Gözden kaçırmayın
Etkinliklerinize Renk KatınHülya Koçyiğit 12 Kasım, 1947 yılında doğmuştur.
Türk sinema, televizyon ve dizi oyuncusu.Hayatı
İlk Yıllar; 1947-1962
12 Aralık, 1947 tarihinde yenikapı`daki evlerinde doğmuştur. Annesi 16 babası ise 22 yaşında iken dünyaya gelmiştir.
Doğumundan hemen sonra ebe`sinin elinden kayarak yere düşer ve başını odun konulan bir tepsinin köşesine çarpmıştır.
Daha sonra diğer iki kardeşi Feryal ve Nilüfer doğmuştur. 1948 yılında Koçyiğit bir yaşına girdiğinde Bağlarbaşı`ndaki bir eve taşınmışlardır. O zamanlar iki ayrı evde oturuyorlardır.
Beş yaşına geldiğinde okula gitmeyi çok istemiştir, fakat o dönem çocuklar okula altı yaşında alınıyorlardı. Okula başvurduklarında ise okul müdürü mahkeme`ye gidip yaşını büyültmelerini söylemiştir.
Kadıköy adliyesine gidip yaş büyültmeden hakimin onayı ile okula dönerek kayıt olunur ve beş yaşında ilk okula başlar. Öğrenci olarak sınıfta hep dans ederek ve şarkı söyleyerek ilk okul öğretmeninin dikkatini çeker ve müzik öğretmeni annesini yönlendirmeye başlar.
Annesi tarafından çok ilgi görür. Müzik öğretmeninin ve etraftakilerin beklentisi hergün daha fazla artmaya başlamıştır. O yıl Medrano sirki İstanbul`a Beşiktaş`a gelmiştir. Birinci sınıftayken tüm sınıf ile birlikte sirke giderler.
Bir anda kendini sahnede bulmuş ve Koçyiğit müzik eşliğinde dans etmeye başlamıştır. Daha sonra alkışlar ve tezahhürat`lar karşısında büyük ilgi görmüştür.
Hayatını Değiştiren İlan
Annesinin bir arkaşı tarafından gazete`de Ankara Devlet Konservatuarı`nın bale bölümüne öğrenci alınacağını ve bunun için imtihan haberleri açıldığını görür.
Annesi haberi okuduğunda Koçyiğit`i imtihanın yapıldığı Galatasaray Lisesi`ne götürür. İki ingiliz karı-koca ve öğretmenlerin jüri olarak bulunduğu sınava tam 310 kişi katılmıştır.
Piyano eşliğinde dans eden öğrencilerin kimi beş kimi on dakika sahne de kalmıştır. Dokuz öğrencinin seçildiği sınavda Hülya Koçyiğit`de vardır. Okul Ankara`da olduğu için Koçyiğit okulda yatılı kalacaktır.
Fakat okul Ankara`da olduğu için babası izin vermemektedir. Fakat annesi tarafından çok büyük bir baskı olunca Ankara`ya giderler.
Annesi ile kazandığı bale bölümüne gitmişlerdir. Daha sonra kalacakları yere giderek yatakhane`ye gidip dolabını yerleştirirler.
Koçyiğit ise bale bölümünde ki en küçük kızdır. Genellikle küçükler 11-12 yaşlarında, büyükler ise 18-19 yaşlarında oluyordu.
Koçyiğit ise hünüz 7 yaşındaydı. Annesi Ankara`da bir hafta otel`de kalmıştır ve daha sonra İstanbul`a dönmüştür. Konservatuvara giderken hem de ilkokula gidiyordu. Üçüncü ders yılı başladığında Ankara`ya gitmedi, yaz tatilinden sonra babası tarafından Ankara`ya gitmesine izin verilmiyor ve İstanbul`da bir okul bakılıyor.
İstanbul`da Atatürk Kız Lisesi`ne yazılır. Daha sonra İstanbul Şehir Tiyatraları`na diğer iki kız kardeşi ile birlikte girer. Bir yandan okula gider, diğer yandan tiyatroya gider ve diğer yandan ise baleye gider. Ayrıca Bebek`te bir öğretmenden piyano dersi almaktadırlar.
Müzik öğretmeninden ise müzik dersi alır ve hiç boş bir günü yoktur. Yeni okulda hergün gösteriler düzenleniyor. Koçtiyiğ`inde gösterilerde genellikle hep rolü oluyor. İngilizce aksanı etrafındakiler tarafından çok beğeniliyor.
Muhsin Ertuğrul ile tanışma
Muhsin Ertuğrul, Hülya Koçyiğit`in namını duyar ve şehir tiyatrolarının genel yönetmenine Koçyiğit`ten bahseder. Annesiyle birlikte apar topar Muhsin Ertuğrul`un yanına giderler. Muhsin Ertuğrul`un arkadaşı Koçyiğit`in annesinin yakını çıkınca Ertuğrul daha sempati duyuyor. Ertuğrul daha iyi eğitim almasu gerektiğini bu yüzden Ankara Devlet Konservatuarı`na gönderilmesinin daha iyi olacağını söylüyor. Böylece Koçyiğit tekrar Ankara`ya gidiyor.
Bu kez daha büyük ve daha deniyimli olduğu için tiyatro sahnesinde seyircinin karşısına daha deneyimli çıkar.
Özel Hayatı
O dönem Fenerbahçe`de futbol oynayan Selim Soydan 1968`de ile evlendi. Bu evliliğinden Gülşah adında bir kızı dünyaya gelmiştir. Hülya Koçyiğit`in Neslişah ve Aslışah adlarında iki torunu vardır.
Kızı Gülşah küçük yaşlarda birkaç sinema filminde rol almıştır. Koçyiğit bir süre şarkıcılık da yapmıştır.
Oyunculuk kariyeri; 1963-Günümüz[değiştir | kaynağı değiştir]Ankara Devlet Konservatuarı`nda okurken, iki kız kardeşi de İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynar.
Kız kardeşi Nilüfer`i beğenen bir film yönetmeni film de oynaması için kardeşine teklif götürüyor. Koçyiğit`in annesi teklifi kabul ediyor ve Nilüfer, Hülya Koçyiğit`ten daha önce bir film projesinde yer almıştır.
Nilüfer`in oynadığı ilk filmin adı Bir Yetim`in Hasreti`dir. Başrollerinde Kenan Pars ve Gülistan Güzey yer almaktadırlar. Hülya Koçyiğit`de kardeşinin rol adlığı ilk filmin setine ziyarete gitmiştir ve Gülistan Güzey`le tanışmıştır.
Daha sonra Metin Erksan yeni çekeceği bir film için Nilüfer`e ikinci teklifi götüren kişidir. Çocuk Hırsızları adlı filmin çekimler yaz tatiline denk gelmiştir. Yaz tatiline denk geldiği için ablası Hülya Koçyiğit`de kardeşinin rol aldığı ikinci filmin setini bir-iki kere ziyaret etmiştir.
Hülya Koçyiğit setlere daha önceden gitmiştir. Şehir tiyatrolarında yönetmen ve seslendirme sanatçısı Abdurrahman Palay`ın Muhterem Nur ile birlikte çektiği bir filmin setine konuk olmuştur ve ilk olarak tanıştığı oyuncu ise Muhterem Nur olmuştur.
Metin Erksan diğer yaz tatilinde Susuz Yaz adlı filmi çekmeye karar vermiştir. İddialı bir film olacağı söylenen filme yeni bir kadın oyuncu aranıyor, sırada annesi Hülya`yu düşür müsünüz? der.
Yönetmen ile sette az karşılaşan Koçyiğit`i yönetmen yanına çağırıyor. Stüdyoya yolluyor, eşarp taktırıyor ve kaşlarını kalınlaştırarak çeşitli pozlarda resimlerini çektiriyor.
