Gözden kaçırmayın

Bu yılda Afyonkarahisar eğitiminde yetkili sendika belirleme çalışmaları 23 Mayıs itibariyle sona erdi.
Türk Eğitim-sen olarak Milli Eğitimde 2606 sayısını Afyonkarahisar genelinde ise üniversite ve Yurt-Kur ile birlikte 2844 üye sayısını elde ettik.
Bize bu süreçte bıkmadan, usanmadan, Allah(c.c.) tan başkasına eğilmeden, bükülmeden yolunuza devam edin; yanınızda biz varız diyen 2844 omurgalı ve onurlu duruş insanı yol arkadaşımıza teşekkür ediyoruz.
Bu sene yaşanan yetki yarışında diğer yıllara göre bütün değer yargıları kaldırılıp yerlerine ‘’her şey mubah’’ ölçüsüzlüğü getirildi. Bütün insani, ahlaki, dini kurallar kaldırılıp yerine ‘`ne pahasına olursa olsun’’ kuralı konuldu.
Bir tarafta yalnızca üyelerinden ve eğitim çalışanlarından destek alan Türk Eğitim-Sen. Diğer tarafta ise en tepedeki bürokratından, tetikçi şube müdürüne, makam pazarlamacı yandaş sarı sendikasına, şantajcı siyasetçisinden menfaatperest müdürüne kadar bir dizi adalet ve hakkaniyet duygusunu yitirmiş insanına karşı verilmiş yetki yarışı mücadelesiydi.
Arkadaşlarım üye için sayaç tutmadığımı, sayılara hiçbir zaman takılıp kalmadığımı bilirler. Biz, bütün bu üye sirkülasyonunu, üye geliş ve gidişlerini sayıyla değil hep insani ve ahlaki boyutuyla değerlendirdik.
Sendikasından ayrılırken insanların nasıl utandığını, mahcubiyetini gizlemek için nasıl köşe bucak kaçtıklarını, bazılarının işi arsızlığa ve yüzsüzlüğü verip kendilerince haklı ama komik gerekçeler icat ettiklerini gördük.
Her ne ve kim olursa olsun, insanı aşağılayan, insanın aşağılanmasından medet uman, sözde yükselişini insanın ve insanlığın irtifa kaybetmesine endeksleyen kişi ve kurum her kim olursa olsun, Allah’ından bulsun.
İnsanı; vicdanı, iradesi, aklı, değer yargıları, haram-helal ölçüsü dışında bir tercihe zorlayan her kim ve ne ise Allah belasını versin.
Kesinlikle istifa edenlere istifa gerekçelerini sormam ama çoğunun istifası ve malum sendikaya üye oluş gerekçeleri, insan iradesine saygısızlığın geldiği noktayı gösteriyor;
Ben yurt dışı mülakatına gireceğimde, istifa et gel, dediler.
Eşim, eş durumundan tayin isteyecek bize geç de eşini senin yanına aldıralım, dediler.
Son kozları malum; Bütün müdürlükler sıfırlandı, beni müdür yapacaklarmış !
Görevde mi yükseleceksin geç o sendikaya, tayin mi yaptıracaksın geç o sendikaya, torpil mi lazım geç o sendikaya, vekaleten idareci mi olacaksın geç o sendikaya, karnın mı ağrıyor geç o sendikaya.
Diyorum ya, bana insan iradesiyle, kişinin aklı, irfanı ve vicdanıyla tercih ederek üye olanını getirin, heykelini dikeceğim. Yok, bulamazsınız.
Zaten malum sendikaya sendikal gerekçelerle üye olacak adamın aklından şüphe etmemek mümkün değil, çünkü sendika değiller.
Memur-Sen Genel Başkan yardımcısı Murat Bilgin 2 Ocak 2013 tarihinde Aktif Eğitm-Sen ayrılırken onları Uhut Dağı’nın Okçularına benzeterek aslında yaptıkları işin tamamen İdeolojik olduğunu açıkça dillendirmişti. Yani küffara karşı bir mücadele verdiğini ima etmiş ve bu kategoriye kendi yanında yer almayan herkesi katmıştır. Bu gün de malum zihniyet yaptığı basın açıklamasıyla aynı görüşünü devam ettirmektedir.
Hükümetle neredeyse her konuda fikir birlikteliği içerisinde bulunması da memurların haklarını almada aslında bir fren görevi üstlenmiştir. Malum anlayış rica ederek, el pençe bağlayarak, Padişahım çok yaşa diyerek hak aramaktır. Buna sendikacılık tanımında yer var mı? takdir kamu çalışanlarınındır.
Bugün Eğitim ve Öğretim iş kolunda sahada sendikal faaliyet yürüten dostlara şu sorular sorulsa ne cevap alırız.
Sizler sahada dolaşırken İlçe Milli Eğitim, şube müdürü veya okul idaresinden çekindiği için sendika değiştiren öğretmen gördünüz mü? Sizler ben sendikaya üye olmak istiyorum ama fişlenmekten korktuğum için üye olamıyorum diyen eğitim çalışanı gördünüz mü? Sizler ben aslında bu sendikanın faaliyetlerini benimsemiş değilim fakat başka sendikadan olduğum zaman sürekli soruşturma geçiriyordum sendika değiştirdim rahatladım sözünü bir idareciden duydunuz mu?
Soruşturmam var sendika değiştirirsen yardımcı oluruz dediler bunun için değiştirdim diyene denk geldiniz mi?
Ben şu sendikada olmasam müdür, müdür yardımcısı olamıyorum onun için burada olmam gerekir diyenleri duydunuz mu?
Ben şu sendikadan olmadığım için ağzımla kuş tutsam bir yere gelemem diyen eğitim çalışanıyla karşılaştınız mı?
Siz hiçbir yerde başarı belgeleri hak edene değil sendikaya göre veriliyor diyen eğitim çalışanıyla karşılaştınız mı?
İl dışı atama isteyeceğim onun için sendikalı olmak istemiyorum neme lazım işime takoz falan koyabilirler diyen çalışan gördünüz mü? Bu listeyi uzattıkça uzatabiliriz.
Malum sendika yaptığı basın açıklamasında ‘‘Sendikacılığı bir mesleki dayanışma örgütü, hak arama zemini, ahilik teşkilatının günümüzdeki karşılığı olarak gören, aynı zamanda kutlu Nebî’nin de mensubu olduğu, asırlar öncesinde haksızlıklara karşı örgütlü mücadelenin ender örneklerinden olan Hılf-ul Fudul’un (Erdemliler Hareketi)çağımızdaki bir yankısı olma şuurunda bir birliktelik olarak değerlendiriyoruz.’’ diye belirtiyorlar.
Yukarıdaki soruları malum sendikaya sorsak acaba nasıl cevap verirler.
Hılful Fudul Cemiyeti, Hz. Peygamberin de içinde bulunduğu bu cemiyetin üyeleri kendilerine üç temel meseleyi hedef belirlemişlerdi: Mekke`de ister Mekkeli, ister yabancı olsun, zulme uğramış kimse bırakılmayacak. Bundan böyle Mekke`de zulme asla müsamaha ve fırsat tanınmayacaktır. Mazlumlar zalimlerden haklarını alıncaya kadar, mazlumlarla beraber hareket edilecektir.
Ahilik teşkilatında ise Çırak, kalfa, usta sistemi vardır. Hem teorik hem de pratik eğitim verilir. Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma sayesinde ahilik önemli bir güç haline gelmiştir, asayişin bozulduğu zamanlarda kendi otoritesini yürütmüştür. Dini ve ahlaki yapı korunmuştur. Bu değerlendirmeler neticesinde malum sendikaya ‘‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’’diyoruz.
Hak arama mücadelemize emek ve gönül veren Yönetim kurulu üyelerimize, ilçe temsilciliği yönetim kurulu üyelerimize, iş yeri temsilcilerimize, ilkeli ve onurlu duruşun simgesi olan bütün üyelerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Yorumlar
Yorum Yap