İdris İlcan

Tarih: 30.09.2024 14:18

Ramazan Ayı`nda Ay ve Güneş Tutulmaları

Facebook Twitter Linked-in

Ramazan`ın birinci gecesi Ay, ortasında Güneş tutulacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 199)

Onun saltanatı zamanında, Ramazan Ayı`nın on dördünde Güneş tutulacaktır, o ayın ilkinde ise Ay kararacak... (Mektubat-ı Rabbani, 380. Mektup, 2/1163)

Mehdi`nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 440)

... Güneş`in oruç ayının ortasında, Ay`ın ise sonunda tutulması... (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)

Ramazan`da iki defa Ay tutulması olacaktır. (El-Kavlu`l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)

 

Hz. Mehdi (as)`ın gelişi Razaman ayında Ay`ın iki kere tutulmasına sebep olacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 200)Yukarıdaki rivayetlerde dikkati çeken en önemli noktalar Ramazan Ayı`nın ortasında hem Güneş tutulması, hem de bir ay içinde Ay`ın ve Güneş`in iki kere tutulmasıdır.Eğer bu hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayetler arasında çeşitli farklılıklar olduğu göze çarpar. Yukarıdaki 1, 2 ve 3. rivayetlerde Ay, Ramazan`ın birinci günü, 4. rivayette ise sonuncu günü tutulacaktır. Böyle bir durumda yapılacak en doğru şey, aynı olaya bakan farklı rivayetlerin ittifak ettikleri ortak yönleri tespit etmek olacaktır. Buna göre, yukarıdaki hadis rivayetlerinin toplamından çıkan ortak sonuçlar şunlardır:

 

1. Ramazan ayında Ay ve Güneş tutulmaları olacaktır.

 

2. Bu tutulmalar ortalama 14-15 gün arayla olacaktır.3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktır.

 

Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında (Hicri 1401`de) Ramazan Ayı`nın 15. günü Ay, 29. günü de Güneş tutulmuştur. Yine "ikinci olarak", 1982 yılında (Hicri 1402`de) Ramazan Ayı`nın 14. günü Ay, 28. günü de Güneş tutulmuştur.Ayrıca bu hadisede Ay`ın Ramazan`ın tam ortasında DOLUNAY halinde tutulması ve dikkatleri çekecek bir alamet olarak belirmesi de son derece anlamlıdır.Bu olayların Hz. Mehdi (as)`ın diğer çıkış alametleriyle aynı dönemde meydana gelmesi ve Hicri 14. yüzyıl başlarında, üst üste iki yıl (1401-1402) mucizevi bir tarzda tekrarlanması rivayetlerin işaretinin bu olaylar olabileceğini kuvvetlendirmektedir.Üstelik hayret uyandıracak şekilde benzer bir tutulma olayı 2002 ve 2003 senelerinde de gerçekleşmiştir.GERÇEKLEŞEN TUTULMA TARİHLERİAy TutulmasıHicri 1423 `te Ramazan`ın ortasında - 20 Kasım 200215 gün sonraGüneş Tutulması Hicri 1423`te Ramazan`ın sonunda - 4 Aralık 2002Ay TutulmasıHicri 1424`te Ramazan`ın ortasında - 9 Kasım 200315 gün sonraGüneş TutulmasıHicri 1424`te Ramazan`ın sonunda - 23 Kasım 2003

7. Kuyruklu Yıldızın Doğması

Hz. Mehdi (as)`ın çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır. (Kıyamet Alametleri, s. 200)

O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir. (El-Kavlu`l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)

O yıldızın doğması, Güneş ve Ay tutulmasından sonra olacaktır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

 

... Ne zaman ki Melikler seyahat, zenginler ticaret, fakirler dinlenmek, hafızlar gösteriş yapmak için hacca giderler; işte o zaman, kuyruğu bulunan bir yıldız zuhur edecektir. (Kıyamet Alametleri, s.123)Hadislerde belirtildiği gibi:

Bu yıldızın doğuşunun da diğer çıkış alametleri ile aynı zamanda meydana gelmesi, Halley kuyruklu yıldızının hadiste işaret edilen yıldız olduğunu doğrular niteliktedir.Tarih boyunca bu kuyruklu yıldızın geçtiği zamanlarda Müslümanlar açısından çok önemli hatta dönüm noktası sayılabilecek olaylar meydana gelmiştir. Bunlardan bir kısmı Peygamberimiz (sav)`den aktarılan rivayetlerde de bildirilmiştir:Bu yıldız ilk çıktığında;

