Gözden kaçırmayın

Emniyet Ekiplerinin Eğitimleri Sürüyor Emniyet Ekiplerinin Eğitimleri Sürüyor 

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Tıp Fakültesi’nde araştırma görevlileri için temel eğitim kursu düzenlendi. Sekiz ayrı panel halinde gerçekle eğitim kursunda tıbbi ve mesleki konuların yanı sıra hasta hakları ve hastalarla iletişim konuları da ele alındı.Bu yıl yedincisi düzenlenen ve iki gün süren temel eğitim kursunun, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tülay Köken moderatörlüğündeki oturumunda AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi İletişim Tasarımı ve Grafik Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, “Sağlıkta Kişilerarası İletişim” konulu bir sunum gerçekleştirdi.AKÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı Uzmanlık Sonrası Eğitim Koordinatörlüğünce, Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Yaman, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ömer Özbulut ile Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Erbay’ın organizasyonunda gerçekleştirilen seminerdeki konuşmasında, genel iletişimin yanı sıra her kademede görevli sağlık çalışanları arasındaki iletişim konusunu da ele alan Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, “Medikal iletişim ortamında sağlık çalışanları bir yandan hastalarla ve hasta yakınlarıyla iletişim kurarken diğer yandan da kendi meslektaşlarıyla iletişim halindedirler. Tüm bu ilişkilerde göz önünde bulundurulacak ilk konu, insan yaşamının kutsallığıdır. Yaşamın kutsallığını gerçekten kabul edebilirsek yaşama değer katan sağlık hizmetinin de kutsal bir görev olduğunu anlayabiliriz. Latince karşılığı ‘pati’ olan hasta, ‘acı çeken’ demektir. Anadolu insanı bu durumu ‘Hekimden sorma, çekenden sor’ diye ne güzel tanımlamıştır. Allah kimseye dert vermesin, derdi, çeken bilir. Doktorun görevi de o derdi paylaşmak ve o derdi tedavi edip ortadan kaldırmaktır. Nasreddin Hoca ‘Damdan dü gelsin yanıma!’ derken aslında kendi derdine ortak aradığını söylemek istemektedir” dedi.Genç hekimlerin hastayla ve hasta yakınlarıyla iletişim kurarken olaya ve duruma doğru teşhis koyması gerektiğini de vurgulayan Doç. Dr. Nakilcioğlu şöyle konuştu: “Hastaneden ve klinik hizmetlerinden söz edildiğinde, bir yanda hasta ve hasta yakını, diğer yanda ise sağlık görevlisi var kabul edilir, yani tedavi eden ile tedavi alan farklı kesimler gibi algılanır. Oysa gerçekte iki kesim vardır, ama iki hasım yoktur! İkisi de aynı madalyonun iki yüzüdür. Çünkü hepimiz insan olma ortak paydasında birleşiyoruz. O halde gerek hasta ve yakınlarıyla gerekse kendi meslektaşlarımızla ilişkilerde önce iki insan arasında sağlıklı iletişimin nasıl yürütüleceğini iyi bilmeliyiz. İletişimin temeli sevgi, saygı, güven ve adalete dayanır. Başarılı iletişimin sırrı, karşımızdakini adam yerine koymaktır, saygın bir insan olarak ona değer verdiğimizi göstermektir.”Sağlık iletişiminde temel hedefin hasta memnuniyeti ilkesi olduğuna dikkat çeken Nakilcioğlu bu konuda hastayla düzgün iletişim kurmanın pek çok sorunu daha başından çözeceğini belirterek şunları kaydetti: “Burada asıl amaç, kaygılarını ve beklentilerini iyi teşhis ederek hastayı anlamaya çalışmaktır. Sağlıklı iletişim kurmak hekimler olarak öncelikle bizim görevimizdir, hastanın değil.Önce hastaya kulak verelim, onu iyi dinleyelim, sonra sorular sormaya başlayalım. Hastanın korkularını öğrenelim, yapılacak müdahale konusunda hastayı bilgilendirelim, onunla işbirliği yapalım ve onun derdini gerçekten paylaşmaya çalışalım. Unutmayalım ki, bugün neşter tutan, yarın neşter altına yatan olabilir. Doktor da hasta olur, çünkü o da insandır”.Kişilerarası iletişimde empatik davranmanın önemine de değinen Nakilcioğlu, sağlık görevlisinin daima “Ben olsam ne yapardım?” diye düşünmesinin büyük yararlar sağlayacağını ifade ederek, “Tedavide kullanılacak en keskin ilaç sevgidir. Hastaya sevgi duymayan hekim, onunla doğru iletişim kuramaz. Hastayı sevmek, insanı sevmektir! O, sevgiyi sizin gözünüzden okur. Sevgiyi anlamak için de tahsil gerekmez. Unutmayalım ki, görevimiz, hastalığı değil, hastayı tedavi etmektir. Aslında bizim insanımız uyumludur, hatta garibandır, kalenderdir. Onun istediği şey, biraz ilgi, biraz sevgi, tatlı dil ve güler yüzdür. Ne olur, bunları ondan esirgemeyelim” şeklinde konuştu.