Gözden kaçırmayın
Uymayanlara büyük ceza varBaşbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, kur yükselişinin Türkiye`ye özgü olmadığını söyledi. Şimşek, istikrar için de başkanlık sisteminin uygun olduğunu belirterek, "Yönetimde istikrar için aslında başkanlık sistemi en uygun sistemdir.
Herkes yarışır, bir kişi başkan olur. Temsilde adaleti, yönetimde istikrarı sağlayacak. Bu kadar basit" dedi.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gaziantep`te Sanko Üniversitesi`nin 2016-17 Akademik Yıl açılışına katıldı. Vali Ali Yerlikaya, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ali Gür, Sanko Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ahmet Sınav, Sanko Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, öğretim üyeleri ve öğrencilerin katıldığı açılışta Başbakan Yardımcısı Şimşek, ilk dersi verdi.
Şimşek, derste Türkiye`nin yapısal reformları ve geleceğiyle ilgili yatırımları anlatarak, küresel ekonominin zor bir durumdan geçtiğine dikkat çekti.
Günübirlik kur hareketlerinin Türkiye` ye özgü olmadığını belirten Şimşek, yükselişi ABD`nin yeni seçilen başkanı Donald Trump`ın dışarıdaki parayı ülkesine çağırmasıyla ilgili yaptığı açıklamalara bağladı. Başbakan Yardımcısı Şimşek, doların yükselişiyle ilgili şunları söyledi:
"Bu aralarda en çok konuşulan konular doların yükselişi. Dikkat ederseniz, son 13 yılda dolar en hızlı yükselişini son dönemde gösteriyor. Buradan önce 1990`lı yıllar ile 2000`li yılların başı böyle bir süreç yaşanmış. Ondan önce de 1980`li yıllarda yaşanmış. Bu ABD dolar endeksi doların reel değerinin diğer bütün para birimlerine karşı reel değerini gösteriyor. Dolar yükselişte.
Yani özetle Türkiye`deki günü birlik kur hareketleri sadece Türkiye kaynaklı değil, sadece Türkiye`ye özgü değil. Aslında gerçekten şu anda küresel olarak doların yükselişinin iki basit sebebi var. Şimdi Amerikan seçimlerinden sonra yeni başkan diyor ki; `ben artık dışarıdaki benim şirketlerimin tuttuğu paraya izin vermeyeceğim. Geri Amerika`ya getirsinler.` Yani diyelim ki Apple bugün İrlanda`da yüz milyarlarca dolar, euro kaynak tutuyor.
Yani kar etmiş ama ülkeye geri götürmemiş. Geri götürmesini istiyor. Şimdi önümüzdeki dönemde bu şöyle yorumlanıyor, acaba bir trilyon dolar ABD şirketlerinin düşük vergilerle dışarıda tuttuğu kar aktarımı olacak mı? Bu birinci husus. İkinci konu, `ben o kadar dünya işleriyle ilgilenmek istemiyorum. Ortadoğu`da trilyonlarca dolar harcadık o parayı getirelim artık Amerika`da yatırım yapalım` diyor. Amerika`da yatırımların artması demek aslında bir anlamda maliye politikasını genişletmek yani bütçenin büyütülmesi, bütçe açığının büyütülmesi demek. Yani bu da maliye politikası bu kadar genişlerken para politikası üzerinde baskı yaratır, enflasyon yaratır. Çünkü Amerika`da işsizlik oranı yüzde 5`in altında.
Yüzde 5`in altındaki işsizlik oranı genelde ham istihdam olarak tanımlanır. Yani bunun daha fazla istihdam artışı olacaksa ancak yüksek ücretlerle enflasyonla olur. Enflasyonun artması demek, tabiki faizin artması demek. Faiz artışı ne demek; doların değerlendirmesi demek. Yani dışarıda tutulan başka para birimleri, karlar, kendi ülkesine Amerika`ya gelirse dolara dönecektir. Dolara talep artması, faiz artışı demek. Ondan dolayı dolarda çok güçlü çıkış var. Tabi birde diğer para birimlerinin içinde bulunduğu konjoktörde dolar lehine."
Dünya genelinde yapılan bir araştırmadan örnek vererek başkasına yüzde 11 güvendiği sonucuna ulaşılan Türkiye`nin elde ettiği gelirin büyük kısmını tüketen ülkeler arasında olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Türkiye maalesef elde ettiğin gelirin büyük bir kısmını tüketen, gelecek için başka bir şey kenara koymayan nadir ülkelerden bir tanesi. Niye böyle bir hale geldi diyeceksiniz? Herhalde geleceğe ilişkin çok iyimseriz. Ama aslında o da değil. Geçenlerde bir anket gördüm, okudum. Dünyada bir sürü ülkeye sormuşlar; `Siz başkalarına güveniyor musunuz?` diye.
