Gözden kaçırmayın
Kütahya ve Uşaktan bile gerideyizİstiklâl Savaşımızın kazanıldığı il olan Afyonkarahisar, I. Dünya Savaşı sonrasında küllerinden yeniden doğan Türk Devleti’nin neredeyse bütün cihana karşı kazandığı zaferin başlangıç noktasıdır.
Bölgeler arası geçiş güzergâhında bulunması, silâh, erzak ve cephane naklinde son derece önemli bir nokta olan Eskişehir, Kütahya, Uşak demiryollarının merkezinde olması gibi nedenlerle tarihin her döneminde çeşitli savaşlara mekân olan Afyonkarahisar, son olarak ordusu dağıtılmış, silahlarına el konulmuş Türk Devleti’nin yeniden doğduğu yer, “Cumhuriyetin kurulduğu topraklar” olarak tarihteki yerini bir kez daha almıştır.
İzmir’den başlayarak Anadolu’nun içlerine doğru uzanmayı planlayan Yunan işgalinin son noktasında bulunan Afyonkarahisar, Milli Mücadele’nin direnç noktasını oluşturmuş, 2 Ağustos 1920 tarihinde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Başkanlığındaki Afyon Kongresi ile Batı Anadolu’daki tüm Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak ve Kuva-yı Milliye hareketlerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi altına alınmasına ev sahipliği yapmıştır.
Yunan ordusu tarafından ilk olarak 28 Mart 1921 – 7 Nisan 1921 tarihleri arasında işgal edilen Afyonkarahisar daha sonra 13 Temmuz 1921 tarihinde başlayarak 27 Ağustos 1922 tarihinde son bulan ikinci işgal dönemini yaşamıştır. İşgal sırasında Yunan ordusu tarafından ağır bir şekilde tahrip edilen Afyonkarahisar, bu dönemde her vatandaşının yüreğinde sızı olarak kalan büyük acılarla karşı karşıya kalmıştır.
İngilizler’in teşvikiyle Anadolu’yu işgale başlayan Yunan ordusu, 1 yıldan daha fazla bir süreyle Afyonkarahisar’ı işgal altında tutmuş ve Anadolu’nun derinliklerine doğru yürüme planı çerçevesinde askeri yığınağının çok büyük bir bölümünü Afyonkarahisar’da konuşlandırmıştır.
26 Ağustos 1922 tarihindeki Büyük Taarruz ve arkasından gerçekleştirilen Başkomutanlık Meydan Muharabesi’nin komuta ve merkez üssü olan Afyonkarahisar, taarruzun hemen sonrasında 27 Ağustos 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtulmuştur.
Afyonkarahisar halkı, Atatürk ve millî kuvvetlere maddi ve manevi olarak büyük desteklerde bulunmuş, işgal boyunca insanüstü fedakârlıklar göstermiştir. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk, 21 Ekim 1925 günü Afyon Türk Ocağı’ndaki konuşmasında, “Afyonkarahisar, son büyük zaferin kilidi oldu, esası oldu, Afyonkarahisar`ın tarihi savaşımızda unutulmaz parlak bir sayfası vardır" sözlerini kullanarak, zafere uzanan yolda Afyonkarahisar’ın önemini vurgulamıştır.
İstiklal Savaşımızda gösterdikleri fedakârlık ve kahramanlıklar nedeniyle Antep, Maraş ve Urfa illerine “Gazi”, “Kahraman”, “Şanlı” gibi sıfatlarla onurlandırılmış ve bu şehirlerimiz ayrıca İstiklal Madalyası ile taltif edilmişlerdir.
Anadolu Türklüğünün varlık yokluk mücadelesinin yaşandığı toprakların, İstiklal Madalyası gibi büyük bir onur ve övgüden mahrum bırakılması düşünülemez. Millî Mücadelenin kazanılmasında Afyonkarahisar halkının tamamının katkısının büyük olduğu göz önüne alındığında, İstiklal Madalyası’nın bireyler yerine bu yiğit ilimizin tamamına verilmesinin yerinde olduğu ortaya çıkacaktır.
İstiklal Savaşı’na hem fikri hem de bedeni olarak katılarak önemli yararlılıklar gösteren Afyonkarahisar, “zaferin merkez üssü” olmasına rağmen bugüne kadar İstiklal Madalyası onuru ile taltif edilmemiş olması Afyonkarahisarlı hemşehrilerimizi yaralamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi İstiklal Savaşımızın başından sonuna kadar her noktasında görev alan ve büyük fedakârlıklar gösteren Afyonkarahisar, düşmanın bileğinin büküldüğü, Türk’ün gücünün cihana gösterildiği tarihi bir nokta olarak İstiklal Madalyası’nı sonuna kadar hak etmektedir.
Afyonkarahisar’da yaşananlar sadece bir savaşın kazanılması değil, tarih sahnesinden silinmekle yüzleşen Türk Milleti’nin varlık yokluk mücadelesidir. Büyük mücadelenin zafer üssü olan Afyonkarahisar, bu madalyanın verilmesi ile Türk Milleti’nin yedi düvele karşı kazandığı zaferin nişanesi olarak hafızalara kazınacaktır.
Bu nedenle bugün “Afyonkarahisar’a İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi”ni hazırlayarak Yüce Türk Milleti’nin yegâne temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunmuş bulunmaktayız. Kanun Teklifimizin ivedilikle gündeme alınarak kabul edilmesi, Türk Milleti’nin terörle sınandığı bu günlerde sembolik de olsa bir moral desteği sağlayacak, Türk Milleti’nin bağımsızlık ve birlik ruhunu bir kez daha tüm dünyaya gösterecektir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Yorumlar
Yorum Yap