Gözden kaçırmayın
Duran güç zehirlenmesi mi yaşıyor ?Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Afyon Sağlık Yüksekokulu ile Türkiye Gelişim Merkezi’nin (TÜGEM) işbirliğinde 15 Aralık 2014 tarihinde Atatürk Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Gelişim Zirvesi” adlı etkinlikte sektör temsilcileri alanlarında deneyimlerini öğrencilerle paylaştılar.
Zirvenin açılış konuşmasını yapan AKÜ Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Adem Aslan, AKÜ Sağlık Yüksekokulu’nun 4 bölümü olan yaklaşık bin 500 öğrencinin eğitim-öğretim gördüğü bir yüksekokul olduğunu belirterek, “Okulumuz önümüzdeki yıl muhtemelen Sağlık Bilimleri Fakültesi olacak” dedi.
Yüksekokulda birinci ve ikinci öğretim olmak üzere Sağlık Kurumları Yöneticiliği Bölümü olduğunu ifade eden Aslan, “Bu bölümde 400 öğrencimiz bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Beslenme ve Diyetetik, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ile Hemşirelik Bölümlerimiz bulunmakta” diye konuştu.
Aslan, “Özellikle Sağlık Kurumları Yöneticiliği Bölümümüze açısından altyapı olarak gelişmiş bir üniversite hastanemiz bulunmakta. Türkiye’de ilk diyebileceğim bir uygulamayla sağlık kurumları yöneticiliği öğrencilerimizi birer sağlıkçı kabul ederek hastanenin her biriminde en ayrıntısına kadar bir staj programı hazırlayarak, hastaneyi ve birimleri tanımalarını sağlıyoruz.
Bunun yanında yüksekokulumuzda zorunlu yaz stajı bulunmakta ki yazın da öğrencilerin hastaneyi ve sağlık sistemini tanıma olanakları var” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de birkaç üniversitede uygulanan “intern” sisteminin yüksekokullarında da hayata geçirildiğini ifade eden Aslan, “Intern sistemi tıp fakültelerinin 6. sınıf öğrencileri gibi ilk üç sene teorik ve pratik eğitim beraber yürütülürken 4. sınıfta öğrenciler eğitimlerini tamamen hastanede geçiriyorlar.
Buradaki idari tüm aşamalardan geçiyorlar. Ayrıca bütün kliniklerden, satın almaya ve temizlik hizmetine kadar her şeyi öğrenecek şekilde bir değerlendirme sistemimiz var.
Öğrencilerimiz öğretim üyelerimizin gözetiminde bu sistemi tanıyarak mezun olacaklar” diye konuştu.
Amaçlarının Sağlık Kurumları Yöneticiliği Bölümü öğrencilerinin mezun olduklarında profesyonel sağlık kurumu yöneticisi olmalarını sağlamak olduğunu anlatan Aslan, “Gittikleri yerde eğer düzgün bir eğitim almışlar ve sistemi tanımışlarsa daha kolay adapte olacaklardır ve sağlık sisteminin daha iyi yönlendirilmesi ve çalışması yönünde hizmet vereceklerdir” ifadelerini kullandı.
Aslan, kamu personeli seçme sınavında sağlık kurumları yöneticilerinin atanırken sadece bu alandan mezun olanların atanması konusunda bir çalışma yürüttüklerini de sözlerine ekledi.
İnsan girişim konusunda öncelikli ele alınmalı
Daha sonra söz alan TÜGEM Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Yemişen ise gelişimin daha çok desteklerle değer bulan her an değişen ve dönüşen bir süreç olduğunu söyledi.
Yemişen, “İnsanın doğum sürecinden diğer evrelerine kadar bu süreçlerin toplumları etkileme ve şekillendirmeye kadar varabilen gücünü ülkeleri hatta küresel bir ölçeğe dahi etkileyebilecek bir potansiyeli kapsadığını düşündüğümüzde ne kadar önemli bir süreç olduğunu ve ne kadar ehemmiyetle üzerinde durulması gereken bir mesele olduğu söylemek zor olmasa gerek” dedi.
