Gözden kaçırmayın
Öğrenciler tatbikata yoğun ilgi gösterdiTürkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk Genel Merkez Yöneticileriyle birlikte Türk Eğitim-Sen Çay İlçe Temsilciliğimizin hizmet binasının açılışına katıldılar.
Bugüne kadar hep hayırlı işlerde olduk, Türkiye Kamu-Sen olarak hiçbir hayırsız işin içinde yer almadık. Biz bir yola çıkarken hiç kimseye garanti vermedik. Kimseye ‘Bir eliniz yağda, bir eliniz balda olacak’ demedik.
Aynı şekilde hiç kimse Çanakkale Savaşlarına katılan askerlerimize hayatta kalma garantisini vermedi. Bu uğurda 253 bin şehit verdik. Bunun karşılığı olarak bizlerin, evlatlarımızın özgürce yaşadığı bu vatanda, göğsümüz gere gere şanla ve şerefli yaşama hakkına sahibi olduk.
Bizler bir yandan memleketimizin, insanlarımızın huzurlu, mutlu yaşamasının mücadelesini yaparken; diğer yandan da temsil ettiğimiz memurların hakkının teslim edilmesinin mücadelesini yapıyoruz.
İNSANLARIN SİYASİ GÖRÜŞÜ, DÜNYAYA BAKIŞI NE OLURSA OLSUN DEVLETİ YÖNETENLERİN, HER İNSANI YÜCE ALLAH’IN BİR EMANETİ OLARAK GÖRÜP, ONA GÖRE DAVRANMASI LAZIM.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu, birçok bakan ve STK’ların katıldığı ve kamu çalışanlarının yaşadığı problemlerinin konuşulduğu 7 saat süren bir toplantıya katıldım. Söz konusu toplantıda şunları ifade ettim: Türkiye’nin huzura ihtiyacı var.
Bu milletin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasından doğan hakları var. İnsanların siyasi görüşü, dünyaya bakışı ne olursa olsun devleti yönetenlerin, her insanı Yüce Allah’ın bir emaneti olarak görüp, ona göre davranması lazım. Türkiye 13 yılda kamplaşmalar ülkesi haline geldi.
Kimse karşı tarafa iyi duygular beslemiyor. Bu ülke böyle mi yönetilmeli? Ülke öyle yönetilmelidir ki, her bir vatandaşımız,hangi siyasi görüşten olursa olsun, mutlu olabilecek bir sebep bulabilsin.Bir kısım insanımızın mutlu, diğerinin mutsuz olması iyi bir yönetim sergilenmediğinin en net göstergesidir.
Gelin, hep birlikte huzuru, mutluğu sağlamak adına adımlar atalım. Yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizde yüzde 49,5 oranında ciddi bir kesimi sizin partinize oy verdi ve tek başına iktidar oldunuz. Ama tek başına iktidar olmak her türlü hukuksuzluğu, insan hakkı ihlallerini yapma hakkını size vermez. Bugüne kadar olanların üzerine bir çizgi çekelim, biz buna hazırız. Türkiye’de hukuk devleti ilkesini hayata geçirelim. Bu ülkede hukuk egemen olsun. İnsan hakları merkezli bir yönetim anlayışı sergilensin. İnsanlarımızın hepsinin yüzü gülsün. Demokrasiyi daha olgun hale getirdiğimiz zaman bu ülkede herkesin mutlu olacağı bir ortamı sağlamış olursunuz. Maalesef geçmiş yıllarda yapıldığı gibi demokrasi, hukuk özürlü bir ülke olarak yaşamayı tercih edersek, bu işin karlısı olmaz.
DEVLET MEMURLARI DEVLET ADINA GÖREV YAPAN KİŞİLERDİR. İŞ GÜVENCESİNİN VERİLMESİNİ TEK SEBEBİ DE, DEVLET ADINA, MİLLET ADINA HATA YAPMAYA ZORLANMASINLAR, SİYASİ İKTİDARLARDAN KORKMASINLAR, MİLLETİN, DEVLETİN MENFAATİNE ÇALIŞSINLAR DİYE VERİLMİŞTİR.
Devlet memurlarının en önemli kazanımı olan iş güvencesinin kaldırılacağı bugünlerde yoğun olarak konuşuluyor.Bilenler konuşuyor ama bilmeyenler de sadece yağcılık yapmak adına bu konuda ahkam kesiyor.Bu durum esasen memur olsun olmasın her vatandaşımızı ilgilendiren bir durumdur.Bazı insanlar, “Devlet memurluğunun iş güvencesi mi olur?, bunu kaldıralım.
Çalışan devlet memuru da var, çalışmayan devlet memuru da var. İş güvencelerini kaldıralım’ diyorlar. Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken, devlet memurluğu yapan kişilere iş güvencesini verenler, kimse işten atılmasın, Ahmet, Mehmet işsiz kalmasın diye vermemişti.
Çünkü; devlet memurları, devlet adına görev yapan kişilerdir. Soyut devlet, devlet memuru ile somutlaşır. Devlet memurlarına iş güvencesi; devlet adına, millet adına hata yapmaya zorlanmasınlar, siyasi iktidarlardan korkmadan, milletin, devletin menfaatine çalışsınlar diye verilmiştir.
