Gözden kaçırmayın
Kütahya ve Uşaktan bile gerideyizAfyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuvarı tarafından Azerbaycan’ın Hocalı Kasabası’nda gerçekleştirilen katliamın 23. yıldönümü nedeniyle 26 Şubat 2015 tarihinde “Hocalı: Yürek Yangını” başlığı altında söyleşi ve anma konseri düzenlendi.
AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi İbrahim Küçükkurt konferans salonunda gerçekleştirilen ve İstiklal Marşımız ve Azerbaycan Ulusal marşının okunması ile başlayan anma programında konuşan AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürsoy Şahin, 26 Şubat 1992’de Azerbaycan’ın Hocalı beldesinde yaşanan katliamın tarihsel sürecinin çok eskiye dayandığını belirterek, “Hocalı katliamına götüren süreç 1988-1994 yıllarında Rusya’nın desteği ile Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan savaşın bir uzantısıdır” dedi.
Şahin, Hocalı vahşetinin Rusların tarih boyunca sürdürdüğü politikadan başka bir şey olmadığını ifade ederek, “Hocalı’da 613 sivil, Ermeniler tarafından katledilmiş ve Rusların desteği ile tam bir vahşet sergilenmiştir.
Hem Hocalı’da hem de Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde yaşanan bu katliam veya diğer ifadesi ile soykırım, Rusların tarih boyunca sürdürdükleri bir politikanın uzantısından başka bir şey değildir” diye konuştu.
Şahin şöyle devam etti:
“19. yüzyılın başlarından 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşından itibaren sistemli bir şekilde Doğu Anadolu’daki Ermenileri bugünkü Ermenistan topraklarına göç ettirmeye başlayan Rusya, bu yüzyıl boyunca tarihte Türk yurdu olan Revan ve çevresini Kafkasya’yı Ermenilere iskân etmeye başlamıştır. Ermenilerin Rusya’nın maşası olarak da kullanıldığını ifade etmek gerekiyor.
26 Şubat 1992’de esas olarak yapılmak istenen Kafkasya’daki Müslüman nüfusunu katliamlarla en aza indirmekti. Ermeniler de Rusların bu politikasına alet oldular. Hocalı kasabasında tamamen siviller hedef alındı.
Hocalı; Han kenti ve Ağdam’ı bağlayan yolun üzerinde bulunması, bölgenin tek havalimanına sahip olması sebebiyle özellikle seçilmiş bir yerdi. Hocalı stratejik bir öneme sahip olan ve 3 bini Azeri toplam 11 bin civarında kişinin yaşadığı bir kasabaydı.
Ermeniler, 366. Rus alayının da desteğiyle önce Hocalı’nın giriş ve çıkışlarını kapattılar. Ardından 83’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’den fazlası yaşlı olmak üzere toplam 613 sivili sadece Azeri oldukları için öldürüldüler. Normalde burası bir savaş bölgesi değil veya askeri bir birlik yok.
Hocalı’da ayrıca 487 kişi ağır yaralanmış, bin 275 kişi rehin alınmış, 150 kişi ise kaybolmuştur. Katliamın arkasında tamamen Rusya bulunmaktadır.
Azeri nüfusu yok ederek, bazılarını ise korkutarak göç ettirmeye çalışıyor. Esas hedefledikleri buydu. Aslında Türkiye ile Türk dünyası arasında Ermeniler vasıtasıyla Hıristiyan bir duvar örülmeye çalışılıyordu.
Hocalı’da yapılan katliamın sebebi budur. Hocalı’da sivilleri hedef alan bir vahşet sergilenmiştir.”
613 sivil, sadece Müslüman ve Türk oldukları için katledildi
Tarihi süreç içerisinde bakıldığında bölgede 3 bin Türk köyü ve yüz binlerce Müslüman Türk yaşamaktayken gerek Birinci Dünya Savaşı’nda yaşananlar gerekse ondan sonraki süreçte yaşananlarla bölgede Müslümanların Kafkaslardan Anadolu’ya göç etmek zorunda bırakıldığını anlatan Şahin, bu projenin sahibinin de Rusya olduğunu söyledi.
