Gözden kaçırmayın
Fiyatlar Afyon Belediyesinden de ucuzCumhuriyet yürüyüşü tertip komitesi sözcüsü, Gamze Yalap Basın açıklaması yaptı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Kıymetli Afyonkarahisarlılar, Mustafa Kemal’in cumhuriyeti emanet ettiği Türk Gençliği;
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 91. yılı ve bu vesileyle kutladığımız Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun! Bugün bizler elimizde Türk bayrağı Cumhuriyet için, Vatan için, Şehitlerimiz için toplandık, Cumhuriyet için yürüyüşe geçtik. Birliğimiz daim olsun.
Cumhuriyet hurafelere karşı aklın ve bilimin aydınlığıdır.
Cumhuriyet rasgele bir araya gelmiş halk yığınlarına karşı millet olmaktır.
Cumhuriyet tebaaya karşı yurttaşlıktır.
Cumhuriyet vatandır, ay yıldızlı al bayraktır.
Cumhuriyet Türkçedir.
Cumhuriyet bağnazlığa karşı çağdaşlıktır.
Cumhuriyet kadının çalışma hayatına katılımıdır.
Cumhuriyet emeğin kutsallığıdır, hakça paylaşımdır.
Cumhuriyet saltanata karşı, emperyalizme karşı tam bağımsızlıktır,
Cumhuriyet Mustafa Kemal’i anlamaktır.
Cumhuriyet fazilettir!
Mustafa Kemal diyor ki:
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir. Buradaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz.
Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzun, dünyanın en mamur ve medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız.
Milli kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizde zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil; asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız.
Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti, milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.
Ve çünkü Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.
Kıymetli katılımcılar;
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının emekleri, şehitlerimizin kanlarıyla kurulan cumhuriyetimiz son on iki yılda içte ve dışta hiç olmadığı kadar büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır. Cumhuriyetimizin temelleriyle oynanmakta, her gün bir temel taşı sökülmektedir. Bu durum böyle devam edemez, etmemeli, ettirilmemeli.
Eğitim sistemimiz cemaatlerin, tarikatların tekeline bırakılmış, laik olma vasfından uzaklaştırılmış, 4+4+4 sistemiyle mesleki eğitimin önünü açma bahanesiyle okullar zorunlu imam-hatiplere dönüştürülmüş, insanlar bu okullara çocuklarını gönderme zorunluluğuyla karşı karşıya bırakılmıştır.
Sağlık sistemi sigorta primi ödeyen insanların dahi paralı faydalanabileceği bir hale getirilmiştir.
Kültür politikaları cemaat imamlarına, tarikat şeyhlerine terk edilmiş, devlet televizyonu hükümetin yayın organı haline getirilmiştir.
Türk kavramı sulandırılmış, Türk milleti etnik kamplara bölünmüştür.
Kamu İktisadi Teşekkülleri özelleştirilme adı altında yabancılara peşkeş çekilmiş, insanımız kendi sahibi olduğu fabrikalarda asgari ücrete çalışır hale gelmiştir.
Devlet memuru eliyle verilmesi gereken kamu hizmetleri taşeron firmalar aracılığıyla üç kuruşa çalıştırılan taşeron işçileri aracılığıyla verilmektedir. Kazanan devlet veya millet değil, iktidar yandaşı firmalar olmaktadır. Bu emek sömürüsü iktidar partisinin eseridir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, askerlerin sanık, teröristlerin tanık olduğu uydurma davalarla itibarsızlaştırılmış, moralsiz ve desteksiz bırakılmıştır. Emniyet teşkilatı, gerici yapılanmanın tezgahına terk edilmiştir.
Bu hükümetin iktidarını korumak için verdiği tavizler nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti tarikatların, sözde radikal dinci yapılanmaların mücadele sahası haline getirilmiştir.
Tarım bitirilmiş, hayvancılık katledilmiştir. Kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biri olan Türkiye saman ithal eder, vatandaşına peynir diye ithal süt tozu yedirir hale gelmiştir.
Doğa katliamları normal kabul edilip otoyol yapmak, köprü dikmek, havaalanı yapmak, AVM açmak için ağaç kesilmekte, ormanlarımız yok edilmekte, yaşam alanlarımız daraltılmaktadır..
Ulu Önderin mirası olan Atatürk Orman Çiftliği bile yağmalanıp, beton yığınına dönüştürülmekte, Ucube yapının açılışı da Cumhuriyetin kurulduğu gün yapılmaktadır. Her yerden cumhuriyet ve T.C .ibareleri kaldırılmakta, bu yapılanlar da apaçık cumhuriyet rejimiyle hesaplaşmadır.