Öyle olmasa ne olurdu? Filan partinin adamı Çay ilçesinde mal müdürüne “Ben bu devleti yöneten partinin ilçe başkanıyım. Beş liralık iş yaptık ama sen on liralık iş yapmış gibi imza atacaksın. Kolaysa atma bakalım’ derdi. Halbuki, devlet memurları iş güvencesine sahip olduğunda, devletin malını mülkünü, milletin hakkını, hukukunu koruma gücünü de kendisinde hisseder.
Bu anlamda devlet memurlarının iş güvencesine sahip olması önemlidir. Maalesef özellikle de Sayın Cumhurbaşkanı, ‘657 sayılı Devlet Memurları Kanununu kaldıracağım’ diyor. Bunun nedeni sorulduğunda, ‘Paralel yapı ile mücadele edilmesi için 657’nin kaldırılması gerekir’ diyor.
Paralel yapı ile mücadele edeceğim diye, devletin bütün düzenini alt üst edecek bir yapılanmaya bizleri mahkum edemezsiniz. Bu yapılacak değişikliğin sadece devlet memurlarını ilgilendiren bir değişiklik olduğunu da düşünmüyorum. Bu yapısal bir değişiklik ve ülkenin her bir vatandaşını da ilgilendiren bir meseledir.” dedi.
Buna hiçbir vatandaşımızın rıza göstermemesi lazım. Oyunu hepimizin görmesi lazım. Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Eğer siz yüzde 49.5 oy aldınız diye milyon 600 bin kamu çalışanının iş güvencesini elinden almaya kalkarsanız, işte o zaman huzur bozulur ve bizim de haklarımızı tehdit eden bu uygulamalara karşı her türlü mücadeleyi, gerginliği bu ülkede yaratma hakkımız doğar. Bundan ne bu ülkenin, ne siyasi iktidarın, ne de milletimizin karı olur.
BUGÜN EĞİTİM HİZMETİNİ VEREN ÖĞRETMENDİR. ÖĞRETMEN KENDİNE GÜVEN DUYMADAN GELECEĞİNDEN EMİN OLMADAN SAĞLAM BİR HİZMET ÜRETEMEZ.
Devlet memurluğu kavramını ortadan kaldırmaya çalışmayın. Hani diyorlar ya; ‘Osmanlı bizim ecdadımız’, hepimiz övünüyoruz. Biz ecdadımızla her zaman övünürüz. Bu kadar övündüğümüz Osmanlı İmparatorluğu, memurlara çok farklı bir önem vermiştir. Osmanlı döneminde de, devlet memurları farklı ve kıymetliydi. Açın Osmanlı Tarihini okuyun ve öğrenin.
Bugün eğitim hizmetini veren öğretmendir. Öğretmen kendine güven duymadan, geleceğinden emin olmadan sağlam bir hizmet üretemez. Aynı şekilde sağlık hizmeti veren doktorlarımız da, diğer tüm memurlarımız da ancak sağlam bir zeminde hizmet üretebilir.Siyasi iktidarlar gelir geçer. Bugün A partisi iktidarda, yarın B partisi iktidarda olur. Mesele bu devletin sağlam, emin adımlarla, ileriye doğru, güven içerisinde yürümesini sağlamaktır.
Türkiye Kamu-Sen olarak; ülkemizin, milletimizin huzuru için her türlü sorumluluğu taşımaya, elimizden gelen gayreti bu uğurda göstermeye hazırız. Ama artık siyasi iktidarın da ayakları yere basmalıdır. Milletimizin de huzura ihtiyacı olduğu kanaati öyle bir güçlenmeli ki, her alanda yapılan uygulamalar vatandaşlarımızın huzuruna katkı sağlanmalıdır.
ÜLKENİN DAHA GÜZEL GÜNLERE ULAŞMASI İÇİN GEREKİRSE RİSK ÖDEMEK LAZIM.
Adalet sağlanmalıdır, adaletin olmadığı bir ülkede huzurdan bahsedebilmek mümkün değildir. Yüce Allah, ‘İşi ehline veriniz’ diyor. İş ehline verilmediği zaman, her türlü acıya, kötü günlere hazırlıklı olunuz. Tabi güzelliklere ulaşmak kolay değil: Ülkenin daha güzel günlere ulaşması için gerekirse risk ödemek lazım.
Dedim ya; bir eli yağda, bir eli balda olmak, doğruya ulaşmak için yetmez, gerektiğinde Risk de almak lazım. Adaletin hükümran olması için bedel ödemek gerekirse, bu bedeli ödemek lazım. Bizler bedel ödemekten çekinmeyiz, yeter ki bu milletin her bir ferdinin yüzü gülsün ve bu milletin her bir ferdi adil bir gelir dağılımına kavuşsun.
Üniversite mezunu, lise mezunu evde işsiz güçsüz oturmasın. Birileri malı götürecek, benim evladım evde işsiz oturacak; benim verdiğim cep harçlığına muhtaç olacak. Böyle ülke yönetmek olmaz. Bu nedenle mücadelenin tam göbeğindeyiz.
Biz vatansever, memleketini karşılıksız seven, cebini menfaatini düşünmeyen, yüzde 100 vatansever, yüzde 100 yerli, yüzde 100 milli insanlarız.Toplantının ardından, Genel Başkan ve beraberindeki heyet ile Emirdağ ve Bolvadin`deki üyelerimizle de bir araya geldik
Yorumlar
Yorum Yap