Gözden kaçırmayın

Afyonkarahisarlı Öğrencilerden Viyana’da Bilişim BaşarısıAfyonkarahisarlı Öğrencilerden Viyana’da Bilişim Başarısı

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin farklı ve sağlıklı tatlar ürettiği dersin sonuçları parmak ısırttı.
Ezber bozan içerikleri ve eşsiz tatları ile dikkat çeken ürünleri tanıtan öğrenciler, Afyonkarahisar’da gıda ürünlerinde sıkça kullanılan yeşil mercimeği lokumla birleştirdi. 
Gıda Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencilerinin Seçmeli Tasarım Dersi’nde yeni, hiç denenmemiş ve sağlıklı tatlar oluşturma çabası, yeni bir mutfak kültürü yaratacak tatlar ortaya çıkmasına neden oldu. Öğrencilerin gıda üretim sürecinde teorik bilgilerini pratik uygulamaya dökme şansı bulduğunu söyleyen Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdullah Çağlar, öğrencilerin derse direk katıldıkları uygulama sonucunda oldukça ilgi çeken sonuçlar elde ettiklerini anlattı.
Ürünlerin 3 aylık bir çalışma sonrası ortaya belirten Prof. Dr. Çağlar, ders sonucunda öğrencilerin hazırladığı tüm gıda ürünlerin bağışıklık sistemini güçlendirerek, hastalıkların önüne geçecek şekilde yapıldığını ifade etti.
Yeni bir gıda ürünü ortaya çıkarma sürecinde besinlerin sağlığa fayda sağlaması anlamına gelen fonksiyonel gıdaların üretiminin öncelikli hedefleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Abdullah Çağlar, modern yaşamda tamamlayıcı tıbbın önemine değindi.
“Her bir ilacın faydasının yanında belirli bir yan tesiri var” diyerek insanları fazla zorlamayacak, hastalığa karşı koruyucu etki yapacak gıdalar üretmek istediklerini belirten Çağlar, “Elbette hastalık halinde doktora gitmek gerekiyor. Biz tüketilen gıdalarla hastalığın önüne geçmek istiyoruz.
Bunun için gıdaları fonksiyonel yaparak, bağışıklık sistemini diri tutmayı hedefliyoruz. Elde ettiğimiz bu ürünleri yediden yetmişe tüm vatandaşlarımız rahatlıkla tüketebilir.” dedi.
PATENT ALMAK İSTİYORUZ
Eğitim öğretim yılının başında öğrencilerin konuları ve kullanacakları ürünleri seçtiğini anlatan Prof. Dr. Çağlar, bir iki hafta içinde üretim için hazırlık sürecine başladıklarını ifade etti. Fermantasyonla oluşan sirkeler için bir süre beklenmesi gerektiğini hatırlatan Çağlar, fermante ürünlerin hazırlanmasının zorlu olduğunu kaydetti.
Bahar döneminde de son sınıflar için Yeni Ürünler Geliştirme Dersi’nin verildiğini söyleyen Çağlar, öğrencilerin dersin içerisine aktif olarak yer alarak, uygulamalı olarak her şeyi üretmelerini ve üretimi en iyi şekilde öğrenmelerini hedeflediklerini belirtti. Öğrencilerin ürünleri için patent almayı da planladıklarını söyleyen Çağlar sözlerini şöyle tamamladı, “Üniversite yönetimimiz sahip çıkar ve destek verirse ürünlere patent almayı düşünüyoruz. Hem üniversitemiz hem de öğrencimiz bu durumdan faydalansın istiyoruz.
Özel sektörle de ortak çalışmalara, iş birliğine her zaman hazırız. Özel sektör bizi takip etsin.”
YENİ TATLAR TANITILDI
Ürettikleri ürünler arasında ısırgan otlu lokumdan yeşil mercimekli lokuma, bamya ve mandalina reçelinden yeşil zeytinli baklavaya kadar pek çok yeni tadı icat eden öğrenciler hazırladıkları ürünleri tek tek tanıttı.
