Gözden kaçırmayın
Afyon Belediyesi kamu oyuna duyuru yaptıSayıları tartışmalı olsa da Osmanlı’nın çöküş yıllarında çok sayıda Ermeni’nin öldüğü herkesin kabul ettiği bir gerçek.
Bu kayıpları tetikleyen Ermeni tehcirinin 100. yılında Erivan’ı dolaştık. Kökleri Anadolu’da, ortak bir acıydı her sohbetin konusu...
1915 tehciriyle Anadolu’dan dünyanın dört bir tarafına savrulan Ermeniler büyük göçün 100. yılında geçmişe doğru bir yolculuk yapıyor. 22 yaşındaki Sofia Agopyan gibi… Sovyetler Birliği döneminde babasının memuriyeti nedeniyle Kiev’de doğan Agopyan, ailesinin tarihini tehcirle ilişkilendirerek şöyle özetliyor: “Olmasaydı, ben de olmayacaktım. Dedem Sason’da kalacaktı. Kendisi gibi göçmen,
Muşlu babaannemle evlenmeyecekti. Babam, amcam, halalarım da Erivan’da doğmayacaklardı. Anneannem Fransa’da değil İstanbul’da büyüyecekti. Hayatının sonuna kadar Ermenice konuşamadı; belki Beyoğlu ve Şişli sokaklarında mutlu olabilirdi. Yetim kalmış diğer dedem, Yunanistan sokaklarında gazete ve su satmak zorunda kalmazdı.”
2014’te Sason’u ziyaret ettiğinde, kendine söz verdiği gibi çoktan Türkçeyi öğrenmiş Sofia. Menfur bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Hrant Dink de etkili olmuş bu kararında. Çünkü kendini, kimliğini anlayabilmenin, düşüncelerini Türklerle doğrudan konuşabilmenin ve paylaşabilmenin en doğru yoludur bu. Erivan sokaklarında kiminle konuşsanız benzer öyküler dinlemeniz mümkün.
Erivan’da matem yok, Kardashian var!
Erivan, tehcirin 100. yılında ülke tarihinin en büyük, kapsamlı ve masraflı etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. Etkinliklerin sembolü mor renkli “ölmez çiçeği”. Anma programlarında bir yas havası yok.
Bir hafta önce dünyanın ünlü Ermenilerinden Kim Kardashian’ın gelmesi dünyanın dikkatini de Kafkaslar’daki bu küçük başkente çekmiş. CNN’in de canlı yayınlarla bağlandığı Kardashian gezisinin PR değerinin 50 milyon dolar olduğu konuşuluyor. Kaliforniya merkezli System of Down’ın önceki akşam ücretsiz verdiği meydan rock konseri ise yine son günlerin en çok konuşulan konularından biriydi.
Bütün anma faaliyetlerinin merkezinde “Ermenistan’ın iki numarası” olarak bilinen Devlet Başkanlığı Genel Sekreteri Vigen Sarkisyan var. Zaman’a konuşan Sarkisyan, 100. yılda en önemli önceliklerinin inkârın suç sayılması olduğunu belirtiyor. Türkiye’yle sınırların 20 yıldan uzun bir süredir kapalı oluşuna dikkat çekerek “Kesilmiş yollar hiçbir yere çıkmaz ve 21. yüzyılın utancıdır.” diyor. 24 Nisan’da İstanbul’da yapılacak anma etkinliklerine verdikleri önemi de saklamıyor: “Türkiye’de artık tutum değişikliği gözlemliyoruz.”
‘Ermenileri kurtaran Türkleri tanımak istiyoruz’
Aralarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de olacağı çok sayıda yabancı ülke temsilcilerinin 24 Nisan’daki buluşma yeri “Soykırım” Anıtı. Sadece yenileme inşaatına 4,5 milyon dolar kaynak aktarılmış. “Birkaç yıl önce çok mütevazı bir koleksiyonumuz vardı, şimdi 90 binden fazla parça var müzede.” diyen Müze Müdürü Hayk Demoyan, “Burası Türklerin de tarihinin bir bölümünü öğrenebileceği bir merkez.” diyor. Türk tarihçilerden ve bilim adamlarından herhangi bir katkının olmadığı için üzülen Demoyan, “Bu müzede o zamanlar Ermenilerin hayatlarını kurtaran Türklerin fotoğraflarının da olmasını çok isterdik.” diyor.
