Gözden kaçırmayın

Afyon Belediyesi kamu oyuna duyuru yaptıAfyon Belediyesi kamu oyuna duyuru yaptı

Geçen yıl aralıkta açılışı yapılan Hatay Arkeoloji müzesinin teşhir projesini üstlenen restoratörler binlerce metrekarelik mozaiklerin nasıl kurtarıldığını anlattı.
Çalışmalar sırasında Fransa’dan, ABD’den, İngiltere’den arşivler incelendi, mozaiklerin yurt dışındaki parçalarına ulaşıldı. 
Milliyet Gazetesi’nden Lora Baytar Çapar’ın haberine göre Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 28 Aralık’ta açılışını yaptığı, 10,700 metrekare sergileme alanı ile şu anda Türkiye’nin en büyük müzesi konumunda olan Hatay Arkeoloji Müzesi, 19 Şubat’ta Adana Rehberler Odası Çukurova Turizm Ödülleri kapsamında yılın müzesi seçildi. 
Bu vesileyle müzenin teşhir ve tanzim projesini üstlenen Reskon Mimarlık’tan Restoratör Celaleddin Küçük ve Mine Yar ile bir müzenin doğuşunu anlattı. 
Uzun bir zaman alan restorasyon çalışmasının zorlukları nelerdi?

Antakya mozaikleri dünyada en çok bilinen ve en iyi tanınan mozaikler. Antik dönemde bir Antakya mozaik okulu vardı. O okuldan gelmiş mozaiklerin restorasyonunu yapıyoruz ; bu ciddi bir sorumluluk. Bizi sıkıntıya sokan özellikle yüzyılın başından, 1970’li yıllara kadar süren bütün dünyada yaşanan restorasyon anlayışı oldu.
O dönemde mozaikler, arkasına çimento dökülerek restore edilip sergileniyordu. Antakya mozaikleri de 1932-38 yılları arasında beton dökülerek restorasyonu yapılmış mozaikler. Yani elimizde 1400-1500 metrekare arkasında çimento dökülmüş ve çimentonun tüm olumsuzluklarını yaşamış mozaikler mevcut.
Tüm dünya müzeleri için ciddi bir sorun teşkil eden bir şeye kalkıştık ve mozaikleri çimentodan kurtarmaya başladık. Mozaiklerin yeni harcı ise antik dönemde kullanılan kireç, kum ve taş tozundan oluşan, geri dönüşümlü ve esere hiçbir şekilde zarar vermeyen 2000 yıllık denenmişliği olan bir malzeme. 
Restorasyonu bitip müzede sergi alanına yerleştirilen bir eser geleceğe nasıl teslim ediliyor? 
Bugüne kadar müzelerin en büyük sorunu eserlerin restorasyonunu ve bakımını yapacak ekiplerin olmamasıydı. Ancak geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı bölge laboratuvarları oluşturmaya başladı ve her bölgeye bir grup restoratör gönderdi. Tüm eserlerin periyodik bakımının yapılması birkaç ayda bir kontrol edilmesi, bozulma söz konusu olduğunda zamanında müdahale edilmesi lazım, bunları giderecek olan altyapıyı bakanlık oluşturdu.
Dolayısıyla gelecekten çok fazla endişeli değilim. Eskiden eserler müzeye konduktan sonra korundukları düşünülür ve yıllarca kimse onlara bakmazdı. Üzerinde bir karış toz birikir ama sorumluluğu üstlenecek uzaman olmadığı için kimse esere dokunmazdı. bugün öyle değil onlarla ilgilenip durumlarını gözleyecek ve gerekirse müdahale edecek uzmanlar var.

120 HEYKEL SERGİLENECEK

Müzede şu an, 10 ayrı alan canlandırması, 86 heykel, 6 sütun ve sütun başlığı, 1340 metrekare mozaik, yazıtlar, steller, mil taşları, 6 maket, 55 vitrin içerisinde çok sayıda metal, seramik ve cam eser sergileniyor. 2015 yılı sonunda proje tamamlandığında, 120 tane heykel, yaklaşık 3500 metrekare mozaik, 90 adet vitrinde çok sayıda eser, lahit salonu, mozaikli alan canlandırmaları, heykel sergi salonları ve Kurtuluş Caddesi canlandırması yer alacak. Müzenin birinci etabı artık ziyarete açık ancak, ikinci etap için çalışmalar halen devam ediyor. 
TAŞLAR YOK OLUYORDU
Çimento çok sert bir malzeme olduğundan tesseraların (mozaiği oluşturan taşların) kırılmasına ve parçalanmasına yol açıyor. Nemle birleştiği zaman içindeki kullanılan demirler paslanıyor, paslarla birlikte yüzeye pas lekeleri çıkıyor nemle birlikte çimentonun içerisinde bolca bulunan tuz yüzeye çıkıyor ve tesseraların yok olmasına sebep oluyor. Bak ıldığı zaman mozaik tam gibi gözüküyor ama çok büyük eksikler olduğunu görü lüyor. Geçmişte Antakya mozaiklerinin neredeyse tamamının üzerine kat kat vernik sürülmüş, yağıboyalarla mozağin bozulan yerleri tamamlanmış. Onlar temizlendiğinde çok farklı bir görüntü ortaya çıkıyor. Varmış gibi görünen birçok şeyin aslında olmadığını görüyorsunuz.

PRINCETON ÜNİVERSİTESİ ARŞİVİNDEN YARARLANILDI

Hatay Arkeoloji Müzesi ’nin nasıl oluştuğunu Reskon Mimarlık’tan Restoratör Mine Yar anlattı: “Bakanlığın hedefi bir dünya müzesi oluşturmaktı . Bu proje Bakanımızın, Genel Müdürümüzün ve Valimizin üzerinde titrediği ve bizzat ilgilendikleri bir proje.

Sergileme çalışmalarına başlamadan önce eski müzede bulunan mozaikle rin ölçülerinin farklı olduğunu, bazı parçaların müze depolarında bulunduğunu fark ettik. Bu nedenle işe araştırma yaparak başladık. Bölgede kazı yapan yabancı hocaların danışman olduğu uluslararası bir ekiple çalışıyoruz. Ekipte Kültür ve Turizm Bakanlığı, Hatay Valiliği, Adana Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, Hatay Müzesi Müdürlüğü, Türk ve yabancı danışman hocalarımız yer alıyor. 
Mozaikler ile ilgili yayınları topladık. Tesadüfen bizim çalışmaya başladığımız tarihte Louvre Müzesi’nde de 2013 Aralık ayında açılan Antakya mozaikleri sergi ve sempozyumuna katıldık. Bu sayede mozaikler ile ilgili son yayın ve bilgileri aldık. 
Mozaiklerin yurtdışındaki parçalarına ulaştık, bu sayede tüm mozaikler, kazı alanındaki planları üzerine oturtuldu. Ayrıca Fransa’dan, ABD’den, İngiltere’den arşivler incelendi, fotoğraf ve 1930’lı yıllarda çekilmiş olan ve moza ik kazılarını gösteren bir film alındı. Bu konuda Princeton Üniversitesinin arşivine teşekkür etmek isterim. Tüm bunlar oluşturulduktan sonra restorasyon aşamasına geçtik. 
Burada söz konusu olan sadece mozaikler değil. Heykeller, mimari parçalar, cam, taş, küçük eserler… Binlerce eserden bahsediyoruz. Bu anlamda dünyada örneğine çok az rastlanacak ve bu güne kadar yapılmış en kapsamlı restorasyon projesinden söz ediyoruz.” ntv.com