Gözden kaçırmayın

Köylülerin su  kavgasına Valilik son noktayı koyduKöylülerin su kavgasına Valilik son noktayı koydu

Afyonkarahisar  STK Platformu sözcüsü Ahmet Ertürk, bir Mısır?da mahkeme salonunda hayatını kaybeden Muhammed Mursi için, bir basın açıklaması yaptı.
 
Yapılan basın açıklaması şöyle;
 
?Mısır?ın ilk ve tek meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, kendisine yapılan sistematik işkence ve ihmaller ardından dün şehit olmuştur.
 
Aslında Mursi, 17 Haziran?daki duruşmada haksız suçlamalara karşı hem kendini hem de davasını savunurken şehit edilmiştir.
 
Mursi?nin şehadet haberini dünyaya büyük bir neşeyle bildiren cuntanın dikkatlerden kaçırmaya çalıştığı gerçekler, cinayet ardından daha net ortaya çıkmıştır. Şehit Mursi, yıllardır böbrek, karaciğer ve şeker hastalıklarından muzdarip olduğu halde, tedavileri keyfi biçimde engellenmiş, olumsuz hapishane koşullarında durumunun kötüleşmesi beklenmiştir. Günün 23 saatini tek başına hücre hapsinde geçiren Mursi, hayatının ciddi tehdit altında olduğunu daha bir kaç ay önce bizzat kendisi mahkemede açıklamıştı. Şehit Mursi?yi idam cezasıyla yargılayan Mısır cuntası, karar çıksa bile bir cumhurbaşkanını idam etmenin siyasi sonuçlarına katlanamayacağını bildiği için onu yavaş bir süreçte öldürmeyi tercih etmiştir.
 
6 yıldır hapiste bulunan şehit Mursi, bu süre zarfında sadece 3 defa ailesi ile görüşebilmişti. Avukatları ile görüşmesi de çok sıkı ve keyfi şartlara bağlanmıştı. Bu görüşmelerin hepsinde özgürlüğü kameralar önünde ve kişi mahremiyetine saygısız bir biçimde kısıtlanmıştı.  
 
Mursi?nin şehadeti sadece ailesini ve dava arkadaşlarını değil, tüm İslam dünyasını yasa boğmuş, Mısır?da unutulmaya yüz tutmuş zulmü bir kez daha gündeme getirmiştir. Mursi?nin 6 yıllık tavizsiz mücadelesi ve şehadeti bir kez daha göstermiştir ki, Mısır?da direniş ve mücadele devam etmektedir. Son bir asırdır zalimlere ve emperyalistlere karşı savaşan Mısır halkı, tüm sinmiş görüntüsüne rağmen şehitler vermeye ve hala ayakta olduğunu haykırmaya devam etmektedir. Mursi, Mısır?da Hasan el-Benna?dan itibaren devam eden lider kadrolarının hayatını ve mücadelesini şehadetle taçlandırma geleneğinin son halkası olmuştur.
 
 
Cunta yönetimi, olayın ilk anlarından itibaren Mursi?nin naaşını gizli bir yerde tutup, üzerinde kendilerine karşı suç delili olabilecek fiziki delilleri yok etmiştir. Şu an Birleşmiş Milletler Mursi?nin sistematik olarak ölümünü seyretmiş üç maymunu oynamaya devam etmektedir.
 
Kısa süren iktidarı boyunca, sadece Mısır içindeki derin devlet ve hainlerle mücadele değil, uluslararası Siyonist entrikalarla da mücadele etmek zorunda kalan Mursi, iş yapmasına izin verilmeden bir yıl içinde önce sokak gösterileri ile yıpratılmış ardından askeri cuntanın ellerine teslim edilmişti. 3 Temmuz 2013 tarihinde Abdülfettah Sisi askeri darbeyle iktidara el koyduğunda, İsrail ve ABD desteğiyle, ilk günlerden itibaren kanlı bir baskı siyaseti uygulamış, her türlü yasa dışılık görmezden gelinmiştir. Rabia ve Nahda meydanlarında 2 bini aşkın insan katledildiği gibi,  alınan kararla, sivilleri katleden kişilerin ve bu ölümlerin soruşturulmasının önü tamamen kapatılmıştır.
 
Binlerce insan gözaltına alınırken, bunların tamamı sistematik işkenceye uğramış ve yüzlercesi hapiste şehit olmuştur. Hali hazırda Mısır cuntasının hapishanelerinde 60 binden fazla mazlum insan daha bulunmaktadır. Batılıların desteğindeki cunta idaresinden son 6 yılda 2 bin 500?den fazla idam kararı çıkmış, bunlardan 165 tanesi infaz edilmiştir. Bunların tümü sessiz sedasız bir şekilde yürütülürken, geçtiğimiz Şubat ayında 9 gencin idamı gizlenememişti. Hali hazırda 10 binden fazla muhaliften haber alınamamakta ve büyük ihtimalle yasa dışı infaza kurban gittikleri düşünülmektedir.
 
Siyonizmin bekçiliğini yapan Mısır cuntası, Batıdan ve özellikle Trump yönetiminden aldığı destekle ülke içinde her türlü hukuksuzluğu ve cinayeti işlerken, Mursi?nin şehadeti bu hukuksuz rejimin ve dış destekçilerinin bölgesel projelerinde yeni bir aşamaya geçtiklerinin işaretidir.
 
Darbecilerin dışarıda en büyük destekçileri ABD ve Avrupa Birliği olsa da, bölgedeki en önemli finansörleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri?dir. Şu ana kadar Batılı ülkeler Mısır?a 30 milyar dolarlık silah ve teçhizat vermişler, Suud ve Emirlik yönetimleri de 14 milyar dolarlık yardım yapmışlardır.
 
Mısır cuntasını bu kadar değerli kılan ise Siyonist rejimin korunmasında oynadığı roldür. Bu nedenle Mursi, Siyonistlerce şehit edilmiş onlarca mücahitten biridir. Mursi?nin bu şehadeti Siyonistlerin Filistin ve bölge planlarından bağımsız değildir. Eş zamanlı olarak bir yanda Kudüs ve Filistin?de saldırganlık artarken, aynı anda Mısır?da operasyonlara hız verilmesi, ABD?nin yeni Ortadoğu planıyla ilgili görünmektedir.
 
Şu an Mısır cuntasının zindanlarındaki onbinlerce mazlum için durum daha da kritik bir hal almıştır. İşkence, taciz, öldürme ve daha onlarca hukuksuzluğun engellenmesi için sadece Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımız değil bunun yanında dünyanın sağduyulu kamuoyu ve liderleri harekete geçmelidir.
 
Mısır?daki siyasi tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır.
 
Sisi cuntasının uluslar arası mahkemelerde yargılanması için çalışma başlatılmalıdır.
Mursi?nin şehadeti, uluslararası bir heyet tarafından incelenmeli ve tüm sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır.
Bir cumhurbaşkanını hayatta iken koruyamayan dünya kamuoyu, en azından ölümü ardından adaleti sağlamaya çalışmalıdır. 
 
Yaşasın Mısır direnişi!
 
Bu arada Ülkemizde de15 Temmuz?la benzer senaryoların hayalini güden vatan hainleri şunu iyi bilmelidirler ki
SİZLER ASLA KAZANAMAYACAKSINIZ
HER DAİM YENİLECEKSİNİZ
BİZLER SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN YANINDAYIZ
VE ONUNLA BİRLİKTEYİZ
Saygılarımızla" ifadelerine yer verildi.