 

Hz. Nuh (as)`ın kavmi helak olmuştur.Hz. İbrahim (as) ateşe atılmıştır.Hz. Musa (as) ile mücadele eden Firavun ve kavmi yok edilmiştir.Hz. Yahya (as) öldürüldüğünde de görülmüştür.Siz o yıldızı gördüğünüzde fitnenin şerrinden Allah`a sığınınız. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)Bu yıldız geçtiğinde meydana geldiği rivayet edilen diğer önemli olaylar da şunlardır:Hz. İsa (as) doğmuştur.Peygamber Efendimiz (sav)`e ilk vahiy gelmeye başlamıştır.Osmanlı Devleti tarih sahnesinde yer almaya başlamıştır.İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildiğinde de bu yıldız görülmüştür.

Halley Kuyruklu Yıldızı Hakkında Bazı İlginç Rakamlar

Halley kuyruklu yıldızı ile ilgili bazı sayıların "19" sayısının tam katları olması da oldukça dikkat çekicidir:Halley Kuyruklu Yıldızı 76 yılda bir geçiyor76 = 19 x 4Bu yıldız en son Hicri 1406`da görüldü1406 = 19 x 74Bu konuyla ilgili bir diğer ilginç durum da şudur: Yukarıda da hesapladığımız gibi Halley yıldızının geçmiş olduğu Hicri 1406 yılı 19`un tam 74 katıdır. "74" sayısı ise aynı zamanda Kuran-ı Kerim`de 19 mucizesine işaret edilen MÜDDESSİR Suresi`nin sıra numarasıdır.Kuran`ın Müddessir Suresi`nin (74. sure) 30. ayetinde "19" sayısının müminler için bir rahmet, inkar edenler için ise bir fitne vesilesi olduğu bildirilmektedir.

 

Halley kuyruklu yıldızının 19 ile olan bu dikkat çekici bağlantısı da, inkar edenler üzerine bir fitne, müminlere ise bir rahmet müjdelediğine işaret ediyor olabilir.Müddessir Suresi`nin 1. ve 2. ayetlerinde Hz. Muhammed (sav)`e "EY ÖRTÜNEN! KALK VE KORKUT" şeklinde buyurulmaktadır. Bu, ayetlerin açık anlamıdır. Fakat bu ayetlerin ahir zamana yönelik ikinci bir örtülü, gizli işaretleri de bulunabilir. Belki de "EY GİZLENEN" denilerek Resulullah Efendimiz`in soyundan gelecek olan ve Hicri 1406`da çıkış alametlerinden biri (Kuyruklu Yıldızın doğuşu hadisesi) belirecek olan Hz. Mehdi (as)`a işaret ediliyor olabilir.Müddessir Suresi

1. Ey örtüsüne bürünen

2. Kalk ve korkut (uyar)

Müddessir: örtünen-bürünen-gizlenen demektir.Bir başka mucizevi işaret ise Halley yıldızının, 1986 (Hicri 1406)`daki geçişinin, Hz. Muhammed (sav)`in peygamberlikle vazifelendirildiği MS. 607`den bu yana 19. geçişi olmasıdır.

8. Boynuzu Andiran İki Uçlu Yıldızın Çıkışı

Mükerrer olarak, ŞARK CANIBINDEN DOĞAN AMUD-U NURANIDEN (nurlu sütundan) sormaktasınız. Bilesin ki, ashabın verdiği habere göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Vaad edilen Mehdi`nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan`a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA IKI DIŞLI (1) MÜNEVVER (2) BIR BOYNUZ (3) ÇIKAR."Her kim onu görür, fitnelerin şerrinden Allah`a sığınsın. Şark tarafında meydana çıkan o beyazlık; önceleri nurlu bir sütun halinde idi. Sonra, ona bir eğrilik geldi; boynuz şeklini aldı. İhtimaldir ki, onun için; iki başlı, isminin verilmesi, şu itibara göre ola: Her iki tarafında da bir incelik olup dişe benzerler; bunun için, her iki tarafta baş itibar edilmiştir. Nitekim, bir süngünün de her iki tarafı incelik taşısa, onun için de, iki başlı, tabirini kullanır.Kardeşim Şeyh Muhammed Tahir Bedahşi Confor`dan geldi. Şöyle anlatıyor:-O sütunun üst tarafında da iki başı var; iki dişe benziyor. İkisi arasında da kısa bir ayrılık var.Bu mânanın teşhisi sahrada hasıl oldu. Aynı haberi, bir başka topluluk da verdi. Halbuki bu doğuş, Hz. Mehdi (as)`ın zuhuru zamanında olacak zuhur değildir. Zira, onun zuhuru, yüz başlarında olacaktır. Şu anda dahi, yüz başını, on sekiz sene geçmiş vaziyettedir. Hadis-i şerifte, Hz. Mehdi (as)`ın alâmetleri hakkında şöyle anlatılmıştır:

 

"ŞARK TARAFINDA BIR KUYRUKLU YILDIZ DOĞUP AYDINLIK VERECEKTİR."