Başkalarına güvende en düşük ülke Türkiye. Yüzde 11. Yani `Ben başkasına güveniyorum diyenlerin oranı yüzde 11. Yüzde 89`u diyor ki `Şu veya bu şekilde ben başkalarına güvenmiyorum.` Aslında siz başkalarına güvenmiyorsanız ne yaparsınız biliyor musunuz? Temkinli olursunuz, tasarruf yaparsınız. İlginç bir şey."
"İLAVE ŞOKLAR VAR BİZE KARŞI"
Türkiye`nin, içeride ve dışarıda karşılaştığı şoklara rağmen ekonomide büyük direnç gösterdiğini anlatan Şimşek, dünyanın zor bir dönemden geçtiğini vurgulayarak şöyle dedi:
"Türkiye de sıkıntılı bir dönem içinde. Fakat Türkiye ekonomisi gerçekten büyük bir direnç gösteriyor. Çünkü ilave şoklar var bize karşı. Yani dünya ülkesinde bir hain darbe girişimi olmadı son bir yıl içerisinde. Dünyanın her ülkesinde işte yakın coğrafyasında bu kadar terör örgütü faaliyet göstermiyor.
Dünyanın her bölgesinde bu kadar jeopolitik kaos yok. Dünyanın her bölgesinde, işte yakın dönem için konuşuyorum; bu kadar büyük değişimler, krizler, yoklar yaşanmadı. Türkiye hem iç, hem de dış şoklara karşı büyük bir direnç göstermiş. Hocalarımız bilir; eğer bünyeniz sağlamsa, zamanında kendinize iyi baktıysanız, ne bileyim işte sağlıklı bir yaşam sürdüyseniz aynı hastalığa yakalansanız daha fazla direnç gösterebilirsiniz. Yani şimdi sizin sisteminiz, bağışıklık tabi yüzde 100 olmuyor. Türkiye de dünyadaki sorunlara karşı bağışık değil.
Dünyanın bir parçasıyız. Yani işin özü şu; Türkiye bütün bu sıkıntılara rağmen dayanıklılık göstermiş, direnç göstermiş. Kötümserlik için hiçbir sebep yok."
"TEMSİLDE ADALETİ, YÖNETİMDE İSTİKRARI SAĞLAYACAK"
Şimşek, Başkanlık Sistemi ile ilgili görüşlerini de anlatırken bu bibtemin kişiler üzerinden tartışılmasının yanlış olduğuni söyledi. Başkanlık Sistemi`ne ilişkin soru işaretleri bulunduğunu kişiler yerine sistemin tartışılmasının daha doğru olacağını anlatırken, şöyle devam etti:
"Türkiye`de yönetimde istikrar için aslında Başkanlık en uygun sistemdir. Herkes yarışır, bir kişi Başkan olur. Ondan sonra 5 yıl ülkeyi yönetir. Yani `Koalisyon bozuldu, bozulacak, işte beraber çalışabilecekler mi, kimyalar uyuyor mu, uymuyor mu?` tartışmaları olmayacak. Şu anda dünyanın en yüksek seçim barajlarından bir tanesi Türkiye`de.Yüzde 10. Partiniz yüzde 9.9 alacak, dışarıda kalacaksınız. Bundan daha büyük bir adaletsizlik, seçmenlerin nezdinde daha büyük bir adaletsizlik olabilir mi? Ama Türkiye, `Koalisyonlar olmasın` diye böyle bir baraj geçmiş.
Şimdi Başkanlık Sistemi`nde temsilde adalet de var. Baraja ihtiyaç yok ki. Meclis, yani bütün renkleri ve en düşük orandaki seçmeni de yansıtabilir. Şunu anlatmaya çalışıyorum; Türkiye`de bir sistemi doğru kurgularsak parlamento doğru yerde konumlandırılır, yargı, yürütme sağlam bir şekilde tanımlanırsa ki öyle olacak, o zaman Başkanlık Sistemi Türkiye`yi öngörülebilirlik kılacak.
Temsilde adaleti, yönetimde istikrarı sağlayacak. Koalisyon hiçbir zaman olmayacak ve bir Başkan gelecek 5 yıllığına yönetecek, beğenmezse başkasını seçecek, beğenirse bir dönem daha yapacak. Bu kadar basit. Dolayısıyla bunu bir belirsizlik kaynağı, bunu bir endişe kaynağı, bir sorun olarak görmemek lazım. Tam aksine Türkiye için bir fırsat. Bakmayın bu gün sıkıntılar var; DEAŞ korkusu var, terör korkusu var bunlar geçicidir. Bunlar hepsi gelip geçecek."
Ders ardından Sanko Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek`e plaket verdi. DHA
Yorumlar
Yorum Yap