Ramis Başpunar

Tarih: 05.07.2023 13:38

KÜÇÜK AŞIK-MUHAMMED MISRİ HAZRETLERİ (HACI AŞIKZADE MEHMET EFENDİ) 1

Facebook Twitter Linked-in

Leblebicinin oğlu Mehmet küçük yaşta ilim talebi yolunda, ana ocağı Afyon’u terk ederek İstanbul’a gelir ve bir müddet burada ilim tahsil eder. Daha sonra ‘asrın müceddidi Mevlâna Halid Hazretlerini ziyaret etmek ve onun irfan meclisinde diz çökerek feyz almak’ hayaline kapılır.

 

Zahiri ilimleri kâfi miktarda tahsil ettikten sonra ruhundaki bu iştiyakla Mevlâna Halid’in (1780-1827) cezbesine kapılan Mehmet’in mısıra giden bir gemiye binerek yolu tutması kaçınılmazdır. Gemi Beyrut’a gelince Şam yolcuları inip kara yoluyla Şam’a geçerler. Yol arkadaşları Şam’ın Ümmiye Camiinde namazdan sonra,” Mevlâna Halid’i ziyarete varalım”, derler.

 

Küçük Mehmet’e ise,” Delikanlı biz ehli tarikatız, sen okumak için kendine bir medrese bul” deseler de Mehmet, bütün zahiri ilimleri okuduğunu, kendisinin de maksadının Mevlâna Halid Hazretlerini ziyaret etmek olduğunu söyler. Onların,” Daha sen çok küçüksün, Şeyh Halid Hazretleri seni kabul etmez!” demelerine rağmen, Küçük Mehmet azminden vazgeçmez ve mollalarla münakaşa eder. Sonunda tekkeye varırlar.

 

 Mevlâna Halid Hazretleri bir keramet haliyle Küçük Mehmet’in geleceğini bilmektedir. Hizmetkârlarından birisi, kapıda İstanbul’dan bir grup ziyaretçi olduğunu söyler. Sonra bu ziyaretçiler Mevlâna Halid Hazretlerinin dergahına girerler. Şeyhin elini öperken, sıra Küçük Mehmet’e gelir. Şeyh,” Gel bakalım, benim küçük Mehmet’im, sen hoş geldin” diyerek, hiç tanımadığı halde, Afyon’un ve Anadolu’nun bu Küçük Aşık’ını bağrına basar.

 

Mevlâna Halid, Küçük Aşık Mehmet’i yanına, hizmetine alır. Küçük Aşık yıllarca Mevlâna Halid Hazretleri’ne hizmet eder. Zaman zaman Mevlâna Halid, “Oğlum, Mehmet’im, senin memleketinde kimin var? Seni hiç arayan, soran yok, mektubun da gelmiyor” deyince, Küçük Aşık boynunu bükerek, “Allah’tan gayrı kimsem yok”, diye cevap verir ve gözleri yaşarır.

 

Bir gün Küçük Aşık’ın annesiyle babası diyar diyar dolaşarak evlatlarını aramaya başlarlar. İstanbul, Mısır ve nihayet Bağdat, Şam yollarına kadar düşerler.

 

Mevlâna Halid Hazretleri bir öğle vakti abdest almak ister. Küçük Aşık hemen leğen ve ibriği getirir. Mevlâna Halid eskiden sorduğu gibi yine sorar:” Yavrum Mehmet’im, senin memleketinde kimin var?” Küçük Aşık’ın yine gözleri dolarak, “Allah’tan başka kimsem yok”, diye cevap verir. İşte o zaman Mevlâna Halid Hazretleri avucunun içini açıp, Küçük Aşık Mehmet’in yüzüne karşı ayna gibi tutarak, “Bak bakalım, dikkat et ne göreceksin?”, der. Küçük Aşık Mehmet, Mevlâna Halid Hazretlerinin avucunda annesiyle babasının resimlerini görür. Kıpkırmızı olarak, hiç sesi çıkmayan Küçük Aşık Mehmet’e, Mevlâna Halid, “Ey Mehmet, sen buraya annen ve babandan izinsiz geldin” diyerek, anne ve babasının yakınlara geldiklerini haber verir.

 

NOT:

” Gelin hey Gardaşlar Şam’a varalım

Şam’da olan makamları görelim

Cami Ümmiye’de namaz kılalım

Bir sahra yerdedir Cami Ümmiye 

Bir sahra yerdedir Sultan Enbiya

Üç minaresi var birisi kısa

Kırk ayak merdiven çık basa basa 

Ondan inecektir Hazreti İsa

Ne güzel makamdır Cami Ümmiye

Bir sahra yerdedir Sultan Enbiya


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —