'Bu ekonomik sıkıntılar içinde alabilir misiniz?' bilmem ama yaklaşan kurban bayramınızı, 'komşuda pişerken acaba bize de düşer mi?' ve 'inşallah alabilirsiniz..'

diyerek kurbanınızla birlikte bayramınızı kutlamanız için duacı olduğumu belirtip, bugünkü yazıma başlarken uydu üzerinden yayın yapan ulusal tv TEMPO TV'de her hafta canlı olarak yayınladığımız, 'Gazetecilerle Gündem' adlı programımız,  TEMPO TV'de, gazetelerimiz ve sanal ortamlarımızda yayınladığımız mesajlarınızı da beklediğimiz bayram öncesi yayınlanacak.
Ve canlı yayın programımıza, tv, telefon ekranlarıi laptop aracılığıyla sizi de davet ettiğimi hemen burada şimdi, sıcağı sıcağına belirtmek istiyorum.


Çünkü şu bizim kozmik odası ulusalcılarla dolu CHP'nin kurultayından beter tartışılan Göle Dernekler Federasyonunun seçiminde çalınan hazirün listesi, mükerrer oy iddialarını konuklarımızla birlikte aynı gün art arda sunacağımız iki programda 4 saat boyunca konuşacağız ve kaçırmayın derim. 


TEMPO TV'de canlı olarak sunduğumuz 'Gazetecilerle Gündem' adlı  programımıza davetimizi kabul edeceğinizi umarak şimdi gelelim şu başkanından, özel kalem stajyerinden DNA testi istenen, beyzbol sopası ile fotoğraflar çrkilip  mesajlar verilen ünlü oval ofisli gündeme..


ABD Başkanı Donald Trump'un ikinci kez seçildiği ve yeniden kamp kurduğu Oval Ofis'te kabul ettiği ülke liderlerini medya ve basının önünde haşlama ukalalığına bir yenisi daha eklenirken, haşlanan liderlerin savunmaları ve basın ile medyanın iki yüzlülüğü de bir kez daha dikkatimi çekiyordu. 


Önce kendilerinin beyaz ayı lakabıyla bilinen Rusların ateşine attıkları Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy'le sonrada Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ile düzenlediği basın toplantısında, Güney Afrika'da beyazların hedef alındığını, ötürüldüğünü söyleyen, İngilizlerle Zencileri diri, diri yakan, kara petrol için İsrail'le birlikte Ortadoğu'yu, kırmızı kan gölüne  çeviren büyük insan hakları savunucusu Amerika'nın kulağı kesik, pardon delik Trump'u izlerken Psikolog olmaya gerek olmadığını da anlıyordum.


Çünkü, ne yapacakları konusunda tereddüt duyulan insanların yönlendirildiği psikologlar başta olmak üzere hemen herkes ve liderlerde, 'iki kez yetmez bir kez daha başkan olmam gerekir..' diyerek bizde ki gibi sistemini ve kurallarını bozmaya gayret ettiği Amerika'nın nükleer, teknolojik silahlarının yanında yeşil dolarlarının gücünün yanında müteahhitlikte kazandığı paraların verdiği şımarıklıkla hareket eden bir Trumpu'un olduğunu ve ne yapacağını az çok tahmin etmekteler.


Evet, şu bizim 'hemşo' sermayesini tüketenlerden olan Damallı Doktor Kerimoğlu'nun gitmesiyle biz Ardahanlılarca çokta seslendirilmeyen Bakırköy dahil artık herkesin yakından tanıdığı Trump'un Beyaz Saray'da ki Oval Ofisinden, memleketime uzanarak her yıl Haziran ayının içinde silueti ile Ardahan'a gelen  Atatürk'ü izleyen Damal'ın eski köy yeni mahallesi olan Yukarı Gündeş'te ki Oval Ofise bakmak istedim


Çünkü Amerika'nın oval ofisinde haşlanan son liderin öldürülen insanların katlını ortaya koyan görüntülerini izlerken 'savunma' adı altında yaptığı açıklamayı da es geçmemek ve liderde olsa katil, cani, tek adamlığın, diktatörlüğün bu dünyada ki zalimliğini de es geçmemek gerekir..