Daha önce bir başka yönetmen karşısına çıkmış olmasına rağmen, tanıdıkları tarafından Memduh Ün`e Koçyiğit`ten bahsetmişlerdir. Göksel Arsoy`un başrolünde oynayacığı filme bir de kadın oyuncu aranıyordur.
Birkaç tane aday vardır, adayların içinde bir de Filiz Akın vardı. Memduh Ün, okula Hülya Koçyiğit`i görmeye geliyor, ve o anda herkes Koçyiğit`e yardımcı oluyor. Elbiseler giydiriliyor, süslendiriyorlar ve makyaj yapıyorlar.
Bir otelin resepsiyonunda buluşacaklardır ve otele Koçyiğit ile birlikte on kişi gelir fakat onlar kapıda bekler, Koçyiğit ise görüşme için otelin kapısından girer.
Memduh Ün, Koçyiğit`i görür görmez hayal kırıklığına uğrar ve uzun uzun baktıktan sonra çok küçükmüşsün der. Ama filme kabul edilir. Aynı yaz Metin Erksan`da Koçyiğit`i çok küçük buluyor.
O dönem en popüler sinema-müzik dergisi olan Ses dergisinin düzenlediği bir yarışmaya adının duyulması için Metin Erksan tarafından yarışmaya adı yazdırılır.
Yarışma katılan ve birinci olan kişiye altı filmde oynaması için sözleşme imzalanacaktır ve altı filmde başrol oynayacaktır. Koçyiğit babası ile birlikte, fotoğraflarla babıali`deki Ses dergisinin binasına giderler.
İlk elemeleri kazanır. İkinci eleme yetenek sınavı iledir ve Şile`de yapılacaktır. Bu sefer annesi ile birlikte gitmiştir. Elemeler başlamış ve mayoların giyilmesi istenmiştir, fakat Koçyiğit, yetenek sınavı diye yanına mayo getirmemiştir ve annesi ile birlikte kiralık mayo verilen bir yer var mı diye ortalıkta dolaşmıştır.
Nereden bulacağız diye konuşurken adayların arasından Ajda Pekkan, "benim yanımda mayo var, ben zaten bikini giyeceğimi mayomu giyebilirsin" der. Böylece Pekkan`ın mayosunu giyerek elemelere katılır.
Ajda Pekkan o yıllarda son derece halk arasında tanınmış bir kızdı. Koçyiğit ile arasında bir yaş fark vardı. Elemeleri Ajda Pekkan kazanmış ve birinci olmuş, Koçyiğit ise ikinci olmuştur. Ama yönetmenle anlaşma imzaladığı için hala bir filmde oynama şansına sahipti. Erkekler arasında ise Yeşilçam`ın büyük oyuncularında Ediz Hun birinci olmuştur.
Koçyiğit, yarışmadan sonra film çekimleri için bademler köyüne gitmiştir ve ilk defa bir köye gitmiştir. Sanat yönetmeni tarafından filme hazırlanan ve rolüne çalıştırılan Koçyiğit`e, eşarp takılıyor ve köy kıyafetleri giydiriliyor.
Metin Erksan ise film için hergün mekana bakıyor. Koçyiğit ise köy ortamına alışmaya çalışıyor. Çekimler başlıyor, Koçyiğit ise tiyatrodan aldığı eğitimle rolünü en iyi şekilde yapmak istiyor ve köylü kadın aksanıyla konuşuyor. Fakat, Metin Erksan ise bu durumla hiç ilgilenmez çünkü daha sonra stüdyo`da filme dublaj yapılacaktır.
Filmin çekimleri iki ay sürmüştür ve son sahneler ise İstanbul`da çekilecektir. Koçyiğit eve dönünce okul hazırlıklarına başlacktır ama diğer şirketlerde anlaşma imzalamıştır. Oyunculuk ve okul arasında kalmıştır. Babası ile birlikte uzunca konuşmuş.
