Gözden kaçırmayın

Görgöz bir özür bekliyoruzGörgöz bir özür bekliyoruz

Milliyetçi Hareket Partisi Afyonkarahisar Milletvekili aday adayı Dr. Uygur Temizer yazılı bir basın açıklamasında bulunarak 1 Kasım seçimlerini ve aday adaylığını değerlendirdi.

DR.TEMİZER: “MHP’YE VERİLEN HER OY, BÖLÜCÜLÜĞE YAĞLI BİR KURŞUN SIKMAKTIR”
Milliyetçi Hareket Partisi Afyonkarahisar Milletvekili aday adayı Dr. Uygur Temizer yazılı bir basın açıklamasında bulunarak 1 Kasım seçimlerini ve aday adaylığını değerlendirdi.


Gazi Üniversitesindeki öğretim üyeliği görevinden ayrılarak 7 Haziran seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisinden Afyonkarahisar Milletvekili aday adayı olan Dr. Uygur Temizer, 1 Kasım seçimleri için tekrar aday adayı olduğunu belirterek şunları söyledi: “14 Yaşımdan beri gönül verdiğim, lise ve üniversite dönemlerimde gençlik teşkilatlarında görev aldığım, hayatım boyunca idealleriyle yoğrulduğum Türk milliyetçiliği ülküsünün emrinde olduğumu göstermek, 35 yıllık çalışma hayatımda ve devlet kademelerinde edindiğim bilgi birikimimi ülkücü düşünceyle birleştirerek Afyonkarahisarlı hemşerilerime hizmet etmek için 7 Haziran’da olduğu gibi bugün de, bu kutlu yola çıkmış bulunmaktayım.


Maalesef şunu belirtmeliyim ki, bugün ülkemiz 7 Haziran seçimlerinde belirttiğimiz ağır şartların da ötesinde ağır siyasi, sosyal ve en önemlisi ulusal güvenlik tehlikeleri ile karşı karşıyadır.


Çok daha önemlisi ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü tehlikededir. Güneydoğunun birçok yöresinde vatandaş sokağa çıkamaz hale gelmiştir. Bırakın vatandaşımızın can güvenliğini, asker ve polisimizin dahi can güvenliği yoktur. Bu bölgede maalesef PKK’nın şehir örgütlenmesi olan KCK denilen gerçek paralel yapı alan hâkimiyetini eline geçirmiştir.


Suriye sınırımızda bölücü örgütün uzantısı olan PYD adlı terör örgütü kanton diye tanımlanan şehir devletleri kurmaya başlamış, diğer taraftan barbar IŞİD bölge insanımızı ve orta doğuyu tehdit eder hale gelmiştir.


Tüm bunlar son yıllarda “çözüm” adı ile ortaya atılan yanlış politikaların ve Suriye konusunda atılan yanlış adımların sonucudur.

Eylül-2015 itibariyle ülkemiz sadece ulusal güvenlik alanında değil, çok önemli ekonomik, sosyal ve siyasal meselelerle karşı karşıyadır.

* Emekli perişandır ve ciddi geçim sıkıntısı içindedir. Maaşı her geçen gün gerilemekte ve fakirleşmektedir.

* Esnafımız siftah yapmadan kepenk kapamaktadır.
* Çiftçi ekemez, ektiği ise para etmez hale gelmiştir.
* İşverenlerimiz ağır enerji ve faiz maliyeti kıskacındadır.
* İş görenlerimiz enflasyona ezdirilmiştir.
* İşçinin iş güvencesi, işçi sağlığı ve kıdem tazminatı tehlikededir.
* Ülke PKK terör belasına yenilmiştir.
* Yolsuzluk ve soygun tavan yapmıştır.

* Çok partili siyasi hayata geçildiği 1950 yılından günümüze kadar geçen sürede, yolsuzlukları nedeniyle dört bakanı istifa eden başka bir hükümet yoktur. Rekor
AKP’dedir. Oy çokluğu ile yüce divana gitmeseler de millet vicdanında aklanmamışlardır.


* Aylık 60.000 TL otele kira bedeli ödeyen bir bakan oğlu ile bu hükümet döneminde tanışılmıştır.
* Evde para kasaları dolu bir bakan oğluna dünyada rastlanmamıştır.
* Ayakkabı kutularında milyon dolarlar olan bir genel müdür batı ülkelerinde ayaklarından asılacağı halde, bu ülkede savunulmuş korunmuştur.


