Ramis Başpunar

Tarih: 31.08.2023 18:13

ERENLER KÖYÜ SULTANI

Facebook Twitter Linked-in

Hacım Sultan; Afyonkarahisar civarında bir köyde konakladı. O köy şimdiki erenler köyüdür. O köyde bulunan Bağlum Baba isimli salih ve veli bir zat ile görüştü. 

 

Bu veli zat Horasan Erenlerinden olup, Moğolların Büyük Selçuklu İmparatorluğunu parçaladıktan sonra, o bölgelerde tutunamayıp Ahmet Yesevî gibi büyük Allah dostlarının” Anadolu’yu yurt tutun “emriyle Horasan, Buhara, Taşkent, Semerkand gibi illerde bulunan, göç eden bu Allah dostları obalarıyla Anadolu’ya göç etmişlerdir.13. yy ortaları 14. Yy başlarında işte Bağlum Sultan’da Erenler Köyüne Horasan’dan önce Ankara’nın ilçesi Bağlum’a oradan da o zaman Germiyan toprakları olan Afyonkarahisar ve çevresi şimdiki Erenler Köyüne obasıyla gelmiş ve yerleşmişlerdir.

 

Alim ve ilim ehli olan bu zatlar ümmeti Muhammed’i ve yabancıları Allah c.c yönünde yönlendirmek için görevli kişilerdi. Bu görevlerini yürütmek için geldikleri topraklarda Germiyan Beyliklerin beylerinden destek almışlardır. İnsanları tasavvuf penceresine koyup önce öğretmek, olgunlaştırmak, Kur’an-ı Kerim doğrultusunda yaşatmak olmuştur.

 

İşte keramet ehli olan bu mübarek kişiler insanlar üzerinde büyük tesirleri olmuş insanlar topluluğuna tarihsel, coğrafî, maddi, manevi izler bırakmışlar. Şimdi ise arkasından yürüyen olmadı gibi yürüyen olanları da öyle veya böyle önünü kesmişler. Koskoca tarihi olaylar unutturulmuş, gencecik körpe kuzular yozlaştırılmıştır.

 

 Bu sebepten dolayı, mevcut olan bilgi ve belgeleri zaman içinde tozlanmış raf ve arşivlerden indirmeye devam edeceğiz. Yaşanan olaylarının tarihini düşerek yerine koymaya devam edeceğiz. Önümüzdeki setleri bariyerleri atlayarak tarihin iz düşümlerini anlatacağız. Tasavvuf çerçevesinde yaşayan zahir ve bâtın ilimleri ile uğraşan ve uğraşmaya niyet eden kardeşlerimin bir nebze görünmeyenlere ışık tutmak olacak

 

Bu nedenle Türk- İslam yaşantısını görmüş olacağız. Tarih ile iz bırakanı bugün Hacım Sultan (Seyyid Recep Hz. Efendileri) şahitler kayalarını, Ballıpınarın oluşumu, kara boğanın itaat edişini ve vardığı yerlerde sıkıntı veren insanların manevi ceza çektiklerini, her gideceği mekâna manevi izinle gittiğini unutmayacağız.

 

 Fatih Sultan Mehmet Han’ın; su dağıtıcısı Derya Ali Hz. ‘ni, Kanunî Sultan Süleyman döneminde yaşayan Hacı Yahya Hz.’ni, Yavuz Sultan Selim ‘in şu iki beytini unutmayacağız.

“Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş,

Bir veliye bende olmak, cümleden âlâ imiş”

 

İstanbul’un fethini müjdeleyen Kâinatın Efendisi Hz. Resülullah (sav) ve fethi yapanları, Mevlâna Celaleddin Rûmî’yi, Ababuş veliyi, Sultan Divane’yi, Abdürrahim Mısrî’yi, Karacaahmet Sultan’ı, Ahmet Yesevî’yi, Şah-ı Nakşibendi’yi, Halid-i Bağdadi’yi, Seyyid Abdülhakim el-Hüseyni’yi, Seyyid Muhammed Raşid Hz.’ni, Seyyid Abdülbaki Hz., Küçük Hacı Aşık Mehmet Efendi’yi, Ciloğlu Deli Bekir’i, Müftü Yunus Hoca’yı vs. unutmayacağız unutturmayacağız. “Çanakkale geçilmezi” o dönemde okulların mezun vermeyişini, Kurtuluş Savaşını,15 Temmuz’u, Avrupa, Amerika’nın sinsi oyunlarını ve İsrail’in zulmünü unutturmayacağız.

 

İşte bu nedenle hayır şeyleri çok okumalıyız. İlim ve bilim ile iç içe olmalıyız. Edep ve adabı unutmamalıyız. Her kesime saygıda kusur etmemeliyiz. Büyüklerimizin hayatını ve menkıbelerini çok okumalıyız. Böylece feraset ehli olup doğru hüküm vermeliyiz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —