Gözden kaçırmayın
Mısırlıoğlu Poşet kadar değeriniz yokDoçent Doktor İsmail Hakkı Nakilcioğlu tarafından Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanlığı subay, astsubay ve erlerine “Halkla İlişkiler ve İletişim Becerilerinin Geliştirilmesi” konulu bir konferans verildi.İl Jandarma Komutanlığı Toplantı Salonu’nda düzenlenen konferansta Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İletişim Tasarımı ve Grafik Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ve Cumhuriyet’in kazanıldığı topraklarda görev yapmaktan onur duyan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını saygıyla selamlayarak başladığı konuşmasında halkla yakın ilişki kurmada iletişimin önemine değinerek “İnsanoğlu belirli bir süre ekmeksiz, susuz, hatta birkaç dakika havasız bile durabilir, ama iletişimsiz yaşayamaz. Önemli olan, iletişimi kesmek, engellemek değil, onu düzgün biçimde kullanabilmek ve yönetebilmektir. Halkla sürekli yüz yüze olan jandarmanın insanlarla ilişkilerinde en güçlü silahı iletişimdir. İletişimden yararlanarak hem devletin saygınlığını artırabilir hem de halkın devlete olan bağlılığını pekiştirebiliriz.” dedi.Afyonkarahisar ili ve ilçelerindeki Jandarma Komutanlıklarında görevli personelin katıldığı Hizmetiçi Eğitim Programı kapsamında düzenlenen, yaklaşık üç saatlik konferansın ilk oturumunda halkla ilişkiler kavramı üzerinde duran Doç. Dr. Nakilcioğlu, saygın bir kamu hizmeti yürüten jandarmanın hem devletin hem de vatandaşın hakkını korumakla yükümlü olduğunu hatırlatarak “TSK mensupları da sonuçta Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıdır, yani hepimiz aynı demirdeniz, aynı hamurdanız, insan olma ortak paydasında birleşiyoruz” diye konuştu.Halkla ilişkileri, “kurumların kitlelerle iletişim kurmak amacıyla yürüttükleri, kamu yararı esas alınarak sürdürülen düzenli çalışmalar” şeklinde niteleyen Nakilcioğlu, bu çalışmalarda asıl amacın, vatandaşla etkili iletişim kurmak, kurumu sevdirmek, bir tutumu benimsetmek ve halkı inandırmak olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:“Bu amaç çerçevesinde bilgisizliği bilgiye, ilgisizliği ilgiye, sempatiyi kurumsal kimliğe dönüştürebilmeliyiz. Her birimiz deneyimli bir halkla ilişkiler uzmanı gibi davranarak, kendine güvenen; insan ruhundan anlayan; içe değil, dışa dönük davranan; ürküten değil, yönlendiren ve ekip ruhunu benimseyen bir kişiliğe sahip olmalıyız.”Halkla ilişkilerde başarılı olabilmek için uyulacak kurallara da değinen Nakilcioğlu bu kuralları şöyle sıraladı:“Başarının ilk adımı, halkın deyimiyle, önce adam olmaktır; sonra herkese adam gibi davranmaktır. Bunların ardından, karşısındakini adam yerine koymak; iletişimi iyi bilmek; bilgi ve deneyimini sürekli geliştirmek gelir.Türk Silahlı Kuvvetleri’nin müntesibi olmak gibi onurlu bir görevi üstlenmiş olan kişi, sadece askeri ortamdaki davranışlarına değil, özel hayatına da dikkat etmek zorundadır. Gelişmek ve olgunlaşabilmek için kamu görevlisi özeleştiri yapabilmeli, üstlerine ve mesai arkadaşlarına güven duymalı, aynı zamanda da çevresine güven vermelidir. Ayrıca hem hizmet sunduğu kurumun hem de halkın çıkarlarını sonuna kadar korumayı kendine görev saymalıdır.”Kişisel ve kurumsal anlamda saygınlığın korunup sürdürülebilmesi için bazı temel konuların altını çizen Doç. Dr. Nakilcioğlu, “Çalıştığımız kurumun sırlarını korumayı ilke edinelim. Rüşvete asla bulaşmayalım. Hiç kimse hakkında dedikodu ve haksız eleştiri yapmayalım. Kendimizi sürekli yenileyelim, gelişmelere