Gözden kaçırmayın
Öğrenciler tatbikata yoğun ilgi gösterdiFethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması Silahlı Terör Örgütü üyeliği isnadı ile açılan kamu davasının duruşması, Afyonkarahisar 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma başlangıcında Mahkeme Heyeti Başkanı Celal Savaş tarafından Savcılık İddianamesi’nin özeti okundu.
“KENDİMİ ATSO’YA, AFYON’A ADADIM”
Nüfus sorgulamasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi. Tutuklu sanık Mehmet Çarkgil, hakkındaki iddiaların doğru olmadığını belirterek yapının hayır işlerinde çalıştığına inandığı için yapıya katıldığını belirtti. Çarkgil, “Hakkımdaki hiçbir iddiaya katılmıyorum.
Cemaat adı altında bildiğim bu terör örgütünün Allah rızası için çalıştığına inandım. Bunun bir terör örgütü olduğunu bilmem mümkün değil. 1992’den beri, 6 seçim üstüste Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi’ne seçildim. Bu bir rekordur. 1992’den önce Anavatan Partisi’nde siyaset yaptım. Ama siyasette Afyonkarahisar ve ülkeme hizmet edemeyeceğimi gördüm. Kendimi ATSO’ya ve Afyon’a adadım.
Vali Ahmet Özyurt zamanında, Ömer Termal’in aldığı yerlerdeki Gecek Kaplıcası’na sahip çıkacağımızı söyledik. Bugün, Mehmet Taner’le birlikte dua aldığımız bir eser kazandırdık. Devletimizin emrindeyim. Bütün hayatımız devletimizin kontrolü altındadır. Kanunlar çıktığında, yapılacak işlemler için ilk müracaat edenler arasındayım. Vergimizi öderiz. 2010-2013 yılları arasında gezek ve sohbet toplantılarım oldu.
Bunun adının mütevelli olduğunu sonra öğrendim. Devletimizden başka kimseden talimat almam. 2003-2013 yılları arasında mütevelli heyetinde bulundum. Bir yatırım söz konusu olduğu zaman mütevellideki işadamları, hangi sektördeyse o sektörle toplantı yapardı” dedi.
“VALİ VE BAŞKAN İLE BİRLİKTE GİTTİK”
Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiğini doğrulayan Çarkgil, “Burada örgüt olduğunu bilmeden, Allah rızası için yapıldığı inancındaydım. Tek bir isteğimiz vardı: İyi bir nesil yetişmesi. 2007’de kapatılan HÜRSİAD’a üyeydim. 1994-2007 yılları arasında bu derneğe üyeydim, ama ondan sonra kurulan ve aynı ismi alan dernekte bir üyeliğim yoktur.
2012 yılında Amerika Birleşik Devletleri ziyaretimiz oldu. Bu ziyarete Vali İrfan Balkanlıoğlu, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban da katıldı. 7 gün kaldık. Bu ziyareti İrfan Hoca diye bilinen kişi İrfan Bilgin ile Zafer Koleji’nden Hasan Korkmaz düzenledi. 7 günün 6 günü gezdik. Sonra da Fethullah Gülen’in yanına gittik. 1 gün orada konakladık. 2012 yılında siyasilerden, iş dünyasından birçok kişi Fethullah Gülen’i ziyaret ediyordu. Biz de o dönem gittik. Doğrudan ya da dolaylı bir istişarem olmadı” ifadelerini kullandı.
“HEP BERABER KANDIRILDIK”
Çarkgil, şöyle devam etti: “Ben 1982’den beri ticaretin içindeyim. Bank Asya, aktif olarak çalıştığım bir banka değil. Kimseden talimat alarak bir yere para yatırmam söz konusu olamaz. Kızım örgütün özel okullarında burslu okuyacak başarıya sahip olmasına rağmen kaydını Bahçeşehir Üniversitesi’ne yaptırdım. Osmanbey Koleji kurulurken, bu kolejin kurulmasını öneren Ahmet Uysal’a ‘Neden bu koleji üzerinize almıyorsunuz’ dedik. O da ‘Biz gelip geçiciyiz.
