Gözden kaçırmayın
Köylülerin su kavgasına Valilik son noktayı koyduDeğerli basın mensupları;
Türkiye Kamu-Sen olarak 2002 yılında başlayan ve 2010 yılına kadar Türkiye Kamu-Sen öncülüğünde yürütülen toplu görüşme süreçlerine bir anlam ve ciddiyet kazandırmak için her türlü mücadeleyi vermiş, toplu sözleşme hakkımız gasp edilmiş olmasına rağmen memurlarımız ve emeklilerimiz adına sayısız kazanıma imza atmıştık.
2010 yılından beri ise sarı sendika, hükümet işbirliği ile toplu pazarlık masasının ciddiyetine gölge düşürülmekte; memur ve emeklilerimizin umutlarıyla oynanarak, rakamlar çarpıtılarak, çeşitli şovlar vasıtasıyla toplu pazarlıklar, şahsi menfaat sağlama aracı haline getirilmeye çalışılmaktadır.
Bu yıl da aileleriyle birlikte 20 milyon vatandaşımızı yakından ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri yetkili konfederasyon ve hükümet eliyle yine çadır tiyatrosuna dönüştürülmüştür.
Bugüne kadar hiç görülmemiş bir şekilde hükümetin teklifini basının karşısında açıklayacağını söylemesi, televizyonlar karşısında merakla bekleyen emekli ve memurlarımızı ümide sevk etmiş, geçmiş yıl kayıplarını da dikkate alarak Hükümetin ‰10+10 gibi bir teklifle masaya gelebileceği izlenimi oluşmuştur.
Ancak Bakanın açıklamalarıyla memur ve emeklilerimizin umudu suya düşmüş, hayalleri yıkılmış, beklentileri boşa çıkmıştır.
2013 yılında yaşanan toplu sözleşme fiyaskosunun yaraları sarılmamışken, memur ve emeklilerimize 2016 yılı için yüzde 4+4, 2017 yılı için yüzde 3+3 zam teklifi tam bir hayal kırıklığı olmuştur.
Memur ve emeklilerimizin yaşadığı bu hayal kırıklığı, amatörce kurgulanmış bir sahne ile sözde yetkili konfederasyon ve sendikaların televizyon şovuna dönüştürülmek istenmiştir.
Çalışma ve Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in teklifini sunması üzerine ayağa kalkan yetkilendirilmiş konfederasyon başkanı, güya masayı terk edermiş gibi yaparak, milyonların gözü önünde bir kez daha “Hak nasıl alınamaz” dersi vermiştir.
Bizler gibi televizyonları başında umutla bekleyen milyonlar da Ali Yalçın ile birlikte Memur-Sen heyetinin ceketlerini düğmeleyerek ayakta beklemesine ve ayakta konuşmasına bir anlam verememiştir.
Bu tutum tarafımızca, yetkilendirilmiş konfederasyonun ağa babalarına biat fotoğrafı ve ‰4+4’e saygı duruşu şeklinde değerlendirilmektedir.
Bunun yanı sıra, Sayın Faruk Çelik’in tekliflerini açıkladıktan sonra Türkiye Kamu-Sen’in değerlendirmelerini almadan adeta korkarak masadan kalkmasını anlamakta zorlanıyor, bu anti demokratik tutumundan dolayı kendisini kınıyoruz.
Televizyonların karşısında memurları kahreden bu rakamları açıklama cesaretini gösteriyorsunuz ama sendikaları dinlemekten imtina ediyorsunuz.
Bu tavır Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı’na yakışmamıştır.
Memur-Sen’in masayı terk ettiği ise doğru değildir.
Masayı terk eden bunu kurduğu cümlelerle de anlatır.
Bakan’a kibarca 3-5 kelime söylemek, “Toplantı bitmiştir” demek nasıl oluyor da masayı terk etmek oluyor.
Masayı terk eden, “Bu teklifi reddediyorum; bu teklifle masada oturmayı kabul etmiyorum” der ve çıkardı.
Bakan’ın karşısında milyonların haklarını koruma cesaretini gösteremeyenlerin, mikrofon başında ucuz kahramanlığa soyunması ise tam anlamıyla bir kara mizah örneğidir.
Milyonlarca memur ve emekli buradan çıkacak sonuçları beklerken, her defasında iktidarın kuyruğuna takılarak memurun ve emeklinin sorunlarını sümen altı eden çarpık sendikal anlayışı da kınıyoruz.