Dünyayı iyi ya da kötü yapanın insan olduğunu ifade eden Yemişçi, “Dünya üzerinde çocukların oyunlarını bozabilen bir insandır. O çocuklara eğitim verenler de insandır.
Ekonomiyi elinde tutanlar da insandır, savaşlar çıkartanlar da insanlardır. Küçük dünyasında tüm evreni kucaklayabilen de insandır, tüm evrene hâkim olduğunu sanabilecek kadar küçücük dünyalarda yaşayanlar da insandır” diye konuştu.
İnsanın girişim konusunda öncelikli olarak ele alınması gerektiğinin altını çizen Yemişçi, “Kendisine verilen küçücük bir irade ile dünya üzerinde her şeyi yapmaya çalışan ve her şeyi etki edebilen insan girişim konusunda öncelikli ele alınması gereken yegâne unsurdur.
Bu açıdan her şeyden önce kendi insanımızın gelişimine katkı sağlayacak projeler üretmeli, inançlı, milli ve manevi değerlerine bağlı, yetkinlik sahibi, etkili, disiplinli, azimli ve vizyonu geniş bir nesil yetiştirebilmek adına asıl yatırımları bu alanda yapmalıyız” ifadelerini kullandı.
Zirvede “Girişimciler İçin Bir Yenilik Nasıl Yayılır, Hangileri Yaygınlaşır” konulu bir sunum yapan Temel Teknoloji Yazılım ve Danışmanlık Genel Müdürü Cengiz Pak, girişimcilerin yeni bir şeyi yaparak ya da yeni bir şey yapmayı isteyerek başladıklarını söyledi.
ABD’deki bir girişimcilik hikâyesini paylaşan Pak, girişimcinin düşündüğünün hemen gerçekleşmeyeceğini belirterek şunları ifade etti:
“1912’de ABD’de bir kuyumcu, ekmeği dilimleyerek satmak istiyor. Kuyumcu, dükkânını satarak bu işe giriyor. 5 yıl sonra 1917’de fabrikası yanıyor ve her şeyini kaybediyor. Geçinmek için çalışıyor. 1927’de yeni bir makine yapıyor.
Bu seferki makinesi aynı zamanda paketi de yapıyor. 1928 yılında bir arkadaşı iyilik olsun diye ben bunu kullanayım diyor. 1933’de ABD’deki ekmeğin yüzde 80’i dilimlenmeye başlıyor. Bu bir girişimcilik öyküsüdür. Adam her şeyini kaybediyor.
Yılmıyor ve başarıyor. 1912’deki fikir 1933’e kadar 21 sene ortalıkta geziniyor. Düşündüğünüz şey hemen olmayabilir.”
Müşteriye ne istediğini sorarak yenilik bulunmaz
Günümüzde pek çok şirketin yenilik bulmak için müşteri anketi yapma yoluna gittiğini kaydeden Pak, “Bir yenilik nasıl bulunur? Bir dönemi sona erdirecek bir değişiklik ne olabilir ya da bir ürün veya fikri nasıl bulabilirim diye düşünebilirsiniz. Bugün pek çok şirket bunu gidip müşteriye soruyor.
Bizden ne gibi bir yenilik isterseniz diyor. Müşteri bilse söyleyecek ama bilmiyor. Bunu müşteriye soramazsınız. Müşteriye sorulamayacağını iki önemli iş adamı da söylüyor. Apple CEO’su Steve Jobs, ‘ne istediği biliyor olmak müşterinizin işi değildir’ diyor.
Müşteri anketi ile fikir alırsınız ama yenilik bulamazsınız. Heny Ford ise ‘eğer insanlara ne istiyorsunuz diye sorsaydım onlar bana daha hızlı bir at derlerdi’ demiştir.
