Gözden kaçırmayın
Akatizi Nedir ve Belirtileri Nelerdir?Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Uygulama ve Araştırma Hastanesinde Organ Bağışı etkinliği düzenledi.
3-9 Kasım Organ ve Doku Bağışı Haftası kapsamında düzenlenen konferansta öğrencilere organ bağışının önemi ve yolları hakkında ayrıntılı bilgi verildi.
Konferansın açış konuşmasını yapan AKÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sezgin Yılmaz, organ bağışının kişi hayattayken kendi iradesiyle tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarını başka hastaların tedavisinde kullanılmasına izin verilmesi olduğunu söyledi.
Yılmaz, “Ülkemizde 3-9 Kasım arası organ bağışı haftası olarak belirlenmiştir. Bu sene de Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Recep Akdağ’ın talimatıyla bütün sağlık kurumlarında halka açık alanlarda organ bağışı konusunda farkındalık düzeyini artırmak için değişik aktiviteler, paneller, sempozyumlar ve konferanslar düzenlenmektedir” dedi.
Türkiye’de ilk organ nakli 1975 yılında yapıldı
Yılmaz başarılı bir nakil için üç temel faktör olduğunu belirterek, “Bunlardan bir tanesi nakil merkezi, bir diğeri gönüllü organın bağışı, diğeri ise bu zor ameliyata karar veren bu hastalıktan mağdur olan hasta ve ailesi” diye konuştu.
Organ naklinin tarihsel sürecini anlatan Yılmaz şöyle devam etti:
“23 Aralık 1954 yılında Amerika’da bir kış günü zor şartlar altında ilk böbrek nakli yapıldı. Bundan 20 yıl sonra ülkemizde Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde Prof. Dr. Mehmet Haberal ilk böbrek nakil ameliyatını 1975 yılında gerçekleştirdi. Akabinde 1978 yılında kadavra nakilleri ülkemizde yapılmaya başladı. İlk kadavra ameliyatında kadavra böbrek Almanya’dan getirildi. Yine Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde kadavradan böbrek nakli yapıldı. 1988 yılında ilk defa bir karaciğer nakli yine Prof. Dr. Haberal tarafından bir siroz hastasına nakledildi.”
Organ bağışında Afyonkarahisar ilk 35 içinde yok
Afyonkarahisar’da organ bağışının az olduğunu vurgulayan Yılmaz, bunun sistematik bir problemden kaynaklandığını dile getirdi. Yılmaz şunları ifade etti:
“Nüfusa oranlı şekilde yapılan bağış sayılarına baktığımızda Afyonkarahisar’ı ne yazık ki ilk 35 sırada göremiyoruz. Bir sistematik problemimizin olduğu belli. Bu konuda sistematik olarak biraz daha çalışmaya ihtiyacımızın olduğu da açık. Üniversitemizde hem tıbbi hem de akademik anlamda güzel çalışmalarımız var. Hastanemiz de beyin ölümü ekibi var, yeni organize oldu. Bu beyin ölümü ekibi her hafta perşembe günleri sadece beyin ölümüne ilgili spesifik bir hasta riski yapmakta bu şekilde beyin ölümü tanısı konulan hastalar daha sonraki süreçte hasta yakınlarına aktarılmakta.”
Beyin ölümü ve tanısı üzerine konuşma yapan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gazi Boyacı, beyin ölümü konusunda iki büyük problemin olduğunu kaydetti. Boyacı, “Aile, hasta yakını ve toplum olarak beyin ölümü dendiğinde kabullenme sorunumuz var. Hasta yakını durumu kabullenmesini çabuk olağan şartlarda çok iyi olmayacağını bekliyoruz. Bu durumun en büyük sebebi ise şüphedir.
Sağlık personelimiz konusunda da zamanlama problemimiz var. Tedaviye devam ya da beyin ölümü kararı verilmesi konusunda şüphe önemli bir problem oluşturuyor. Sağlık probleminin eğitiminde insan sağlığını iyileştirmek var hedefinde ruhsal ve bedensel rahatsızlıkların düzeltilmesi bunun yanında zor görevleri var. Bu da hastanın yaşamın sonlandığını söylenmesi” diye konuştu.
Organ bağışı dinen caiz
Doku ve organ bağışın İslami boyutu üzerine konuşma yapan AKÜ İslami İlimler Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Duran ise insanların en hayırlısı insanların yararına koşan, onların yararına hizmet eden olduğunu söyledi. İslami açıdan organ bağışı yapmanın bir sakıncası olmadığının altını çizen Duran, “Bütün ilahi dinler aynı şeyi söylüyor. İnsan eksenli kanunlar, metotlar ve ilahi emirler hep insanı hedef almış ve insan için var olmuş.
Organ nakli candan cana sadakadır” dedi. Duran organ bağışı yapan kimselerin ölmelerinin ardından amel defterlerinin kapanmayacağına dikkat çekerek “Öldükten sonra her şey bitmiyor amel defterin açık kalacaktır. Bağış yaptığın organlarda insana hizmet edecek amel defterin açık kapanmayacak” değerlendirmesinde bulundu.
Konferans, Uzm. Hemşire Özlem Ateş’in “Beyin Ölümü Tanısı Sonrası İşleyiş ve Prosedürleri” konulu sunumunun ardından gerçekleştirilen soru-cevapla sona erdi.
Yorumlar
Yorum Yap