Gözden kaçırmayın

Uymayanlara büyük ceza varUymayanlara büyük ceza var

Yedi yıl önce 1 TL olacağı tartışılan dolar geçen hafta tarihî rekor kırarak 3 TL`yi gördü.


TL`deki değer kaybının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini belirten ekonomistler, doların 2008`den bu yana yükselişini sürdürmesinde Amerikan Merkez Bankası`nın hamlelerinin yanında, ülke içindeki siyasi belirsizliğin ve artan terör olaylarının etkili olduğunu belirtiyor.


Türkiye`de Ağustos 2008`de dolar 1,17 lira seviyesine inince “1 dolar 1 lira olur mu” tartışması yaşanmıştı. Türkiye`de dolar geçen hafta tarihi rekor kırarak 3 lirayı gördü. Bu hafta ise kur savaşlarında yaşanan soğumanın da etkisiyle lira karşısında 2,92 liralarda seyreden dolar bundan tam 7 yıl önce 1 lira olacak tartışmalarının odağındaydı.


Şu an Cumhurbaşkanı`nın ekonomi danışmanı olan Yiğit Bulut, Ağustos 2008`de “1 dolar 1 YTL tezinin ilk sahibi olarak diyorum ki…” başlıklı köşe yazısında şunları yazmıştı: “Son birkaç gündür bakıyorum 1 dolar, 1 YTL tezini ortaya attığım zaman bana karşı çıkanlar, şimdi “teze” sahip çıkmışlar.


Gazetelerin internet arşivleri sağ olsunlar, kimin ne dediği belli! Her neyse bu başlığı 16 Temmuz 2007 tarihinde bu köşenin “ilk yazısı” olarak sizlerle paylaşmış ve “1.30`ların altında kalınamaz” dendiği bir ortamda “dolar kurunun 1.1 seviyesini görebileceğini” net olarak sizlere aktarmıştım.”


Hatta ülkede 1 Ocak 2005`te Türk Lirası`ndan 6 sıfırın atılmasının bir amacının da Türk Lirası`nın değerini artırmak olduğu hatırlatılmıştı. Ancak Ağustos 2008`de 1,17 liraya kadar gerileyebilen dolar, Eylül 2008`de 1,54 seviyelerine fırlamıştı. Akabinde ise dolar lira karşısında hiçbir zaman sürekli bir gerileme yaşamadan yükselişini sürdürdü.


Ekonomistler doların 2008`den bu yana yükselişini sürdürmesinde Amerikan Merkez Bankası`nın hamlelerinin yanında ülke içindeki ‘nev-i şahsına münhasır` şokların etkili olduğunu düşünüyor. Önceki gün bir organizasyonda konuşma yapan Yapı Kredi Başekonomisti Cevdet Akçay, “Şu an dünyadaki konjonktür Hindistan, Türkiye gibi emtia ithalatçıları lehine. Ancak Hindistan bu durumu değerlendirebilirken, Türkiye yerinde duruyor.” tespiti yaptı.

TÜRKİYE GÖKDELENLERE TAKILIP KALDI

Ekonomist Atilla Yeşilada ise para bolluğundan dolardaki hızlı yükselişe evrilen dönemi şöyle anlatıyor: “2008`de Amerikan Merkez Bankası FED bilançolarını 800 milyar dolardan 4 trilyon dolara çıkardı. Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler parlak dönemlerini yaşamaya başladı. Çünkü paralar bu ülkelere yığıldı.


Yalnız Türkiye değil, gelişmekte olan bütün ülkeler para kazandı. Ancak artık bu hikâye dönemin FED Başkanı Ben Bernanke`nin ‘parasal genişlemeyi bitiriyoruz` demesiyle ölmeye başladı. Türkiye olarak biz de panikataklar ve sinir krizleri yaşamaya başladık. Nitekim gelişmekte olan piyasalardan o dönemde 1,5 trilyon dolar kaçtı.


Tabii sermayeyi yerine koyamadığınızda para biriminiz değer kaybeder. Sermayeye ihtiyacımız vardı ancak o süreci yönetemedik. Bu nimeti kullanamadık. Elimizdeki 5-6 yıllık o süreyi yapısal dönüşüme çeviremedik. İnsana ve teknolojiye yatırım yapamadık. Çin sanayi ürünlerine biz de garip gökdelenlere takılıp kaldık.”

AKP`NİN BÜYÜME MODELİ ÇÖKTÜ

Ekonomi Profesörü Mehmet Altan`a göre 1 doların 1 lira olamamasındaki ve liranın değer kaybetmesindeki en büyük sebep Türkiye`deki büyüme modelinin çökmesi: “AK Parti`nin büyüme modeli çöktü. Bu büyüme modeli dışarıdaki küresel bolluktan yararlanıp o kredibilite ile borçlanıp bunu bayındırlığa yansıtıp inşaat ve iç tüketimle büyümekti. Ancak olmadı.



