Gözden kaçırmayın

Zafer kartını alan vatandaşlar kullanamıyorZafer kartını alan vatandaşlar kullanamıyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi İletişim Tasarımı ve Grafik Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, Anadolu Eğitim, Kültür ve Bilim Vakfı tarafından İzmir’in Çeşme ilçesinde düzenlenen “Sevgi Toplumu Buluşması” etkinlikleri kapsamında “Doğadaki Muhteşem Mesajlar” konulu bir konferans verdi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in teşrifleriyle bu yıl beşincisi gerçekleştirilen etkinliğin ikinci gününde konuşan Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu insanın evrendeki yerini ve doğa ile ilişkilerini değerlendirdi.

Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu konuşmasında, günümüzde farklı okuryazarlık türleri bulunduğunu belirterek “alfabe okuryazarlığı, bilgisayar okuryazarlığı, bilişim okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı, medya okuryazarlığı”nın yanında, az bilinen bir konunun da “evren ve doğa okuryazarlığı” olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: 
“Her birimiz, eğitimini alıp üzerinde uzmanlaştığımız konuların okuryazarı durumundayız, ama bir konuda, bırakın okuryazarlığı, toplum olarak büyük bir cehaletin var olduğunu görüyoruz, o da ‘evren ve doğa okuryazarlığı’dır. Evrenin dilini yeterince bilmiyoruz, anlamıyoruz; doğayı nasıl okumak gerektiği konusunda da hemen hemen hiç tecrübemiz yok. Bu alanda yapılmış ciddi bilimsel çalışmaların da son derece yetersiz olduğunu ifade edebiliriz.
Ağacın bir dalını biliyoruz, ama ağacın bütününü görme, dahası, ormanın tamamını kavrama noktasında çok büyük eksikliklerimiz var.
Yalnızca belirli bir dalda uzmanlaşmayı kendimiz için yeterli sayıyoruz, ama doğanın ve evrenin insanlığa vermekte olduğu bütüncül mesajı çözme, anlama noktasında gerçekten çok büyük sıkıntılarımız var.”

Yaptığı sunumda sanatın ve sanatçının özelliklerine de değinen Doç. Dr. Nakilcioğlu, bu konudaki tesbit ve yorumlarını ise şöyle dile getirdi:

“Çiçeği, böceği, kelebeği, kuşu, yer altı, yer üstü, su altı, su üstüyle doğa, sanatla, sanat eserleriyle doludur. Nedir peki, sanat denilince anlaşılması gereken şey?
Sanat, tüyün hafifliğidir, kuşun kanadıdır, suyun coşkusudur, gözün keskinliğidir, güzelliğin yansımasıdır. Sanat, kulağıyla değil, ruhuyla duymaktır. Beethoven, dünyaca ünlü bestelerini, işitme yeteneğini kaybettiği dönemde yapmıştır.
Özetle söylersek, sanat, Allah’ın evrendeki ve doğadaki imzasıdır. İnsanın görevi de bu sanatı fark etmektir. O sanatın güzelliğini, mükemmelliğini idrak edip anlayabilmektir. Yoksa, doğaya bakıp ‘ne güzel çiçek, ne güzel manzara’ deyip geçmek değildir. Evren ve doğa okuryazarlığı budur.
Sanatın iki cephesi vardır: Birisi, insanla ilgili olan beşeri sanattır, diğeri de doğada eşsiz örneklerini izlediğimiz ilâhi sanattır. Peki, sanatçı kimdir? Sanatçı, duyulmayanı duyan, görülmeyeni gören, üretilmemiş olanı üretendir.
Sanatçı, sanatta güzeli, bilimde doğruyu arayan, evreni ve doğayı güzel okuyan insandır. Başka bir deyişle sanatçı, kendini bilendir, Rabbini bilendir!”

İnsanın evreni ve doğayı doğru okuma sorumluluğu bulunduğunu hatırlatan Doç. Dr. Nakilcioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“İnsana verilen sorumluluk, evreni doğru algılamak, doğayı iyi okumaktır; basiret gözüyle tüm varlıkları, canlı-cansız yaratıkları izleyebilmek, inceleyebilmek, sonuçta da Allah’ın büyüklüğü ve kudreti karşısında eğilmektir.
Doğayı okumak, onu yaratana şükretme vesilesi olur ise ancak insan doğa okuryazarı olabilir.
Sabah, güneş doğmadan önce, akşam güneş batmadan önce ağaçlarda tünemiş kuşların, serçelerin cıvıltılarına bir kulak verin; o ilâhi koroyu ruhunuzda duyacaksınız; dillerini anlamasanız da onların Yüce Yaratan’ı nasıl coşkuyla andıklarını fark edeceksiniz.”