Gözden kaçırmayın

Biriken su yeni bir depremin habercisi mi ?Biriken su yeni bir depremin habercisi mi ?

Geçici Köy Korucuları ile 2012 yılından beri il il, ilçe ilçe hatta nöbet yerlerinde beraber olma, birlikte ülke ve bölge sorunlarına çözüm arama fırsatı bulduklarını ifade eden 22. Dönem Milletvekili ve Alternatif Politikalar Merkezi Başkanı Dr. Mahmut Koçak, geçici köy korucularının devleti ve milleti için mücadele ettiğine değindi. Koçak, ?O zamanki adıyla Geçici Köy Korucuları ailesi ile 2012 yılından beri il il, ilçe ilçe hatta nöbet yerlerinde beraber olma, birlikte ülke ve bölge sorunlarına çözüm arama fırsatı buldum. 
 
 
Derneklerden federasyonlara ve konfederasyona gelişen süreçte gönüllü olarak hizmet etme fırsatı bulurken geniş bir birikime beni kavuşturan tüm korucu camiasına teşekkürlerimi sunuyorum. Dünyadaki ve Ortadoğu bölgesindeki gelişmeler göz önüne alındığında güvenlik korucularının (GK) geleceği ile ilgili düşüncelerimi yetkililer ve kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı duydum. Bir vatandaş olarak üzerimde var olan önemli bir sorumluluğu daha böylece yerine getirmiş oluyorum. Alternatif Politikalar Merkezi olarak şehit aileleri ve gazilerimizi de yanımıza alarak korucularımızla gönüllü olarak çalışmaya başladığımızda zor günlerdi. Korucularımız için PKK tarafından infaz listesi oluşturulmuş, birer birer infaz ediliyordu. Bölgede bırakın devlet ve milletin bekasını düşünen insanların gönüllü çalışmasını, asker kışlasından ve polis karakollarından dışarı çıkmıyordu. O günlerden bugünlere geldik? diye konuştu.
 
GÜÇLÜ BİR KESİMİN PARÇASI
Güvenlik Korucuları, her şeyden önce devlet ile Kürtler arasında birliği, bütünlüğü ve ortak geçmiş ile geleceği temsil eden güçlü bir kesimin parçası ve oluşturulan "ortak kültür"ün anlamı olarak karşımıza çıktığını dile getiren 22. Dönem Milletvekili Koçak, şöyle konuştu; ?Devletimiz merhametinin yanında kudretini de tüm dünyaya bu süreçte göstermiştir. Tarihte Selçuklu, Osmanlı ve bugün Türkiye Cumhuriyetimizin deneyimleri birlikte göstermiştir ki koruculuk sistemi önümüzdeki süreçte de bölgemizde önemini korumaya devam edecek bir yapıdır.
 
 
Güvenlik Korucuları, her şeyden önce devlet ile Kürtler arasında birliği, bütünlüğü ve ortak geçmiş ile geleceği temsil eden güçlü bir kesimin parçası ve oluşturulan "ortak kültür"ün anlamı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda güvenlik korucuları, devletin:  Mevcut sözde sorun Kürt halkı ile değil, ayrılıkçı bir grup olan PKK ile ilgili olan söylemini güçlü tutan somut bir delildir. Bu kanıt, Türkiye`nin yerel, ulusal ve uluslararası çapta elini kuvvetli tutmasına neden olmaktadır;  Bu gerçeğin ortadan kaldırılmasıyla birlikte ileriki süreçte bütün Kürtlerin devlete tavır aldığı şeklinde bir karşı propaganda küresel güçler tarafından geliştirilebilir. ve yerelden küresele tüm kamuoyu kaybedilebilir;  Kamuoyu kaybının ötesinde ciddi bir enstrüman ve meşruiyet zemini de kaybedilmiş olur ki, bu husus devletimizin içerde ve bölgemizde yürüttüğü "Yeni Kürt Politikası"nın daha emekleme aşamasında kaybı bitmesi demektir.?
 
HAKİMİYET AÇISINDAN DA ÖNEMLİ BİR YEREL UNSURDUR
?Korucular Osmanlı`dan bu yana devam eden bölge Kürtlüğünün devlete bağlılığının simgesidirler? diyen Koçak, ?Onların kaybı, bu temsiliyetin - simgenin de kaybı olarak değerlendirilecektir;  Korucular, güvenlik boyutlu olduğu kadar, bölgede sosyal bir yapıyı da temsil etmektedirler; Korucu aileleri ve etki alanları; bölgedeki nüfusta ve siyasi dengede önemli bir yere sahiptir. Özellikle de aşiretler arası ilişkilerde ve bölgedeki güç dengesinin sağlanmasında köprü görevi üstlenmektedir. Bu ilişki dengesi (korucular-diğer aşiretler), aynı zamanda devletin bölge ile olan dengesi açısından da önemlidir. Aksi takdirde, başta Güneydoğu olmak üzere, bölgede denge tamamen bozulabilir;  Korucular, devletin bölgedeki alan ve istihbarat hakimiyeti açısından da önemli bir yerel unsurdur;  Araziyi çok iyi biliyorlar.
 
 
Mevcut şartlarda onların yerini alabilecek başka bir bölgesel ya da bölge dışı unsur halen söz konusu değildir,  Korucular Terörle mücadelede profesyonel ordunun ayrılmaz bir parçası konumunda bulunuyorlar; Devletin bölgedeki "varlığı" ve "caydırıcılığı" açısında büyük bir önem arz etmektedir; Nokta operasyonlar açısından önemlidirler. Terörle mücadelede başta asker kaybı olmak üzere, maddi ve manevi boyuttaki zararların asgaride tutulmasında önemli bir yere sahiptirler, PKK`nın yanında yükselen yeni tehditler de (YPG, PYD, DEAŞ, HAŞDİ ŞABİ?, EL KAİDE vb.) bu yapıya olan ihtiyacı önümüzdeki süreçte daha da arttıracağa benzemektedir.
 
 
Bu da bölgede deneyimli, devlete bağlı yerel güçlere olan ihtiyacın daha da artması demektir.  Bölgedeki temel sorun zaman zaman kaybedilen "güvenlik", "otorite" ve bu bağlamda "güç" sorunudur. Yakın geçmişte yaşadıklarımız  "kimin otorite/güç olacağı" sorusunu gündeme getirmeye başlamıştı. Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın Son dönem terörle mücadele kararlılığı bu belayı büyük ölçüde bertaraf etmiştir. Kararlılık taviz verilmeden sürdürülmelidir. Bu kararlılığın göstergelerinden birisi yine koruculuk müessesesine sahip çıkmak ve geliştirip dönüştürmektir.  PKK ve bölgede ihanete hazırlanan tüm unsurlar bugün de koruculara yönelik olarak çok ciddi lobi çalışmaları yaptıklarından eminim.  Şu an devletin kendilerine tam anlamıyla sahip çıkması gerektiğine inanıyorum. "Satılmışlık", "kullanılmışlık" "yalnızlık" ve "terk edilmişlik" eğilimi tekrar güç kazanmaya başlamamalıdır. Menfi propagandalara asla fırsat verilmemelidir? diye konuştu.
 
"TC" PROPAGANDASINA BİR DAHA ASLA FIRSAT VERMEMELİYİZ
Afyonkarahisar 22. Dönem Milletvekili ve Alternatif Politikalar Merkezi Başkanı Dr. Mahmut Koçak, açıklamasına şu sözlerle devam etti; ?Geçmişte bölgede PKK lehine bir asimetrik durum söz konusu idi. PKK kara para başta olmak üzere, bölgede doğrudan-dolaylı şekillerde piyasayı da düzenleyici bir güç olarak ortaya çıkmaya başladığı için, devlet sanki onun karşısında aciz ve zayıfmış gibi gösteriliyordu. Bu noktada özellikle yerel yönetimler devletin elini zayıflatan yapılar olarak karşımıza çıkıyordu. Bu noktada öncelikle yerel yönetimlerin istihdam politikalarının kayyum yönetimleri tarafından revize edilmesi faydalı olmuş,dağa çıkışlar önlenmiştir. Devlet ciddiyeti bu bölge açısından çok önemlidir. Bölgenin sosyo-psikolojik yapısı ile ilgisi olmayan yeni propaganda süreci bunu da hedef almakta ve bir taraftan devlet duruşu, varlığı ve izlediği politika ile hedef alınırken; diğer taraftan da aciz, kaybetmiş bir "TC" propagandasına bir daha asla fırsat vermemeliyiz. 
 
 
Devlet tarafından  "vefa" duygusu sağlam tutulmalıdır. Bu duygu milletin devletine bağlılığını güçlendiren çok önemli bir yere sahiptir. Bu kapsamda, her şeyden önce güvenlik korucularının: Can, mal, sosyal güvenceleri ile İktisadi-mali durumlarının iyileştirilmesi kaçınılmaz bir hale gelmiş bulunmaktadır. Aldıkları maaş bu ay asgari ücretin de altına düşmüştür. Sosyal güvelik açısından ciddi sorunları devam etmektedir. Emekli olan korucularımıza tazminat verilmesi ve onlarında sağlık güvencesi altına alınması, korucuların maaşlarının günün şartlarına uyarlanması acilen gerekmektedir.?
 