Değerli basın mensupları;
Toplu sözleşme görüşmeleri bir kez daha bilindik bir oyuna sahne olmaktadır.
Oyunun yönetmeni de, figüranları da, sonuçları da bellidir.
Kısacası toplu sözleşme masasında 2013 yılından bu yana değişen bir şey yoktur.
Sadece Ahmet gitmiş; Ali gelmiştir.
Biz memur ve emeklilerimiz açısından umut ışığı içermeyen bu oyunun sonuçlarının birilerinin kurguladığı gibi olmaması için mücadelemizi sürdüreceğiz.
2016 yılı için yüzde 4+4, 2017 için yüzde 3+3 zam teklifini insaf ölçülerinde görebilmek mümkün değildir.
Bilindiği gibi geçen yıl enflasyon yüzde 8,17 olmuş ve memurlar enflasyonun altında bir zam alarak yılı zararla kapatmışlardır.
Türkiye Kamu-Sen olarak kırmızıçizgimizi 2014 ve 2015 yılı kayıplarımızın karşılanması şeklinde belirlemiştik.
Geçtiğimiz yıllardaki kayıplarımızı dikkate almayan, böylesine sorumsuz bir hükümet anlayışını kınıyoruz.
Memurların kayıplarını yok sayan sorumsuz sendikal anlayışı kınıyoruz.
2013 yılında attığı imza sebebiyle kamu çalışanlarını 123 liraya mahkûm eden ve enflasyon farkı istemeye bile cesareti olmayan konfederasyonun kendi ayıbını ortadan kaldırmak için hiçbir mücadele sergilememesini de kınıyoruz.
Memur ve emeklilerimizi masada unutan bir konfederasyonun, kayıpların telafisiyle ilgili herhangi bir talebinin olmaması, geçmiş yıl zararlarını toplu sözleşme masasına taşımaya cesaret edememesi, bütün kamu çalışanları ve emeklilerimiz tarafından dikkate alınmalıdır.
Kamu işçisine ve emeklisine bu yıl için ‰11,3 zam oranı ve 500 lira iyileştirme verilirken, memura yüzde 4+4 ve yüzde 3+3 verilmesi teklifini hakaret olarak algılıyoruz.
Hükümetin bu kabul edilemez teklifini reddediyoruz.
Türkiye Kamu-Sen’in talepleri bellidir.
Ciddi bir ekonomik sıkıntı içerisinde, hayatlarını güçlükle devam ettiren memur ve emeklilerimiz için biz, geçmiş dönem kayıplarını da hesap ederek ‰22’lik bir zam ve ilave olarak da taban aylığa seyyanen net 150 lira verilmesi talebinde bulunduk.
Bu talebimiz karşısında ‰4+4 zam teklifi ile gelinmesi ciddiyetsizliktir; abesle iştigaldir.
Geçmiş dönem kayıplarının telafisini içermeyen bir teklif, “2014 ve 2015 kayıplarınızın üstüne buz gibi soğuk bir su için” demektir.
Memuru ve emekliyi sefaletin karanlık dehlizlerine mahkûm eden bu tavır, açıkça çalışanımıza, emeklimize hakaret etmektedir.
Erken seçime gitmenin şartlarını zorlayan Hükümetin, 5 milyon emeklinin ve memurun vereceği cevaptan da bir endişe duymadığını düşünüyoruz.
Ama “Endişe duyun” diyoruz.
Hükümet bu kabul edilemez tekliflerle karşımıza çıktığı sürece, gireceği bütün seçimlerin sonucundan endişe duymalıdır.
Bu teklif, en az iki katına çıkartılması halinde üzerinde konuşulabilecek bir hal alır.
Toplu sözleşme görüşmeleri henüz sonlanmadığı için, ümidimizi korumak istiyoruz.
Hükümet, ekonomik gerçekleri görmeli, 2014 ve 2015 yılı kayıplarımızı hesaba katmalı ve teklifini revize ederek karşımıza çıkmalıdır.
Bir kararla Türkiye nüfusunun ‰25’ini ekonomik cendereye sokanlar hangi yüzle milletin karşısına çıkacak, hangi yüzle bu milletten bir dönem daha görev isteyeceklerdir.
Memur ve emeklilerimiz, kaynakları dağıtırken kendilerini unutanları, unutmayacak, sandık başında gerekli değerlendirmeyi mutlaka yapacaktır.
Yorumlar
Yorum Yap