Gözden kaçırmayın
Kütahya ve Uşaktan bile gerideyizAfyonkarahisar STK Platformu Doğu Türkistan`da yaşanan zulüm nedeni ile Cuma namazı çıkışı çok sayıda sivil toplum örgütü ile bir araya geldi.
Basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasına Afyonkarahisar belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Ak Parti Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Mehmet Zeybek, İyi Parti Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Mahmut Koçak, Saadet Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı Adnan Şenel ve çok sayıda destekçi katıldı.
Yapılan açıklamada ise şu konulara değinildi;
"Değerli basın mensupları, kıymetli Afyonkarahisarlı Hemşehrilerimiz, bugün burada Doğu Türkistan?da devam eden zulme ?hayır? demek için toplanmış bulunuyoruz.
Dini, milli ve tarihi bağlarla sımsıkı bağlı olduğumuz kadim yurt Doğu Türkistan, 1949 yılından beri Çin işgali altında. Ve o günden bu yana Doğu Türkistan?dan feryatlar hiç eksik olmadı.
Her alanda onlarca senedir devam eden baskı ve zulmün yanına, ?toplama kampları? adıyla bir yenisi daha eklendi. Herhangi bir yargılama yapılmaksızın ve hukuki karar olmaksızın bu toplama kamplarında alıkonulan insanlara fiziki ve psikolojik işkenceler yapılmaktadır. Sözde ?yeniden eğitim merkezi? olarak tanımlanan bu kamplarda yetersiz beslenme ve çok geniş çapta sistematik işkenceler yapıldığına dair deliller, BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşların elinde mevcuttur. Kamplarda ayrıca yaşlı, çocuk, engelli ve hamile kadınların olduğu rapor edilmektedir.
Son iki yılda bölge genelindeki Uygur ve Kazak etnik gruplarından DNA örnekleri toplanması, yoğun izleme faaliyetleri, yurtdışına yönelik ticari faaliyetleri olan kişilerin gözaltına alınması, aralarında Türkiye?nin de olduğu 26 ülkedeki Uygurlarla iletişim kuran herkesin suçlu kabul edilmesi, yurtdışındaki Uygurların ailelerine baskı yapılarak ülkeye dönmelerinin istenmesi, gözaltına alınan insanlardan haber alınamaması ve bölge genelinde parçalanan aileler; Doğu Türkistan?da ihlallerin sistematik hale geldiğini göstermektedir.
Bu zulmün temelinde Doğu Türkistan?ı Müslüman Uygur Türklerinden arındırmak yatıyor. Ve bu politikalar aralıksız uygulanıyor. Özellikle 1960?la 1990 arasında başkent Urumçi?nin güney doğusundaki Lop Nor çölünde yapılan atom bombası denemeleri neticesinde on binlerce Uygur Türkü radyoaktif maddeler yüzünden hayatını kaybetti. Şimdilerde ise bizzat Çin Komünist Partisinin geliştirdiği politikalarla insanlar, ya ölüme sürükleniyorlar ya da yerlerinden, yurtlarından ediliyorlar.
Aslında herkesin bildiği bu politikaların birkaçı da;
Çin fikri ıslahat adı altında bir milyondan fazla insanı hapishanelerde tutuyor.
Çin komünist yönetimi ?Kardeş Aile? projesi adı altında her Doğu Türkistanlının evine bir Çinli erkek yerleştirerek Uygurların aile birliğini dağıtıyor.
Evlenmemiş 16-25 yaş arası Uygur kızları Çin?in iç bölgelerine sürüldü. İlk yıl 240 bin, ikinci yıl ise bir milyon Uygur kızı ailesinin elinden zorla alınarak fabrika ve tarlalarda işçi yapılıyor.
2001?de ?Sincan Sınıfı? adı altında bir uygulamayla Müslüman Uygur çocuklarını ailelerden alınarak, Çin?in iç bölgelerindeki yatılı okullara götürüldü.
2003 yılında Doğu Türkistan?daki bütün okullarda Uygurca yasaklandı. O tarihe kadar eğitimini Uygurca yapmışların diplomaları ellerinden alındı. Mühendis, doktor, öğretmen, profesör? bir günde ?vasıfsız işçi? yapıldı.
Doğu Türkistan?ı insansızlaştırma ve müslümansızlaştırma adına nüfus planlaması altında anne karnındaki bebekler sezaryenle alınıp katlediliyor.
Kur?an okumanın terör eğitimi, namaz kılmanın terör eylemi ve oruç tutmanın devlete başkaldırı olarak ilan edildiği Doğu Türkistan fotoğrafı Çin?in bu yüzyıla hediye ettiği utanç tablosudur.
Bizler, Afyonkarahisar Sivil Toplum Platformu Olarak;
Çin Halk Cumhuriyeti ve Çin Komünist Partisinin, Doğu Türkistan?daki Uygur, Kazak, Kırgız vb. Müslüman etnik guruplara karşı etnik ve dini ayrımcılık temelli politikalarına son vermesi,
Çin Halk Cumhuriyeti?nin bu toplama kamplarında tutulan kişilere ve ailelerine dair gerçek rakamları ve isimleri açıklaması, kamplarda İİT gibi uluslararası kurum ve kuruluşların gözlem yapmasına fırsat tanınması,
BM İnsan Hakları Konseyi ve diğer uluslararası kuruluşların, Çin?in devam eden bu ihlallerine karşı etkili adım atmaları,
Doğu Türkistan?da yaşanan kitlesel ihlallerle ilgili uluslararası bağımsız araştırma komisyonu kurulması,
Çin ile ekonomik ilişkileri güçlü olan bölge ülkelerinin ve duyarlı ülkelerin, ihlallerin önlenmesine dair Çin Halk Cumhuriyeti nezdindeki baskıları arttırmaları çağrısında bulunuyoruz.
Değerli dostlar, dünyanın dört bir yanında Müslüman coğrafyalar kan ağlıyor. Kimi zaman siyonist İsrail, kimi zaman katil Amerika ve emperyalist güçler ve bunların işbirlikçileri, kimi zaman da Çin ve nice aktörler eliyle zulümler yapılıyor.
Bizler, ?güçlüysen haklısın?a bedel, ?haklıysan güçlüsün? ölçüsünü rehber tutan bir medeniyetin fertleri olarak; güçlünün değil, haklının, zalimin değil, mazlumun taraftarı olacağız.
Bizler, gücünü bizim ayrılığımızdan ve bölünmüşlüğümüzden alan dünya zalimlerine karşı birliğimiz, beraberliğimiz ve kardeşliğimiz için mücadele edeceğiz.
Her türlü zulümlere, soykırımlara, mağduriyetlere karşı ses vermekten geri durmayacağız.
Bizler, kadim medeniyetimizin değerlerini omuzlarında hisseden adil insanlar olarak Doğu Türkistan ve diğer mazlum coğrafyalar adaletle, kardeşlerimiz özgürlükle buluşana kadar susmayacağız.
Son olarak; Biz inanıyoruz ki, insanlığın onur ve özgürlük savaşı karşısında ne Çin, ne de Çin seddi dayanır."
Yorumlar
Yorum Yap