 

Bu yıldız dahi doğmuştur. Amma o mudur, yoksa onun bir benzeri midir? Bu yıldıza, Kuyruklu yıldız, adının verilmesi, ihtimal ki, şu anlatmalara dayanıyor; Sabitlerin seyri, MAĞRIBDEN (BATIDAN) MEŞRIKADIR (DOĞUYADIR) (4)... Bu yıldızın durumu da, onun seyrine göredir. Yani yüzü meşrik canibine doğru, arkası dahi, mağrib tarafınadır. Bu uzun beyazlık dahi, onun arka tarafındadır. Bu mana icabı olarak, ona; Kuyruk... isminin verilmesi yerindedir. Onun her günkü irtifı (geçiş yönü) ise, meşrikten mağribedir. Ancak o, kısri (kendine has durumunda ağırlık taşıyan) seyri ile felek-i azamın seyrine bağlıdır. Hakikat-i hali, en iyi bilen Sübhan Allah`tır." (İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s. 1184)

 

İmam-ı Rabbani’nin de detaylı olarak tefsir ettiği “iki dişli münevver (aydınlatıcı) bir boynuz çıkar” ifadesi 24 Şubat 2009 yılında Dünya’ya en yakın noktadan geçen Lulin kuyruklu yıldızına işaret etmektedir. Hadisteki ifadelerin hepsinin Lulin kuyruklu yıldızının özellikleriyle birebir uyum içinde olması çok büyük bir mucizedir ve Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)’ın gelişini bekleyen bütün müminler için de çok büyük bir müjdedir.(1) ... iki dişli..:Lulin kuyruklu yıldızının arka kısmındaki kuyruğun çatallı olması, hadisteki iki dişli ifadesiyle birebir bağdaşmaktadır.(2) ... münevver (aydınlatıcı)..:Hadiste bahsi geçen münevver (aydınlatıcı) sıfatı, Lulin kuyruklu yıldızının dünyaya yaklaştıkça 6 yıldız parlaklığı kadar artan parlaklığına işaret etmektedir.(3) ... bir boynuz..:Lulin kuyruklu yıldızını diğer kuyruklu yıldızlardan ayıran en önemli farklılığı, yıldızının çekirdeğinin arka kısımda yer alan kuyruğunun karşısında, çekirdeğin ön kısmında, yani ilerleme yönünde de bir kuyruğunun bulunmasıdır. 

 

Lulin kuyruklu yıldızının çekilmiş fotoğraflarına bakıldığında da karşıt yöndeki iki kuyruğun şekil itibariyle bir boynuzu andırdığı ilk bakışta farkedilmektedir.(4) ... mağripten (batıdan) meşrikadır (doğuyadır)..:Hadisin devamında yer alan "Sabitlerin seyri, mağribden (batıdan) meşrikadır (doğuyadır)..." ifadesi hadiste hareket eden bir cisme, bir kuyruklu yıldıza dikkat çekildiğini teyit eder mahiyettedir. Nitekim diğer gökcisimleri meşrikten (doğudan) mağribe (batıya) doğru saat yönünün aksi yönünde hareket ederken, Lulin kuyruklu yıldızının seyri saat yönünde yani Mağripten (BATIDAN) Meşrika (DOĞUYA)’dır. Başka hiçbir gökcisminde görülmeyen bu özelliğin Lulin kuyruklu yıldızında olması ve bunun yaklaşık 1400 sene önce Peygamber Efendimiz (sav) tarafından Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)’ın çıkışının habercisi olarak bildirilmiş olması şüphesiz ki çok büyük bir mucizedir.