açık olalım. İnsanları soğutucu değil, eğitici olmayı ilke edinelim. En önemlisi, içinde yaşadığımız halkın inanç ve kültür değerlerine lütfen saygılı olalım. Halkın moral ve düşünce yapısıyla bağdaşmayan, onun güvenini ve desteğini arkasına almayan hiçbir hareket, hiçbir eylem veya kampanya başarıya ulaşamaz. Halkın güvenini sağlamak için de vatandaşa, onu daima dikkate aldığımızı göstermek zorundayız.” dedi.Vatandaşla sağlıklı ilişki kurabilmek için somut iletişim örnekleri de sunan Nakilcioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:“Kişisel davranışlarda genellikle iki farklı tutum ortaya çıkar. Eğer görevli kişi, muhatap olduğu insanla aynı düşüncede değilse ya bağırmak, yüz çevirmek, ilgilenmemek, dinlememek gibi bir tutum sergiler ya da doğru yolu tercih ederek ‘belli bir değeri vardır’ diye karşı düşünceyi dinleyip anlamaya çalışır.Aynı şekilde görevli, kendisinin hatalı olduğunu anlarsa hatasında ısrar etme yerine, karşısındakinin düşüncelerine katılma yolunu seçebilir ve seçmelidir. Yaptığımız işler kimi zaman takdir edilmeyebilir, hatta takdir yerine, tekdirle dahi karşılaşabiliriz. Böyle durumlarda görevden soğumak yerine, kendi onurumuz için iyi ve doğru bildiğimiz işi yapmaya devam etmeliyiz. Halkın ifadesiyle söyleyecek olursak: İyilik yap, at denize, balık bilmezse Hâlik bilir!”Yasal mevzuatın öngördüğü çerçevede jandarmanın, görevini mükemmel biçimde yerine getirirken, olayları vatandaş cephesinden de değerlendirmesi gerektiğine işaret eden Nakilcioğlu, “Vatandaşın davranışları her zaman arzuladığımız şekilde olmayabilir. Vatandaşı değiştirmek bizim elimizde değildir. Yapmamız gereken şey, onu tanımaya ve anlamaya çalışmaktır. Sonuçta biz de vatandaşız! Ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimiz önemlidir. ‘Hayır’ demenin de çeşitli yolları vardır.” diyerek konuyla ilgili şu önerilerde bulundu:“Halkla iletişim sırasında kullanacağımız yumuşak ve inandırıcı bir ses, vatandaşı yatıştırır, sahibine de itibar kazandırır. Kızgın ve sert bir ses ise vatandaşı daha da kızdırır, anlaşma kapılarını kapatır. Sıcak ve sempatik ses, karşımızdakine yardım arzusunu gösterir, ona güven verir ve işbirliği sağlar. Soğuk ve kayıtsız ses ise çok meşgul ve yorgun olduğumuz izlenimi doğurur, ilgisizliği gösterir, tepkiye yol açar. Halkın güvenini sağlamak için görünüşümüz derli toplu, hareket ve tavırlarımız tutarlı olmalıdır. Münakaşadan ve azarlamadan sürekli kaçınmalı, vakarlı ama daima güler yüzlü olmalıyız.”Gerek şehir merkezlerinde gerekse kırsal kesimde insanlarla çoğu zaman yüz yüze olan jandarmanın halka güven verme ve halkın güvenini kazanma noktasında empatiden yararlanmasının olumlu sonuçlar doğuracağını ifade eden Doç. Dr. Nakilcioğlu, “Sempatik olamasak da empatik olmak zorundayız. Empati, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durumu ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve özümlemek demektir. Başka bir deyişle empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır.” şeklinde konuştu ve empati sağlamak için şu üç kuralın uygulanması gerektiğini vurguladı:1) Bir insanın kendini karşısındaki kişinin yerine koyarak, olayları onun bakış açısıyla değerlendirmek.2) Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamak ve hissetmek.3) O kişiyi anladığını muhatabına göstermek.Nakilcioğlu, bir Kızılderili atasözünü hatırlatıp “Birini yargılamadan önce, o kişinin ayakkabılarıyla dolaşın.” diyerek konuşmasını tamamladı.
Yorumlar
Yorum Yap