Gözden kaçırmayın
Vali Yiğitbaşının Mutluluk Kervanı Projesine ÖdülToplum içinde bel fıtığı ile yanlış bir algının oluştuğunu belirten Beyin Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Nizamettin Kazan, ‘Bel fıtıklarının yüzde 97’si istirahatla, ilaçla değişik yöntemlerle tedavi olmaktadır’ ifadelerini kullandı.
Birçok vatandaşın önemli problemlerinden olan bel fıtığı hastalığı konusunda açıklamalarda bulunan Fuar Hastanesi Beyin ve Omurilik Sinir Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Nizamettin Kazan, hastalık hakkında bilgiler verdi.
Bel Fıtığı’nın beldeki omurgaların arasındaki disk dokularının herhangi bir nedenle dejenere olması, yer tutması sonucu oluşan ağrılı bir durum olduğunu ifade eden Dr. Kazan, şunları söyledi: ‘Belimizdeki omurlar zaman içerisinde yaşla beraber zorlamalarla beraber bu omurgaların arasındaki jelatinimsi kıkırdak kıvamındaki dokular zorlanır.
Yani bir nevi arabanın amortisörünü düşünürsek amortisör nasıl yıllar içerisinde yıpranıyorsa, değiştirilmesi gerekiyorsa bu dokularla vücudumuzun amortisör görevini görür ve travmalara, yorulmalara ve zorlamalara bağlı yaşla beraber bunlarda da yırtılmalar olur ve bunun sonucunda bu yırtılmalar omurgamızdaki omurilikten çıkan sinirlere veya omuriliğin kendisine baskı yaparak özellikle bacaklarımızda, kalçalarımızda ağrı, uyuşma, güç kaybı, refleks kaybı ile oluşan bir durum ortaya çıkar.”
30 VE 50 ARASINDAKİ YAŞ GRUPLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
Bel fıtığı herkeste görülebileceğinin altını çizen Nizamettin Kazan, “Tabiî ki özellikle çocukluk yaş grubunda pek göremeyiz ama son yıllarda 12-13 yaşındaki çocuklarda görülmeye başlanmış durumda. Çünkü erken puberteler, büyümeler, boy atmalar sonucunda bu insanlarda zorlamalara girmekte, gençlerimiz ve çocuklarımız zorlamalara girmekte.
Bunun sonucu olarak da fıtıklar oluşmakta. Bunun yanı sıra hayatın her yaşında, 90 yaşındaki insanlarda bile bel fıtığı görülmekte. Tabi ki daha çok görüldüğü yaş grubu var. Bunlar özellikle 30 ve 50 yaş arasındaki gruplarda daha çok görülüyor. Kadınlarla erkekler arasında çok büyük bir farklılık yok. Kim daha çok yüke ve travmaya maruz kalıyorsa, zorlamalar içine giriyorsa onlarla bel fıtığı görülme riski daha fazla oluşmakta” dedi.
BEL VE BACAK AĞRILAR BEL FITIĞININ HABERCİSİ OLABİLİYOR
“Bir insanda bel ağrısı varsa bunun bel fıtığının bir başlangıcı olduğu düşünülebilir ama genel de istirahat de bel ağrılarının bir kısmı zamanla geçmektedir” diyen Kazan, şu ifadeleri kullandı: “Eğer ağrı geçmiyorsa muhakkak bel fıtığı olduğu düşünülecek. Zaman içerisinde kalçalarda, bacaklarda ağrı, uyuşma ortaya çıkıyorsa bel fıtığının olma ihtimali giderek artmaktadır.
Hele güç kaybı varsa yürürken zorlanıyorsa insanlar 2-3 ay beklemesine rağmen, değişik ilaçlar kullanmasına rağmen bel fıtığı belirtileri devam ediyorsa, o insanda bel fıtığı olma ihtimali yüksektir. Eğer bir insan bel ağrısıyla, bacak ağrısıyla, kalçalarda ve bacaklarda uyuşma şikayetleriyle geliyorsa öncelikle bel fıtığı olduğunu düşünüyoruz.
Bizim için nörolojik muayene oldukça önemlidir. Hastanın iyi bir anlamda muayene edilmesi ve gözlemlenmesi lazım. Bacağında güç kaybı var mı?, uyuşmalar var mı? Bacak germe testleri gibi bir takım nörolojik muayeneler yapıyoruz ve tetkikler istiyoruz. Bu tetkikler düz röntgen, tomografi veya son zamanlarda çok kullandığımız MR (emar) tetkikleri olmaktadır.