Evet, burada hemen şu soruyu sorup, sonra Afrikalı liderinin oval ofiste sırıtarak yaptığı savunmasına ve Ardahan Damal'ın Oval ofisine bir bakalım derim.


Ve, ABD Başkanı Donald Trump'un Beyaz Saray, Oval Ofiste ağırladığı Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ile düzenlediği basın toplantısında, 'Güney Afrika'da beyazların hedef alındığını söylerken, 'hedefe alınanların yani vahşice öldürülenlerin beyaz değil de, siyah olsa bunu yapar mıydı?' diye sormakta gerekir mi?


Bilmem ama bu dünyada hemen şurada sınırımızın ötesi Suriye'de Aleviler, Kürtler, İsrail'de Filistinliler ve diğer birçok ülkede insan hakları, demokrasi, hak, hukuk, adalet, dil, öz yönetim isterlerken öldürülen insanlar konusunda hem Trump'un pişkin suçlu suskunluğunu, hem de onu izleyen sözde insan hakları savunucusu medya ve basının iki yüzlülüğünü de bir kez daha üzülerek görüyordum. 


Çünkü, aynı Trump, Demirtaş, can Ataklı, Özdağlardan sonra Öcalan gibi uluslar arası bir komploya kurban edilen İmamoğluların tutuklanmasına 'Biz kimsenin hele hele dostlarımızın İçişlerine karışmayız' dediği gibi Irak'ta sonra Suriye'de ve Arap baharı adı altında Ukrayna'da, Afrika'da öldürülen milyonlarca çel, çocuğu düşünmezken, öldürülenlerin kendisi gibi beyaz yani kendilerinde olanlar olduğunu söylerken onu izleyen medya ve basın da 'bu ne iki yüzlülük?' diye soracağına, 'Orası Güney Afrika değil, Kongo olduğunu' haberleştirip, 'orada yada bura da sonuçta öldürülenler insan değil mi?..' diyeceğine adeta Afrika liderini kurtarmaya çalışıyordular..
Ve başında olduğu ülkesi kan gölüne dönen Güney Afrika Başkanı Ramaphosa ise 'savunma' adı altında 'başında olduğu ülkesin de çok fazla şiddet suçu olduğunu ancak siyahların da beyazların da şiddetin hedefi olduklarını belirtirken katilliğini de onaylayan 'ülkemizde suç var. Maalesef suç işlenerek öldürülenler yalnızca beyaz insanlar değil," sözlerini sarf ediyordu.


Neyse, dün ve hem ABD'de hem de ülkemizde resmi kayıtlarda 'hâlâ terörist denenlerle merhabalaşılan ve bugünün lideri olunanların 'barış getireceğiz' dediği bir dünya da 'bu yaşananlara, iki yüzlülüklere ne benim nede senin aklın ermez...' diyerek  burayı geçerken 'şu bizim Damal'da ki Oval Ofis meselesi ne odu?' diye soracak bir Trump'ta bize de mi gerek acaba?..


Onu da, 7 aydır tutuklu bulunan ve geçtiğimiz gün mahkemeye çıkan İstanbul-Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in, “Ben, Esenyurt Belediyesine kayyım atamak istedikleri için buradayım. Ben, İmamoğlu’nun arkadaşı olduğum için buradayım. Ve nihayet ben 'Kürt' olduğum için buradayım. Tüm bunlar suç ise, sahip olduğum tüm bu değerlerle onur ve gurur duyuyorum” diyerek yaptığı savunmasının içinde ki 'Kürt' olduğum için buradayım..' satırlarını çıkararak haberleştirenlere, 'Marsilya'dan gelen 1 milyon dahil toplanan onca paracıklar, şampiyonluk ne oldu?' sorusunu sormayıp, 'Kim başkan olacak?' diyen bizim sözde gazeteci ve üç maymunu oynayan iki yüzlülere sormak gerek..