Siz bu esere sahip çıkacaksınız’ dedi. 1995’te Sezai Hoca diye birisinin Afyon’a geldiğini duydum. Bana ‘Gel Sezai Hoca’yı dinleyelim’ dediler. ‘Benim hacıyla, hocayla işim olmaz’ dedim. Bir sohbetine katıldım. Güzel geldi. Fırsat buldukça katılmaya devam ettim. Bunların bir terör örgütü olduğunu bilemezdik. Hep beraber aldatıldık, hep beraber kandırıldık.”
“AK PARTİ’YE OY VERECEĞİMİ SÖYLEDİM”
Mahkeme Başkanı Celal Savaş’ın, bir işadamının “Düzenli olarak gelirlerdi. Çekleri alırlardı. Bir seferinde tatsızlık oldu. O zaman çekimi vermedim. Ondan sonra inşaatlarıma ceza yağmaya başladı” iddiasını sorduğu Mehmet Çarkgil, “2002’de bu iddiayı yapan işadamı, Anavatan Partisi İl Başkanı idi. Seçim döneminde bana geldiklerinde, benim oyumun AK Parti’den yana olduğunu söylemiştim.
10-11 yıldır hiçbir araya gelmedim. 2004’te bir ziyaretim oldu. 2005’ten sonra kendisiyle ticari ilişkim bitti. Ben asla ve kat’a böyle bir yapının içinde olmadım” diyerek karşılık verdi. Çarkgil, Osmanbey Koleji’nin kurulması hakkında da “5084 Sayılı Teşvik Kanunu çerçevesinde Kar Vadisi diye bir proje vardı. Bu projenin gerçekleşmeyeceği anlaşılınca Sait Açba, bize böyle bir okul kurmamızı önerdi. Osmanbey Koleji’nin izninin nasıl çıktığını biliyorsunuz” dedi.
“BİR DOSTUM BENİ ARADI”
Tutuklu sanık Mehmet Taner de kendi üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Taner, “Bulunduğum her yerde devletimin yanında olduğumu söyledim. Kızımı bu sistemin dışında okuttum. 10 öğrencim var, burs veriyorum. Hiçbirisine de cemaat sormam. Çalışkan olması, dürüst olması önemlidir. Ben Söke’de okul yaptırıyordum. Bir dostum beni aradı, ‘İfade verecekler arasında sen de varsın’ dedi. Ben kendim ifade vermeye gittim” diye konuştu.
İŞTE O ZAMAN UYANDIM
Taner, “Ben bu yapının bir örgüt olduğu noktasında, 2012 yılında uyandım. Sohbete biri geldi. ‘Tanıdığın birisi var mı? Polis Okulları’na gönderelim’ dedi. Ben o zaman uyandım. Böyle bir şey midemi bulandırdı. 2013 yılında gazete aboneliğimi feshettim. Ama abone bedelini bir yıl öncesinden ödediğim için 2014’te abonelik bitmiş gibi görünüyor. 2013’teki olaylardan sonra hiçbir şey yapmadım. Bank Asya, iyi bir banka olsaydı çalışırdım.
Böyle bankalar insanın kanını emer, topladıkları paraları yukarılara peşkeş çeker. Belçika’ya gittim. Ömer Aktan, Belediye Başkanı ve Belçika’da okul yaptırmak isteyen kişilerle bir araya geldim. Muhammet Hoca’yı tanımam. Düzenli olarak birilerinden çek topladığımız ifadeleri gerçeği yansıtmıyor. Ben 1 lira yardım ettiysem onlar 5 lira yardım ettiler.
Ben yardım toplamam, yardım ederim. Kurbanımı şoförüm keser, onu da dağıtırız. Afyonkarahisar Emniyeti’ne 20-30 araba kazandırdık. TOBB İmam Hatip Lisesi’nin projelerini ücretsiz teslim ettim” ifadelerini kullandı.
