Gözden kaçırmayın

Karataş Şahin'e sitemde bulunduKarataş Şahin'e sitemde bulundu

Milliyetçi Hareket Partisi Afyonkarahisar İl Başkanlığı bu gün bir basın toplantısı düzenledi.

Düzenlenen toplantıda şu ifadelere yer verildi;

"Terör belası her gün yüreğimizi dağlıyor. Teröre alışmayacağız. Terörü ve kaybettiğimiz şehitlerimizi asla unutmayacağız.


Çözüm süreci adı altında bu ülkeye yapılan ihanetin hesabını sorumlularından mutlaka soracağız. Terörle mücadelede güvenlik görevlilerimize desteğimiz sınırsız devam edecektir. Çözüm süreci denilen ihanet sürecinde  Öcalan’a hem köşe yazarlarından, hem de devlet erkânından oldukça destek verildiğini hepiniz biliyorsunuz. Bülent Arınç bey ne diyordu? 


“Sayın Öcalan demeyi ve pkk bayrağı açılmasını suç olmaktan çıkardık.” Bülent Arınç bey, bu ifadeyi kullanırken teröre verilen desteği net bir şekilde ortaya koyuyor binlerce şehidimizin ve bizim gibi vatansever milliyetçilerin yüreğini derinden sızlatıyordu. Öcalan kimdi ki  “Sayın Öcalan” diye anılır olmuştu? Bu ülkede binlerce yiğidimizin kanını döken bu kahpe katil, nasıl oluyor da böylesine prestij kazanıp, İmrallı’da yattığı yerden çözüm sürecini yürütüyordu.


Türkiye böylesine büyük bir bölünme tehlikesi altındayken, güneydoğu’da her gün askerlerimiz üçer beşer şehit düşüyor, Kürt kardeşlerimiz evlerini, barklarını sırtlarına alıp Güneydoğu’yu terk ederken, Öcalan’ı gizli ve açık koruyup kollayanlar, bu ülkeye bilerek ya da bilmeyerek ihanete ortak oluyorlardı. Peki kimdi bunlar, hatırlayalım.
 
Başbakan eski yardımcısı Bülent Arınç: “Bende olsam dağa çıkardım.”                                                                                        
 
Yazar Hilal Kaplan: “Abdullah Öcalan ölmeyi değil, yaşatmayı seçti. Asıl bölücü bayraklarla üzerimize yürüyenlerdir.”            
 
Yazar Emre Aköz: “Pkk terör örgütü değildir. Apo bir siyasetçidir. Öcalana terörist demek, denize göl demektir.”
 
Yazar Abdurrahman Dilipak: “Öcalan aileden biri.”
 
Yazar Nihal Bengisu Karaca: “Bebek katili denilen Öcalan bize geleceği gösterdi.”    
 
Başbakanlık eski danışmanı Etyen Mahçupyan: “Öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var. Nadir İnsanlardan biri.”
 
Yazar Cem Küçük: “Öcalan olmasaydı şu an çoktan kan gövdeyi götürmüştü.”
 
AKP Milletvekili Orhan Miroğlu: “Pkk ve İşıd terör örgütü değil, politik hareketlerdir.”  
 
Başbakan eski yardımcısı Beşir Atalay: “Öcalan’ın mesajları bizimde düşüncemiz.”                                                                
 
Başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan: “Abdullah Öcalan, olayları okuma kabiliyetine ve tecrübesine sahip.”
 
Adalet eski bakanı Sadullah Ergin: “Öcalan, bölgenin durumunu sağlıklı yorumluyor.”          
 
Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yiğit Bulut: “Öcalan orta doğuda Türkiyenin önünü açıyor.”                 
 
AKP Milletvekili Yasin Aktay: “Abdullah Öcalan dünyanın geleceğini çok iyi okuyor.”
Bu ifadelerden de anlaşıldığı gibi AKP ve yandaşları adeta teröre çanak tutmuşlardır. Akan kanın sorumluları bellidir. AKP’nin dökülen kandaki sorumluluğunun hesabı elbet sorulacaktır. Bu hakkımızı saklı tutuyoruz. Terörle yapılan mücadeleyi de sonuna kadar destekliyoruz.
Değerli basın mensupları;
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk Milleti bölücü terör örgütünün saldırılarıyla karşı karşıyadır. Kamu düzenini, bölünmez bütünlüğü ve milli egemenliği ortadan kaldırmaya yönelik terör saldırılarına karşı hukuk devleti ilkeleri içerisinde hukuki ve siyasi meşruiyetle yürütülen bu mücadeleyi sekteye uğratacak veya terörü meşrulaştıracak hiçbir girişime asla müsamaha edilmemelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çatısı altında bulunan milletvekilleri hakkında, terör örgütlerine üye olmak ve bu örgütlere yardım ve yataklık etmek gibi fiillerden hazırlanmış fezlekeler TBMM’de bulunmaktadır. Anayasa’nın 83 üncü maddesinde, ‘Yasama dokunulmazlığı’ düzenlenmiştir.



Suç işlediği öne sürülen milletvekillerinin yargılanması, Anayasa’nın 14 üncü maddesindeki durumlar hariç dokunulmazlığın Meclis tarafından kaldırılmasına bağlanmışken basit seçim suçlarıyla bir tutulup HDP li vekillere zaman kazandırılmaya çalışılmasını çok manidar buluyoruz. AKP ve CHP bu hususta MHP’nin gösterdiği hassasiyete iştirak ederek suç işlediği tespit  edilen HDP li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını sağlamalıdırlar.                      
 
Değerli basın mensupları;

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ak parti genel başkanı gibi davranarak parti genel başkanlığından henüz kendini soyutlayamamış görülüyor.  Sürekli seçimle gelen ilk cumhurbaşkanıyım diyor ama cumhurbaşkanı gibi değil başkan gibi davranıyor. Türk Milleti kendisini Cumhurbaşkanı olarak seçmiştir. Görevini Anayasada yer alan yetkileri çerçevesinde sürdürmesi gerekirken hala bir parti genel başkanıymış gibi hareket ediyor.


Bu ülkeye henüz başkanlık sistemi gelmemiştir. Kendisi başkan değil, cumhurbaşkanıdır.  Muhalefet partilerine sürekli laf yetiştirerek insanları geriyor. MHP olarak Cumhurbaşkanının anayasal sınırlar içerisinde kalmasını istememizde ki haklılığımız bir kere daha ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanı AKP’nin başbakanı değil,Türkiye’nin cumhurbaşkanıdır.
 
Değerli basın mensuplar;

Ülkenin sınırları gibi hapishanelerimizde yol geçen hanına dönmüştür. Hapishanelere yeterli denetim sağlanamadığı için kadın karşılığında içeri silah sokulup cinayetler işlenmektedir. Bir mahkum, diğer bir mahkumu dışarıdan sokulan tabancayla öldürüp, kamu vicdanının sesi oldum. Geç gelen adalet tecelli etmiştir” diye kendini hakim yerine koyabilmektedir. Bütün mahkumlar devletin güvencesi altındadır. Devlet güvencesinde bulunan vatandaşlarını korumakla mükelleftir"denildi.