Şaban Korkmaz

Tarih: 21.06.2023 17:36

İşte asıl kazanç burada!

Facebook Twitter Linked-in

Yarattığı kulunu çok mu çok sever. Onu bu dünyaya misafir olarak göndermiştir. Eline geçenleri fakire, fukaraya, yardıma muhtaç kimselere vermesi için gönüllerine sevgi ve muhabbet yerleştirmiştir.

 

 Günümüz insanları evlenir ve çoluk çocuğa karışırlar. Kiminin kocası cömert olur, kiminin de karısı cömert olur. Kiminin de hem kocası, hem de karısı cömert olur. Anne ve baba yaşantıları süresince nasıl cömert olurlarsa çocukları da evlenip çoluk çocuğa karıştıktan sonra da böylece cömert olurlar. Hal böyle olunca toplumda yardımlaşma duyguları zirvelere ulaşır böylece.

 

Hazreti Allah yarattığı kullarını bin bir nimet vererek denemeye tabi tutar. Verdiklerini nereye harcayacağına bakar. Bazın insanlar da Allah’ın verdiğini başkalarına vermeye özen gösterir. Böylece o kişi ahirete güzel bir yatırım yapmış olur. Bu dünyada Allah’ın verdiklerini fakire, fukaraya, yetime ve öksüze verirler ki Rabbim de onları yevmi kıymette sevindirir ve cennetine koyar.

 

Günümüz toplumunda öyle insanlar vardır ki, Allah’ın verdiğinden öylesine verirler ki, bundan da O Yüce Yaratıcı o kadar memnun olur ki, bunun semerelerini daha ölmeden önce onlara gösterir. Hiç şüphesiz ki yapılan yardımlar daha fakirin eline değmeden Cenab-ı Allah’ın eline değer ve ahire yatırımı olarak amel defterlerine kaydedilir. Asr-ı Saadet döneminde Hz. Ömer (r.a.) zamanında yaşanan bir hikâye bütün bu sırları ortaya koymaktadır. Okuyup anlamaya ve anlatmaya ne dersiniz?

 

Hazreti Ömer (r.a.) Musul’a bir vali tayin eder. Bir süre sonra; “ Musul’daki bütün fakirlerin listesini bana gönder” diye haber gönderir. Vali de en başa kendi ismini yazıp listeyi gönderi. Hazreti Ömer (r.a.)şaşırır. İki kişi görevlendirip (Hele bir gidin bakalım, benim valimin yaşama şekli nasıl) der. İki kişi geri gelip; (Musul’u gezdik, dolaştık, Validen daha fakir kimseyi görmedik ve bulamadık. Ekmeği suya batırıp yiyor, katık yok) derler. Hazreti Ömer (r.a.) memnun olur, bütün fakir fukarayı doyurur, bin altın da bu valiye gönderir. Vali, altınları hanımının önüne döküp der ki:

 

-Hanım, Hazreti Ömer (r.a.) bunları gönderdi, ne yapacaksan yap!

-Yaşadık, al şu on taneyi hemen pazardan şunları al, gel.

-Tamam da, kalan ne olacak?

-Saklarız, lazım oldukça kullanırız.

-İzin ver, bir iş ortağı bulayım, parayı işletsin. Hem altınlar kalır, hem de kar getirir.

Hanımı kabul eder. Vali keseyi alıp gider. On altınla hanımının istediklerini alıp, kalan altınları, ne kadar fakir, fukara varsa, hepsine dağıtır. Eve gelence hanımı der ki:

-Ne yaptın?

-Tamam, ortağı buldum. Altınları onlara verdim, kar gelecek.

-Çok iyi, kar ne zaman?

-Ayın başında.

Ayın başı gelince, hanım der ki:

 

-Kar hani nerede?

-Daha ölmedik, ölseydik Cenab-ı Hak verecekti. Ben bütün altınları fakir fukaraya dağıttım; çünkü Rabbimden daha iyi bir ortak bulamadım. Hepsi beni kandırıyordu. Ama Rabbim kandırmaz. Bire yedi yüz verir, yedi bin verir, ama tam verir.

Sen misini bunu söyleyen, epey kavga gürültüden sonra kadın; (Bugüne kadar çektiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de altınları fakirlere vermişsin. Biraz yüzümüz gülecekti, yine fakir kaldık) diye valiyi kovar evinden. Vali ne yapsın yatmak için bir arkadaşının evine gider. Birkaç gün geçtikten sonra, hanımlar valinin ailesine gelip (Yanlış yaptın, koskoca vali başkasının evinde yatıyor. Adamcağız kendi evinden de oldu) derler. Kadını yumuşatmak için, barışmaları için, her yolu denerler. Sonunda barışırlar. Vali eve gelir Hanımı der ki: 

 

-Halife bir daha gönderirse ne yaparsın?

 

-Aynısını yaparım. Eğer benim gördüklerimi görseydin, benden önce sen dağıtırdın.

-Ne görüyorsun?

 

-Sevindirdiğim her fakir için, Allah-ü Teala gökten bir nur indiriyor, o nur güneşi karartıyor. O nurları gördükten sonra, mümkün olsa da, daha fazlasını veririm.

 

  Bu sözlerin üzerine valinin hanımı beyinden özür diler ve huzurluca bir ortamda yaşamaya devam ederler.

 

  Kendini bilen her bir insanın çalışan olsun, emekli olsun belirli bir kazancı vardır. İşte bu kaylık kazançlarında birilerinin hakkı vardır. O hakları yerli yerine dağıtmak düşer insana. Biriktirmek, mal yığmak, ev, bark almak yerine kişi elinde bulunandan birilerine vererek onları sevindirmeli, gönüllerini alarak cennete girebilmek için çaba ve gayret sarf etmelidir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —