Hacım Sultan, Bektaşi Veli ile Anadolu’ya insanlara doğru yolu anlatmak için gönderildi. Hacı Bektaşi Veli ile hacım Sultan Kabe’ye doğru yola çıktılar. Günlerce çıkan yolculuktan sonra Kâbe-i muazzama ’ya geldiler. Tavaftan sonra kırk gün Arafat dağında riyazet çekip, Allahü tealadan vazifelerini yerine getirebilmek için yardım istediler. Sonra Medine’ye giderek peygamber efendimizi ziyaret ettiler. Daha sonra Anadolu’ya gittiler. Anadolu’ya geldiklerinde Hacı Bektaşi Veli, Hacım Sultan’ı Germiyan iline gönderdi. Hacım Sultan, Afyonkarahisar civarında bir köyde konakladı. O köyde bulunan Bağlu Baba isimli salih ve veli bir zatla görüştü. Bu sırada köylüler gelip Hacım Sultana “ey garip! Bizim sığırlarımızı, hayvanlarımızı güt” dediler. Hacım Sultan bu isteklerini kabul etmedi ise de ısrarlara dayanamayıp” madem çok istiyorsunuz, sığırlarınızı getirin.” Dedi. Köylü, sığırlarını toplayıp Hacım Sultanın yanına getirdi. Sığırlar içerisinde bir büyük kara boğa vardı. Hacım Sultan o boğaya” ey kara boğa! Allah ü Teâlâ için sen bu sığırları akşama kadar güt! Dedi. Kara boğa bu sözleri işitince gelip Hacım Sultanın ayağına yüz sürdü. Sonra kalkıp sığırları süse süse önüne katıp götürdü. Akşama kadar güttü. Akşam olunca sığırları evine getirdi. Kara boğa sığırları bu şekilde güderken Hacım Sultan ibadetle meşgul oluyordu. Kara boğa, sığırları öyle güdüyordu ki sığırlar hiç kimsenin ekinine zarar vermiyordu. Köyde yaşlı bir kadının tek ineği vardı. Götürüp sığırların yanına güdülmesi için bıraktı. Bunu fark eden Hacım Sultan kadıncağıza “valide! Allah ü Teâlâ’nın emri ile bu ineği kurt yer sığıra salma” dedi. Kadın onun sözlerine kulak asmayıp, ineğini sığırların yanında otlamaya gönderdi. Sığırlar otlarken kadının ineği sığırlardan ayrıldı ve başka bir yere gitti. O sırada bir kurt ineğe rastlayıp ineği yedi. Akşam olunca bütün sığılar evlerine geldiği halde, kadının ineği geri dönmedi. Çocukları bir müddet aradılar ve ineği bulamadılar. Sonunda “o divane bu ineği satmıştır, yoksa bu kadar aramadan sonra bulurduk” dediler. Hacım Sultan “sizin ineğinizi falan yerde kurt yedi” deyince kadının çocukları “kadıya gidelim” dediler. Hep birlikte kadının huzuruna vardılar. İnekleri kaybolan çocuklar kadıya “efendim! Bu divane bizim sığırlarımızı güder fakat kendisi gitmez. Büyük bir Kara boğa, sürüyü güder. Bu ise bir eve çekilip ibadet ve riyazetle meşgul olur. Kendisine sorun ineğimize ne yaptı?” dediler. Kadı” ey divane! Bunların ineğine ne yaptın? Diye sordu. Hacım Sultan “biz bu ineği salma diye işin başında analarına söyledik, ikaz ettik. Allah ü Teâlâ’nın emri ile bu ineği kurt yer dedik. Sözümüze kulak asmayıp otlamaya gönderdi bu yüzden ineklerini kurt yedi.” Dedi. Kadı “ineğini kurt yediğini nerden bilelim, eğer gören varsa getir şahitlik etsinler.” deyince Hacım Sultan “evet şahitler vardır. Gidip getireyim.” Dedi ve getirmek için dışarıya çıktı. İneğin kurt tarafından parçalandığı yerde kayalar vardı. Bir miktarını parçalayıp onlara “gelin ineği kurt yediğine şahitlik edin” dedi. Taş parçaları, Allah ü Teâlâ’nın emriyle Hacım Sultan’la birlikte Kadı huzuruna geldiler. Kadı durumu görünce hayretler içinde kaldı. Taşlar Allah ü Teâlâ’nın izni ile konuşup “ineği bizim yanımız da kurt yedi, bu hususta şahitlik ederiz. Eğer inanmazsanız adam gönderin ineğin başını ve derisini getirsinler. Sizlerde görün” dediler. Birkaç kişi denilen yerden ineğin başını ve derisini getirdi. İnsanlar durumu görüp hayrette kaldılar. Kadı, Hacım Sultan’ın mübarek bir zat olduğunu anlayıp özür diledi. Hacım Sultan orada bulunanlara hayır dua etti.” bizim vazifemiz vardır, siz Allah ü Teâlâ’ya emanet olun