Mutfak kültürüne bamyalı kek, ısırgan otu reçeli, yeşil mercimekli kek gibi yeni tatlar ekleyen öğrenciler ısırgan otu, havuç, kestane ve kuşburnundan sirke yapmayı başardı. Cips ve kraker gibi ürünlerin yanında verilen soslarla Afyonkarahisar’a ismini de veren haşhaşı birleştiren öğrenciler haşhaş ezmeli soslarını cipslerle servis yaptılar.
ÖĞRENCİLERDEN DOĞAL 3’Ü 1 ARADA
Derste kendi üçü bir arada kahvelerini yapan öğrencilerinden Sibel Burnaz ve Ece Gülümser Çalıkoğlu, kahvelerini keçiboynuzu, süt ve iğde tozunu karıştırarak üretti. Herkesin şekersiz olarak rahatlıkla içebileceği kıvamıyla dikkat çeken kahvelerine ‘Harnup (keçiboynuzu) Kahve adını verdiklerini anlatan öğrencilerden Sibel Burnaz, “insanların her gün sıklıkla tükettiği kahvede kafeinin bulunuyor.
Oysa keçiboynuzunda ise kafein yerine bol miktarda çinko içeriyor. Çinkonun kemik erimelerine karşı faydaları var. Kahvemizde sadece keçiboynuzu ve süt var. Şeker ve hiçbir katkı maddesi bulunmuyor. Keçiboynuzunu öğütürken sağlıklı olması için içindeki çekirdekleriyle birlikte öğüttük.
Keçiboynuzunun balı, şeker ihtiyacını da karşılıyor. Kahvemizde keçiboynuzu ve sütün yanı sıra iğde tozu da var. İğde tozu da vücuttaki toksinleri atmayı sağlıyor.” şeklinde konuştu.
YEŞİL MERCİMEKLİ VEISIRGAN OTLU LOKUM
Afyonkarahisar’ın dünyaca ünlü lokumun iki yeni türünü yapan Sibel Mertoğlu ve arkadaşları ise, ısırgan otlu ve yeşil mercimekli lokum yaptı. Hem ısırgan otunun hem de yeşil mercimeğin insan sağlığı için çok yararlı olduğunu söyleyen Mertoğlu, “İlk olarak yeşil mercimekten reçel yaptık.
Isırgan otu çok fazla renk maddesi içerdiği için hocamız bunu Afyonkarahisar’la özdeşle lokumda denememizi önerdi. Biz de kendimiz bir formül uydurarak hem yeşil mercimekten hem de ısırgan otundan lokum elde ettik.
Lokumlarımızda nişasta, su ve ısırgan otunu kullandık. Isırgan otu egzama, baş ağrıları, kanın temizlemese ve kan yapıcı özelliklere sahip. Sağlıklı ve değişik bir ürün olması için böyle bir üretim yaptık. Yeşil mercimek de bu bölgede özellikle yöresel bir tat olan bükmelerde kullanılıyordu. Biz bunu lokuma uyarladık.” ifadelerini kullandı.
LAHANA BAKLAVA OLDU
Lahanadan baklava yapan Elif Nazlıcan Oran ise, lahanalı baklava düşüncesinin pek çok kişiye tuhaf geldiğini söyledi. Pek çok arkadaşının “Lahanadan baklava mı olur” dediğini ancak tadına baktıklarında fikirlerini değiştirdiklerini ifade eden Oran, lahananın sağlık açısından çok faydalı olduğunu hatırlattı.
Türk halkının baklavadan vazgeçemediği baklavayı yufka yerine bitkisel ürünlerle elde etmeye çalıştığını vurgulayan Oran, üretimin pek çok deneme ve çaba gerektirdiğini anlattı. Lahananın hazmı kolaylaştırdığını ve bağırsakları çalıştırdığını belirten Oran, “Lahananın neden tatlısı olmasın” diyerek çıktıkları yolda Türk mutfağının en ünlü tatlarından birini farklı tatta üretmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Yeşil zeytinden baklava yapan Elif Karaca ise, yeşil zeytin ve Antep fıstığını kullanarak bir baklava yaptığını açıkladı. Yeşil zeytin koron el kalp hastalığına ve kanser tedavisinde önemli bir yere sahip olduğunu hatırlatan Karaca, yeşil zeytin baklavasının normal baklavanın verdiği bıkkınlığı vermediğini anlattı.