Gözden kaçırmayın

Uymayanlara büyük ceza varUymayanlara büyük ceza var

Gıda enflasyonu en fazla fakirin sofrasındaki çeşidi azalttı.
Bazı ürünlerin fiyatının geçen yıla göre iki kat zamlanması, vatandaşın alım gücünü iyice düşürdü. Sebzenin yanı sıra kırmızı et, zeytinyağı, fındık, kayısı, nar ve süt ise fiyatı en fazla artan ürünler oldu. 
Geçen yıl yaşanan doğal afetlerin gıda fiyatları üzerindeki etkisi hâlâ devam ediyor. Afetlerin yol açtığı zarar, tarım üretimini düşürürken gıda fiyatlarını da rekor seviyede yükseltti. Birçok temel gıda maddesinde fiyatlar tavan yaptı.
Bazı ürünlerse geçen yıla oranla iki kat zamlandı. Bu yılın ocak ve şubat aylarındaki soğuk hava da meyve ve sebzeyi vurdu. Bunun yanı sıra son günlerde Merkez Bankası’na yapılan baskı sonucu döviz kurlarındaki hızlı yükseliş de gıda fiyatlarına olumsuz yansıyor. Temel gıda maddelerindeki artış, vatandaşın bütçesini zorluyor. Yükselen fiyatlar ise en çok fakiri vuruyor.
Son gelen zamlarla birlikte yoksulun alım gücü iyice zayıfladı. Gıdada yaşanan fiyat artışı en fazla kırmızı et, zeytinyağı ve taze sebzede hissediliyor ancak süt ürünlerinden bakliyata, kuru meyveden sıvı yağa, salçadan çaya kadar birçok ürünün fiyatı yüzde 10 ile 164 oranında pahalandı.
En fazla artış salça, kırmızı mercimek, et, çay, sucuk, zeytin, zeytinyağı, un, tereyağı, süt, peynir, şeker ve yumurtada görüldü. Patates fiyatları iki senedir yüksek seyrediyor. Spekülatörlerin etkisiyle zeytinyağı iki katına çıktı. Buğdaydaki rekolte düşüşü un, bulgur ve ekmeğe zam olarak yansıdı.
fındık ise her gün rekor tazeliyor. Hayvancılıktaki girdi maliyetlerinin sürekli artması, et ve süt ürünlerini yükseltti. Daha çok dışarıdan ithal edilen bakliyatın fiyatları ise döviz kurlarındaki yükselişe endeksli arttı. Fiyatların sürekli ve belirsiz bir şekilde değişmesi, ekonomiyi de olumsuz etkiliyor. Özellikle enflasyon üzerinde ciddi baskı oluşturan gıda fiyatları, tarım ve gıda piyasasını da sıkıntılı hale getiriyor.
Yüksek fiyat düzeyi, yoksulluk sınırı ve bunun altında yer alan insanlar için gıda temininde bir tehdit unsuru oluşturuyor. Yüksek fiyatlar ve hızlı fiyat değişimleri, işletmelerin geleceğe yönelik tahminleri, strateji belirleme ve planlama açısından risk ve belirsizliği artırıyor. Tarım ürünlerindeki maliyet ve fiyat değişimleri, gıda ve içecek sanayisini de doğrudan etkiliyor.

Gıdada yaşanan fiyat artışı, en çok kırmızı ette hissediliyor. Geçen yıl ocak ayında kilosu 27 lira olan dana kuşbaşı, 36 liraya çıktı. Kıyma 25 liradan 34 liraya, 33 liradan satılan antrikot 43 liraya yükseldi. Bu sezon yağlık zeytin rekoltesinin düşmesiyle fiyatlar arttı. Üreticinin, fiyatlar daha da yükselecek beklentisiyle elindeki ürünü piyasaya vermemesi ve spekülatörlerin etkisiyle zeytinyağı fiyatı tavan yaptı. Önceki sezon üretici çıkış fiyatı 7 lira olan sızma zeytinyağı, 12 liraya çıktı.

Süt ürünleri de zamdan nasibini aldı, son bir yılda ortalama yüzde 26 arttı. Geçen yıl yaşanan don olayları ve kuraklık fındık, kayısı ve Antep fıstığındaki etkisini hâlâ sürdürüyor. 20-25 lira arasında satılan fındık içi, 55-60 liraya çıktı. Antep fıstığı 35-40 liradan 60 liraya, kuru kayısı 12-15 liradan 30-35 liraya çıktı.

Ocak ve şubat aylarında ülkede etkili olan soğuk hava, aşırı yağışlar, kar ve fırtınanın da etkisiyle meyve ve sebze fiyatları hızla yükseldi. Şubat ayı başında kilosu 15 lira olan taze fasulye, yüzde 73 artışla 26 liraya kadar çıktı. Dünya genelinde gıda fiyatları, yükselen stoklar, dolardaki artış ve petrol fiyatlarındaki düşüşlerin etkisiyle inmeye devam ederken Türkiye’de tam tersi bir durum söz konusu. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre gıda fiyatları, şubat ayındaki düşüşle birlikte son 55 aylık dönemin en düşük düzeyine geriledi.