9. Kabe Baskını ve Kabe`de Kan Akıtılması

Onun (Hz. Mehdi (as)) çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler... Hep birlikte Beyt-i Şerif`i tavaf edecekler, sonra Mina`ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak. (Kıyamet Alametleri, s. 168-169)

 

İnsanlar başlarında bir imam bulunmaksızın hac ederler. Mina`ya indiklerinde etrafları, köpeklerin sarışı gibi sarılıp, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaşlar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalır. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 35)Yukarıdaki hadislerde "onun çıkacağı yıl" cümlesi ile, Hz. Mehdi (as)`ın çıkış tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat çekilmektedir. 1979 yılında, Hac sırasında gerçekleşen Kabe baskınında aynen böyle bir katliam yaşanmıştır. Bu kanlı Kabe baskını da ahir zamanın başlangıcının ve Hz. Mehdi (as)`ın çıkışının diğer alametlerinin gerçekleştiği dönemin tam başında yani Hicri 1400 yılının ilk gününde, 1 Muharrem 1400 (21 Kasım 1979) tarihinde meydana gelmiştir.Yine hadis-i şerifte kanların akacağından bahsedilerek öldürme olaylarına dikkat çekilmiştir. 

 

Baskın sırasında Suudi askerleri ile militanlar arasında meydana gelen çarpışmada 30 kişinin öldürülmesi bu rivayetin kalan kısmını da doğrular.1979 (Hicri 1400)`de gerçekleşen bu Kabe baskınının ardından 7 sene sonra Hicri 1407 yılında, Hac sırasında çok daha büyük kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu olayda caddelerde gösteri yapan hacılara saldırılarak 402 kişi katledilmiş, çok fazla kan akıtılmıştır. Beyt-ül Muazzama`nın yanında, Müslümanların (Suudi Arabistan askerleri ile İran`lı Hacıların) birbirlerini öldürmeleri ile bir hadiste haber verildiği gibi "büyük günahlar işlenmiştir". Bu kanlı olaylar ilgili hadislerde tarif edilen ortamla çok büyük benzerlikler taşımaktadır:

 

Resulullah (sav) buyurdu: Ramazan`da bir seda, Şevval`de bir ses, Zilkade`de kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina`da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)

Ramazan`da bir seda olur. Şevval`de de bir seda olur. Zilkade`de kabileler birbiriyle çarpışır. Zilhicce`de hacılar talana uğrar. Muharrem`de gökten şöyle nida olur. "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah`ın halkının hayırlılarındandır. Onu dinleyiniz ve ona uyunuz." (Ramuz El Hadis, 2/518-5)

 

Şevval ayında ayaklanma, Zilkade`de harb konuşmaları, Zilhicce`de ise harb vaki olacak. Hacılar soyulacak, kanları (Cemretül Akabe) üzerine akacak. (Kıyamet Alametleri, s. 166)

Zilkade ayında kabileler savaşır, hacılar kaçırılır, melhameler (kanlı harpler) olur. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 34)

Şevval`de savaş naraları, Zilhicce`de harb ve kıtal (muharebe, kavga) olur, yine Zilhicce`de Hacı talana uğrar, hatta caddeler kandan geçilmez ve haramlar çiğnenir. Beyt-ül Muazzama`ın yanında büyük günahlar işlenir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)Hadislerde geçen ifadeleri incelediğimizde de aynı dönemle ilgili önemli olaylara işaretler bulunduğu görülecektir:Beyt-ül Muazzama`nın yanında büyük günahlar işlenir.

 

Yukarıdaki hadiste, Beyt-ül Muazzama`nın (Kabe`nin) içinde değil, yanında çıkacak olaylara dikkat çekilmektedir. 1407 yılının Zilhicce Ayı`nda (Hac mevsiminde) meydana gelen olaylar da ilkinden farklı olarak Kabe`nin içinde değil yanında gerçekleşmiştir. En başta anlattığımız olay ise 1 Muharrem 1400`de Beyt-ül Muazzama`nın (Kabe`nin) bizzat içerisinde olmuştur. Her iki olay da rivayetlerin işaretine uygun bir şekilde gerçekleşmiştir.Kabe`de kan akıtılması, hacıların katledilmesi gibi, hadislerde haber verilen böyle önemli iki büyük hadisenin Hz. Mehdi (as) hakkında bildirilen tüm alametlerin çıktığı dönemde birbiri ardına gerçekleşmesinin çok özel bir durum olduğu açıktır.... Zilhicce`de harb ve kıtal (muharebe, kavga) olur.Hadislerde, bu savaş ve çatışmalardan, hacıların öldürülmesi konusu ile birlikte bahsedilmesi, söz konusu olayların aynı zaman diliminde meydana geleceklerini göstermektedir. Aynı dönem, İran-Irak Savaşı`nın çıktığı, Ortadoğu ülkelerinde çatışma ve karışıklıkların en yoğun yaşandığı bir dönemdi.

