Gözden kaçırmayın

Fiyatlar  Afyon Belediyesinden de ucuzFiyatlar Afyon Belediyesinden de ucuz

Yeni Asya gazetesi köşe yazarı Muzaffer Karahisar, Emirdağ`da Bediüzaman Said Nursi`yle geçen zamanları anlatan bir köşe yazısı yayımladı.


İşte o yazı;
"Bahar mevsiminde, tabiat bütün ihtişamıyla uyanırken, tomurcuklar rengârenk çiçekler açarken Emirdağ’dayım.
 
Menderes Mahallesi, Said Nursi Caddesinde, Üstad’ı düşünüyorum. Emirdağ’da oturduğu sokakta, geçtiği caddelerde, yürüdüğü yollarda, gezdiği kırlarda, uğradığı köylerde gönüller fatihini bir iman abidesi olarak hayal ediyorum. 
 
Vakit ahirzaman, adı Bediüzzaman, küfrün zulmetli karanlıklarını Kur’an’ın elmas kılıcıyla yırtan adam, akılları, kalpleri, ruhları aydınlatan asrın sultanını, şanlı bir müceddid, şefkatli bir âlim Emirdağ’ı mekân edinmiş yıllar önce… 
 
Emirbaba Dağı ile Adaçal arasındaki Emirdağ ovasında bahar çiçekleri açmış her yerde. Bütün ağaçlar, beyaz formalarını giymiş, bağlar, bahçeler nişanlarını takınmış, rengârenk bahar renklerine bürünmüş, güzelliklerini Rabbimizin isimlerinin tecellisi olarak arz-ı endam ediyor.


Yükselen iki dağın cesametinde ve haşmetinde Emirdağ, asrın sultanını nur dağı, huzur dağı, iman kalesi olarak tarihin seyrinde şerefli misafirini nüfusuna almış, bağrına basmış, insanlara hemşeri yapmış. 
 
 
İnanca vurulan kelepçelerin gölgesinde karabulutlar gibi baskının, istibdadın korku verdiği, sorgularla, tehditlerle, hapislerle insanları sindirdiği dehşet zamanında sağanak yağmurlar gibi Emirdağ’da risaleler, nur huzmecikleri gibi gönüllere rahmet olarak damla damla düşüyordu… Feyizlerin, faziletlerin, bereketlerin filizlenip yeşermesi, yeryüzünde hakikatlerin neşv-ü nama bulması için.
 
Emirdağ’da O’nu düşünüyorum; harp meydanlarında, at sırtında talebeleri, taraftarlarıyla küffara karşı ölümü hiçe sayarak cihat ediyor. Sonra yıllar rüzgar gibi geçiyor. Harici düşmanlar, dessas ve aldatıcı entrikalar, yalanlar ve iftiralarla vefasızlıkları birleştiriyor.
 
Kurt gövdenin içine sirayet ediyor. Ehli dalalete karış din-i mübin-i İslamı savunduğu için Bediüzzaman’ı mahkemelere, mahkûmiyetlere, hapislere taşıyorlar. O her türlü zulme ve haksızlığa karşı bütün samimiyeti ve cesaretiyle korkmadan, yılmadan sanık sandalyesinde gençliğin imanın, hak davasını, adalet-i mahzayı savunuyor.
 
Hükümeti ve adliyeyi münafıkâne yalanlar, iftiralarla yanıltan, hayali suçlar isnad ederek büyük hadiseler çıkarmak için tahrikler yapan, ölmesi için defalarca zehirleten zalimlere karşı; Bediüzzaman’ı Emirdağ halkı, köylüler, çobanlar, çiftçiler, gençler bağrına basmış, çocuklar sevgiyle: “Bediüzzaman Dede… Bediüzzaman Dede…” diyerek arkasından koşmuşlar.
 
Üstad inayet-i Rabbaniye’nin himayesiyle hadiselerin tazyikinden, kötülerin şerrinden halas olmuş, gece gündüz demeden iman davasına say ü gayretle çalışmış, alın teri dökmüş. İnsanlığı İslam’ın iki cihan saadeti sunan iman hakikatlerine ulaştırmış. Nura, huzura, huşuya giden yolun mihmandarı olmuş. 
 
Çalışkanlar hanedanı, Tenekeci Abdullah, Mustafa Acet, Tahir Barçın, Hamza Emek, Ahmet Urfalı... Emirdağ zemininde açan çiçeklerden bazıları… Bediüzzaman’ın etrafında harman olmuş, onun rahle-i tedrisinde irfan dersi almış, Kur’an güneşinden feyiz almış bahtiyarlar, her türlü olumsuz şartlara göğüs germiş mübarek kahramanların hatıraları şimdi Emirdağ’da minnetle yâd ediliyor.
 
Emirdağ’da bahar mevsiminde tabiatın insan ruhunu heyecanlandıran renkli, tatlı, cazip güzellikleri gibi gönüllerde yerini bulan Bediüzzaman sevgisi, ona verilen değer, takdir, tebrik ve sitayişle anılıp anlatılması ahde vefanın, kadirşinaslığın en bariz numuneleri gün geçtikçe artıyor