Şahin şunları belirtti:
“Bu Rusya’nın tarihi projesiydi. 1914’de bölgede öldürülen, göçe zorlanan ve sürülen Müslüman halk bir milyon kişi civarındaydı. Bu göçler sırasında birçok insan hayatını kaybetmiş, birçok insan da donma nedeniyle uzuvlarını kaybetmiştir.
Mesela Nahcivan bölgesinde dağlarda ot ve ağaç kabukları yiyerek yaşamak zorunda kalmış 200 bin civarında insandan söz ediliyor. Göçe zorlanan ve katledilenler Müslüman Türkler olunca kimse anmıyor ve hatırlamıyor.
2015, zorunlu Ermeni Göç Kanununun çıkarılmasının 100. yıldönümü. Ermeniler veya Hıristiyanlar söz konusu olunca bütün dünya bunu gündeme getirmek için birbiri ile yarışıyor. Biz ne kadar fazla şanlı bir tarihimiz olduğunu anlatsak da Hocalı gibi acı sayfaları da hatırlamak zorundayız.
Hocalı’da yaşananlar Türklere en son yapılan soykırımdı. Sadece Müslüman ve Türk oldukları için bu insanlarımız tarihi yurtlarında böyle bir vahşete maruz kaldılar.”
Hocalı Birleşmiş Milletler’in tanımına göre bir “soykırım”dır
Hocalı’da yaşananların bir soykırım mı bir katliam mı ya da insanlığa karşı işlenen bir suç mu diye nasıl tanımlanması gerektiği hususunda Birleşmiş Milletler’in (BM) tanımına bakmak gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Gürsoy, tanıma göre yapılanların açıkça bir soykırım olduğunun altını çizdi.
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gürsoy Şahin sözlerini şöyle tamamladı: “BM’ye göre soykırım, ‘ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubunun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen belli bir hareketlerden herhangi biridir.
Grubun üyelerinin öldürülmesi; grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi; grubun yaşam koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması ve çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi’ olarak tanımlanmıştır.
Hocalı’da yaşananlar aslında BM soykırım tanımına bire bir uymaktadır. Ruslar ve özellikle onların kullandıkları Ermeniler, sadece Azeri oldukları için sivilleri katletme niyetiyle bu eylemin içine girmişlerdir.
Yaşanan kesinlikle bir savaş değildir. Çünkü insanlık tarihinde hiçbir dönemde 2 yaşındaki çocuğun ağaca çivilenmesi; karnındaki çocuğun cinsiyeti ile ilgili iddiaya girilerek hamilelerin karnının deşilmesi, bebeklerin öldürüldüğü veya diri diri insanların yakıldığı görülmemiştir.
Savaşın da bir hukuku ve namusu vardır. Hocalı’da yaşananlar ne savaş ne insanlık hukukuna uymamaktadır.”
Doç. Dr. Şahin’in konuşmasının ardından “Hocalı Katliamı”nı anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. Program, AKÜ Devlet Konservatuvarı öğretim elemanları Yrd. Doç. Dr. Natık Rzazade, Öğr. Grv. Lev Krillov, Öğr. Grv. Anatoly Bodnar, Öğr. Grv. Berna Özkut, Öğr. Grv. Ömer Bildik, Öğr. Grv. Cenk Çöl, Öğr. Elm. Eren Bozkurt, öğrenci Taylan Akyüz, Ankara Üniversitesi üyesi Doç. Dr. Güler Demirova, Uludağ Üniversitesi öğretim elemanları Öğr. Grv. Hasan Adıgüzelzade, Öğr. Grv. Yıldız Aslanova ile Azerbaycan halk sanatçıları Muhsin Kurbani ve Arzu Kurbani tarafından verilen anma konseri ile son buldu.
Yorumlar
Yorum Yap