Gözden kaçırmayın
Miniklerden İlk Seccadem ve İlk Namaz SergisiAfyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) İlim ve Medeniyet Topluluğu, Etik Topluluğu ve Tarih Kulübü’nün ortaklaşa düzenlediği “Kudüs ve El-Aksa (Mescid-i Aksa)” konulu panel, 26 Kasım 2014 tarihinde gerçekleştirildi.
AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler ile Araştırma Görevlisi Dr. Hasan Hüseyin Güneş’in konuşma yaptığı panel, AKÜ Atatürk Kongre Merkezinde düzenlendi.
Panel, Kudüs ile ilgili kısa film gösterimi ve Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından başladı.
Panelde ilk olarak AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Güler, “El Aksa ve Kudüs” başlıklı bir sunum yaptı. Prof. Dr. Güler konuşmasında, “1918 yılında Osmanlı Devleti’nin Filistin’den resmen çekilmesi ile bölge siyasi boşluğa sürüklenmiş ve planlı bir Yahudileştirme faaliyeti başlamıştı.
Aynı süreçte Hz. Ömer döneminden itibaren büyük bir titizlikle inşa edilen İslam medeniyet eserleri için de tehlike çanları çalmaya başladı.
Filistinliler ve çevrelerindeki Araplar ile tüm İslam dünyası fark etmemiş olsalar da özelde Mescid-i Aksa ile Kudüs ve çevresi ile sembolleşen, ancak tüm Filistin topraklarına yayılan bir yok etme faaliyetinin fiili olarak faaliyete başladığı tarih 1918’di.
Bu olumsuz hale bir de İngilizlerin yoğun propagandası sonucu Osmanlıya karşı yürütülen karalama kampanyası eklenince, Filistin bölgesinde yaşayanlar fark etmeden sadece bağımsızlıklarını değil, ellerinde bulunan arazileri, evlerini, hatta kutsal mekânlardaki etkinliklerini kaybetmeye başladılar” dedi.
Prof. Dr. Güler sözlerine şöyle devam etti: “Bu fecaat, 1918-1947 yılları arasında çok hissedilmese de, aslında planlı bir şekilde devam etti. 1948-1967 ve sonrasında ise meselenin vahameti görülmeye başlandı.
Çünkü İngilizler döneminde Müslümanlar aleyhine korunup kollanan Yahudiler, dünyanın da göz yumması ile 1947 sonrasında bunu kendilerince oluşturdukları hukukun temeli yaptılar.
Yani ilk planda Osmanlı tapu ve mülklerini korumayan veya koruyamayan Müslümanların ellerinde bulunan 1918-1947 yılları arasında verilen tapuları ve diğer menfaatleri tanımadıklarını ilan ettiler.
Bu hal, Müslümanlar için şok etkisi yapsa da bugüne kadar uzanan süreçte özellikle kritik noktalarda Yahudi işgallerinin önünü açtı.”
AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Elemanı Arş. Grv. Dr. Hasan Hüseyin Güneş ise “Meğâribe Mahallesi ve Akibeti” konusunda katılımcılara bilgi verdi.
Arş. Grv. Dr. Güneş konuşmasında “Kudüs Meğâribe mahallesi bazı hususiyetlerinden ötürü önem arz etmektedir.
Bunlar, incelenen mahallenin 800 yılı aşkın bir tarihinin bulunması, bu tarihselliğin yanı sıra kuruluş aşamasında bir Müslüman vakfı olarak tesis edilmesidir ki, İslam tarihinde vakıf olarak kurulan başka bir mahalle bulunmamaktadır. Diğer bir önemi, ilk iki özelliğinin görmezden gelinerek 1967 İsrail işgali esnasında ortadan kaldırılmasıdır.
1099 yılında Kudüs, Haçlılar tarafından ele geçirildiği zaman şehirdeki birçok Müslüman öldürüldü” şeklinde konuştu.
Dr. Güneş, konuşmasında “Seksen sekiz yıl akabinde Selahadin-i Eyyubî Haçlılara karşı Kudüs harekâtını kararlaştırdıktan sonra deniz kuvvetlerinin de bulunması gerektiğini anlamış ve buna binaen de Mağrib’te hüküm süren Muvahhidîlerden bu konuda yardım talep etmiştir.
1187’de Mağribliler gemileriyle Kudüs ve Filistin için Selahadin-i Eyyubî ile omuz omuza mücadele vermiştir. Askerleriyle birlikte Akka’ya girmiş ve 1191 yılında bu şehre karadan gerçekleşen Selahadin-i Eyyubî ordusuna denizden yardım sağlamıştır.
Selahadin-i Eyyubî önderliğinde Haçlılar mağlup edildikten sonra, Kudüs’te ve Harem-i Şerif’in çevresinde kurulan en önemli vakıflardan biri Dımaşk Valisi olan Melik Efdal Nureddin Ali b. Selahaddin’in 1193 yılında tesis ettiği vakıftır.
Mücireddin’in verdiği bilgiye göre Melik Efdal, Harem-i Şerif’in batı tarafında kalan ve Meğâribe mahallesi olarak bilinen mıntıkayı erkek ve kadın Mağriblilere vakfetmiş ve ayrıca buna ilave olarak dini ilimlerin tedrisi için Efdaliyye medresesini kurmuştur.” dedi.
AKÜ öğretim elemanları ve öğrenciler, yoğun ilgi gösterdikleri panelde gösterilen slaytlar aracılığıyla konuşmalarda anlatılan kutsal mekânları da görme imkânı buldu.
Yorumlar
Yorum Yap