Başkan Çoban`ın konuşması takdir topladı

Başkan Çoban`ın konuşması takdir topladı

Ülkemizin zor dönemden geçtiği şu günlerde farklı bir anlam kazanan Afyonkarahisar’ın düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü törenlerine, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın konuşması damga vurdu.



Tarihi bir konuşmaya imza atan Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, eli kanlı terör örgütüne sert mesaj verdi. Başkan Çoban; “Şehitlerimiz rahat uyusun onların aziz emanetleri başımızın tacıdır, vatana hizmet namus borcudur” diye konuştu.


 

EMSALSİZ ZAFERE COŞKULU KUTLAMA

“EMANETİNİZ BAŞIMIZIN TACIDIR, VATANA HİZMET NAMUS BORCUDUR”


Afyonkarahisar`ın düşman işgalinden kurtuluşunun 93. Yıldönümü, Cumhuriyet Meydanı`nda düzenlenen coşkulu törenle kutlandı. Ellerinde Türk Bayrakları ile meydanı dolduran Afyonkarahisarlılar kentin kurtuluş coşkusunu bir kez daha yaşadı.



Törenlerde tarihi bir konuşmaya imza atan Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, eli kanlı terör örgütünün aylardır ısrarla sürdürdüğü isyan ve başkaldırış çağrısına milletimizin karşılık vermediğine dikkat çekti. Başkan Burhanettin Çoban “Doğusuyla, batısıyla toplumun her ferdi, her şeyin farkındadır. Barışın ve huzurun mimarının kimler olduğunu bilmektedirler.


Bir adım ötelerinde cereyan eden vahşet, yıkım ve kargaşayı görmektedirler. Irak`ta, Suriye`de yaşananların temelinde, etnik ayrımcılığın yattığını ve egemen devletlerin piyonu haline gelmiş gruplardan, hiçbirisinin iflah olmadığını idrak etmişlerdir. Önce işbirliği yaptıkları her etnik grubu, kullanım süresi dolunca ortada bırakmışlardır.” diye konuştu.



Başkomutanlık Meydan Muharebesinin Başkumandanı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet’in ilelebet yaşayacağına dikkat çeken Başkan Burhanettin Çoban; Şehitlerimize yönelik; “sizler ebedi istirahatgahınız da rahat uyuyunuz, emanetiniz başımızın tacıdır, kanımız ve canımız pahasına aziz vatanımıza hizmet, namus borcumuzdur” diye konuştu.



Tören öncesi Cumhuriyet Meydanı’nda Araştırmacı Yazar Hasan Özpunar tarafından açılan “İşgal Yıllarında Afyonkarahisar” isimli fotoğraf sergisi, büyük beğeni toplarken il protokolü ve misafir komutanlara, Zafer Müzesi’nde Afyonkarahisar`ın düşman işgalinden kurtuluş mücadelesine ilişkin yaşanan gelişmeler aktarıldı.



Almanya’nın Hamm Büyükşehir Belediye Başkanı Thomas Hunsteger Petermann ve beraberindeki heyette törenleri büyük bir heyecanla izledi. Kutlamalar, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın konuşması ile başladı. Daha sonra Yerel Şair Mehmet Yiğit tarafından okunan şiir büyük alkış aldı.



Törenler Afyonkarahisar Belediyesi Mehteran Takımı’nın gösterileriyle sona erdi. Gösteriler, vatandaşlar tarafından büyük beğeni toplarken, uzun süre alkışlandı. Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, 27 Ağustos Afyonkarahisar’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 93. Yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi;

 

 

 

Saygıdeğer Misafirler, Çok Kıymetli Afyon`lular

Cumhuriyetin kazanıldığı toprakların evlatları olarak, büyük taarruzun 93.ncü yıl dönümünde aynı coşku ve heyecanla kutladığımız bu törene hoş geldiniz diyor sizleri saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Bundan 93 yıl önce arkamdaki binadan Başkomutanlık Meydan muharebesini büyük bir başarı ile sevk ve idare eden Mustafa Kemal Paşa`yı, İsmet, Fevzi, Nurettin ve Yakup Şevki Paşa`ları rahmetle anıyor, Şanlı Ordumuzda, Emniyet Müdürlüklerimizde şu anda kahramanca görev yapan çok değerli komutanlarımıza, askerlerimize, her kademedeki emniyet mensuplarımıza da bu meydandan yürekten selamlarımı gönderiyorum.



İçinden geçtiğimiz dönem ve şartlar ne olursa olsun ecdadımızın vatan sevgisi, fedakarlık ve kahramanlıkları daima bizlere yol gösteriyor.


Onların aziz hatıraları ve yaşadıkları zorlukların üstesinden gelme azim ve cesaretleri, bizlere sorunlarla baş edebilme gücü veriyor.



Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Bin bir zorluklarla kurduğumuz Cumhuriyet rejimini, çağdaş muasır devletler düzeyine çıkarma ve demokrasiyle taçlandırma idealine bağlı kalma irademiz, ne yazık ki içte ve dıştaki hain işbirlikçiler nazarında zaaf gibi algılanmaktadır.



Temel hak ve Özgürlükleri genişletmek için atılan her adım, vatandaşla devlet arasındaki buzları eritip, kalıcı bağlar kurulmasına vesile olurken, bundan menfaati bozulan kesimler rahatsız olmakta, kolay kontrol edebildikleri kırılgan bir devlet düzeni işlerine gelmektedir. Her fırsatta kendilerine sağlanan demokratik imkanları, sosyal düzeni bozma amacıyla suistimal etmektedirler.



