DEM Parti Eş Genel Başkanları Karslı Tuncer Bakırhan ile Tülay Hatimoğullarının birlikte yayınladıkları mesaj ile İsrail saldırısını kınadıklarını açıklamaları hem ilginç, hem şaşırtıcı hem de partililerini şok edip, benim de aralarında olduğum gibi iktidarın, havuz medyanın, birçoklarının kafasını karıştırdı.
DEM'in açıklamada, "Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın Beyrut’ta İsrail saldırısı sonucu öldürülmesini kınıyoruz. İsrail’in Lübnan’daki siber saldırılarının ardından Hizbullah komuta kademesini hedef alan son operasyonları bölgesel krizin derinleşmesinden başka bir sonuç doğurmayacaktır. Gazze’de insani krizi derinleştiren, Batı Şeria’ya yerleştirilen çeteler eliyle Filistinlileri göçe zorlayan ve Lübnan’da çok sayıda sivilin katledilmesine neden olan İsrail saldırı dalgasının sona ermesi çağrımızı bir kez daha yineliyoruz" ifadelerine yer verilmiş.
Evet, özetle okuduğunuzda bu mesajı insanı bir mesaj olarak algılanabilecek DEM'in bu mesajının ara satırlarında 'kime, nereye, neden, niye şimdi, ne oldu da? gibi bir çok soruya cevap aranmaya başlandığı da bir diğer gerçektir.
‘Düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü?' dedirten DEM'in bay, bayan eş başkanlarının bu çıkışları normalleşme diyerek önce saraya sonra türkü evine gider gibi Türk Evi'ne gidip, mehdiyeler dizen barış süreci sırasında 'Ne oluyor, Dolmabahçe'de değil, bize getirin, mecliste tartışalım' diye diye' süreci zora sokan, bozulup, buzluğa kaldırılmasına MHP'den, Milliyetçi, Muhafazakarlardan daha çok katkı sunan, aynı CHP, DEM'in demlendirildiği CHP değimliydi?.
Yok canım denecek olursa ortaya koyduğu politik duruşuyla bu ülke de hâlâ aranan muhalefet lideri olduğu söylenen, Konya'da, Trakya'da, İskenderun, Bursa hatta Trabzon'da bile oy alan Demirtaş'ın gerçek solun, solculuğun, sosyalistliğin temsil edeceğinden korkup, dokunulmazlığını kaldırılmasına tam katkı sunan ulusalcı, T.C. levhası sevdalısı, devletçi CHP'nin Özgür Özel'ini de gölgede bıraktığı da diğer bir gerçek değil mi?
Halepçe katliamının ardından heykeli dikilen bölgede yani Gazze yerle bir edilirken oralı olmayan Abbaslı, Saddam heykelli Filistinlilere sahip çıkıp, Kamışlı’da Rusya ile birlikte olan Hizbullah'ın liderine rahmet dileyen DEM'in iki eş başkanı havuz medyada bile aferin alırken, başta partililerince olmak üzere kendisine oy verenleri de şaşırtmış, hatta şok etmiş desem yeridir.
Gerçi, barış süreci şartları arasında olduğu söylenen ve bu nedenle resmi kurumların kapısının girişinde olan ve bana göre olsa da olmazsa da çokta önemli olmayan, önemli olanın Türkiye'nin gerçek anlamda Cumhuriyetle, Adaletler, Hak, Hukuk ile yönetilmesi olduğunu savunduğum T.C. harflerini geri asan CHP'ye oy verdirmekle de bilinen aynı DEM'in arka kapılarda kimlerle demlendiği de masaya yatırılmalı, sorulmalı, sorgulanmalı desek te 'Hewal parti eleştirilemez' denip, bu yönde bir söz, iki yazı yazanlarda bu kez bizzat DEM tarafından hain ilan edildiğini de bilen bir gazeteci, bir vatandaş, bir seçmen olarak iyi bilirim.
Ve bunları bilen biri olarak, 'Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın öldürülmesi sizle yani HEDEP, yok HADEP olmadı DEM ile ne alaka, bu başsağlığı mesajı ne demek, kime rahmet okuyorsun?' demek, sormak, sorgulamakta o kadar kolay değil.
Çünkü lobiciliği lobiye sanan bizim dernekler gibi DEM'in de Hewal ile Helvacılar arasında sıkışıp, kala kaldığı ve ne yapacağını şaşırıp, düşünürken 'tek başına girseydi en az %13 oy alacakken, CHP'nin kuyruğuna takılıp, %5 ila %6 arasında bir oy aldı' tezini doğrulayıp, iyiden iyiye eridiği görülse de diğerlerinde olduğu gibi bu partide de 'Kral çıplak' diyeceklerin yok denecek kadar az oluşudur, belik de bugün Hizbullah'a rahmet okunmasının nedeni.
Neyse haydi Hizbullah lideri Hasan Nasrallah içinde bir yas ilan edin de HÜDAPAR'ın Anayasa ile ilgili çıkışı karşında da ne yapacağını şaşıran, susan olumlu, olumsuz bir şey demeyen eski HDP'nin yeni DEM'in Genel Merkez Bayrağını da yarıya indirin yaptığınız rahmet tam kabul olsun.
Yorumlar