Esra Filiz

Tarih: 19.06.2021 22:34

DEV UMUT KIRINTILARI

Facebook Twitter Linked-in

Biz insanlar, her daim hemen her şeye umut bağlayan varlıklarız. Ne kadar ve neye umut bağladığımız ise dillendirilmez çoğunlukla.

 

Kimi zaman geleceğe kimi zaman geçmişe yönelik olarak nesnelere, düşüncelere ya da insanlara bağladığımız umutlar da günümüzü şekillendirmektedir nihayetinde. Bir çiftçinin diktiği ağaçlara ve ektiği tohumlara, bir öğrencinin gelecekte icra etmek istediği mesleğe ya da ideallerine, durumu ağır bir hastanın yaşama ihtimaline, bestecinin güzel bir beste ortaya koyacağına, ressamın şimdiye kadar yaptığı resimlerin daha güzelini yapacağına umut bağlaması ve nicesi?

 

Velhasıl tüm bu bağlanan umutlar, içinde bulunulan koşula ve duruma endeksli olsa da umut insanla var olan, insanla birlikte anlam bulan bir kavramdır.
Kimi zaman umutsuzluk ve çaresizlik içerisinde kaldığımız durumlar olmuştur ya da gün gelecek umutsuz ve çaresiz kalmaya başladığımız günler olacaktır belki de ancak tüm bunların içerisinde içimizde kalan o son umut kırıntısı kurtarmıştır ya da kurtaracaktır bizi.

 

Buna itimadım sonsuz. Çünkü bir insanın kendinden ve çevresinden umudunu kesmiş bir biçimde yaşayabileceğine inanmıyorum. Beklentiyi minimum seviyede tutarak dahi olsa insanı yaşatanın, içindeki o son umut kırıntısı olduğunu düşünüyorum. Tasavvuf ehli konuyu havf ve reca kapsamında ele alır bense dev umut kırıntıları? 


Umut demişken, yakın zamanda çok güzel bir buluşa imza atmış olan iki önemli şahsiyetten bahsetmek istiyorum: Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci çiftinden! Bu iki çift öyle bir buluşa imza atmıştı ki umudun tükenmeye başladığı yerde yeni bir umut yeşertmişlerdi adeta. Buluşun adı gündemde de sıkça adını duyduğumuz BioNTech idi. BioNTech? in DSÖ tarafından sıkı düzenleyici kurumlar şeklinde nitelendirilen kurumlardan acil kullanım izni ve düzenli kullanma izni alan ilk COVID-19 aşısı olma özelliğine sahip olması da bu noktada önem arz etmektedir.

 

Covid 19? un ortaya çıkmasıyla birlikte 11 ay içerisinde bu aşıyı geliştiren çift, bugünlerde yeni bir buluşa daha imza atmayı hedefliyor üstelik. ??Bild am Sonntag?? adlı Alman gazetesine konuşan Uğur Şahin ile Özlem Türeci, aşı araştırmalarına yapılan yatırımlarla kanser aşısı çalışmalarının hızı arasında doğru orantı olduğundan bahsederek dikkatleri 2023 yılına çekti. Çift, BioNTech? te kullanılan mRNA teknolojisinin kanser ile mücadelede de etkili olabileceğine inanıyor. Dirençli kanser türlerini tedavi etmek için bir takım testlerin uygulandığı bu günlerde Faz-2 aşamasındaki bahsi geçen aşıların, 2023`te uygulanmaya başlanabileceği belirtildi.

 


Bu ve bunun gibi tüm güzel haberler, çeşitli alanlarda gerçekleştirilen değişimler ve gelişimler, umudumuzu her geçen gün daha da arttırmakta, o küçük umut kırıntılarımızı daha büyük parçalar haline getirmektedir. Belki alanında uzman olmayanlar olarak koşullarımız etkili bir aşı üretmek için elverişli değildi, aşı üretimine ilişkin yeterli bilgi ve beceriye de sahip değildik ama bu salgından uzmanların çalışmaları sayesinde kurtulabileceğimize dair o ufacık kırıntılarla ayakta kalmaya çalışmak ve bunu başarmak elzemdi.  


Ekmek kırıntılarını dahi israf etmenin hoş karşılanmadığı günümüz dünyasında, umut kırıntılarına da gereken önemi ve değeri vermemiz gerektiği kanısındayım. İsrafın her türlüsünden kaçınabilmek dileğiyle?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —