Gözden kaçırmayın
Afyon Belediyesi kamu oyuna duyuru yaptıBasın Odası’nda 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla değerlendirmede bulunan Gazeteci Ertuğrul Sevim, “Maalesef bugün ilimizdeki gazeteciler asgari ücretle maaş alan bir kitleyi oluşturuyor.
Bu durum kültürel bir yozlaşmanın ifadesidir. Bugün gazeteleri resmi ilan sayesinde ayakta tutuyorlar. Günümüzde basın sektörü kendini çeviremez bir hale gelmiştir”1 diye konuştu.
Gün FM’de yayınlanan Basın Odası dinleyicileriyle buluştu.Gazeteci İsmail Akar’ın hazırlayıp sunduğu programa Gazeteciler Ahmet Tunca, Polat Yılmaz ve Ertuğrul Sevim yorumcu olarak katıldılar. Programda bu hafta 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla geçmişten günümüze basınımızın durumu konuşuldu.
“10 Ocak dolayısıyla ilimizde çeşitli kutlamalar ve toplantılar yapıldı”10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla tüm basın mensuplarını kutlayan Gazeteci İsmail Akar, “1961 yılında 212 sayılı Basın Yasası’nın kabul edilmesiyle gazetecilere sendikalaşma hakkı verilmişti. Ayrıca erken emekli olma hakkı da gelmişti.
Daha sonraki yıllarda bu hak gazetecilerin elinden alınmış olsa da o zaman gazeteciler böyle haklara kavuşmuşlardı. 10 Ocak dolayısıyla ilimizde çeşitli kutlamalar ve toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda gazetecilerin sorunları tartışıldı.
CHP Belediye Başkan Adayı Mehmet Ecer, bir kokteyl vererek gazetecilerle buluştu. Ardından Ak Parti Merkez İlçe Başkanlığı’nca gazetecilere bir kahvaltı verildi. Kahvaltıda Ak Parti İl ve Merkez İlçe Başkanları ile Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, gazetecilerin sorularını cevaplandırdılar.
Cumartesi sabahı ise yeni açılan Badem Kafe işletme sahipleri gazetecilere bir kahvaltı verdi. İlçelerimizde de Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Siyasilerin tümü mesajlar yayınlayarak, bu günü kutladılar. Radyomuzda da canlı telefon bağlantılarıyla 10 Ocak için özel bir yayın düzenlendi” diye konuştu.
“Basınımız bugün düne göre daha zayıf ve daha etki altında”Basının tüm dünyada dördüncü kuvvet olarak kabul edildiğini kaydeden Gazeteci Ahmet Tunca, “Basınımız bugün düne göre daha zayıf ve daha etki altında. İktidarın etkisi altında hareket eder oldu, buna mecbur bırakıldı. Bu durumda gazetecilik mesleğinin bir anlamda ayağa düştüğünü gösteren en büyük emarelerden birisi.
Çoğu gazete sahibi ve gazeteci baskılardan dolayı bu mesleği yapamaz hale geldiler. Ama Aralık ayından bu yana yaşanan olaylarla basınımız yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Daha önce eleştirmekten korkan, yazamayan birçok gazeteci yazmaya başladı. Bu da sevindirici bir gelişme.
Demek ki basın zorla baskı altına alınamıyor. Alınsa da bu durum bir süre devam ediyor, sonra normale dönüyor. Basın halkın gözü, kulağı, sesidir denir. Son yıllarda halkın gözü, kulağı, sesi olmaktan çıktı, iktidarın gözü, kulağı, sesi olmaya başladı. Bu da utandırıcı bir durumdur. Dünyada bizim kadar gazetecisini içeriye atan bir ülke daha yoktur. Bu sıralamada da sınıfta kaldık.
Basın mensuplarının iş güvenceleri yok, maaşları az. Yarın güvenceleri yok. Sıkıntılar çok fazla. Bu sorunların çözülmesini bekliyoruz” şeklinde değerlendirmede bulundu.
“Çağdaş ülkelerde basının ciddi görevleri vardır”
Tüm basın çalışanlarının günlerini kutlayarak sözlerine başlayan Gazeteci Polat Yılmaz, “Bu mesleğe bir şekilde bulaşmış tüm insanlar şu anda çalışmıyor olsalar dahi her zaman gazeteci gibi davranıp yaşıyorlar.