Demokratik gelenekleri yerleştirmek ve kökleştirmek, batıda sivil toplum eliyle ve devlete rağmen gelişmişken, ülkemizdeki temel hakların ve demokratik kazanımların önemli bir kısmı, Osmanlı`nın son döneminden itibaren ve bütün Cumhuriyet tarihi boyunca hep devlet tarafından genişletilmiştir. Sanayileşmede yavaş kaldığımız için batıdaki özgürlüklerin dinamosu sayılan burjuvazi ve işçi sınıfı bizde etkili olamamıştır.



Bu tuhaf durumun acı ve dikkat çekici tarafı ise demokratik kazanımları savunması gereken sivil toplumun, aydınların, medyanın, sanat dünyasının, sendikaların ve sanayicilerin bazılarının bütün bu haklarla gelişen huzur ve sükun ortamını kendi varlıkları için tehdit olarak görmeleridir. Milli iradenin tecellisiyle, dar çevreye hapsedilmiş devlet imkanlarının, artık vatandaşın refahı için kullanılmaya başlanması ve bu dönüşüm, birçoklarının maskesini düşürmeye yetmiştir.



Oysa bütün bu kesimlerin hayatiyeti, varlıkları bu özgürlüklerin kullanılmasıyla vücut bulmakta, bilinen bütün demokrasi tarihinde hak ve özgürlükler, bu kesimlerin mücadelesiyle gelişmektedir. Bizde ise saydığım bu kesimler hak ve özgürlüklerden adeta rahatsız olmaktadırlar. Demokratik talepleri sorulduğunda üçüncü köprünün, üçüncü hava limanının durdurulmasını istemek, nasıl bir sivil toplumla karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir.



Harcadıkları paranın neredeyse tamamı genel bütçe vergi tahsilatından yani Ankara`dan aktarılan gelirlerden oluşan yerel yönetimlerin (sözde) özerklik ilan etmeleri, demokrasiyle ilgili bir şeylerin yanlış anlaşıldığını göstermektedir. Demokrasi, hukuk devleti varsa kaimdir, yoksa Demokrasi, devletin zaafı değildir, sorumsuzluk değildir, hesap vermemek değildir, keyfilik değildir, sınırsız küstahlıklara milletin sonsuz tahammülü değildir, sosyal düzenin üç beş çapulcunun yağma ve yıkımına terk edilmesi değildir.



Etnik kimlik siyasetinin gölgesindeki kuralsız vandal militarizm, demokrasiye sadık kalmaya azmetmiş devletle mücadele etmektedir. Sosyal düzenin, temel hakların koruyucusu olan ve meşru militer güçlere sahip olan devlet, hukuk devleti ilkeleriyle kendini frenlemeye, en ağır şartlar altında dahi gayret etmektedir.



Kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi sağlayacak tek dayanağımız, toplum olarak geliştirdiğimiz demokrasi kültürüne bağlı kalmamızdır. Eli kanlı terör örgütünün aylardır ısrarla sürdürdüğü isyan ve başkaldırı çağrısına milletimiz karşılık vermemiştir. Doğusuyla, batısıyla toplumun her ferdi, her şeyin farkındadır. Barışın ve huzurun mimarının kimler olduğunu bilmektedirler.



Bir adım ötelerinde cereyan eden vahşet, yıkım ve kargaşayı görmektedirler. Irak`ta, Suriye`de yaşananların temelinde, etnik ayrımcılığın yattığını ve egemen devletlerin piyonu haline gelmiş gruplardan, hiçbirisinin iflah olmadığını idrak etmişlerdir. Önce işbirliği yaptıkları her etnik grubu, kullanım süresi dolunca ortada bırakmışlardır.



Millet olarak bu kutlu günde sizlere son hitabım şudur:

Görülen o ki önümüzde iki seçenek var:

Ya Kocatepe`de, Dumlupınar`da kürdüyle, lazıyla, çerkeziyle birlikte düşmanı yenip, İngilizi, Fransızı, Yunanı bu topraklardan kovduğumuz ruha sahip çıkıp, kardeşliğimizi pekiştirmek, inadına kardeşlik türküleri söylemek,

Ya da Etnik kimlik ve mezhepçilik taassubu peşinde koşarak, bu dış güçlere maşa ve piyon olmak, Irak ve Suriye`ye benzemek...



İkinci seçeneği ihanet ya da cehaletle benimseyenler şunu bilmelidir ki sizin gibi soysuzlar tarih boyunca vardı, millet olarak sizi iyi bilir, kolay tanırız, bu toprakların her karışında sizlere karşı verilen mücadelenin aziz hatıraları var. Ve bu hatıralardan aldığımız güç ve feraset sayesinde Allah`ın izniyle, milletimiz her türlü fitne ve musibeti bertaraf edecektir.



Başkumandanlık meydan muharebesinin Başkumandanı, Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, kurduğunuz Cumhuriyet, bizlerin omuzlarında yükselecektir, sizler ebedi istirahatgahınızda rahat uyuyunuz, emanetiniz başımızın tacıdır, kanımız ve canımız pahasına aziz vatanımıza hizmet, namus borcumuzdur.



Sözlerime son verirken sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyor, bu vatanı bizlere emanet eden ecdadımıza minnet ve şükranlarımı sunuyorum, ruhları şad olsun, şühedanın aziz hatırası ve bizlere emaneti Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar olsun.

 



Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.