Bunu kınıyoruz.
Türkiye’nin uluslar arası hiçbir sorunu çözülemediği gibi üzerine yeni sorunlar eklenmiş, “komşularla sıfır sorun” stratejisiyle yola çıkan hükümet partisi kendisi dahi ne olduğunu anlamadan bütün komşularıyla savaşın eşiğine gelmiştir.
Bir gün önce “Nato’nun Libya’da ne işi var?” diyen başbakan ertesi gün başlayan Nato saldırısı karşısında düştüğü komik durumu kamuoyuna başarı gibi göstermenin derdine düşmüştür.
Dün ailecek görüştükleri, “sevgili kardeşim” hitaplarıyla samimiyetlerini resmi ilişkilerin ötesine taşıdıkları Suriye Devlet Başkanı birden bire istenmeyen adam ilan edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti radikal İslamcı veya etnik ayrımcı, ırkçı terör örgütleriyle iş yapar hale gelmiş, dün söylediğini bugün tekzip eden açıklamalarla uluslar arası kamuoyunda inandırıcılığını yitirmiştir.
Kimsenin haberdar olmadığı bir açılım süreci safsatasıyla, eli silahlı bölücü örgütle ve onun silahlı teröristleriyle pazarlıklar yapılmakta, Atatürk Cumhuriyetini yıkmak, vatanımızı bölmek, milletimizi dağıtmayı hedef alan insanlara yol ve cesaret verilmektedir.
Şehrin ortasında askerlerimiz hunharca infaz edilmektedir. Terör örgütünün ve emperyal güçlerin tüm istekleri, iktidarda kalabilmek pahasına, hiç eksiksiz olarak yerine getirilmektedir.
Özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı, korku imparatorluğunun hakim olduğu faşist bir diktatörlüğün gölgesi ve zorbalığı altında yaşamak, onurumuza ve bağımsızlığımıza karşı en büyük saldırıdır.
Ülke olarak 1919 şartlarını yaşadığımız ortadadır. Basının büyük bir kısmı, mütareke basınına benzer bir tutumla gerçeklerin üstünü örtme aracı olarak görev yapmaktadır.
Diyanet işleri, yeni Mustafa Sabriler aracılığıyla hükümetin haram işlerini aklama vazifesi üstlenmiştir. Limanlar, tersaneler, fabrikalar özelleştirilmiş, insanımız kendi memleketinde köleleştirilmiştir.
İktidar sahipleri yurtdışı güçlere “bizi deliğe süpürmeyin, kullanın” diyecek
kıvama gelmiştir. İktidar sahipleri kendi şahsi, ailevi veya siyasi menfaatlerini birlikte iş tuttukları yabancı muhiplerinin gizli emelleriyle birleştirmiştir.
Kısaca Türkiye Cumhuriyeti eğitim ve sosyal politikalarını tarikatlara, iç güvenliğini etnik ayrımcı ve radikal dinci örgütlerini insafına, dış güvenliğini Nato’ya, ekonomisini Arap sermayesine emanet etmiş bir durumdadır.
Büyük Atatürk gençliğe hitabesinde bizlere nasıl davranmamız gerektiğini göstermiştir. Hepimiz cumhuriyetin, laik devlet yapısının, Türkçemizin, vatanımızın ve bayrağımızın savunucularıyız.
Vatanımız için, emeğimiz için, kardeşliğimiz için, geleceğimiz için, Cumhuriyetimiz için bir aradayız; mücadele ediyoruz. Ata`mızın kurduğu Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı şehit ve gazilerinin mirası kutsal vatanımızın bütünlüğünü korumak için buradayız.
Hep birlikte Vatanımıza, Bayrağımıza ve Cumhuriyetimize sahip çıkacağız.
Atatürk’ün deyimiyle “Amacımız , ulusal sınırlarımız içinde toprak bütünlüğümüzü ve ulusal tam bağımsızlığımızı sağlamaktır. Buna engel olmak üzere karşımıza çıkacak kuvvet, kim ve ne olursa olsun hiç duraksamadan çarpışırız ve başarı kazanırız.
Bu konuda karar ve inancımız kesindir.
”MÜCADELE EDECEĞİZ!! KAZANACAĞIZ!!
Ne Mutlu Türk’üm diyene!
Ne Mutlu Türk’üm diyene!
Ne Mutlu Türk’üm diyene!
CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ TERTİP KOMİTESİ
Yorumlar
Yorum Yap