YENİ SİSTEM DE GÜVENLİK KORUCULARINA "ÇEVRECİLİK" GÖRÜNTÜSÜ DE KAZANDIRILABİLİR
Korucuların ekonomik olarak iyileştirilmesinin önemli geri dönüşlerinin olacağına dikkat çeken Koçak, ?Güvenlik korucuları sistemi üzerinde yapılacak bir takım yeni düzenlemeler-değişiklikler ile birlikte, yeni Türkiye sürecinde devlet ile bölge halkı arasındaki entegrasyonun ve ortak hedeflerin çok hızlı bir şekilde geliştirilmesinde-gerçekleştirilmesinde bu yapı önemli bir rol oynayabilir. (Yerel kolluğun yeniden yapılanması) Bu bağlamda "Yeni Güvenlik Korucuları Sistemi", Yeni Türkiye sürecinin somut bir "kararlılık" ve "samimiyet" projesi olarak lanse edilmelidir. Bunun yolu öncelikle söz konusu yapının sivil boyutunun bölgede STK`lar vb. yapılanmalar üzerinden (bizim ciddi katkılarımızla başlatıp yürüttüğümüz) hızlı bir şekilde yumuşak güç (soft power) haline getirilmesiyle mümkün olabilir.
 
 
Bu noktada, Yeni sistemde güvenlik korucularına örneğin Batı`nın da desteğini sağlayabilecek uyuşturucu ile mücadele bağlamında bölgede bunlara yerel kolluk görevleri verilebilir ve uyuşturucu ile mücadelede bölgenin dağında tepesinde yetiştirilen uyuşturucu sahalarının tespiti ve hatta imhası noktasında resmi devriye sıfatı da verilebilir.  Yeni sistem de güvenlik korucularına "çevrecilik" görüntüsü de kazandırılabilir. Bölge ormanlarının, nesli tükenmek üzere olan hayvanların (bu kapsamda "devlet çiftlikleri" ile "doğal parklar" projesi devreye sokulabilir) korunması noktasında yerel yönetimlerin kontrolü dışında, devlete bağlı kurumlar üzerinden istihdam olanakları sağlanabilir;  Bu kapsamda güvenlik korucuları bölge tarihinin, coğrafyasının ayrılmaz bir parçasıdır ve sonucudur çalışması yapılmalıdır. Bu sistemin bölgenin güvenliği ve geleceği açısından önemine yönelik yeni bir psikolojik operasyon başlatılmalıdır? dedi.
 
SONUÇ OLARAK, TERÖRSÜZ BİR TÜRKİYE
?Kapatılan eski devlet çiftlikleri özelleştirmeler üzerinden açılabilir ve burada güvenlik korucusu aile mensupları ve onların çevresini-gücünü oluşturan diğer aşiret mensupları da yerleştirilebilir? diyen Koçak açıklamasında şu ifadelere yer verdi; ?Gerekirse yeni bir toprak reformu yapılabilir. Yeni yerel kolluk sistemi planlanırken Selçuklu`nun yerel güvenlik yapılanması olan "Derbent Teşkilatlanması" ile Abdülhamid`in "Hamidiye Alayları" sistemi, Yeni Türkiye sürecindeki başkanlık sistemiyle birlikte ele alınabilir. Bölgede terörle mücadele psikolojisini güçlendirmek açısından önemli olduğuna inanıyorum.  bu yeni yapılanmada tehdidin Kürtler olmadığı, tam aksine Kürtlerin bölgenin ve İslam`ın geleceği adına bir kez daha "Hz. Muhammedin Askeri" olarak ön plana çıktıkları propagandası daha rahat yapılabilir. Hatta tersten bir propaganda ile İngilizlerin baskısı ve oyunu ile birlikte ılga edilen Hilafetin ve İstanbul`un yeniden inşası için onlara duyulan önem işlenebilir. Tüm bu çalışmaları ve bölgedeki yaşananları başta dünya ülkeleri olmak üzere kamuoyumuza kamu diplomasisi teknikleri yoluyla doğru sunulması yapılanlar kadar önemlidir. Güvenlik müsteşarlığı ile kamu diplomasisi çok uyumlu çalışmalıdır.
 
 
Sonuç olarak, terörsüz bir Türkiye, normalleşmiş toplumsal hayat, silahların bırakıldığı kardeşlik türkülerinin söylendiği bir bölge hepimizin sonuna kadar çaba sarf edeceği bir özlem ve hedeftir. Bunu tespit ettikten sonra güvenlik korucuları ile ilgili kısaca analiz ettiğimiz yapı, her şeye rağmen muhafaza edilmek zorundadır. Çünkü bölge ve Türkiye çok hassas bir süreçten geçmektedir ve belirsizlikler halen mevcuttur. Devlet, elindeki en önemli kozlarından ve müdahale araçlarından biri olan güvenlik korucuları kurumunu güçlendirerek geliştirmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımız, başbakanımız ve içişleri bakanımızdan bu konuya yasal düzenleme yapılmasına öncelik vermelerini, muhalefet partilerinin de böyle önemli bir konuda iktidarla birlikte hareket etmelerini Aziz milletimizin bekası ve huzurlu geleceği için hayati olarak görüyorum.?