diyerek o köyden ayrıldı. Bu sırada köy halkı “efendim bu kadar zamandır bizim sığırlarımız ile ilgilendiniz size hakkınızı verelim” dediler. Hacım Sultan “benim hakkım beni bulur” dedi. Hacım Sultan yola çıkınca Kara boğa arkasına takıldı. Köy halkı kara boğanın önüne geçip gitmemesi için ne kadar uğraştılarsa da karşı çıkamadılar. Hacım Sultan Afyonkarahisar’a varınca, bir süre burada kaldı. O sırada Karahisar beyi Tokuz isimli bir şahıstı. Karahisar halkı beyin yanına gidip” falan kayanın yanında bir derviş kırk gündür yemez içmez. Devamlı Allah ü Teâlâ’ya ibadet eder. Yanında da kara bir boğa var “diye anlattılar. Bey “gelin yanına birlikte gidelim” dedi. Huzuruna varınca, Hacım Sultan onlarla bir müddet konuşmadı. Sıcak bir gündü herkes çok susadı. Bey “eğer bu mübarek bir zat ise bize su verir bizde içeriz” diye içinden geçirdi. Beyin bu düşüncesi Allah ü Teâlâ’nın izni ile Hacım Sultan’a malum oldu “Ya Allah! Deyip kalktı ve elini kayaya vurduğu gibi kayadan berrak bir su çıktı. Bunun üzerine Tokuz Bey af dileyip “efendim, bizi bağışla. Dua ve himmet eyle bizim şeyhimiz rehberimiz ol. Sana bir dergâh yapayım. Bazı köyleri vakfedeyim. Dört beş hizmetçi vereyim” deyince Hacım Sultan “ey bey! Allah ü Teâlâ’nın emri ile hocam bana “senin makamın Germiyan’da susuz denilen yerdir git orada otur” buyurdu.biz oraya gideriz. Bu Pınarcık bizim yadigarımız olsun şimdi siz kendi yerinize gidin” dedi. (İşte bu çıkan pınar Taşpınar mahallesindeki BALLIPINARDIR. Hıdırlık yöresinde, parkların mescitlerin yanındadır.) Hacım Sultan o pınardan abdest alıp, namaz kıldıktan sonra Sandıklı’ya doğru yola çıktı. O zamanlar Sandıklı da Hacı isimli salih bir zat vardı. Bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz (s.a.v)’i gördü. Peygamber Efendimiz (s.av) ona “ey Hacı! Bizim evladımızdan bir kişi vardır. İsmine Hacım derler. Var onunla yaren ol”Buyurdu. Derviş Hacı uyanıp, sabah namazını kıldıktan sonra Hacım Sultan’ı aramaya başladı yolda giderken kendi kendine “acep o zatı nasıl bulurum?” diye düşünürken, bir zatın zikretmekle meşgul olduğunu gördü. Yanında kara bir boğa vardı. Yanına gidip selam verdi. Hacım Sultan selamı alıp “hoş geldin benim vefalı yarenim derviş Hacı” dedi. Derviş Hacı “ey efendim! Size kim derler?” diye sordu. Hacım Sultan “Hacı Derviş, anamızın verdiği isim Recep’tir. Fakat hocalarım bize Hacım ismini verdiler” dedi. Derviş Hacı bunları duyunca, hemen Hacım Sultan’ın ellerine kapandı ve yarenliğe kabul etmesi için yalvardı. Hacım Sultan bir müddette Sandıklı’da kaldı. Bir gün Hacım Sultan’ı o beldeden kovalamak isteyenler toplanıp” ona söz fayda vermez onu dövelim. Evlerimizin yakınında onu yatırmayalım. Birkaç adamı gönderip onu oradan kovsun. “Dediler. Onların bu planı Allah ü Teâlâ’nın izniyle Hacım Sultan’a malum oldu.” Kader böyleymiş bize burada rahat olmaz.” Dedi. Akşam yakındı Hacım Sultan kalkıp abdest aldı akşam namazını kıldı. Sonra Yasin-i şerif, vakıa, enbiya, ihlas, fatiha ve bakara surelerini okuyup Peygamber Efendimizin (s.av) mübarek ruhu şerifine, âline, ashabına, evliyanın ruhuna sevabını bağışladı. Sonra yüz kere salavat, bin kere istiğfar getirdi niyet eyledi “burada kalmak uygun mudur?” dedi. Bir miktar uyudu. Rüyasında Peygamber Efendimizi (s.a.v.) gördü ve elini öptü. Bu esnada Peygamber Efendimiz (s.a.v.)” ey ciğerparem Hacım! Senin yerin burası değil. Senin yerin Susuz denilen yerdir. Allah ü Teâlâ’nın emri ile var oraya yerleş. Hem bu kavim sizi sevmedi, sana kastederler. Benim evladıma kastedenler, kötülük düşünenler yarın kıyamet gününde yüzleri kara olup benim şefaatimden mahrum olurlar” buyurdu. Hacım Sultan uyanınca, yanında bulunan