Gözden kaçırmayın

Kütahya ve Uşaktan bile gerideyiz Kütahya ve Uşaktan bile gerideyiz

Gün FM’de her Cumartesi yayınlanan Basın Odası programında bu hafta toplumdaki ayrışmanın nedenleri ile diğer gündem başlıkları konuşuldu.

Gazeteci İsmail Akar’ın hazırlayıp sunduğu programa Gazeteciler Ahmet Tunca ve Polat Yılmaz yorumlarıyla katıldılar.

“Maalesef birçok alanda ayrışmalar yaşanıyor”

Konuşmasına Milli takımımızın Konya’da oynadığı ve galip geldiği maçla ilgili değerlendirmede bulunarak başlayan Gazeteci İsmail Akar, “Ankara’da yaşanan acı hadisede hayatlarını kaybedenleri anmak için futbolcu ve taraftarlar saygı duruşunda bulundular.


Dünyanın pek çok yerinde meydana gelen acı hadiseler dolayısıyla futbol maçlarında benzeri anmalar yapılır. Bizim son milli maçta yapılan saygı duruşu esnasında bazı seyirciler ıslıklamaya başladılar.


Bu yaşanan olayı anlamak oldukça zor. Toplum senden olanlar, benden olanlar, şunu destekleyenler, bunu destekleyenler diye maalesef ikiye ayrılmış ve ayrışmış durumda. Bu ıslıklama dolayısıyla Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, ‘Keşke hiçbir insanımız ölmeseydi de biz bu Avrupa şampiyonasına gitmeseydik’ şeklinde çarpıcı bir açıklama yaptı.


Terim bu açıklamasıyla bence çok önemli bir olayın altını çizdi. Bu maç toplumda yaşanan ayrışmaya sadece küçük bir örnek. Maalesef birçok alanda bu tarz ayrışmalar yaşanıyor” şeklinde konuştu.

“Biz bir mozaik değil, bir bütünüz”

Bir topluma yapılabilecek en büyük kötülüğün o toplumu meydana getiren küçük toplulukları bölüp parçalamak olduğunu söyleyen Gazeteci Ahmet Tunca, “Yıllardır ülkemizde kendini entellektüel sayan bir takım isimler ile bazı devlet adamları mozaik diye bir fikir ortaya attılar. Bu çok yanlış bir fikirdir. Biz bir mozaik değil, bir bütünüz.

Biz Atatürk’ün tarif ettiği şekliyle Türk milletiyiz. Bir duvarda harç, kum, çakıl, taş, çimento ve daha birçok şey vardır. Ama o nihayetinde bir duvar olmuştur. Bazıları bu duvarı yıllardır ayrıştırmaya çalışıyorlar. Adeta ülkemizde iç savaş çıkarmaya uğraşıyorlar. Ama bunu başaramamışlardır ve başaramayacaklardır.


Yaşanan terör hadiseleri birlik ve bütünlüğümüzü parçalamak için meydana geliyor. Bizler birlik ve bütünlüğümüzü korumak durumundayız. Bu birlik biterse ülke biter. Ülkede bunu sağlaması gereken kişilerin başında siyasiler geliyor. Ancak vatandaş siyasilerden ümidi kesmiş durumda.

Siyasiler söylemlerine çok dikkat etmeli. Ayrıştırıcı değil, bütünleştirici söylemlere ihtiyacımız var” diye değerlendirmede bulundu.

“Bugün Afyon’da kaç tane mülteci olduğunu bilen var mı?”

Programın son bölümünde Avrupa ülkelerinin mültecilerle ilgili ülkemize yapacağı yardımın şeffaf olmasını istemeleri ve harcamaların kalem kalem belirtilmesi konusu değerlendirildi.


Devlet ile devletçilik oynayan zihniyetin birbirinden farklı olduğunu belirten Gazeteci Polat Yılmaz, “Avrupa mültecileri bir anda almıyor. Almadan kimi hangi kampa göndereceğini planlıyor ve ondan sonra mültecileri topraklarına alıyor. Avrupa’nın, ABD’nin ardından dünyanın en zengin ekonomilerinden birine sahip olduğunu biliyoruz.

Onların bu kadar zengin ekonomileri olmasına rağmen mültecileri belli sayılarda alıyorlar. Biz ise ülkemize giren Suriyeli, Afgan ve diğer milletlerden mülteci sayılarını bilmiyoruz. Maalesef adeta sınırımız yok. Ege’de, denizlerde ve karada sınırımız yok. Ondan sonra da sayılarla ilgili farazi konuşuyoruz.


Bugün Afyon’da kaç tane mülteci olduğunu bilen var mı? Kesin rakamı hiçbirimiz bilmiyoruz. Rusya’da bir Rus vatandaş yaşadığı şehirden bir başka şehre çalışmaya gidiyorum diyerek kamyona bir yatak atıp gidemez. Mutlaka polise bilgi verir. Polis niye geldiğini sorar ve ona göre kalıp kalmayacağı kişiye bildirilir.


Bizde herhangi bir şehir tamamen başka bir yere taşınsa devletin bununla ilgili elinde bilgi yoktur. Kurumsal yapısı olan Avrupa’daki devletlerle aramızdaki en büyük fark budur. Devlet adamı olmakla ideoloji adamı olmak farklı şeylerdir” diye konuştu.