Yeniliği bulmak için gözlem ve analiz yaparak bir sonuca varıyorsunuz. Müşteriye sorarak bulabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz” diye konuştu. Pak, bir pazara girmenin başarıyı getirmeyeceğinin altını çizerek, önemli olanın hızlı takip yapabilmek olduğunu vurguladı. Pak, şöyle dedi:
“Bir pazara ilk girmek başarıyı garanti etmez. Fakat eğer pazarı takip edeceksen hızlı olmak zorundasın. Örneğin ne Toyota ne de Ford ilk arabayı yapmadı. Microsoft da ilk işletim sistemini yazmadı. Google hiç ilk değil.
Google’dan önce bir sürü arama motoru vardı. Fakat tüm bu saydıklarım şu an pazarın öncüleri arasında yer alıyor. Bunun nedeni ise hızlı takip yapabilmeleridir. Dolayısıyla pazarda ilk olmayabilirsiniz ama hızlı takip ile ilki geçebilirsiniz.
Bu mümkündür. Örneğin bir zamanlar telefon denince ilk akla gelen ve lider olan Nokia pazarda lider değil. Hatta yok şu anda. Apple arkadan geldi ve geçti.”
500 milyon dolarlık yatırım çöpe gitti
Bazen çok iyi olduğu düşünülen fikirlerin yaygınlaşmayabileceğini anlatan Pak, dünyada ve Türkiye’de bunun pek çok örneği olduğunu söyledi. Pak, şunları kaydetti:
“Bunun bir garantisi yok. Bir ürünün yaygınlaşabilmesi için bir kural var ki o da bir ürünün çözdüğü sorun yarattığı problemden büyük olması gerektiğidir.
1964 yılında ABD’de AT&T firması ki o dönemdi ABD’nin en şirketlerinden birisi görüntülü telefon yapıyor. Piyasaya çıkıyor. Bütün AT&T uzmanları büyük bir iş yaptıklarını ve büyük satış yapacaklarını düşünüyorlar.
Sonuçta ürün 500’den az satılıyor. Sonuçta yaklaşık 500 milyon dolarlık araştırma parası çöpe gidiyor. Niye diye bakıyorlar. Bazen bir resim binlerce kelimeye bedeldir lafı doğrudur ama bazen bir resim binlerce negatif kelimeye de bedeldir. Hiç kimse konuşurken görünmek istemiyor.
Özellikle hanımlar makyajsız bir şekilde telefonun karşısına geçmek istemiyor. Konuşurken görünmek istemiyor ve dolayısıyla telefonu almıyorlar.
Bu bizde de deneniyor. Türk Telekom 6 yıl önce görüntülü telefonu piyasaya sürüyor. Ancak piyasada talep görmüyor. Şu anda kullanılan pek çok mobil telefonda görüntülü görüşme özelliği var ancak pek çok kimse telefonlarını bu özellik nedeniyle almıyor.
Bu yetenek telefonunuza başka özelliklerle birleşerek geldi. Yine 6-7 yıl önce bir başka bir firma konuyu başka bir yerinden aldı ve çok başarılı da oldu. Skype da görüntülü telefon ama 600 milyon üyesi var. Çünkü iş hayatının içinden geldi. Gerçek bir sorunu çözdü. Gerçek sorunu çözünce insanlar da kullandı.”
Daha sonra zirvede söz alan İnovasyon Uzmanı Salih Keskin “Kişisel Gelişimde İnovasyon”, Hüseyin Kalkavan Denizcilik Firması Genel Müdürü Zeynep Pınar Kalkavan Sesel “İş Dünyasında Gelişim” ve MÜSİAD Sağlık Sektör Kurulu Başkanı Hüseyin Sarpkaya da “Gelişen Türkiye’nin Yumuşak Gücü, Sağlık ve Sosyal Politikalar” konulu sunumlar gerçekleştirdiler.
Zirveye AKÜ Sağlık Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Adem Aslan, TÜGEM Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Yemişen, MÜSİAD Afyonkarahisar Temsilcisi Ahmet Neoldum ile öğretim elamanları ve öğrenciler katıldılar.
Yorumlar
Yorum Yap