Bu yüzden kişi başı milli gelir artmıyor. Parasal bolluk 2008`de nihayete erdi ve 2008`den sonra AK Parti ileri teknoloji ve Türkiye`nin ihtiyacı olan yeni büyüme modelini yaratamadı. İkincisi uluslararası sistemin bu zor durumda teveccühünü kazanmak, yatırıma gelmelerini sağlamak, nitelikli üretime geçme ihtimalini zorlamak için hukuk lazım! Ancak 2011 sonrası AK Parti hukuku da katletti, demokratikleşme bitti.


Küresel bolluk bitmekle kalmadı, şimdi FED faizi yükseltip paralarını toplayacak. Sonuç: Türkiye güvenilmez, hukuku katledilmiş, büyüme modeli çökmüş bir ülkeye dönüştü.”

DOLARDAKİ ARTIŞ ŞİRKETLERİ VURUYOR

Doların yılbaşından bu yana yüzde 27 değerlenmesinin asıl faturası özel sektöre kesildi. Nitekim 282 milyar dolar dış borcu olan şirketler borçlarını Ocak 2015`te 1 dolar 2,30 lira kuru üzerinden öderken şu an 277,4 milyar dolarlık borcu 1 dolar 2,92 lira üzerinden ödemek zorunda. Yani dolar borçlusu olan özel şirketlerin 1 dolarlık borcuna 62 kuruş ek yük bindi.



Bu da şirketlerin borcuna yılbaşından bu yana 172 milyar lira (59 milyar dolar) ek maliyet yüklendiği anlamına geliyor. Ekonomistlere göre mevcut kurda yakın dönemde bir düşüş beklenmiyor. Bu özel sektör için olduğu kadar kamu sektörü için de kötü haber. Çünkü Hazine Müsteşarlığı verilerine göre kamu sektörünün de 113,3 milyar dolar dış borcu bulunuyor. Kamu sektörünün de kur maliyeti yılbaşına kıyasla 70 milyar lira arttı. Kurun sadece kamu ve özel sektöre maliyeti yılbaşından bu yana 242 milyar lira ek yük getirdi.

TL`DEKİ DEĞER KAYBI SÜRECEK

ALB Forex Araştırma Uzmanı Enver Erkan döviz kurundaki oynaklığın sebepleri ve yönü hakkında şu yorumu yaptı: “7 Haziran seçimlerinden sonra koalisyon hükümetinin kurulamamasıyla beraber Türkiye 1 Kasım`da erken seçim ile yüzleşecek. Mevcut durum iç ve dış risklerin bir arada olduğu bir konjonktürden ibarettir, dolayısıyla siyasi belirsizliklerin Türkiye ekonomisinin kırılganlığını artırması ihtimali yüksek.


Yurtiçinde yaşanan terör olaylarının da ülke risk primine yapmış olduğu yukarı yönlü etkiyle beraber, olumsuz iç konjonktür piyasada fiyatlamaların da kritik eşiğe ulaşmasına neden oldu. Döviz sepetinde 3,15 seviyelerinde seyir devam ediyor, TL`deki değer kaybı eğiliminin devamını da bekleyebiliriz. Dolar kurunda kısa vadede 2,90-2,95 konsolidasyonu mümkün olmakla beraber, 2,95 üzerinde volatilitenin TL aleyhine artması durumu söz konusu olabilir ve 3,00 seviyesi üzerine doğru da hızlı bir hareketlenme olabilir.


İç gündemdeki olumsuzluklar ve belirsizlikler bugünden yarına ortadan kalkacak sorunlar olarak görülmemelidir. Aynı zamanda yurtdışında da başta Fed ve Çin olmak üzere dalgalanmalara neden olacak, riskten kaçışı körükleyebilecek unsurlar söz konusu olacaktır.


Böyle bir durumda TL`deki risk algısı yüksek kalmaya devam edebilir ve değer kaybı eğiliminin de devamını bekleyebiliriz. Merkez Bankası`ndan son derece proaktif hamleler gelmezse dolar/TL`de 3,05, 3,15 gibi seviyeler de söz konusu olabilir.”


Atilla Yeşilada: 2008`de FED bilançosunu 800 milyardan 4 trilyon dolara çıkardı. Bu nimeti kullanamadık. İnsana, teknolojiye yatırım yapamadık. Gökdelenlere takılıp kaldık.


Mehmet Altan: AK Parti`nin büyüme modeli çöktü. 2011`den sonra Türkiye güvenilmez, hukuku katledilmiş, büyüme modeli çökmüş bir ülkeye dönüştü.


Enver Erkan: TL`deki değer kaybı eğiliminin devamını bekleyebiliriz. Merkez Bankası`ndan proaktif hamleler gelmezse dolar/TL`de 3,05, 3,15 gibi seviyeler görülebilir.

Yiğit Bulut: 1 dolar 1 YTL tezinin ilk sahibi olarak diyorum ki… 1 dolar, 1 YTL tezini ortaya attığım zaman bana karşı çıkanlar, şimdi teze sahip çıkmışlar. (2008)