OTELDEKİ TOPLANTIYA KATILMADIM
Tutuklu sanıklardan Bülent Şahin ise Korel Otel’de örgütün düzenlediği toplantıya katılmadığını söyledi. Şahin, “Bank Asya’ya talimatla para yatırdığım doğru değildir. Benim para yatırdığım dönemde Bank Asya, TMSF’ye devredilmişti. Korel Otel’de bir toplantıya katılmadım, kendim tatil için gittim. Masraflarımı kendim ödedim. Bu yapıyı herkes gibi bir cemaat yapılanması olarak tanıdım. Devlet büyüklerimiz, bu yapıyı övücü açıklamalar yapmıştı. Son bir yılın 7 ayında cezaevindeyim. İş yaptığım işyeri, benim durumum nedeniyle bağlantılarını kaybetti” dedi.
O SÖZLERİ SÖYLEDİ Mİ?
Kapatılan HÜRSİAD’ın eski Başkanları’ndan ve tutuksuz sanık Niyazi Diler, FETÖ yöneticisi Fethullah Gülen’i öven sözlerinin, HÜRSİAD Genel Sekreteri Necmettin Yılmaz tarafından yazıldığını kaydetti. Diler, “Devletimize zarar veren her türlü yapıyı lanetliyorum. Ben 2002’den sonra sohbetlere katıldım. 2014’ten sonra bu yapıyla olan ilişkimi kestim.
İddianame’de benim Fethullah Gülen’i öven bir açıklamam olduğu söyleniyor. Ben 17-25 Aralık’tan sonra HÜRSİAD Başkanı olarak bir basın toplantısı düzenlemiştim. O sırada bir basın mensubu bu konuyu sordu, birkaç kelime ile bir şeyler demiş olabilirim. Ama Dernek’in Genel Sekreteri, bir basın metni hazırlayıp gazetecilere vermiş. O haber, bunun üzerine kurulmuş.
Benim bir ilgim yok. Dernek başkanlığı bir bakıma pasifize bir görevdi. Bu yapılanma içindeki kişiler 30 Mart 2014’teki yerel seçimlerden önce dernekteki bir toplantıya katıldılar. Burada AK Parti ve özellikle Burhanettin Çoban’a oy verilmemesi hakkında görüş belirttiler. Ben de Burhanettin Çoban’ın hizmetlerinden memnun olduğumu söyledim” şeklinde konuştu.
ATSO SEÇİMLERİNDE NE OLDU?
HÜRSİAD’ın eski Başkanları’ndan ve tutuklu sanıklardan Ramazan Özçelik de şu savunmayı yaptı: “Halisane düşünceler ile hareket ettik. Benim HÜRSİAD Başkanı olduğum zaman, AFSİAD ne yapıyorsa onu yapmaya çalıştık. Cemaat konularını konuşmadık, işadamları ticaretlerini nasıl yapabilir, dışarıya nasıl açılabilir gibi konuları konuştuk. Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde iki güçlü dernek vardı. Biri AFSİAD, diğeri HÜRSİAD.
Biz önce rekabet olmasın diye seçimlere birlikte girelim istedik. Ama sonra üyelerimizden tepki gelince bu durumdan vazgeçtik ve tek olarak girmeye karar verdik. Muhammet Hoca, Belediye Başkanı ile görüşmüş. Belediye Başkanı iki derneğin birlikte girmesinin kamuoyu için daha iyi olacağını söylemiş. Bana bu söylenince, bu durumu üyelerimize anlatamayacağımı söyledim ve yönetimden çekildim.
ATSO seçimlerinden önce olağanüstü genel kurul yapıldı. Etiyopya’ya gittim. Orada pamuk işiyle uğraştım. Etiyopya’da 23 bin dekarlık alan, sembolik bir kira bedeli ile kiralanıyor. Pamuğun elde kalma gibi bir sorunu da yok, hemen fabrikalara satılıyor.”