Özellikle MR’da bel fıtığının yüzde 99’a varan oranlarda tespit etmek mümkündür. Eski yöntemler artık demode kalmıştır. MR’da belirlenen bel fıtığı hastada varsa nasıl bir özellik taşıdığını, yerini tespit ediyoruz. Tespitten sonra hastaya cerrahi müdahale gerekli mi, yoksa konservatif tedavi dediğimiz ilaç tedavisi, istirahat tedavisi ile bu hastalık giderilebilir mi?”
“YÜZ HASTADAN BİR VEYA İKİSİNE AMELİYAT GEREKEBİLİYOR”
Bel fıtığında ameliyatın şart olmadığını vurgulayan Dr. Kazan, çeşitli tedavi yöntemlerinin de var olduğunun altını çizdi: “Gerekirse fizik tedavi veya günümüzde birçok alternatif tedaviler yapılmaktadır. Bel fıtıklarının yüzde 97’si istirahatla, ilaçla değişik yöntemlerle tedavi olmaktadır. Bel fıtığı dediğimizde insanlar aklına hemen ameliyatı getirmektedir ama aslında o değil.
Biz polikliniklerde gördüğümüz hastaların büyük kısmı bu dediğim yöntemlerle tedavi olmaktadır. Ama gerekli ise bir cerrahi müdahale ondanda kaçınılmamalıdır. Bizim günlük rutinimizde tedavi ettiğimiz hastaların yüz hastadan belki bir tanesi, iki tanesi cerrahi müdahale gerektirmektedir.
Cerrahi müdahalede de kesin olması gereken şart; bacaklarında felç geçirmiş, düşük ayağa giden hastalarımız, idrar kaçırmaları ve büyük abdest kaçırmaları başlamış hastalarımızda gecikmemek lazım. Ama geçmeyen bacak ağrıları olan, uzun yol yürüyemeyen, yürümekte zorlanan hastalarımıza da ameliyat tavsiye ediyoruz.”
“MİKRO CERRAHİ YÖNETİMİ ESTETİK BİR YÖNTEMDİR”
Afyonkarahisar’da mikro cerrahi yöntemle 2500 tane hastaya faydalı olduklarını belirten Dr. Nizamettin Kazan, şöyle konuştu: “Klasik olarak açık cerrahi dediğimiz yöntem var. Gözümüzle makroskobik olarak dediğimiz yöntemle cerrahi yöntem var.
Bunda tabi belik fıtık bir santimlik bir olayı ilgilendirirken gözümüzle yaptığımız için daha geniş bir alan açmak zorunda kalıyoruz, kas kesmek zorunda kalıyoruz. Son 20 yıldır özellikle altın standart olarak belirtilen mikro cerrahi yöntemi kullanılmaya başlanılmıştır. Hastanemizde 10 yıldır mikro cerrahi yöntemiyle yaklaşık 2500 tane hastamıza faydalı olmaya çalıştık.
Bu yöntemde daha çok narkozsuz ameliyat dediğimiz spinal iğne ile girerek hastayı belinden uyuşturuyoruz. Yaklaşık olarak 5-6 saatlik bel ve bacaklarda ağrısız dönem sağlıyoruz. 1-2 santimlik insizyonla hastada fazla hasar yapmadan mikroskop altında bel fıtığını temizliyoruz. Bu yöntemin en büyük faydaları hastayı ameliyat sonrası bir an önce işine dönme ve ayaklama fırsatı vermek. Oldukça da estetik bir yöntemdir.”
SPOR VE YÜRÜYÜŞ YAPMAK, HASTALIK RİSKİNİ AZALTIYOR
Bel fıtığında doğru teşhisin ve doğru hastaya doğru zamanda müdahale yapmanın başarıda yüzde doksan oranını bulduğunu ifade eden Dr. Kazan, konuşmasında “Cerrahi yönetim yüzde yüz garantisi yoktur. Ameliyat gerekliyse de ameliyattan kaçınmamak gerekir. Bel fıtığı korkulacak bir hastalık değildir. Tedavisi mümkündür. Bel ve bacak ağrılarından şikayet eden hastalar varsa mutlaka bir hekime başvurmalarını tavsiye ediyoruz.
Hasta olduktan sonra tedavi yapılıyor ama asıl olan sağlıklı yaşamak ve hastalığa yakalanmamak. Bunun için kilomuza dikkat edeceğiz. Fazla miktarda ağır kaldırmayacağız. Öne doğru eğilerek ağır işler yapmayacağız. Spor yapacağız. Özellikle yürüyüşü ihmal etmememiz lazım. Büro, masa başı işleri yoğunlukta olduğu için bel kaslarımız maalesef zayıflıyor. Zayıflama sonucunda yükü kemik ve diskler taşıyor” ifadelerine yer verdi.
Yorumlar
Yorum Yap