Gözden kaçırmayın
Köylülerin su kavgasına Valilik son noktayı koyduAslında ABD başkanının bu açıklamaları aşikârın beyanından başka bir anlam taşımamaktadır. Zira biz, son zamanlarda ekonomimize karşı yapılan operasyonların emperyalizmin Türkiye?ye dönük olarak geliştirdiği ?grand stratejinin? daha önce terör örgütleri eliyle gerçekleştirdiği saldırıların, Gezi Olaylarının, 17-25 Aralık Darbe girişimlerinin, taşeron terör örgütleri Daeş, Pkk, Fetö saldırılarının, 15 Temmuz işgal girişiminin ve diğer saldırıların bir devamı olduğunu biliyoruz.
Amerika, krizin ve şiddetin merkezidir; ülkemizin de içinde bulunduğu otuz ülkeye karşı neresinden bakarsanız bakın küresel çapta bir yıkımın kapısını aralayacak olan ?ticaret savaşları? stratejisi başka nasıl açıklanabilir. Bazı kesimlerin görmezden geldiği böyle bir gerçek ortadayken, özellikle evanjelikler ve neoconların ?rahip Brunson?u teslim etmezseniz...? ile başlayan tehditlerinin krizin merkezi Amerika?nın hezeyanları olduğunu da bilmemiz gerekiyor.
Mesele, rahip Brunson değildir, batmakta olan bir stratejidir. Ülkemizde bazı kesimlerin yaşadığımız süreci hâlâ Brunson üzerinden okumaya çalışmaları ve hatta hukuku hiçe sayarcasına ?ver Brunson?u, krizden kurtul? kolaycılığı, 15 Temmuz?da büyük bir yenilgiye uğrattığımız emperyal güçlerin yeniden mevzi kazanmasından başka bir şeye hizmet etmeyecektir. Bu vakte kadar askeri ve siyasal anlamda saldırıların karşısında dik duran bir Türkiye gören emperyalist güçler, saldırılarının şeklini ekonomik ve psikolojik alana kaydırmışlardır.
10 Ağustos dolar darbesi de tamımiyle ekonomik ve psikolojik saldırının bir sonucudur. Bu güne kadar emperyalizm devletleri hedef alırken, artık bireyleri hedef almaya başlamış, bireylerin ekonomik anlamda yaşayabileceği sıkıntılardan oluşabilecek psikolojik buhranlardan nemalanmayı ve toplumsal olaylara zemin hazırlamayı amaçlamaktadır.
Aslında mesele açık seçik bir şekilde karşımızda durmaktadır. Küresel emperyalizmin öncüsü ABD, kendi içindeki krizi gizlemek için dünya devletlerine savaş açmış durumdadır. Küresel emperyalist ABD?nin gerek ekonomik anlamda gerekse siyasi anlamda kendi içinde yaşadığı krizler, hegemonik bir boşluk oluştururken; her devlet yeni ittifaklar, yeni paktlar oluşturmak için çabalamaktadır.
Bu durum yeni bir dünyanın habercisidir ve bu dünyanın kurulması noktasında gerek tarihî derinliği ile gerekse tarihî derinliğine koşut olarak geniş bir coğrafyaya hitap eden Türkiye?ye büyük imkânlar sunmaktadır. Nitekim son yıllarda Türkiye olarak Orta Doğu?da, Kudüs?te, Suriye?de, Arakan?da ve dahi tüm mazlum coğrafyalardaki insani ve İslami anlamda atılan adımlar umutlarımızı artırırken, emperyalizmin histeriye varacak derecede agresifleşmesine neden olmaktadır. Bugün yaşadıklarımızın bir veçhesi/yüzü de budur.
Yaşanan kriz, birilerinin ifade ettiği gibi hükümetin iktisadi anlamdaki yönetimsel başarısızlığının sonucu olmayıp, art niyetli spekülatif bir operasyonel durumun ta kendisidir. Vesayet döneminde oluşan ezberle konuşanların milletimizin hilafına kurdukları cümleler bizim için felaket tellallığıdır.
Bütün bunlardan hareketle, emperyalizmin yaşadığı krizin oluşturacağı muhtemel yıkıntılardan kurtulmanın ve son yıllarda bütün olumsuzluklara, bütün saldırılara rağmen adım adım hayata geçirdiğimiz güçlü ve büyük Türkiye idealinin tam anlamıyla tecellisinin sağlanmasının tek yolu, toplumsal dayanışmamızı koruyarak devlet ve millet birlikteliğini güçlendirmektir. Bu millet 15 Temmuz?da İsmaili bir duruşla canını ortaya koymuş, İbrahimi bir duruşla evlatlarını feda etmiş bir millettir. Elbette malını da feda edecektir.
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensubu bulunduğunuz topluluk, kazandığınız mallar, kötüye gitmesinden kaygı duyduğunuz ticaret ve kendisiyle huzur bulduğunuz konaklar; Allah`tan, O`nun Elçisi`nden ve O`nun yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa, Allah`ın buyruğu gerçekleşinceye kadar bekleyin! Ne ki Allah, sorumsuzca davranan bir toplumu doğru yola yöneltmez.
Bizler mallarımızla destek olmaya her vakit hazırız. Türkiye?nin büyümesiyle imkanlarını artıran tüm halkımızın ve vatansever sermaye sahiplerinin de taşın altına elini koyması gerektiğine inanıyoruz.
Afyonkarahisar STK Platformu olarak, tüm halkımızı Amerikan ve Yahudi mallarını boykot etmeye, yerli alternatif ürünleri tercih etmeye, yastık altı altın ve dolarları Türk lirasına çevirmeye davet ediyor, küresel baronların ve onların ekonomik tetikçileri olarak gördüğümüz bazı uluslararası kuruluşların manipülatif saldırılarına karşı hükûmetimizin oluşturduğu direniş hattına şimdiye kadar olduğu gibi bütün gücümüzle katkı verdiğimizi ilan ediyoruz.
Kıymetli dostlarımız basın açıklamamızın akabinde hep birlikte temsili olarak dolar ve altın bozdurmak için döviz bürosu ve kuyumcuya hareket edilecektir.
Yorumlar
Yorum Yap