10. Doğu Tarafından Bir Ateşin Görünmesi

Doğudan üç veya yedi gün ardı ardına büyük bir ateş zuhur edecek, gökte karanlık görülecek, gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak. Yeryüzünün duyup anlayabileceği bir dille nida edilecek. (Kıyamet Alametleri, s. 166)

 

"İkdiddurer" isimli kitapta Hz. Mehdi (as)`ın zuhur alametleri bahsinde geçiyor: Doğuda, semada üç gece görünen büyük bir ateşin çıkması. Mutad (alışılmışın dışında) şafak kızıllığı gibi olmayan bir kırmızılığın semada görülüp ufukta yayılması. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

 

Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)`dan rivayet edildi. Siz üç veya yedi gün, doğudan bir ateşi gördüğünüz zaman Al-i Muhammed`in çıkmasını bekleyiniz, inşaAllah-ü Teala, bir münadi Hz. Mehdi (as)`ın ismi ile semadan nida edecek ki, doğuda batıda olan herkes bu sesi işitecek.(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

 

Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugün Berehut denilen vadide sönük vaziyettedir. O ateş içinde müthiş azap olduğu halde insanları kaplar. O ateş insanları, malları yakıp bitirir. Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılır. Geceki sıcağı gündüzki hararetinden daha şiddetlidir. O ateş insanların başının üzerinden arşın altına kadar yaklaşarak yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur, buyurdu. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 461)Hz. Mehdi (as)`ın çıkış öncesi alametlerinden olan bu ateş hakkında kısa bir açıklama yapmak yerinde olacaktır.Bazı kişiler bu ateşi; sebepsiz yere birdenbire ortaya çıkan, sönme nedir bilmeyen, hatta herkesin bulunduğu yerden mutlaka göreceği tarzda bir alamet olarak beklemektedir. 

 

Halbuki kıyamet alametlerinin meydana gelişi sırasında imtihan devam ettiğinden onların anlaşılması, herkesin mecburen kabul edeceği bir açıklıkta olmaz. Böylece insanlar akıllarını, vicdanlarını, iradelerini kullanarak karar verirler. Şayet kıyamet alametleri ile ilgili hadisler en ince ayrıntısına kadar (mesela; hangi şehirde, kaç tarihinde, ne şekilde çıkacağı) anlatılsaydı, daha önce de belirttiğimiz gibi herkes mecburen kabul eder, insanlar arasında derece farkı kalmazdı. Bu sebeple kıyamet alametleri ile ilgili hadisler özellikle yarı kapalı bir şekilde bildirilmiştir.Ateş alametini de bu şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Bir ateş sebepsiz yere çıkmaz; ya bir kaza ile ihmal neticesinde veya kasıtlı bir olay ile çıkar. Mehdi`nin çıkış alameti olarak söylenmesi, onun çok garip ve olağanüstü bir alamet şeklinde çıkmasını gerektirmez. Önemli olan bu ateşin, hadiste tarif edilen ateşin özelliklerine ve ortaya çıkış vaktine uygun olmasıdır. Bu ateşi tanımak ve tespit edebilmek için yapılacak ilk iş, özelliklerinin ortaya çıkartılmasıdır.Bilindiği gibi Temmuz 1991 yılında Irak`ın, Kuveyt`i işgali sonrasında, Kuveyt`e ait petrol kuyularını ateşe vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezi`ni çok büyük bir ateş sarmıştı. Bu ateşle ilgili o dönemdeki yazılı kaynaklarda yer verilen bazı açıklamalar şöyledir:

 

- Kuveyt`de yanan petrol, insan ve hayvanlar arasında ölüme sebep oldu. Uzmanlara göre günde yarım milyon ton petrol duman olarak atmosfere karıştı. Her gün 10 bin tondan fazla is, kükürt, karbondioksit ve büyük miktarda, kanser yapıcı özelliği olan hidrokarbonlar bulut gibi körfez üzerinde asılı durdular... Yalnız Körfez değil, onun şahsında Dünya yandı. (M. Necati Özfatura, Kurtlar Sofrasında Ortadoğu, s. 175)-Ateşe verilen iki kuyu, Türkiye`nin bir günde çıkarabildiği kadar petrol veriyordu ve dumanlar 55 km. uzaklıktaki Suudi Arabistan`dan bile görülebiliyordu. (Hürriyet, 23 Ocak 1991)-Kuveyt`te ateşe verilen yüzlerce petrol kuyusu alev alev yandı. Uzmanların "söndürmek son derece zor" dedikleri petrol kuyularındaki yangının Türkiye`den Hindistan`a kadar olan geniş bir bölgeyi en az 10 yıl süreyle etkileyebileceği bildirildi.