“BİZİ SAİT AÇBA TEŞVİK ETTİ”
Tutuksuz sanıklardan Celalettin Soner, savunmasında şöyle konuştu: “Biz ‘ele, güne karşı ayıp olur’ denilerek büyüdük. Sonra öğrendik ki ‘el’ devlet, ‘gün’ millet demekmiş. Bilgimiz olmadığı halde böyle bir olayın içinde kendimizi bulduk. Sanki bir deprem oldu da, hepimiz bu enkazın altında kaldık. Bunu gördükten sonra tavrımızı koyduk ve buradan ayrılmak istedik.
Bank Asya’ya özel olarak yatırdığım para yok, aksine Bank Asya’dan çektiğim para var. Osmanbey Koleji’ni kurmamız için bizi Sait Açba teşvik etti. Sohbetlere katılıyordum, ama adımın mütevelli olduğunu bilmiyordum. 15 Temmuz Şehitleri için bağış yaptım, Sayın Başbakan imzalı teşekkürnamem bu konuda var.”
NİL İSMİNİ FETHULLAH GÜLEN KOYMADI
Duruşmadaki tutuksuz sanıklardan Ali Acar ise Alila Nil Otel’in isminin Fethullah Gülen tarafından verildiği iddiasını yalanladı. Acar, “İkbal Otel toplantısına katılmadım. Kendim turizm ile ilgili bir derneğin başkanı olduğum ve turizmci olduğum için İkbal Otel’de kaldım. Otel’in sahibi Salim Pancar benimle ilgilendi. 17-25 Aralık’tan sonra HÜRSİAD’dan istifa ettim, Karahisar Turizm ve Eğitim A.Ş.’deki ortaklığıma da son verdim.
Yeni yaptığımız otele Nil isminin Fethullah Gülen tarafından verildiği iddiası gerçeği yansıtmıyor. Bu konudaki demeç, 2012 yılında çıkmıştır. Biz Alila Nil ve Alila Royal isimleri için 2010 yılında başvurduk. Torunumun ismi Nil’dir, o nedenle yeni yaptığımız otele bu ismi verdik. Ülkemizin sıkıntılı günlerinde bile yatırımdan vazgeçmedik” dedi.
“BİZİ NURETTİN VEREN GÖTÜRDÜ”
Tutuklu sanıklardan Kamil Türe ise şöyle dedi: “6 Ocak 2012 tarihinde İkbal Otel’deki toplantıya katılmadım. İkbal Otel, HÜRSİAD üyelerine indirim yapıyordu. Bu indirimden faydalandım. 30 sene önce Fethullah Gülen’i İzmir, Bornova’da bir camide dinledim. Bizi oraya Nurettin Veren götürdü. Nurettin Veren, o zaman Afyon’da yurt müdürlüğü yapıyordu. Sonra İşçi Partisi’ne katıldığını öğrendim.”
Tutuklu sanıklardan Ahmet Genelioğlu, “Mütevelli heyetinden olduğum söyleniyor. Mütevelli heyeti üyeliği, sürekli katılımla ilgili. Ama ben sürekli katılamadım. Kod adım yok. Kripto telefon veya haberleşme programlarını kullanmadım. Ben, Kimse Yok Mu Derneği vasıtasıyla Tanzanya’ya gittim. Karahisar Turizm ve Eğitim A.Ş. hakkında rahmetli babama bir teklif geldi. Biz de o teklifi değerlendirdik ve hisse aldık. Biz Türkiye Finans ile çalışıyoruz.
Benim Bank Asya’ya para yatırdığım dönemde yönetimde TMSF vardı. 2014’ün başından itibaren sohbetlere gitmedim” derken, tutuklu sanık Ahmet Acar da Bank Asya ile bağlantısının Işık Sigorta üzerinden olduğunu, 17-25 Aralık hadiselerinden sonra ilişiğini kestiğini belirtti. Tutuklu sanık Mazhar Kocaaslan da “Bank Asya, talimatla para yatırdığım bir yer değildi. Adnan Filya damadım. Ceza aldığını duydum. Cumhurbaşkanımız’ın dediği gibi aldatıldık” dedi.