* Asgari ücretin net olarak 949,07 TL olduğu bir dönemde hepinizin malumu olduğu bakan bugün Yediyüzbin TL bedelli saat takmaktadır.
* Haram-Helal kavramlarının yer değiştirdiği, “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” ifadeleriyle ahlaki erozyonun yaşandığı bir süreçten geçmekteyiz.
Kıymetli hemşerilerim örnekleri çoğaltmak mümkündür. Referansının İslam olduğunu iddia eden bir grup için bütün bunlar yüzkarasıdır. Mahkeme-i Kübra’da milyonlarca kul hakkının hesabının sorulacağından da kuşkumuz yoktur.


Bütün bunların neticesinde;
* AKP anlayışının; adaletten, işi ehline vermekten, haktan hukuktan uzaktan yakından alakası kalmamıştır.
* Kamu kurumları ehliyetsiz kişilerce haksız şekilde doldurulmuştur.
* Senelerce iş peşinde koşanlar yok sayılmış, yakınları sınavsız işe yerleştirilmiştir.
* Türkiye iş aramada “ umudunu yitirmiş” insanlarda dünya rekortmenidir.


* Türkiye kadın cinayetlerinde dünyada en baştadır.
* Son bir yılda 125.000 aile boşanmıştır. Toplumun temeli dediğimiz aile çatırdamaktadır.
* Uyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar inmiş, ahlakdışı ilişkiler tavan yapmıştır.
* Ülke geçim sıkıntısında, yolsuzlukta kendi rekorlarını yeniler hale gelmiştir.


* Maalesef kadına şiddet ve tacizde dünya rekoruna gidilmekte, insanımızın kanını donduran cinayetler işlenmektedir.
* Ülkemiz israfta dünya birincisi haline getirilmiştir. Dünyada bizden 10 kat, 20 kat daha zengin ülkelerin başkanlarında, bu kadar lüks, şatafat ve makam aracı yoktur.


AKP hükümeti 13 yılda işsizliği çözememiş, ciddi yatırımlar yapamamıştır. Ülkemizde inşaata dayalı kent rantları oluşturulmuş, üretime dayalı reel sektör yok sayılmıştır.
- Afyonkarahisarımız AKP’ye çok ciddi destekler verdiği halde, milli gelirden üzerine düşen payı alamamıştır.


1 Kasım seçimleri; Türkiye’nin üzerinde yeniden “Sevr” oyunlarının oynandığı, ülkenin bölünmenin eşiğine getirildiği, Türklüğün aşağılanmaya çalışıldığı, İslâm’ın çıkar hesaplarına meze yapıldığı, millî hassasiyetlerin dumura uğratıldığı, toplumun temeli olan aile müessesemizin ve ahlâkî değerlerimizin hiçe sayıldığı, esnafın, çiftçinin, memurun, emeklinin perişanlık çektiği, üretimin düşerken tüketimin çılgınca arttığı, ama birilerinin haram para ile zenginliğine zenginlik kattığı, yoksulluk, yolsuzluk, yalan, talan ve hırsızlığın ayyuka çıktığı, partizanlığın, adam kayırmanın ve haksız kazanç elde etmenin marifet addedildiği, hak sahibi fakir-fukara boş gezerken kendi yakınlarını torpille ballı işlere sokanların adaletten bahsettiği, birileri tarafından vatanın emlâk, bayrağın bez parçası, millî marşın aranjman sayıldığı, millî kimliğin, millî kültürün ve millî hassasiyetin yok edilmeye çalışıldığı, gençliğin küresel rüzgârlarla ruh kökünden koparıldığı, milletimizin 36 etnik kimlikle tarif edilmek istendiği, gayrı millî unsurların el üstünde tutulduğu, muhtaç hâle düşürülen insanımızdan “Sadaka Kültürü”yle oy devşirildiği, devlet imkânlarının siyasi yandaşlara peşkeş çekildiği ve toplumsal patlamanın çok büyük bir tehlike arz ettiği bir dönemde yapılan çok mühim ve kritik bir seçimdir.


Çünkü -siyasi âmâ olan AKP hariç- herkes şu gerçeği çok açık olarak görmüştür ki, bölünme ve Türk milletini etnik kökenlere ayrıştırma süreci sonunda ülkemizin bir bölgesinde hayali değil gerçek “paralel devlet”, terör örgütü ve siyasi uzantıları tarafından fiili olarak hayata geçirilmiştir. “Çözüm Süreci”nin “kalkışma” ve “ayrılma süreci” ne gittiği de açık bir hakikattir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin bu yönde yapmış olduğu “Çözüm” değil “Çözülme” isimlendirmesi, yaptığı bütün tahliller, parti olarak haklılığımızı her yönüyle ortaya koymaktadır.


Türkiye iyi yönetilememekte, Türk Milleti’nin değerleri korunamamakta, Türkiye’nin güneydoğu bölgesi her geçen gün ayağımızın altından kaymaktadır. Bu sebeplerle Büyük Türk Milleti’nin HDP ve PKK’nın dümen suyunda hareket eden AKP’ye bu seçimlerde büyük bir ders vermesi gerekir.


Bu seçim; “Çözülme Süreci”nin devam edip etmeyeceğine, AKP eliyle PKK’ya verilen tavizlere dur denip denmeyeceğine, ülkemizin güneydoğusunun bölünerek “Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi”ne eklenip eklenmeyeceğine, nihayet “Dört Parçalı Kürdistan”ın birleştirilerek “Büyük Kürdistan”ın kurulup kurulamayacağına karar verilecek hayatî bir seçimdir.

Bu seçim; hepinizin çok iyi bildiği gibi sadece ülkemizin kaderini belirleyecek bir seçim değil, hem Türkiye’nin, hem Türk Dünyasının, hem de İslâm coğrafyasının kaderinin çizileceği bir seçimdir. Küresel güçlerin Büyük Ortadoğu Projesi’ni bütün detaylarıyla hayata geçirmek için var gücüyle çalıştığı, Ortadoğu’da haritaların yeniden çizildiği, yanı başımızda İsrail’e ikinci bir biraderin peydahlanmaya çalışıldığı, Türk Milleti’ne Anadolu Beylerbeyliği’nin bile çok görülerek, kolunun bacağının budanmak istendiği bir dönemde yapılan çok önemli bir seçimdir.


Bu seçim; Türk Milletinin birlik ve beraberliği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası, Türk Milleti ve Devletinin bölünmezliği, ülkemizin maddi ve manevi kalkınması için Türk insanının; kirli oyunlara karşı Milliyetçi Hareket’e destek vererek “vatanın bölünmez bütünlüğü” için oy atması, yani bölünüp bölünmeme tercihini ortaya koyması gereken seçimden öte bir seçimdir.


Bu seçim; her türlü emperyalist oyuna, küresel tezgâhlara, iç ve dış mihrakların ülkemiz üzerindeki sinsi plânlarına karşı çıkmak ve onların suratına bir Osmanlı tokadı indirmek için; yeniden Kuvâ-i Milliye ruhuyla hareket edip, parti tercihinin ötesinde Türk Milleti’nin istiklâline sahip çıkmamız gereken tarihi bir seçimdir.


Bu seçim; sadece sıradan bir milletvekili seçimi olmayıp, Türklüğün istikbalinin oylandığı bir seçim olacaktır. Bu seçim; “Başkanlık Sistemi” adı altında Türk vatanını eyaletlere ayırmak, “Yeni Anayasa” denilerek “Türk Milleti” gerçeğini yok etmek isteyen AKP iktidarı ve bölücü yandaşlarına karşı; gururla “Ben Türküm!” diyen herkesin “Türk Vatanı, Türk Bayrağı, Türk Milleti ve Türk Devleti”nin teminatı olan Milliyetçi Hareket Partisi’ne destek vermesi gereken bir seçimdir.


Çünkü Türk vatanının bölünmez bütünlüğü, Türk devletinin bekâsı, Türk bayrağının semalarımızda ebediyen dalgalanması ve Türk milletinin ilelebet payidâr olması için milli bir duruş sergileyen tek siyasi parti Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Hepinizin çok iyi bildiği gibi MHP’ye verilen her oy; kilise ahlakından milletimize elbise dikmek isteyen şer güçlerin ve ortaklarının tezgâhlarına son verecektir.


MHP’ye verilen her oy; bölücülüğe yağlı bir kurşun sıkmaktır.
MHP’ye verilen her oy; Türk kimliğini, millî birlik ve bütünlüğü savunmaktır.
MHP’ye verilen her oy; bölgesinde sözü dinlenen, kardeşlerinin haklarını koruyan, Kıbrıs’a, Kerkük’e, Kafkaslara, Halep’e, Bosna’ya, Doğu Türkistan’a, Batı Trakya’ya sahip çıkmak, Turan illerini gözetmek, İslâm ülkelerini kollamak, ülkemizi çağlar üzerinden sıçratarak Bilgi Çağı’nın ötesine geçmeye namzet olan bir Türkiye’yi kurmaktır.


MHP’ye verilen her oy; hem maddede hem de manada zirveleri tutmak, haksızlığı, yoksulluğu, yolsuzluğu ve hırsızlığı ortadan kaldıracak lekesiz bir adalet nizamı kurmaktır.
MHP’ye verilen her oy; madde ile manayı, ilim ile imanı birleştiren, Türk Cihan hâkimiyeti mefkûresini cihad ruhuyla yüceltip İslam’da yeniden dirilişi esas alan yüzde yüz yerli ve millî bir idareyi iktidar yapmaktır.


MHP’ye verilen her oy; insanımızın titreyip kendine dönerek yeni bir diriliş gerçekleştirmesi, Türk Milletinin silkinip yeniden ayağa kalkması, gayrı milli güçlerin heveslerinin kursağında kalması, yeniden Milliyetçi Türkiye’nin kurulması, Dünya Türklüğünün şahlanması ve İslâm Âlemi’nin güven içinde olması demektir.
MHP’ye verilen her oy, sadece küresel emperyalizmin ve bölücülüğün çanına ot tıkmakla kalmayacak; aynı zamanda Î’lâ-yı Kelimetullah Davası’nın, ecdadımızın tarihî mefahirinin ve Türk-İslâm Medeniyeti’nin yeniden inşasına vesile olmaktır.


İşte bütün bu yüce değerler manzumesini, Devlet-i Ebed Müddet ilkesini ve siyasi hedefler mefkûresini savunan tek parti MHP ve duruşundan taviz vermeyen, gücünü yalnızca milletinden alan, yabancılardan medet ummayan, dürüstlükten asla ayrılmayan ve çizgisinde kırıklık olmayan tek lider Devlet Bahçeli’dir.


Bu itibarla siyaseti, millete ve devlete hizmetin önemli araçlarından birisi olarak görmenin ötesinde, içinde yaşadığımız bu tarihî şartlarda Türk’üm diyen herkesin MHP’ye destek vermesi gerektiğine inanıyorum. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu amaca ulaşılacak yegâne siyasi hareket olduğuna da bütün kalbimle inanıyorum. Bin yıllık Türk vatanında, milletimizle birlikte, bölgesinde lider ve dünyada güçlü bir Türkiye hedefi için çalışmaktan gurur ve heyecan duyuyor, bu dava için çalışan, ter döken ve mesai sarf eden bütün ülküdaşlarımı cân-ı gönülden kutluyor ve teşekkür ediyorum.


Gençlik yıllarında bu davaya icâbet eden ve hayatı boyunca bu yoldan ve “Türklük gurur ve şuuru, İslâm ahlâk ve fazileti” ülküsünden ayrılmayan bir kardeşiniz olarak bu kutlu yürüyüşe hizmet etmek ve 35 yıllık meslekî birikimlerimle katkı vermek için 1 Kasım 2015 seçiminde Milliyetçi Hareket Partisi’nden tekrar aday adayı oldum.


Bu seçimlerin; Türk Milleti, Afyonkarahisar ve MHP camiası için hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Milletimize hizmeti şiar edinmiş bir gönüldaşınız olarak, sizlerden yardım ve destek istiyor, dualarınızı bekliyorum.


Türk Milletine hizmet etmeyi kendine hayat felsefesi edinmiş bir ülkücü olarak; hiç bir ayrım yapmaksızın toplumun tüm kesimlerinin problemlerini, dertlerini kendi derdim ve meselem olarak görüp hizmet etmeye talibim. İnsanımız; kendine yakın, onlarla kolay iletişim kuran; yüreğini ve elini dostça uzatan temsilciler ister. Bu kardeşiniz de; “ben” olmayı bir yana bırakıp, “biz” olmayı düstur edinmiştir.


Şahsıma teveccüh gösterilmesi halinde; 2 Kasım 2015 sabahı MHP iktidarı ile doğacak günle beraber, Afyonkarahisar’da topyekûn bir kalkınma seferberliğine öncülük etmeye, çok kapsamlı projelerimle birlikte hazır olduğumu ifade etmek istiyorum.


Bu göreve talip olan ve liyakatlerine güvendiğim bütün milletvekili aday adayı arkadaşlarımı kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyor ve aday adaylarımızın camiamıza hayırlı uğurlu olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum.” dedi.

Dr. Uygur Temizer kimdir?

Gazi Üniversitesi İ.İB.F’sinde lisans eğitimini tamamlayan Temizer, aynı üniversitenin sosyal bilimler enstitüsünde yüksek lisans ve doktora çalışmalarını tamamladı. 1979 – 1989 yıllarında özel sektörde yöneticilik ve danışmanlık yapan Temizer, 1990-1994 yılları arasında TÜRMOB ve TESMER’de çeşitli hizmetlerde bulundu.


Aralarında Merkez Bankası ve Hazine Müsteşarlığının da yer aldığı pek çok kurum ve kuruluşta denetim alanında hizmet içi eğitimler verdi.


1998 yılında Yeminli Mali Müşavir olan Temizer, çalışmalarına AAC Denetim’de Sorumlu Ortak Baş Denetçi olarak devam etmektedir.