Bu nedenle çalışan gazeteciler diye ayırmamak lazım. Bugün ekonominin getirisi olarak ülkemizdeki ulusal basın holdinglerin sözcüsü durumuna düşürüldü. Yerelde de ekonomik gücü düşük şirketlerin elinde kaldı.
Bu işe sonradan girenlerde maalesef bu işi yapamadılar. Basını kendi gruplarının, kendi menfaatlerinin sözcüsü durumuna getirdiler. Çağdaş ülkelerde basının ciddi görevleri vardır. Dördüncü kuvvet denir. Ama ülkemizde ve benzeri ülkelerde basının böyle bir gücünden söz edilemez.
Egemen olan güç kimse, basın onun peşine takılmak durumunda kalıyor. Gazetecilerin de diğer meslek mensuplarının olduğu gibi birçok sorunu var. Bu sorunların çoğu da toplumun ekonomi ahlakıyla ilgilidir” diye konuştu.
“Sanırım artık gazeteciliğe toplumumuzun ihtiyacı kalmadı”
Geçmişten günümüze gazeteciliğin itibar kaybettiğini belirten Gazeteci Ertuğrul Sevim, “Maalesef bugün ilimizdeki gazeteciler asgari ücretle maaş alan bir kitleyi oluşturuyor. Bu durum kültürel bir yozlaşmanın ifadesidir.
Bugün gazeteleri resmi ilan sayesinde ayakta tutuyorlar. Günümüzde basın sektörü kendini çeviremez bir hale gelmiştir. Sanırım artık gazeteciliğe toplumumuzun ihtiyacı kalmadı. Çünkü toplumumuz bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi oluyor.
Türkiye’nin her anlamda ileriye gideceğini, yabancıların buna karşı çıkacağını düşünüyor. Bu nedenle insanımız ne gazeteye, ne gazeteciye, ne de kitaba pek ihtiyaç duymuyor. Bu yozlaşma süreci bugün doruğa ulaştı. Bundan sonra da çok fazla düzeleceğini zannetmiyorum” dedi.
“Bizim görevimiz eleştiriye kızmak değil, eleştiriden ders çıkarmaktır”
Programda ayrıca bir gün önce Gün FM yayınına telefonla bağlanan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları da yayınlandı. Tüm Afyonkarahisarlılara selam ve sevgilerini ileten Kılıçdaroğlu, “Gazetecilik çok önemli bir görev.
Gazeteciler kamu görevi yaparlar. Çünkü sordukları soruların tamamını halk adına sorarlar. Halkı aydınlatırlar, bilgilendirirler. Olayların akışı nedir, arkasında neler vardır, bu konularda kamuoyunu bilgilendirirler.
Çalışan gazeteciler dünyanın her yerinde saygın bir görevi yerine getirdiklerinin bilincindedirler. Dolayısıyla daha özgürce, daha korkusuzca görevlerini yaparlar. Ama maalesef ülkemizdeki gazeteciler çok zor koşullarda görev yapıyor.
Gazetecilerin önünü açar, haber alma haklarındaki engelleri kaldırırsanız halkın özgürlüğünü sağlamış olursunuz. Gazeteci özgürce haberini yapacak, yayınlayacak. Dolayısıyla da herhangi bir baskıyla karşı karşıya kalmayacak. Ama bizim ülkemizde doğruları yazan gazetecilerin çoğu zaman işlerine son verilir.
Gazete patronlarının üzerine baskı kurulur. Bunlar demokraside uygun olmayan şeylerdir. Hangi görüşten olursa olsun tüm gazetecilerin yaptığı eleştirileri saygıyla dinlemek zorundayız.
Bir politikacı olarak ben, beni eleştiren yurttaşlarımı saygıyla dinlemek zorundayım. O yurttaşların duygu ve düşüncelerini dile getiren gazeteciye de saygı duymamız gerekiyor. Bizim görevimiz eleştiriye kızmak değil, eleştiriden ders çıkarmaktır” diye konuştu.
Programın sonunda 12 Ocak 1995 tarihinde trafik kazası sonucu aramızdan ayrılan Usta Gazeteci Fatih Gümüş’te rahmet ve saygıyla anıldı.
Yorumlar
Yorum Yap