunmaktadır. Bu etken maddeler diğerlerinden çok daha güçlü ve hızlı bağımlılık yaratıyor.”
Alpaslan, bonzai alan bir kişide kalp atışlarında şiddetli hızlanma, aşırı terleme, endişe, kaygı, huzursuzluk, solunum ve dolaşım sisteminde bozukluk, şuurda belirgin bozukluk, kalp krizi hissi, ölüm korkusu, sesler, hayaller görme gibi belirtilerin oluştuğunu dile getirdi.
Ergenlerin yanlış inanışları
Madde bağımlığı konusunda yapılan araştırmalara göre madde kullanımı için en yüksek riskin ergenlik döneminde olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Alpaslan, ailelerin bu konuda dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizdi.
Madde bağımlılığı bulunan ergenlerin “denemekten bir şey çıkmaz” veya “benim iradem güçlüdür” gibi yanlış inanışlara sahip olduğunu anlatan Alpaslan, “Pek çok madde bağımlısı ergen genç ‘denemekten bir şey çıkmaz; ara sıra kullanmakla bir şey olmaz; benim iradem güçlüdür; sadece zayıf bireyler bağımlı olur; ben kontrol edebilirim; ben asla bağımlı olmam; herkes kullanıyor ve bir şey olmuyor; esrar alkol ve sigaradan daha tehlikeli değildir veya uyuşturucu sadece kullanan kişiye zarar verir’ gibi yanlış inanışlar nedeniyle bağımlı konumuna gelebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Madde kullanımının yorgunluk, süregiden sağlık sorunları, kızarmış gözler ve donuk bakışlar, sürekli öksürük gibi fiziksel işaretleri olduğunu ifade eden Alpaslan, şöyle dedi:
“Yine kişilik değişimi, ani duygudurum değişiklikleri, öfke, sorumsuz davranışlar, kendilik değerinde azalma, muhakemede bozulma, depresyon ve genel bir ilgi kaybı şeklinde duygusal işaretleri de söz konusudur.
Madde kullanımında aile içi tartışmaların artması, kuralların çiğnenmeye başlaması ve aileden uzaklaşma gibi ailesel işaretlerin yanında okula ilginin azalması, olumsuz tutumlar, başarının düşmesi, devamın azalması, okulu kırma, disiplin sorunları gibi okulla ilgili işaretleri de söz konusudur.
Ayrıca madde kullanımının ilgili olarak ergenin aile ve okulla ilgisi olmayan yeni arkadaşlar edinmesi, yasal sorunlar yaşaması ve sıradışı giyim-kuşam ve müzik tercihlerine sahip olması gibi toplumsal işaretleri de görülmektedir.”
Ebeveynler neler yapmalı?
Yrd. Doç. Dr. Alpaslan madde bağımlısı çocuğu olan ailelerin yapacakları konusunda da tavsiyelerde bulunarak, sözlerini şöyle noktaladı:
“Sigara, alkol ya da diğer maddeleri kullanmak yerine başka etkinliklere yöneltmek ve bunları kullanma davranışını değiştirmeye çalışmak gerekmekte. Eğlenme amacıyla madde kullanmaya başlamak sık karşılaşılan bir durumdur.
Bu nedenle gençlere farklı eğlenme alanları yaratılmalı ve boş zamanlarını değerlendirmelerini sağlayacak etkili bir önleme yöntemi oluşturulmalı; ergenler spor, sanat, müzik ve benzeri toplumsal etkinliklere ergen yönlendirilmelidir.
Çevresinde sadece madde kullanan ya da buna eğilimli kişiler varsa, alternatif ortamlarda yeni insanlarla tanışmasını ve yeni arkadaşlıklar kurmasını sağlamak da önemli bir husustur.”
AKÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa Yaşam Boyu Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, AKÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülen Gül Köken ile Afyonkarahisarlılar katıldı.
Yorumlar
Yorum Yap