Fakir Yılmaz

Tarih: 06.02.2024 18:18

Muhtemel tehditler..

Facebook Twitter Linked-in

1992 yılında  vilayet olduktan sonra biri hariç gelen tüm valilerin ilk valilik rütbesi aldıkları Ardahan'da vali olduktan sonra önce Amasya şimdi de benim olmadığım Hatay'da valilik görevini sürdüren Ardahan'ın eski valilerinden olan ve sanırım ilk çocuğu da Ardahan'da doğan Mustafa Masatlı'nın valisi olduğu depremle yerle bir olan Hatay'a giden Erdoğan’ın, ‘Merkezi ve yerel yönetim el ele vermezse o şehre bir şey gelmez’ sözleri tartışılmaya devam ede dursun 11 kenti yerle bir eden 6 Şubat Depreminin yıl dönümü öncesi aynı Erdoğan'ın hem AK Parti Genel Başkanı olarak hem de Cumhurbaşkanı olarak burada yaptığı konuşma satırları arasında bir cümle kimsenin dikkatini çekmemiş, adeta görmezden gelinip,  'İşte Erdoğan'ın her zamanki cümleleri' denip benim ilk dikkatimi çeken o cümlenin ne anlatmak istediği, kimlere mesaj olarak verilmek istendiği üzerinde hiç bir yorum ve bakış olmamıştı.


Evet, ‘Merkezi ve yerel yönetim elele vermezse o şehre bir şey gelmez’  diyerek benim dahil bir çok insanı derinden üzen Erdoğan'ın aynı Hatay'da yaptığı konuşmada "Hedeflerimize doğru yürürken deprem, terör, ekonomik tuzaklar başta olmak üzere önümüzdeki muhtemel tehditleri de birer birer bertaraf etme kararlılığındayız." ifadesini kullanmıştı.


Aynı Erdoğan'ın o konuşmasındaki 'muhtemel tehditleri de birer birer bertaraf etme kararlılığındayız' satırlarının neden söylendiğine baktığımızda, sanal ortamlarda yapılan yayınlar, yapılan yorumlarda darbenin de içinde olduğu yeni  karanlık oyunlarla ilgili bir çok  yorum, paylaşım, hatta haberleri de hatırlamak gerekmez mi?
Bilmem ama Erdoğan'ın ülkenin istihbaratı dahil her konuda olduğu gibi bu konuda da bir şeyler biliyormuşçasına ya da oynanmak, oynatılan, oynatacağınız oyunlardan  haberimiz var dercesine Hatay'daki 


konuşmasında O kullandığı 'Muhtemel tehditleri de birer birer bertaraf etme kararlılığındayız..' satırları yabana atılmamalı.
Çünkü o konuşmadan önce yaşanan bir kaç önemli ama sanki küçük asayiş olaylarıymışçasına geçiştirilen Sarıyer'deki Kilise'ye yapılan silahlı saldırı ardından Ramazan hocanın namaz kılarken alçakça öldürülmesi, sonrasında taksicinin üşümesin diye arabasına aldığı cani tarafından vurulup, öldürülmesinin kayıtlarının yasaklanmayıp, dakika başı yayınlanması ve son olarak İstanbul'un ortasında bulunan Çağlayan'daki İstanbul Avrupa yakasıdaki adliyenin önünde güpegündüz olan çatışma Erdoğan'ın Hatay'da yaptığı konuşmada geçen ‘Merkezi ve yerel yönetim el ele vermezse o şehre bir şey gelmez’ sözlerinin gölgesinde kalan ama benim aynı gün bu konuşmayı dinlerken karşımda oturan eşime dönüp, 'Hanım vallahi bir şeyler olacak' dedirten  'muhtemel tehditleri de birer birer bertaraf etme kararlılığındayız..' sözcükleri yeni bir seçime doğru giden ülkede çok ama çok önemsenmeli..


Evet 'Muhtemel tehditler' satırlarını şöyle geriye doğru bir kaç gün içinde yaşanan olaylara baktığımızda muhtemeli gerçekleştirmek isteyen karanlık odaların yeniden hareketli olduğunu ve memleketim Ardahan'da yaşanan kar, tipi ve dondurucu soğukların ülke geneline yaydırılıp, puslu havaya dönderilmek istendiğini, başta ulusalcı tayfaca olmak üzere barıştan, kardeşlikten yana olmayanların 'yeni bir Dolmabahçe masası mı kuruldu' diye üstü kapalı şekillerle eleştirdiği DEM'in Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'ı aday gösterebileceği, İYİ Parti'nin kendi başına seçime gitme kararı, Yeniden Refah Partisinin Ardahan'ın Göle ilçesinde olduğu gibi

 İstanbul'un da içinde olduğu her yerde aday çıkaracaklarını belirten haberlerle de bağdaştırıp, ona göre durum değerlendirilmesi yapılmalı diyor ve başta halkları geren açıklamalar üzerine siyaset yapan MHP olmak üzere 'cumhur ittifakına yaranma' diye geçiştirilen BBP'nin Genel Başkanın CHP'nin miting yapma isteğine 'Sokakta akacak kandan sorumlusunuz' demesini ve tüm ülkedeki valilerin seçim güvenliği, genel güvenlik ile AFAD  toplantılarını aynı anda yaptıklarını da görüp, unutmadan..


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —