Gözden kaçırmayın
Erhan cevaplayamayınca Köksal'a sorduMilliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, devam eden 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında, “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu”, “Türkiye Adalet Akademisi” ve "Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu" bütçeleri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bir konuşma yaptı.
ANAYASA KONUSUNDA KAPRİSLER BİR YANA BIRAKILMALI
Konuşmasına Türkiye`nin her köşesinde adaleti tesis etmek üzere görev yapan hâkim, cumhuriyet savcısı, avukat, katip, mübaşir ve gardiyanları selamlayarak selamlayarak başlayan Mehmet Parsak, bütçeye ilişkin görüşlerinden önce TBMM’de yaşanan “Anayasanın Yenilenmesi” tartışmaları hakkındaki değerlendirmelerini aktardı.
MHP olarak öteden beri istikrarlı ve tutarlı bir şekilde, “birilerinin siyasi projeleri” için değil, “milletimizin gerçek ihtiyaçları” için anayasanın yenilenmesinden yana olduklarını söyleyen Parsak, “Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun TBMM’de grubu bulunan 4 siyasi partinin “uzlaşma” anlayışı içinde çalışması gerektiğini düşünüyoruz.
Nitekim daha 3 gün önce TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman’ın mektubuna Sayın Genel Başkanımız tarafından verilen cevapta da bu hususlar ifade edilmiştir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nu el birliği ile “Anayasa Zıtlaşma Komisyonu” haline getiren partilerin, kaprislerini bir kenara bırakarak, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun yeniden toplanmasını sağlaması ve ülkemizi yakından ilgilendiren hayati konuların onun bunun siyasi ihtirasına bırakılmadan, kurulacak olan bu masada ele alınması gerekmektedir” dedi.
ADALET BAKANI DA, “ADALETE GÜVEN”İN YERLERDE SÜRÜNDÜĞÜNÜ BİLİYOR
“Adalete güven” kavramının özellikle son yıllarda adeta yerlerde sürünmekte olduğunu ve bu durumun en önemli sorumlusunun adından başka bir yerinde "adalet" olmayan Adalet ve Kalkınma Partisi olduğunu kaydeden Mehmet Parsak, “Öyle ki şu anda görüşmekte olduğumuz Bütçe Kanun Tasarısının Plan ve Bütçe Komisyonundaki müzakereleri esnasında, Türkiye`nin yargıya güven endeksinde yüzde 30`larda olduğunun hatırlatılması üzerine Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, "güven ile memnuniyetin farklı şeyler olduğunu ancak her iki kıstasta da `olumsuz bir noktada` olduklarını” alenen itiraf etmek zorunda kalmıştır” dedi.
CUMHURBAŞKANI, “YARGI”YI, KENDİSİNİN BİR PARÇASI OLARAK GÖRÜYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir kararla ilgili olarak “Ben Anayasa Mahkemesi`nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar, kabul etmek durumunda değilim. Bunu çok açık net söyleyeyim, verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum" şeklindeki sözlerine de değinen Parsak, “Bu sözler, “yürütme”nin “yargı”yı kendisinin bir parçası olarak gördüğünün en net ispatıdır.
Doğum kontrolünden kürtaja, futboldan tütün kullanımına, Amerika kıtasının keşfinden, sanat eleştirmenliğine, fıkıhtan inşaat mühendisliğine birçok konuda gerekli gereksiz laf eden Cumhurbaşkanının, Anayasa Mahkemesi kararları ile ilgili yorum yapmaması elbette düşünülemezdi. Anayasaya sadakat noktasında namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş birisinin, Anayasa Mahkemesi’nin kararları hakkındaki bu yorumu, Anayasa Mahkemesi’nin, “Yüce Divan” olarak da görev yapacağı günlerden korkusunun bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır” şeklinde konuştu.
MHP’NİN UYARILARINA RAĞMEN HSYK’NIN YAPISI İLE OYNADILAR
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun, Yüce Türk Milleti adına sav oluşturan ve karar veren hâkim ve savcıları doğrudan ilgilendirdiğini belirten Mehmet Parsak, “HSYK’nın yapısı sık sık tartışma konusu olmuştur. En son 2010’da gerçekleştirilen Anayasa değişikliklerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin tüm uyarılarına rağmen kurulun yapısıyla oynanmış, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısının siyasallaştırılması hedeflenmiş ve bugün yaşanılan sorunların temelleri atılmıştır.
Söz konusu anayasa değişikliğinden hemen sonra ise AKP adeta “ava giderken avlandığı” gerçeğiyle afallamış ve kendi yaptığı değişikliğin üstünden henüz çok kısa bir süre geçmesine rağmen HSYK’nın yapısını yeniden değiştirme arayışlarına girişmiştir. Nihayet 2011 yılında kurulan 24. Dönem TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasında ise AKP, savunduğu 2010 değişikliğinin hatalı olduğunu yine kendisi kabul etmek zorunda kalmıştır. HSYK, bu süreçte siyasi vesayet girişimlerinden bir türlü kurtarılamamış ve yargıdaki siyasallaşma, “17-25 Aralık” başta olmak üzere, kamuoyunca yakinen takip edilen pek çok dosyada açık seçik ortaya çıkmıştır.
Yani deyim yerindeyse balığın baştan kokmasının ardından tuz da kokmuş, kokuşturulmuştur” ifadelerini kullanarak, AKP’nin süreç içerisinde yaşadığı ikilemlere vurgu yaptı.
AKP, YARGIYA MÜDAHALEYİ ADET HALİNE GETİRDİ
AKP’nin, kendilerini doğrudan ilgilendiren bu tür olaylarda yargıya müdahale etmeyi adet haline getirdiğini, ihtiyaç duyulduğunda davalara bakan hâkim ve savcıları değiştirildiğini, Yüce Türk Milleti adına değil AKP adına karar veren bir yapı oluşturulmaya çalışıldığını belirten Parsak, “AKP birçok olayda mahkemelerin “savcı”sı olduğunu ilan etmiş bununla da yetinmeyerek bu davaların “hâkim”i olmaya çalışmıştır.
AKP’nin “Savcı”lık ve “hâkim”liğini yaptığı bu davalardaki adaletsizlikler bugün açık bir şekilde ortaya çıkmıştır” dedi.
“DAHA ÇOK YATAK DEĞİL, DAHA ÇOK ADALET”!
Adaletsizliğin sadece HSYK’da değil, Adalet Akademisi’nde de kendisini göstermekte olduğunu kaydeden Milletvekili Parsak, “Bugün iktidar partisi adına söz alan bir milletvekili Adalet Akademisi’ndeki “yatak sayısı”ndan bahsederek aslında AKP’nin konuya bakış açısını ortaya koymuştur. Oysa Adalet Akademisi’nden beklentimiz “daha çok yatak” değil daha çok adalettir” sözleriyle aynı konuda söz alan AKP Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın değerlendirmelerine göndermede bulundu.
HAKİM VE SAVCILARIN İŞYÜKÜ KÖRDÜĞÜME DOĞRU GİDİYOR
Tanık ve tarafların yeterince dinlenilmediği 10 saniyede sona eren duruşmalara, hâkim ve savcıların mesai sonrası evlerinde ve hafta sonları adliyede çalışmalarına devam etmesine rağmen ülkemizde hâkim ve savcıların halen çok fazla iş yükü bulunduğuna dikkat çeken PARSAK, “Bu iş yükü fazlalığı çözümlenemez bir kördüğüme doğru gitmektedir. Günümüzde Yargıtay`da bekleyen derdest dava dosya sayısı 1 Milyona dayanmış, tüm yargı mercilerindeki toplam derdest dosya sayısı 3 Milyona ulaşmıştır. Türkiye, yargıdaki iş yükü açısından Avrupa birinciliğini kimseye kaptırmamakta, bu konuda kendisine en yakın ülke olan Fransa’yı bile Üçe katlamaktadır” ifadeleri ile mahkemelerdeki iş yükü konusunda Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri arasındaki durumuna işaret etti.
ADALET, YARGI ÇALIŞANLARINA BİLE UĞRAMIYOR
Adaletin tesisi noktasında kurumsal sorunların yanı sıra, adaletin, kendisinin tecelli ettirilmesi noktasında görevli kamu çalışanlarına bile uğramadığının altını çizen Mehmet Parsak, “Can güvenliği bulunmayan, aile birliği muhafaza edilmeyen, maddi sıkıntılar içerisinde yaşayan, kariyeri siyasi baskılar altında olan ve yapabileceğinin çok çok üzerindeki bir iş yükünün altında ezilen yargı mensuplarının üretken olması ve sağlıklı kararlar verebilmesi mümkün değildir.
Hâkim ve savcıların can güvenliği tehdidi altında çalışmaları, yoğun ve stresli bir iş yaşamı olmalarına rağmen yıpranma payı kapsamında erken emeklilik hakkı tanınmaması ile erkek hâkim ve savcıların askerlik görevleri ile ilgili bir düzenleme yapılmaması dikkat çekicidir. Yargı mensupları ekonomik olarak geçim sıkıntısı yaşamaktadır.
Almış oldukları ücretler günümüz koşullarında ve özellikle riskli bölgelerde görev yapanlar için yetersiz ve komik seviyelerdedir. Sonuç olarak yargı mensupları adalet dağıtmak bir yana kendileri için adalet beklemektedir.” dedi.
ADALETTE SORUN HER YERDE!
Adliyelere ilişkin güvenlik zafiyetlerinin, yine yargının bir ayağı olan Avukatlar mağdur edilmeyecek şekilde giderilmesinin beklendiğini kaydeden Mehmet PARSAK, “Daha önce verdiğim ve sırf muhalefet milletvekili olmamdan dolayı hala Plan ve Bütçe Komisyonunda bekletilen kanun teklifimde yer alan "Mübaşirlerin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına dâhil edilmesi" sorununun da bir an önce çözülmesi gerekmektedir.
Adalet personeli için “Yargı Hizmetleri” sınıfının oluşturulması ve personelin görev tanımı dışındaki çalışmalara son verilmesi gibi konular da çözüme kavuşturulması gereken sorunların başında gelmektedir. Kamu avukatları ile hukuk müşavirlerinin sorun ve talepleri dikkate alınarak, özlük haklarının ve istişari nitelikte verdikleri görüşlerin idare tarafından uygulanması sonucu ortaya çıkan durumlardan sorumlu tutulmaları gibi hususlarda da gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Saygın ve kariyer grubu bir meslek olan Avukatlık mesleği, ülkemizde, dünyanın hiç bir yerinde görülmeyecek muamele ve uygulamalarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Serbest Avukatların vergi ve sosyal güvenlik başta olmak üzere yaşadığı yüzlerce sorunun bir an önce ve aciliyetle çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu konuda Adalet Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği ile kapsamlı ve çözüme odaklı çalışmalar yapmalıdır” diyerek mesleği itibariyle yakından bildiği sorunları TBMM gündemine taşıdı.
“ADALET” NEDİR? NE DEĞİLDİR?
Yargının sorunlarının sadece yargıya aktarılan bütçe ile çözülebilecek noktada olmadığına dikkat çeken Parsak, ağır ifadelerle AKP hükümetine yüklendi.
Her şeyden önce “yargı”, “adalet” gibi kavramları doğru anlamak ve ona göre uygulama yapmanın büyük önem taşıdığını belirten Parsak, AKP’nin geçmişteki uygulamaları ile ülkenin ihtiyaçları arasındaki büyük farka dikkat çekti.
“Başbakanın oğlu ile Mehmet Amcanın oğluna aynı hukuk uygulanıyorsa adalet var demektir!” sözleriyle 17-25 Aralık soruşturmalarındaki kayırmalara dikkat çeken PARSAK, “Baklava çalanla, devletin parasını çalanlara aynı hukuk uygulanıyorsa adalet var demektir! Yoksa, Bakan çocuklarının dosyalarına bakan hâkim ve savcıları anında değiştirmek adalet değildir! Kendi atadığın hâkimin, kendi atadığın savcının adaletsiz davrandığını, bir kumpasın ürünü olduğunu savunmak da adalet değildir!” dedi.
MADEN ARAZİLERİ PARSELLENİRKEN İSCEHİSARLI MERMERCİLER BEKLETİLİYOR
“Dünürün, yandaş müteahhitlerin bütün maden arazilerini parsellerken, İscehisarlı mermer üreticisinin maden ruhsatını Başbakanlıkta gerekçesiz olarak 2 yıl bekletmek de adalet değildir” sözleriyle mermercilerin ruhsat sorunlarına bir kez daha dikkat çeken Mehmet Parsak, “Afyonkarahisar’da perişan olmuş kiraz üreticisinin, Orman ve Su İşleri Bakanının her gün övündüğü sel taşkın koruma tesislerine rağmen tarlası sel altında kalan patates üreticisinin desteklemelerini seçimden sonraya bırakıp, yolsuzluktan yakalanan bakan çocuklarının evlerindeki kasalardan çıkan paraları, hapisten çıkar çıkmaz faiziyle ödemek de adalet değildir!” sözleriyle sel taşkın hatlarına rağmen sular altında kalan ilçelere dikkat çekti.
BELDELER KAPALI TUTULURKEN, YANDAŞ İŞADAMLARININ BORÇLARI AFFEDİLİYOR
Konuşmasında kapanan belde belediyelerini de gündeme getiren Mehmet Parsak, “Nüfusu 2 binin altında olan ve 49’la en fazlası Afyonkarahisar’da bulunan toplam 559 belde belediyesini yasayla kapatıp, siyasi planlarla ve farklı hesaplarla kanunlar üzerinde oynayarak vatandaşların yaşam alanlarının darmadağın edilmesi de adalet değildir! Yüzbinlerce çiftçinin can damarı şeker fabrikalarını özelleştirme kapsamına alarak yatırımsız bırakıp; millete küfür eden yandaş işadamlarının vergi borçlarını affetmek de adalet değildir! Milli Eğitim camiasında mahkeme tarafından göreve iade edilen Şube Müdürlerinin mahkeme kararlarını aylar geçmesine rağmen uygulamayıp, değiştirdiğin hâkimin, oğlun için verdiği kararı saniyesinde uygulamak da adalet değildir” ifadeleriyle birçok alanda yaşanan adaletsizlikleri dile getirdi.
HEM TERÖRÜ HABUR’DA KARŞILA HEM DE HERKESİ CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN YARGILA!
AKP’nin PKK teröristlerini Habur’da törenle karşılayıp, rahatsız olmasınlar diye çadır mahkemelerinden Atatürk portrelerini indirdiğini hatırlatan Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsak, “ Bir yandan terörü Habur’da karşılayıp bir yandan da Cumhurbaşkanı’nı “hazır ol”da selamlamayan herkesi Cumhurbaşkanına hakaretten yargılamak da adalet değildir” dedi.
MENSUBU OLMAKTAN GURUR DUYDUĞUM ÜLKÜ OCAKLARI…
Konuşmasının son kısmını ortaokul yıllarından bu yana mensubu olduğu Ülkü Ocakları’na yapılan adaletsizliklere ayıran Mehmet PARSAK, “Hükümet üyelerinin, terörün siyasi uzantıları ile Dolmabahçe’de mutabakat imzalarken, bir zamanlar kucak kucağa olduğun “üvey kardeşlerin”le bir olup, Ülkü Ocakları’nı “organize suçlardan” yargılamaya kalkışmak da adalet değildir! Mensubu olmaktan gurur duyduğum Ülkü Ocakları’na Gazi Üniversitesi’nde yapılanlar da adalet değildir” sözleriyle Ülkücü Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu anmak isteyen ülkücü öğrencilere engel olmaya çalışan Gazi Üniversitesi Rektörü’ne yüklendi.
ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR
Adaletin mülkün temeli olduğunu kaydeden Mehmet PARSAK, “Adalet, “mülk”ün temelidir ama o mülk “kupon arazi” değil devlettir “devlet”… ve adalet, Milliyetçi Hareket’in iktidarında yeniden mülkün yani devletin temeli olacaktır” sözleriyle konuşmasını tamamlayarak her şeye rağmen bütçenin hayırlı olmasını diledi.
ADALETİN SAVUNUCUSU OLACAĞIZ!
AKP hükümetinin, iktidarı elinde bulundurduğu 13 yıllık sürede hep adaletsizliklerle anıldığını hatırlatan Mehmet PARSAK, “Adalet er ya da geç yerini bulacaktır. Biz de o gün gelinceye kadar adaletin her noktadaki savunucusu olacak ve adaletsizliklerin karşısında durmaya devam edeceğiz” dedi.
Yorumlar
Yorum Yap