Ermenistan’da yetkililerin 24 Nisan’da Erivan’da olmasını veya yapacağı açıklamada açıkça “soykırım” kelimesini kullanmasını istedikleri en önemli kişi ABD Başkanı Barack Obama’ydı. ‘Soykırım’ kelimesini bu yıl da kullanmayacağı açıklanan Amerikalı lidere kırgın ve kızgınlar. 24 Nisan anma etkinlikleri çerçevesinde yapılan Global Forum’da Zaman’a konuşan Amerikan Ermeni Ulusal Kongresi (ANCA) Devletle İlişkiler Direktörü Kate Nahapetian, “Obama yine sözüne sadık kalmadı.” diyor. Obama’nın tavır değişikliğine gitmesini ise “Ortadoğu’da Türkiye’ye muhtaç” olmasıyla açıklıyor.
‘Suikastlar yanlıştı’
Taşnak Partisi olarak bilinen Ermeni Devrimci Federasyonu’nun Uluslararası Sekreteri Giro Manoyan, 24 Nisan vesilesi ile Türkiye’de yetkililerin yaptığı açıklamalarda panik havası gördüğünü söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Başbakan Davutoğlu’nun açıklamalarını çelişkili görüyor. Türkiye ile diplomatik ilişkiler kurulması için ‘soykırımı tanıma’ şartı aramadıklarını da belirten Manoyan, üç maddelik bir normalleşme öneriyor: İki devlet diplomatik ilişki başlatsın. Kara sınırları açılsın.
Sorunlarını uluslararası hukuk çerçevesinde birlikte çözsün. Tehcir kararında rolü olanlara dönük yapılan suikastlarda parti kararı olmadığını savunarak, cinayetleri “tasvip etmediğini ama sebebini anladığını” söylüyor. 1970’lerde Türk diplomatlarına yönelik saldırılarla ilgili olarak da bunların ASALA tarafından yapıldığını ifade ederken örgütün dağılma sürecinde kendi siyasi partilerine de zarar verdiğini belirtiyor.
Gazeteci Gayane Mkrtchyan da 100 yıl sonra artık iki ülke insanının birbirini daha fazla tanıması gerektiğini belirtiyor. Daha çok diaspora için yayın yapan ‘armenianow’ için gazetecilik yapan Mkrtchyan birkaç defa Türkiye’yi ziyaret ettiğini, İstanbul’dan Malatya’ya kadar Anadolu’yu gezdiğini anlatırken, ailesinin her Türkiye ziyareti öncesi tedirgin olduğunu belirtiyor gülümseyerek. “Çünkü bir nesil var. Acıları içlerine oturmuş.” derken “Ama biz farklıyız.
Türkiye ile iletişim ve irtibat sürekli olmalı.” diyor. Kaliforniya’dan Kübalı eşi ile birlikte gelen Adriana Sevahn Nichols ise “soykırım” anıtında karşılaştığı az sayıda Türk’ü görünce gözyaşlarını tutamıyor. “Neden daha önce gelmediniz?” diyen tiyatro yazarı, “Ben Türkiye’ye geldim. Orası evim. Burası da sizin eviniz. Korkmadan birbirimizi ziyaret edebilmeliyiz.” ifadelerini kullanıyor.
Anıtta Türkiye’den gelen misafir arayan 92 yaşındaki Mnatsakhan Signosyan ise memnuniyetini “Sizi gördüm, şâd oldum.” diye özetliyor. Yanına getirdiği analog makineye çantasından çıkardığı Kodak filmi takmak için yardım istiyor. Misafirleriyle birlikte gülümseyerek poz veriyor.
Yorumlar
Yorum Yap