Okula gitmeleri hep ertelenmiştir. Sınıf arkadaşlarından olan Salih Güney eve gelip, Koçyiğit okulu bırakmaması konusunda babasını ikna etmeye çalışıyor. Okuldan eve derslere başlandığı ve Koçyiğit`in bir an önce okula dönmesi için haber yollanıyor.
Koçyiğit okula gitmek istiyor, fakat çok yoğun olduğunda dolayı, bir seçim yapması isteniyor ve Koçyiğit de Yeşilçam`ı seçiyor. Susuz Yaz filminin ardından, Basının büyük ilgisiyle karşılaşmıştır. Film dönemin büyük filmlerinden olmuş ve yurt dışındaki festivallere gönderilmiştir.
"Yeni bir yıldız doğuyor." başlığı altında birçok film teklifi gelmiş ve oyunculuk kariyeri başlamış oldu. Oynadığı ilk film olan Suzuz Yaz, 1964 yılında Berlin Film Festivali ve Meksika Film Festivali`nde en iyi film ödülünü alarak dünya çapında büyük bir başarı gösterir.
Koçyiğit, daha önce beyaz perde de izlediği oyuncular ile birlikte kamera karşısına geçmeye başlar. Ayhan Işık çalışma saatleri ve günleri ile çalışırdı. Akşam yediden sonra asla çalışmazdı.
Gece sahne çekilecekse gündüz istirahat ederek, gece çalışırdı. Öğle vakti mutlaka mola verilecek ve öğle yemeği yenilecekti. Koçyiğit, Ayhan Işık ile çalışırken mecburen bu kuralları uyguluyordu.
Koçyiğit, Sadri Alışık ve Fikret Hakan`dan çok şey öğrenmiş ve Fikret Hakan ile henüz acemilik döneminde çektiği bir role hazırlanırken yalnız başına bunaldığı dönemlerde Koçyiğit`e hep destek olmuştur. Her oynadığı büyük oyuncudan bir şeyler öğrenmiştir.
Hülya Koçyiğit, oynadığı filmlerde genel olarak kendi sesiyle konuşmak istiyordur. İlk oynadığı filmden itibaren sinema da kendi sesini duymak istemiştir.
Fakat o dönem yalnızca şehir tiyatrolarında sinema ile ilişkisi olan oyuncular ancak kendilerini bir filmde seslendiriyorlardı. Çok az kişi kendi sesi ile sinema da konuşuyordu, Sadri Alışık, Çolpan İlhan ve benzeri kişiler gibi.
Hülya Koçyiğit de filmlerde kendi sesini duymak istiyordu, diksiyon dersi almış ve sesi güzeldi, fakat yönetmenler bu olaya izin vermiyordu. Bir yıl Mısır`dan Türkiye`ye gelen bir işletmeci, birlikte ortak çalışmalar yapmak için birçok film izlemişti.
Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit`in, Adam filmlerin hepsini izledikten sonra, "Bir şey dikkatimi çekti, bütün oyuncuların hepsi bir sesten konuşuyor, aynı şekilde vurguluyor ve aynı şekilde ağlıyorlar!".
Hülya Koçyiğit, bu sözü duyduktan sonra "Hürrem Bey, bakın yabancılar bile halimize gülüyor, siz hala direniyor musunuz?". Ama çok film çekildiğinden dolayı böyle ayarlanmıştı düzen. Genelde filmlerin dublajı yapılırken, oyuncular başka bir filmin setinde oluyorlardı.
Dublaj yapmaya zamanları yoktu. Yapımcılar bu duruma çözüm üretemiyor ve oyuncular da bu duruma kendi kendilerine formüller üretiyorlardı. Oyuncular, Türkan`ı, Filiz`i ve diğerlerini bari ayrı kişiler seslendirsinler diye çözüm üretmeye çalışıyorlardı, fakat bu durum karşısında yine de başarısız kalıyorlardı.
