Gözden kaçırmayın
İçimizdeki İrlandalılarAfyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hukuk Fakültesi lisansüstü seminerlerine devam ediyor. 25 Şubat 2014 tarihinde 9’su düzenlenen “İslam ve Hukuk” başlıklı lisansüstü seminer, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof Dr Ali Şafak Balı’nın açış konuşmasıyla başladı.Dekan Balı konuşmasında, fakülte olarak düzenledikleri lisansüstü seminerler araştırma görevlilerinin yetişmelerine katkı sunmayı amaçladıklarını söyledi. Balı, “Bu etkinleri düzenlememizdeki nedenlerden biri Afyon Kocatepe Üniversitesi’deki araştırma görevlilerinin yetişmelerini bir katkı sunmak, onları multidisipliner çerçeve içerisinde hukuk bilimi dışından da görüşlerin karşılaşmasını sağlamaktır. Bir diğer amacımız da bir bilimsel toplantı olmasından öte sohbet havasında geçen bir ortamda farklı alanlardan gelen uzman ve akademisyenlerin birbirlerinden bilgi noktasında istifade etmeleridir” dedi.2 oturum halinde gerçekleştirilen ve farkı alanlardan toplam 7 akademisyenin söz aldığın seminerin ilk oturumunu AKÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Bayraklı yönetti.Birinci oturumda ilk olarak söz alan AKÜ İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Musa Akpınar, Kuran’da nesh konusuyla ilgili bilgiler verdi. Akpınar konuşmasında neshin Kuran’da yürürlükte olan bir hükmün daha sonra gelen bir ayetle yürürlükten kaldırılması olduğunu kaydetti. İslam’da nesh konusunun din âlimlerince tartışmalı bir konu olarak ele alındığını ifade eden Akpınar, “Kuran’da açısından baktığımızda nesh Kuran’da yürürlükte olan bir hükmün daha sonra gelen bir ayetle yürürlükten kaldırılması olayıdır” diye konuştu. Akpınar şöyle devam etti:“İslam âlimleri Kuran’a nesh olup olmadığını tartışmışlardır. Bir ayet gelmiş, bir hüküm ortaya koymuş, daha sonra başka bir ayet gelerek o hükmü yürürlükten kaldırmış. Beşeri hukuka baktığımız zaman sık sık kanunların ve yönetmeliklerin değiştiğini görüyoruz ama ilahi kanunlara bakıldığında Kuran açısından düşünüldüğünde böyle bir şey olur mu olmaz diye İslam âlimleri tartışmışlardır. Geçmiş âlimlerin birçoğu Kuran’ın kendi içerisinden delil getirerek, akli deliller getirerek Kuran’da bazı ayetlerin bugün için yürürlükten kalktığını uygulamasının olmadığını ifade etmişlerdir”.-Nesh konusunda din âlimleri mutabık değilAyetlerden örneklerle açıklamalar yapan Akpınar, bu konuda Bakara suresi 106. ayetin açıklayıcı olduğunu ifade etti.Akpınar şöyle devam etti:“Bakara suresi 106. ayette ‘Biz bir ayeti yürürlükten kaldırır veya unutturursak onun yerine daha iyisini veya benzerini getiririz’ diyor. Bu ayeti ele alarak İslam âlimleri Kuran’dan bazı ayetlerin kalkmış olabileceğini belirtmektedirler. Maun suresi 101. ayette ise ‘Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman ki Allah ne indirdiğini en iyi bilendir, siz sadece uyduruyorsunuz derler’ demektedir. İşte bu ve bunun gibi ayetleri delil getirerek Kuran’ın kendi içerisinde bir nesh olduğunu iddia etmişlerdir. İslam âlimleri bazı ayetleri hüküm açısından incelediğinde orada birbiri ile çeli ve aynı anda uygulama imkânı bulunmayan ayetlerle karşılaşmışlardır. Bu durumdan dolayı da Kuran’da nesh yani yürürlükte olan bir hükmün yeni gelen bir ayetle ortadan kalktığını söylemişlerdir. Bazı âlimler de incelemelerde bulunurken ilahi kanunlarda asla çelişki olmayacağını, her ayetin hükmünün olduğunu ifade ederek Kuran’da nesh olmadığını açıklamaya çalışmışlardır”.Akpınar’ın ardından söz alan Arş. Grv. Gamze Nur Zencir ise İslam hukukunda ve 5901 sayılı kanunda vatandaşlık konusunda bilgiler verdi. Zencir, Türk vatandaşlığı kazanmanın doğumla ve sonradan kazanılan vatandaşlık hakkı olarak ikiye ayrıldığını söyledi.Zencir şunları kaydetti:5901 sayılı Kanunda vatandaşlık, “doğumla kazanılan ve sonradan kazanılan vatandaşlık” olarak ikiye ayrılmıştır. Doğumla kazanılan vatandaşlıkta soy ve esası temel alınmıştır. Tamamlayıcı unsur olarak ise toprak esasına yer verilmiştir. Buna göre Türk anne ve Türk babadan doğan bir çocuk doğal olarak vatandaşlık kazanır. Toprak esasına göre ise annesi ve babası Türk olmayan ve Türkiye’de doğan bir çocuğun vatansızlığını engelleyebilmek için kanuna koyulmuş bir usuldür. Buna göre bu çocuklar Türk vatandaşlığını kazanır. Bunun dışında yetkili makam kararıyla vatandaşlığın kazanılmasıdır ki burada kişi başvurur ve devletin ilgili makamları karar verir. Bunun dışında kendi isteği ile Türk vatandaşlığından çıkan kişilerin yeniden vatandaş olabilmeleri için başvuru yapmaları ve evlilik yoluyla vatandaşlığa geçmektir”Son olarak söz alan Prof. Dr. Hasan Hüseyin Bayraklı ise zekât ve vergi konularını aktardı. Bayraklı, zekât ve verginin benzer ve farklı yönlerinin olduğu hususları anlattı. Bayraklı “Vergi ve zekât kavramlarının akçeli bir ilişkisi olmasına rağmen aslında bulundukları ülkeye ve yönetim şekline göre şekli belirlenmiş olmaktadır” dedi.Vergide de zekâtta da toplum yararı esastırVergide de zekâtta da toplum yararının gözetildiğini kaydeden Bayraklı, sözlerine şöyle devam etti:“Her ikisinin de toplum yararı vardır. Alınan vergilerle kamu hizmeti yapılırken zekattan da zekat alabilecek kişilerine ekonomik durumlarına katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Her ikisinde de karşılık yoktur. Devlet alacağı vergi ile ne yapacağını söylemez ama reklam amacıyla o vergilerle okullar, köprüler yaptık diye söyleyebilir. Din açısından bakıldığında da dünyada bir karşılığı yoktur. Dünya hayatında bir karşılığı yokken ahrette bunun karşılığını ya da cezasını görmek mümkündür. Zekâtta niyet varken vergi de böyle bir şey yoktur. Vergi ödemeyenlere devlet ceza verirken, zekâtta bir ceza en azından dünya hayatı için yoktur.”Seminerin ikinci oturumunda ise Yrd. Doç. Abdullah Damar tarafından “Kuran’da Adalet”, Yrd. Doç. Dr. Hasan Mor tarafından “İslam’ın Uluslararası Hukuk Yaklaşımı”, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Duran tarafından “İslam Hukukunda Hak ve Hürriyetler” ve Zeynep Özkan tarafından “Bir uzlaşı Metni Olarak Medine Vakası” konularında sunumlar yapıldı.Konuşmacılara AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Kemalettin Çonkar tarafından teşekkür belgelerinin verilmesinin ardından oturumlar sona erdi.
Yorumlar
Yorum Yap