Gözden kaçırmayın
Bu lezzeti tatmak Afyonkarahisarın da hakkıYandaş Sendika başkanının bizi ispiyonculukla suçlaması üzerine “İspiyoncu sözcüğünü acaba ben yanlış mı biliyorum?
Abdullah Çelik bile olsa böyle fahiş bir hata yapamaz.” tereddüdü yaşarken sendikaya gelen Türkçe öğretmeni arkadaşıma selamlaşmadan hemen sonra “İspiyoncu ne demek?” diye sordum. Biraz şaşırsa da sorumu cevapladı.
Aldığım yanıt beni haklı çıkarmıştı ama mutmain olmak adına TDK sözlüğüne baktım. Aynen şöyle yazıyordu: Birinin sırlarını, davranışlarını, düşüncelerini gözleyip başkalarına bildirerek çıkar sağlayan kimse, gammaz. Anladığım kadarıyla sarı sendika başkanı serbest kıyafet eylemini resmi makamların, hatta kamuoyunun bilmemesi gereken bir sır olarak görüyor.
Yüz binlerce üyesi olan bir sendika olarak eylem kararı alıyorlar. Üyelerinin bir kısmı da bu karara uyarak eyleme katılıyor. Ama kimlerin katıldığını sormak ispiyonculuk oluyor. Zannediyorum lafa geldi mi Necip Fazıl’ın ifadesiyle " ‘kim var?’ diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert ‘ben varım!’ cevabını verecek bir gençlik” özleminde olanlar, “biz kim eylem yapıyor?” dediğimizde topluca rahatsız olmuşlar ve yere bakmışlar.
Sarı sendika başkanı eylem kırıcı arıyorsa etrafına bakması yeterli olacaktır. Şaibeli mülakatlarla göreve getirdikleri idareciler Türk Eğitim – Senli öğretmenlerin eylemini kırmak için her yolu denerken Türk Eğitim-Sen’e yönelik bu itham terbiyesizliktir. Kabul etmesi acı olsa da, ispiyonculuk sözcüğünün manasında yanılmasam bile Abdullah Çelik’in Türkçesi konusunda fena halde yanılmıştım.
Tam da kendisine göre bir yaklaşım sergilemiş, davul zurnayla afişe etmeye çalıştıkları eyleme kimsenin bilmemesi gereken bir sır muamelesi yapmıştı. Daha önce “enflasyon üzerinde zam aldık” açıklamasıyla “‰5, ‰9’dan büyüktür” demeye getirip matematik öğretmenini; uydudan yayın yapan bir yerel kanalda “İlahiyatçıyım, hiçbir ilçe milli eğitim müdürüne yönetici değerlendirme sürecinde hiçbir şey söylemedim.
Yemin ederim.” sözleriyle ilahiyat fakültesindeki hocalarını utandıran sarı sendika başkanı bu sefer de Türkçe öğretmenini utandırmıştı. Bununla kalsa iyiydi aslında. O da yetmemiş, serbest kıyafet eylemini yüzyılın özgürlük hareketi gibi lanse eden ifadeler kullanarak ne kadar yüzeysel, ne kadar sığ bir özgürlük anlayışına sahip olduğunu ortaya koyup Vatandaşlık Bilgisi öğretmenini de utandırmıştı.
Sarı sendika başkanının özgürlüğü kravatsız gömleğe, tıraşsız surata, ütüsüz pantolona, boyasız ayakkabıya indirgeyen sığ ve izandan yoksun yaklaşımı kabul edilemez. Kendisine yeniden Vatandaşlık Bilgisi dersi okutmak pek mümkün olmasa bile, kısa bir özet yapmak faydalı olacaktır. Özgürlüklerin temelinde ekonomik özgürlük ve düşünce özgürlüğü vardır.
Özgürlük; destekleme derneği gibi çalıştıkları iktidarın döneminde yapılmamış darbeler, yazılmamış fikirler, basılmamış kitaplar nedeniyle insanlar hapse girerken tepki göstermektir.
Özgürlük; Üniversite mezunlarının 900 TL’ye taşeron firmalarda iş bulabilmek için iktidar partisi önünde kuyruğa girmek zorunda olmalarına isyan etmektir. Özgürlük 20 milyon insanı devletten direk yardım alacak kadar yoksullaştıran ekonomik sisteme “Hayır!” diyebilmektir.
Türk Eğitim-Sen’in bir ilçe temsilcisi küfür ve hakaret içermeyen sosyal medya paylaşımlarından dolayı sürgüne gönderildi. Şikayet eden de bu yandaş sendikanın ilçe temsilcisi. Düşünceyi ifade özgürlüğüne bile saygısı olmayan bu yapının özgürlük havarisi kesilmesi olsa olsa kara mizahtır. Siz okula kravatsız gömlek, tıraşsız suratla gidebiliyorsunuz diye ülke özgürleşmiyor.
Abdullah Çelikispiyoncu görmek istiyorsa etrafındakilere, ilçe temsilcilerine hatta aynaya bakmalıdır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Yorumlar
Yorum Yap