Roman Kahramanları ve Sonrası
Hülya Koçyiğit, yerli romanların sinemaya uyarlanması için çok çaba sarfetmiş ve Kerime Nadir, Muazzez Yahsin Berkant, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edip Adıvar ve Peride Celal gibi sanatçıların eserlerinin sinemaya uyarlanmasında katkıda bulunmuştur.
Romanlardan sinemaya uyarlanan filmler çok iyi neticeler elde etmiştir. Bir dönem roman kahramanlarını canlandırdıktan sonra, Kezban (1968), Kezban Roma`da (1970) ve Kezban Paris`te (1971) serisinde Kezban karakterini canlandırmıştır ve canlandırdığı roller arasında en büyük popüleriteyi Kezban karakteri ile yakalamıştır.
Karakter Anadolu`dan gelmiş ve Taşra`lı olduğu için ezilmiş, horlanmış bir kızın kendi kendini eğitip tesadüfen zengin olmuş bir karakterdir. Daha sonra farklı filmlerde oynamıştır. Kırmızı Fener Sokağı adlı filmde sokak kızı İmra`yı canlandırdığında, seyirci hemen filme tepki göstermiş ve film hiç tutmamıştır.
Sonra Ediz Hun`un annesi rolünü oynamayı kabul etmiştir. Cüneyt Arkın`ın evli bir erkek olmasına rağmen metresi rolünü oynamayı kabul etmiştir. Daha sonra farklı yönetmenlerle farklı roller arayışına girmiştir. Genellikle Orhan Aksoy ile çalışıyordu.
Roman uyarlamalarını ve aşk filmlerini onunla birlikte çekiyordu. Farklı filmlerde farklı roller almak isteyen Koçyiğit, sinemada on yıldan sonra senaryo ve yönetmen çekme özgürlüğüne sahip olacaktı.
Erman Film`in lokomatif oyuncusuydu. Başka firmalarlada çalışıyordu fakat yılda sadece altı film çekiyordu. Ömer Lütfi Akad ile çalışmayı çok istemesi sonucunda yönetmen ile Düğün (1973), Gelin (1973) ve Diyet (1975) üçlemesini çekmiştir. Birde Gökçe Çiçek (1972) filmini çekmiştir. Daha sonra Şerif Gören ile birlikte ağırlıklı olarak çalışmıştır.
Şerif Gören ile birlikte Evlidir Ne Yapsa Yeridir (1978), Almanya Acı Vatan (1979), Firar (1984), Kurbağalar (1985) gibi önemli filmlerde çalışmıştır. 1970`li yıllarda Kadir İnanır, Tarık Akan ve benzeri dönemin yeni oyuncularıyla perde karşısına geçmiştir. 1980`li ve 1990`lı yıllarda ise 1960 ve 1970`lere aksine daha az filmde rôl almıştır.
Kızı Gülşah Soydan, 1970`li yıllarda çocuk oyuncu olarak sinema filmlerinde yer almıştır.
1991 yılında Devlet Sanatçısı seçilmiştir. 1991-1992`de kurucusu olduğu SO-DER`e başkan seçilmiştir. Bu görevi 4 yıl sürdürmüştür ve halen yönetim kurulunda görev yapmaktadır.
Televizyon Kariyeri
Televizyonla ilk kez 1980`li yıllarda TRT 1`de Nezihe Araz ve Selim İleri`nin metinlerini hazırladığı Hanımlar Sizler İçin adlı bir kuşak programına katılmakla başlamıştır.
Programda iki saatlik kadınlara yönelik eğitici bölümleri, çeşitli skeçler halinde kadın karakterleri canlandırmıştır. Programda bir yıl boyunca çeşitli kadınları canlandırdı. Mesela Konya`da içkili bir restoran işleten kadını. Canlandırdığı kadınlar içinde Macide Öğretmen karakteri öne çıkmıştır.