Duruşma, tanıkların dinlenmesi ile devam etti. Bundan sonraki celsenin 19 Nisan’da görülmesi, duruşma sırasında Slovakya’daki Ramazan Avcı’nın tanık olarak dinlenmesi kararlaştırıldı. Tutuklu sanık Mazhar Kocaaslan da adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
İDDİANAME’NİN ÖZETİ
İddianame’de Fethullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapısı Silahlı Terör Örgütü’nün genel hatları, amaçları, yapılanması anlatıldığı belirtildi. Buradan hareketle, örgütün Afyonkarahisar’daki bağlantıları da ele alınıyor. Bu kapsamda genel olarak sanıklara isnat edilen suçlar şöyle: Örgüte madde destek sağlamak, örgütün mütevelli heyeti içinde yer almak, Bank Asya’ya, örgüt liderinin talimatından sonra para yatırmak, HÜRSİAD’a üye olmak/ yönetici olmak, örgüt bünyesinde yapılan otel toplantılarına katılmak, (sanıklardan bir kısmı için) Pensylvanya’da örgütün elebaşı ile görüşmek, Karahisar Turizm ve Eğitim Şirketi’nde ortak/yönetici olmak.
İSTENEN CEZA:
-Türk Ceza Kanunu’nun 314’üncü maddesi: “Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.”
-Terörle Mücadele Kanunu’nun 5’inci maddesi:
“3 ve 4’üncü maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin edilecek şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalar veya para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur. Bu suretle tayin olunacak cezalarda, gerek o fiil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sınırı aşılabilir. Ancak şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalarda bu sınır ağır hapiste 36, hapiste 25, hafif hapiste 10 yılı geçemez.”
-ETKİN PİŞMANLIK: Sanıkların, Türk Ceza Kanunu’nun 221’inci maddesine göre etkin pişmanlık çerçevesinden yararlanabileceği belirtildi.
“KUMPAS KURDULAR”
AK Parti Eski İl Başkanı Mehmet Zeybek, FETÖ/ PDY Silahlı Terör Örgütü davasında tanık olarak ifade verdi. Zeybek, “FETÖ, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Şevki Ceylan’a kumpas kurdu, görevinden uzaklaşmasına neden oldu. O’nun yerine yetersiz bir kişiyi Müdür yapmak istediler. Engel oldum. Osman Çizmeci’yi asaleten Müdür olarak atattırmak istediler, Vali İrfan Balkanlıoğlu’nu uyardım. Buna da engel oldum” dedi.
Zeybek, şöyle devam etti: “Cemaatin mali kaynakları işadamlarıydı. Bu işadamlarının sektörü de inşaattı. Daha önce iflas etme durumları da olan müteahhitlerin araştırılması halinde cemaat yardımıyla nasıl zengin oldukları ortaya çıkacaktır.”
ZAFER’DE HÜLLE OYUNU
Tanıklardan Yusuf Ahmet Çınar ise, Zafer Koleji’nin nasıl el değiştirdiğini anlattı. Çınar, “2015’in Mayıs ayında, Zafer Koleji’ne devletin el koyma ihtimalinin olduğunu söylediler. Bana, Yasin Seçen’e ve Hüseyin İnceefe’ye 3’te 1 hisse paylaştırdılar. 1 milyon liranın üzerinde satış yapıldı.
Ama ben para ödemedim. Hileli bir satış olduğunu o zaman anladım. Zafer Koleji’nin yıllık 60 bin lira kira getirdiği söylendi. Benim hesabıma yatırılan 20 bin lirayı Serkan Eren’e verdim. Kendi imkanlarımla böyle bir hisse almam mümkün değildi. Murat Arısoy
Yorumlar
Yorum Yap