Gözden kaçırmayın

Köylülerin su  kavgasına Valilik son noktayı koyduKöylülerin su kavgasına Valilik son noktayı koydu

Gün FM’de yayınlanan Basın Odası programında 12 Mart Askeri Muhtırasının yıldönümü dolayısıyla bu konu işlenerek darbelerin demokrasiye verdiği zararlar değerlendirildi.


Gazeteci İsmail Akar’ın hazırlayıp sunduğu Basın Odası programına Gazeteciler Ahmet Tunca, Polat Yılmaz ve Ertuğrul Sevim yorumlarıyla katıldılar.


“12 Mart bir anlamda 12 Eylül’ün öncüsü gibiydi”

12 Mart Muhtırasının üzerinden 45 yıl geçtiğini hatırlatan Gazeteci İsmail Akar, “12 Mart 1971`de, dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyicioğlu, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Meclis Başkanına bir muhtıra vererek, hükümetin istifasını ve yeni bir hükümet kurulmasını istedi.


İşte bu istekten başlayıp, Süleyman Demirel’in istifasına kadar süren o kısa dönem, belki de Türkiye’nin her geçen gün biraz daha geriye gittiğini gösteriyordu. 12 Mart bir anlamda 12 Eylül’ün öncüsü gibiydi. Ardından 12 Eylül geldi ve darbeler sürdü. Bu darbeler demokrasimizi tökezletti, büyük yaralar açtı” diye değerlendirmede bulundu.

“1960’dan sonra her 10 yılda bir darbe yaşadık”

27 Mayıs 1960 darbesinde ortaokul öğrencisi olduğunu belirten Gazeteci Ahmet Tunca, “O darbe Türkiye’de çok büyük hadiseye yol açtı. Hala milletin içinde o dönemki yaraların kapanmadığını görüyoruz. Darbeler her zaman demokrasiye büyük zararlar vermiştir. Darbe, milli iradeye ipotek konulmasıdır. 1960’dan sonra her 10 yılda bir darbe yaşadık.


1971 muhtırasından sonra hükümet devrildi, istifa etmek zorunda bırakıldı. Parlamento hiçe sayıldı. O yıllarda Başbakan Demirel’di. Adeta ülkemize dış güçler tarafından bir balans ayarı verilmeye çalışıldı. Batılılar hiçbir zaman Türkiye’nin kalkınmasını istemezler. O yıllar tüm olumsuzluklara karşın ülkemizin kalkınma hızında yüksek rakamlara ulaştığı dönemlerdi. Bu istenmediği için demokrasiyi kesintiye uğratmak amacıyla ısmarlama bir darbe yapıldı.


Bu darbe neticesinde binlerce insan mağdur oldu ve demokrasimiz sekteye uğradı. Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler istifa ederek Cumhurbaşkanlığına aday oldu ama seçilmedi. Eğer seçilmiş olsaydı bugün beğenmediğimiz demokrasimize bile ulaşamazdık” şeklinde konuştu.

“Her dönem kendi şartları içinde değerlendirilir”

Ülkenin gidişinden evhama kapılanların dönem dönem muhtıralar verip darbeler yaptıklarını kaydeden Gazeteci Polat Yılmaz, “Darbeler bu evhamların bir sonucudur. 27 Mayıs 1960’da, 12 Mart 1971’de ve 12 Eylül 1980’de böyle olmuştur. Her darbenin kendine göre sosyolojik alt yapıları, sosyolojik hedef ve kaygıları vardır. 12 Mart muhtırasının sosyolojik hedefi Türkiye’de solun yükselmesini önlemektir.


Ama bunu anlayamayan da o günkü solcular olmuştur. Muhtıra radyodan okunduğunda o dönemki solcular bunu alkışlamıştır. Ordunun emrine iç hizmet kanunu verilip uzun yıllar asker yönetimde bulunduğundan ordunun bu refleksi kolay kırılamamıştır. Askerin kendince bir ülkeyi sahiplenme durumu vardır. Askeri şalterle açıp, kapatamazsınız. O günleri bugünkü mantıkla yorumlayamayız. Her dönem kendi şartları içinde değerlendirilir” diye görüşlerini aktardı.

“Aslolan batı tipi ileri demokrasiye geçmemizdir”

O yıllarda yalnızca ülkemizde değil birçok ülkede darbeler yapıldığını anımsatan Gazeteci Ertuğrul Sevim, “Örneğin Yunanistan’da albaylar cuntası vardı. İspanya’da yine darbe girişimleri olmuştu. Dünyada böyle bir hava vardı. Askerlerin yönetime egemen olduğu süreçler yaşandı. Türkiye’de bundan nasibini almıştır. Bugün dünyada böyle bir durum kalmadı.


Bugün tartışmamız gereken darbelerden sonra gelen demokrasinin özlenen demokrasi olup olmadığıdır. Avrupa ülkeleri de benzeri darbeleri yaşadı. Oralarda bugün özgürlüklerin oturduğunu görüyoruz. Ülkemizde aynı durum yaşanıyor mu? Aslolan batı tipi ileri demokrasiye geçmemizdir.


Hak ve özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün olduğu bir demokrasiye geçmek lazımdır. Bugün ülkemiz 12 Eylülcülerin yaptıkları Anayasadan hala kurtulamamıştır” şeklinde konuştu.


Programda İstiklal Marşımızın kabulünün 95’inci yıldönümü dolayısıyla Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’da rahmet ve saygıyla anıldı. Ayrıca YGS’ye girecek öğrencilere de başarılar dilendi.