Derviş Hacı ’ya “rüyamda Peygamber Efendimizi (sav) gördüm “senin yerin Susuz denilen yerdir “buyurdular. Yalnız senin yerin burasıdır. Sen burada kal. Ben oraya gideceğim” dedi. Derviş Hacı “aman sultanım! ben senden nasıl ayrılırım?” deyince Hacım Sultan “hayır bu böyle olacak. Allah ü Teâlâ’ya emanet ol” diyerek yola çıktı. Hacım Sultan aleyhine çalışan topluluk, onu öldürmek için geldiğinde, Hacım Sultan’ı yerinde bulamadı. Elleri boş döndüler. Sonra bunlar, Allah ü Teâlâ’nın gazabına uğrayarak bir hastalığa yakalandı ve birçoğu öldü. Hacım Sultan Susuz’a vardıktan bir müddet sonra rüyasında Peygamber Efendimizi (sav) gördü ve elini öptü. Peygamber Efendimiz (sav) ona “ey ciğerparem Hacım senin makamın burasıdır. Burada karar eyle. Senin ömrün burada geçer. Allah ü Teâlâ’dan razı ol. O’na tevekkül eyle” buyurdu.ve bazı nasihatler de bulundu. Hacım Sultan uykudan uyanınca Allah ü Teâlâ’ya şükretti. Hacım Sultan’ın ikamet ettiği yerde Yörükler topluluğundan bozuk itikat sahibi bir grup vardı. Bir gün Hacım Sultan’ın yanına gelerek “sen kimsin? Nereden geldin? “Diye sordular. Hacım Sultan “Hicaz’dan gelirim” deyince. Öyleyse buradan git bizim yerimizde ne ararsın?” dediler. Hacım Sultan “buraya Allah ü Teâlâ’nın izni, Peygamber Efendimizin (s.av) işareti, Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaşi Veli’nin duasıyla geldim. Burası bizim makamımız, yerimiz oldu” buyurdu. Onlar ısrarla gitmesini yoksa zarar vereceklerini söylediler. Hacım Sultan oradan ayrılmayınca zarar vermek istediler. Fakat Allah ü Teâlâ’nın izniyle zarar veremediler. Hacım Sultan Allah ü Teâlâ’ya “bunların şerrini benim üzerimden def eyle” diye dua etti. Allah ü Teâlâ bu kabileye bir hastalık verdi ve pek çok kimse öldü. Bunun üzerine kabilenin ileri gelenleri Hacım Sultan’dan af dilediler. Hacım Sultan’ da “Allah ü Teâlâ üzerindeki bela ve musibeti def eylesin” diye dua edince kabile hastalıktan kurtuldu. Kısa zamanda Hacım Sultanın ismi her tarafa yayıldı. İnsanlar akın akın onun ziyaretine koştular. Sevenleri bir araya gelip adına bir camii yaptırdılar. Hacım Sultan burada ibadetle meşgul olur gelenlere nasihat ederdi. Horasan’da Burhan isminde zahit bir derviş vardı. Peygamber Efendimiz (sav)’in soyundan olanları çok severdi. Daima” yarabbi! bana bir evladı resulün eteğinden yapışmamı nasip eyle” diye dua ederdi. Bir gece ibadetlerini yapıp uyuduktan sonra şöyle bir rüya gördü. Rum diyarına gitmişti diyar-ı Rum erenleri bir yerde toplanmışlar ibadet ve sohbet ediyorlardı. O sırada bir derviş geldi. Nurlu bir zat olup, görenin kalbine Allah sevgisi gelirdi. Bu zat Hacım Sultandı. Ve Derviş Burhan’a “hoş geldin benim yarenim Derviş Burhan. İstiyorsan Rum diyarında Germiyan iline gelip bizi bulasın” dedi. Derviş Burhan uykudan uyanınca, kalbini sevgisinin doldurduğu zatı aramak için yola çıktı. Germiyan iline geldiğinde acaba o mübarek zatı nasıl bulurum diye düşünürken kendi kendine “beni taa Horasan’dan buraya çeken zat ayağına getirmez mi? “Dedi. Allah ü Teâlâ’nın izni ile dolaşırken yolu Hacım Sultan’ın bulunduğu yere düştü. Bir tepenin üzerinde Hacım Sultan’ı gördü. Rüyasında gördüğü zat olduğunu anladı ve hemen yanına gitti. Selamını alan Hacım Sultan “hoş geldin Derviş Burhan!” Dedi. Derviş Burhan Hacım Sultan ‘ın elini öperek, talebeliğe kabul edilmesini rica etti. Talebeliğe kabul edilen Derviş Burhan uzun yıllar Hacım Sultan’a hizmet etti. Hacım Sultan vefatı yaklaşınca, yerine Burhan Efendi’yi halife bıraktı. Susuz’da vefat eden Hacım Sultan burada defnedildi. Kabri Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde susuz diye anılan yerdedir. Vefat tarihi belli değildir.
Yorumlar