 

Ateşe verilen petrol kuyularında çıkan alev ve dumanlar atmosferi devamlı kirlettiler. Kuveyt gündüzleri gece manzarası arz ediyordu. Alevlerle birlikte yükselen füme rengi duman, Kuveyt semalarında sonbahardan kış mevsimine geçişi hatırlattı... Kuveyt`in tamamının yaşanılır hale gelmesi için en az bir senelik bir zamana ihtiyaç olduğu açıklandı. Kilometrelerce uzaktan görülen alevlerle birlikte yükselen dumanlar, Kuveyt semalarını tamamen kaplayarak ülkeyi yaşanmaz hale getirdi ve varlıklı olanlar Kuveyt`i terk ettiler.Dahran`daki araştırma merkezi müdürü Abdullah Dabbag`ın New York Times`da çıkan açıklamasına göre, Basra Körfezi`ndeki kirlenme neticesinde 106 tür balık, 180 tür yumuşakça ve bölgede yaşayan 450 tür hayvan yaşama savaşı verdi. 600 petrol kuyusundan yükselen dumanların komşu ülkelere yayıldığı, ayrıca kükürt gibi kanserojen maddeler ihtiva eden dumanların asit yağmuruna dönüşerek tarımda verimi azalttığı açıklandı. (M. Necati Özfatura, Kurtlar Sofrasında Ortadoğu, s. 171)

 

Yemin ederim ki bir ateş sizi saracaktır. O ateş bugün Berehut* denilen vadide sönük vaziyettedir... (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.461)Berehut: Bir vadi veyahut bir kuyu adıdır. (Kamus Tercemesi, 1/550)Önceki sayfalarda yer verdiğimiz hadis-i şerifin yukarıdaki ilk kısmında, ateş için "sönük bir vaziyettedir" denmektedir. Ateş, yanıcı bir maddenin yanmasıyla meydana geldiğine göre burada sönük vaziyette bekleyen ateşin kendisi değil, ateşin yakacağı hammaddedir. O halde burada toprak altından çıkarılan petrole işaret ediliyor olabilir. Nitekim hadisteki Berehut denilen yer, bir kuyunun adıdır.

 

 Bu kuyu petrol kuyusu olarak düşünülebilir. Zamanı gelince bu kuyulardan çıkarılan petrol, yanmaya hazır bir ateş haline gelmektedir."O ateş müthiş azap olduğu halde insanları kaplar." O ateş, sadece yanan bir ateş değil, aynı zamanda insanları canından, malından ederek azap içinde, elem-üzüntü içinde bırakacak ve bütün doğayı kirletecek olan bir ateştir."O ateş insanları, malları yakar bitirir." O ateş bir kısım insanların ölümüne sebep olmaktadır. Bunun yanında malları yakarak, maddi zarara sebebiyet verdiği gibi, tüm çevreyi ve doğayı kirleterek de insanların geçim kaynaklarını yok etmektedir."Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanın her tarafına yayılır." O ateşin, "rüzgar ile bulut gibi uçan" kendisi değil dumanıdır. Burada benzetme yapılarak dumanın bulutlara kadar yükseleceği de anlatılmıştır. Bu duman rüzgarın etkisiyle her yöne doğru yayılmaktadır."Geceki sıcağı, gündüzki hararetinden daha şiddetlidir." O ateşin hem gündüz, hem gece devamlı yandığı

 

 anlaşılmaktadır."O ateş insanların başının üzerinden arşın altına kadar yaklaşarak, yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur." O ateşin çok yükseklere kadar tırmandığına ve bu ateşten gökgürültüsü gibi pek şiddetli bir gürültü ile patlamalar meydana geldiğine işaret edilmektedir."Gökte alışılmış olan kırmızılığın aksine bambaşka bir kızıllık yayılacak." Hadisin bu kısmında, olayın gece vakitlerinde meydana geleceğine işaret edilmiştir. Gece vakti meydana gelen büyük infilakın alevleri çok şiddetli bir aydınlanma yapar. Bu kızıl alevlerin meydana getirdiği kızıl aydınlanma, halkın alışık olduğu kırmızı "tan" aydınlanmasından çok ayrıdır. Çünkü gece vakti böyle gündüz gibi aydınlanma olağanüstü bir olaydır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —