Gözden kaçırmayın

Helikopterler çarpıştı 6 şehitHelikopterler çarpıştı 6 şehit

4 Kasım 2015 tarihinde saat16.00 sularında Akgün köyünden Yüksel AKTAŞ,  pancar sökme makinesi ile pancar sökme işlemi sırasında kolunu makineye kaptırıyor.


Kolu omzundan kopan Yüksel AKTAŞ, tarlada bulunan oğlu ve dayısının yardımı ile acilen taksiye bindirilip Dinar Devlet Hastanesine yetiştiriliyor. Hastane doktorları, kalbi duran ve nefessiz kalan hastayı hayata döndürüyorlar. Ülkemizde sağlık sisteminin acildurumlarda işlemediğini gösteren vebeni de hayal kırıklığına uğratan olaylar bundan sonra başlıyor.


Kolu kökünden kopan hastanın çok acil olarak bir üniversite hastanesine gitmesi gerekiyor. Dinar Devlet Hastanesi Başhekimi sırayla üniversite hastanelerini arıyor. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi kamuoyunda cerrahi müdahale konusunda iyi olduğu bilindiği için öncelikle burayı arıyor.


Ama Akdeniz Tıp Fakültesi yoğun bakım ünitesinde yer olmadığını söylüyor. Daha sonra Süleyman Demirel Tıp Fakültesi, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi,KocatepeÜniversitesi Tıp Fakülteside yoğun bakım ünitesinde yer yok diyor. Bu sırada helikopter ambulansa haber veriliyor.Ambulans geleceğini ifade ediyor. Ancak Hastane Başhekimi, hastayı sevk edeceği 3.dereceden yoğun bakım ünitesi olan hastane bulamıyor.


Saatler geçiyor,hasta için risk artıyor. İzmir’deki hastaneler de bir bir aranıyor. Hepsi de “YER YOK” diyor. Daha sonra Afyon Milletvekili Ali Özkaya devreye giriyor. Fakat bütün uğraşlarına rağmen yukarıda adı geçen Dinar’a en yakın üniversitelerde yer bulunamıyor.


Bu sırada saat 18.00’e doğru geldiği için yani akşam olduğu için hava ambulansının gelemeyeceği söyleniyor. Biz de bu olayda öğrendik ki hava ambulansı akşam kalkmıyormuş. Bu konuda sorumluluk almayarak helikopterin akşam saatlerinde kalkmayacağını ileri süren görevliler hakkında sorumluluklarını yerine getirmedikleri için suç duyurusunda bulunuyoruz.


Bu sırada hasta, kolu omzundan kopuk bir vaziyette hastanede bekliyor, bekliyor, bekliyor. Sinirler geriliyor, hasta yakınları kahrından ağlıyor. Ama hâlâ yer bulanamıyor. Bir taraftan Başhekim aradığı hastanelerdeki yetkililere başını duvara vurarak “Bu hastayı kabul edin yoksa kaybedeceğiz.”diye yalvarırken diğer taraftan vekilimiz uğraşıyor ama yer bulunamıyor.



Antalya, Isparta, Denizli, İzmir ve Ankara’daki üniversite hastaneleri bütün ricalara, yalvarmalara rağmen   “YOĞUN BAKIMDA YER YOK.” diyerek önümüze kocaman bir duvar örüyor. Şimdi hükümete, bakana, bürokratlarına soruyorum: Biz bu üniversite hastanelerini uzaylılara hizmet etsin diye mi açtık? Bu hastaneler kolu kopmuş bir insana kapısını açmayacaksa neden varlar?


Olayın vahameti burada bitmedi. Dinar Devlet Hastanesi Başhekimi  “Konya’da bulunan Selçuklu Tıp Fakültesi’nin yoğun bakım ünitesindeyer var.” diye hastayı hemen ambulansla Konya’ya sevk ediyor. Dinar ile Konya arası 4,5 saat. Yani yarım saat mesafedeki Süleyman Demirel Tıp Fakültesi Hastanesi, 2 saat mesafedeki Akdeniz Tıp Fakültesi Hastanesi, 1 saat mesafedeki Pamukkale ve Afyon Kocatepe Tıp Fakültesi Hastaneleri dururken 4,5 saat yol kat edilmesi gereken KonyaSelçuklu Tıp Fakültesi Hastanesine gitme kararı alındı.



Hastamızın kopan kolu buz dolu bir poşetin içine konuldu ve hastamız ambulansla Konya yoluna koyuldu. Hastanın bütün yakınları yani hepimiz, vekilimiz dâhil, şu soruyu sorduk: “Bu nasıl sağlık sistemi?”


Konya yolu daha sonraki sorunların başlangıcı idi. Ambulans hızla Dinar Çay yolundan Konya’ya doğru yol almaya başladı. Ambulansta hastanın omzu sürekli kanadığı için sürekli kana ihtiyaç vardı. Bu yola dayanabilir miydi kimse bilmiyordu. Ambulans geçtiği her devlet hastanesinden kan takviyesi yaparak gidiyordu.


4,5 saatlik yol süresince hastamızın iki kez kalbi durdu, sağlık görevlilerin müdahalesi ile tekrar çalıştırıldı. Şunu da belirteyim ki bu durumda olan bir hastanın yer aldığı ambulansın içinde doktor yoktu ve sadece diğer sağlık görevlileri vardı. Böylesine ağır durumdaki bir hastanın bulunduğu ambulansta doktor bulunmaması normal mi,bilmiyorum. Bunun cevabını da yetkililere bırakıyorum.


Ambulansın 4,5 saatlik Konya’ya gidişi sırasında hastanın varacağı hastane iki kez değiştirildi. İlk olarak Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi iken daha sonra Konya Hospital Hastanesi olarak değiştirildi. Bütün zorluklara rağmen “Konya Hospital Hastanesi”ne varıldı. Hastamızı ambulanstan indirdiler. Daha kapıdan girmeden hastane görevlisi 20 000 TL para almadan hastayı içeri alamayacağını söyledi. Hasta yakınlarından Ziya Aktaş 20 000 TL’lik senedi imzaladıktan sonra hastamız içeri girebildi. Hastaya müdahale edecek olan doktor hastayı görünce “Bana hastanın bu kadar ağır olduğunu Dinar’daki Başhekim söylemedi.”


Diyerek hastaya müdahale edemeyeceğini belirtti. “Hemen Selçuklu Tıp Fakültesinden yer bulunması gerekiyor. Çünkü bu hastaya 3. dereceden yoğun bakım ünitesi olan hastane lazım.’’ dedi. Hasta yakınları da “Sen bizimle dalga mı geçiyorsun? Koskoca profesör olmuşsun ama hastanın mahiyetini bilmeden hasta mı kabul ettin? Yalan söylüyorsun.” dediler. Tabii ki zaman akıyordu. Selçuklu Tıp Fakültesinden de  “yer yok” cevabı geldi.


Hasta yakınları yıkılmıştı. Geldikleri Konya Hospital Hastanesinde hasta için önemli 2 saat çoktan geçmişti. Bu olaylar sebebiyle Konya Hospital Hastanesinden de hasta yakınları olarak şikâyetçiyiz. Bu konuyla ilgili olan makamların Konya Hospital Hastanesi hakkında gerekli takibatı başlatmalarını, bu yazıyı ihbar kabul ederek ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hasta hakları adına gerekli soruşturmaları yapmalarını rica ediyoruz.


Daha sonra Afyon milletvekili olan Ali Özkaya devreye girdi. Rektör arandı,Başhekim arandı derken Selçuklu Tıp dahiliye yoğun bakım servisinden bir yer açıldı, hastamız kabul edildi. Konya Hospital Hastanesinden çıkan hastamız,Selçuklu Tıp’a saat 23 sularında yatırıldı. Sonra ne oldu?Bizim hastamızın kolunu bırakın canı tehlikeye girdi. Şimdi yoğun bakımda kendinden habersiz bir vaziyette yatıyor.


Yukarıda bahsedile nolay sağlık sisteminde acil vakalara müdahalenin çöktüğünü ve vahim bir hâl aldığını gösteriyor.Şu sorulara ise yönetenlerin cevap bulması gerekiyor.


-Kolu kopan bu hastamız,bizlerin ve vekilimizin uğraşmasına rağmen en yakın tıp fakültesinin acil servisine gidemiyorsabu çöken sisteme nasıl bir çözüm bulacaksınız?Tıp fakülteleri hastaneleri kendine buyruk çalışıyor.Tıp Fakültelerin hastaneleri sağlık bakanlığına bağlanamaz mı?


-Eğer kolu kopan hatırlı birinin oğlu ya da yakını olsaydı durum yine böyle mi olurdu? Olmuyorsa adalet bunun neresinde?


-Sıradan bir vatandaş böyle acil durumda neden sorununu çözecek birisini aramak durumunda?


-Acil vakalarda Başhekim neden hastane bulmak zorunda bırakılıyor? Acil Müdahale Genel Müdürlüğü bu işi neden yapmıyor da başhekime bu sorumluluk bırakılıyor? Daha doğrusu bakanlık neden bu sorunlara çözüm bulmuyor? Yoğun bakımlarda yer yoksa o zaman yoğun bakımları iki katına çıkarın. Devletin maddi olarak sıkıntısı olduğunu düşünmüyorum.


- Ambulans helikopter akşam kalkamıyormuş. İnsanın buna inanası gelmiyor. O zaman gece kalkan ambulans helikopter alın. İnsan hayatından daha önemli ne var?


Kısacası nezle ve grip tedavisini hastaneye gitmeden de biz kendimiz hastalığımızı tedavi ederiz.. Kolumuzun kopması gibi acil durumlarda sağlık sistemi çözüm bulamıyorsa bu sistem çökmüş demektir. İnsan hayatından daha önemli ne olabilir ki…


NOT: Yaşadığımız bu üzücü olayda bize yardımcı olmayan, olmak istemeyen devletin imkânlarını Çiftçi Yüksel için seferber etmeyen,  üniversite hastaneleri ve bu olayda sorumluluk bilinciyle davranmayan yetkililer hakkında soruşturma açılmasını ve hastamızın müracaat ettiğimiz hastanelere kabul edilmemesinin nedeninin araştırılmasını, araştırma sonucunda kusurlu bulunan kurum, yönetici ve personelin cezalandırılmasını talep ediyorum. Dinar Umut Haber