Özel kanallar açıldıktan sonra Show TV`de bir haber programı teklifi geldi. Hayata dair şeyler, özel haberler olacak, konuları siz seçeceksiniz denilince Koçyiğit anlaşmayı kabul etmiştir. Eğitimde çocuk, çalışan çocuk, ailesinden şiddet gören çocuk, hasta çocuk gibi konular araştırılmıştır.
Son Çare adlı programın ekibi daha önce Fatma Girik ile birlikte bir program yapmıştır. Zamanla program çocuklarla kalmayıp genişleyince, çaresiz olan tüm insanların sorunlarına değinmiştir. Çok fazla çaresiz insanların derdini dinleyince Hülya Koçyiğit sağlığını kaybetmiş ve boğun fıtığı olmuştur. Doktorların önerisi ile programı bırakmıştır.
Fakar bu iki yıl sürmüştür, programın sonlarına doğru boyunlukla dolaşmaya başlamıştır. Programdan sonra Cihan Ünal ile birlikte TRT 1`de yayınlanan Nisan Yağmuru adlı dizide başrol oynamıştır. Dizi bitince Erdal Özyağcılar ile birlikte Mihriban adlı dizide başrol oynamıştır.
Bir sonraki dizisinde ise Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik ve Nevra Serezli ile birlikte 1980`li yılların ortasında TRT 1`de yayınlanmış yabancı Altın Kızlar adlı dizinin yerli versiyonu olan aynı isimli Altın Kızlar (2009) adlı dizide oynamıştır.
Siyasi Kariyeri
Kariyerinde hiç siyaseti düşünmese de, "Anap Partisi"`nden Turgut Özal`ın başdanışmanı olan Adnan Kahveci aramıştır. Daha sonra tekrar aramıştır ve şunları söylemiştir; Beni paçalarımdan çekiyorlar, ben kendimi uçurumdan aşağıya denize doğru uçarken buluyorum.
Madem gidiyorum, o zaman yanımda güvenebildiğim insanlar olsun istiyorum. Denizde boğulmadan yüzmeliyim. Çünkü, ben sizin paçalarınızdan çekiyorum bu nedednle. Sizim de aday olmanızı istiyorum. Hemen gelebilir misiniz? demiştir.
Bu konuşmanın olduğu zaman da Hülya Koçyiğit, Kuşadası`nda tatildeydi. Konuşma bittiğinde eşi Selim, Sen yaparsın dedi. Yapmak istiyordu fakat o dönemde Anap ile ilgili çok iyi izlenimler olmadığı için istemiyordu.
Turgut Özal ile birlikte bir-iki saatlik bir konuşmanın ardından Özal, Dünya`dan Melina Mecuri`nin örneğini vererek Milletvekili olmak sizin göreviniz demiştir. Ailesine danışan Koçyiğit, ailesinden destek almıştır.
Böylece kararını vererek İzmir 3. bölgeden İzmir`e bir sağ partisi olarak aday olmuştur, fakat 141 oyla seçilememiştir. Üçüncü olmuştur.
Ödülleri
Yurt İçinde Aldığı Ödüller[değiştir | kaynağı değiştir]1964 Yılın Kadın Oyuncusu (Turizm Bakanlığı)1964 Yılın Kadını (Türk Kadınlar Birliği)1969 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Cemile1972 Altın Koza (Zehra filmi ile)1973 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Tanrı Misafiri1975 Altın Portakal (Diyet filmi ile)1984 Altın Portakal (Derman filmi ile)1990 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Karılar KoğuşuAltın Portakal Yaşam Boyu Başarı ÖdülüAltın Koza Yaşam Boyu Başarı ÖdülüÇasot Yaşam Boyu Başarı Ödülüİstanbul Film Festivali Onur ÖdülüAnkara Film Festivali Onur ÖdülüUçan Süpürge Film Festivali Onur ÖdülüSiyad Onur Ödülü(2012)(Engelsiz Yaşam Vakfı) Yaşam Boyu Meslek ve Onur Ödülü
Yorumlar
Yorum Yap