Gözden kaçırmayın

Kütahya ve Uşaktan bile gerideyiz Kütahya ve Uşaktan bile gerideyiz

Alternatif Politikalar Merkezi Başkanı ve 22. Dönem AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Droktor Mahmut Koçak Anayasa referandumu konusunda tavrını Ve düşüncelerini basın açıklaması ile kamuoyu ile paylaştı.


Koçak basın açıklamasında neden evet diyeceğini ve denmesi gerektiğini ayrıntılı olarak ifade etti. İşte Koçak`ın basın açıklaması;Aziz ve Sevgili Dostlarım,Bir Referandum Hadisesi dolayısıyla yine karşınızdayım.
 
Bilmiyorum kaç kerre oldu. Büyük Ülkemin, bu kaçıncı defadır yollarına çıkışım, gerçekten saymadım, bilemiyorum. Ama nerde bir tehlike sezdimse, ne zaman ufuklarda karanlık bulutlar gördümse, herkesten  önce seferber olmak şiarım oldu. Hiç bir mihraktan emir beklemeden, maddi kaynak ve destek almadan, nerde Hak, nerde Adalet, nerde Yüce Milletin İstiklal ve İstikbali var ben oradayım ve olacağım Allah ömür verdikçe...
 
İşte bugün burada, bu kerre de BÜYÜK, ÇOK BÜYÜK BİR EVET için karşınızdayım. PKK`sından DEAŞ`ına, PYD`sinden FETÖ`süne ve bunların arkasında yer alan yedi düvelin, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere,  Belçika ve daha bilmem ne belâların hep birlikte bu Mübarek Ülkeye ve Aziz Milletimize üşüştüğü, dört koldan bilhassa da arkadan kalleşçe saldırdığı  bu günlerde ben nerde olacaktım... Elbette ki Cephede...
 
Yüce Milletimizin, tarihinin en kritik aşamalarından geçtiği şu son 15 yıl içinde yaşanan tüm önemli olayların içindeydim. Ama bunların hiç biri bu Anayasa Referandumu kadar önemli değildi. İşte bunu  dost da,  düşman da böyle bildiği için Referandum kampanyası dünya çapında yürüyor; Kanada`dan Avustralya`ya, Afrika`dan Japonya`ya kadar. Bütün dost ve düşmanlar tetikte Referandum`un sonucuna etki etmek için çalışıyorlar.

 
Hiç bir şey yapamayanlar Türk kardeşleri için dua ediyorlar. Yedi düvel ve içimizdeki uzantıları HAYIR için eşi benzeri görülmemiş oyunlar, desiseler kuruyorlar. Bir Almanya`ya, bir Avusturya`ya ve Hollanda`ya bakın; sanki Referandum Türkiye`de değil oralarda yapılacak... Avrupa adım adım çöküyormuş, umurlarında değil; yeter ki Türkiye büyümesin, güçlenmesin...
 
Biz EVET için yollardayız. Ama elbette değerli millet evlatlarından HAYIR diyenler de olacak. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Ama ülkesine savaş açmışlar dışında hâin olanlar yok, farklı düşünenler var! Bizler EVET için gecemizi gündüzümüze katarken, HAYIR diyenleri de asla hor görmeyeceğiz. Ülkemde ihtiyaç olan birlik ve huzur için üslubumuza dikkat edeceğiz. 
 
Uzlaşmanın temeli, halkın iradesine inanmaktır. Buna inanmazsanız hiçbir ciddi uzlaşma konusu bulamazsınız; çünkü hepsi gelir buna dayanır. Dünyada bu kadar sık referandum yapılan bir ülke yok. Ancak kemal sahibi, tecrübeli ve dirayetli milletler, kaderlerini kendileri tercihleriyle belirlerler.
 
 
Kurulmanın eşiğinde bulunan Yeni Dünya Düzeni için Yaklaşan büyük pazarlık ve bu vesileyle ülkemize karşı yükselen saldırılar karşısında, sonra "keşke" dememek için güçlü bir liderliğin şart olduğu düşüncesindeyim. Tarihimizin tecrübesi bize şunu göstermiştir: Türkler, ne zaman hayat-memat dehlizlerine girmişse oradan "güçlü liderlik"ler sayesinde çıkıp kurtulmayı da başarmıştır.
 
 
Demokratik hukuk devletimizin yegâne teminatı Büyük Türk milletidir, hiç bir telaşa, endişeye gerek yok. Bu Millet kendisine başvurulduğunda eksik ve hataları her zaman düzeltmesini bilmiştir; tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Devlet sisteminde "Güçlü liderlik", "Güçlü Türkiye" demektir.
 
 
Bu aciz kardeşini takip edenler şunları da hatırlayacaklardır: Geçmiş dönemlerde de Biz hep ülkemiz için daha iyisinin peşinde olduk. Sivilleşme, demokratikleşme, maksimum düzeyde doğrudan demokrasi adına getirilecek bütün reform girişimlerini ön koşulsuz destekleyeceğimizi yıllar önce beyan etmiş, ülke genelinde de aktif çalışmıştık.
 
Şunu artık tartışmamalıyız: İçine düştüğümüz tüm krizleri demokrasi içinde siyasi partilerimizle çözecek olgunluğa ulaştık, yaklaşık 150 yıllık bir demokrasi tecrübemiz ve geleneğimiz var. Halkımız bu olgunluğa erişmiş iken biz isterdik ki, Anayasanın sadece bazı maddelerin değişeceği kısmi bir düzenleme yerine tam, demokrat, katılımcı, çoğulcu, yerli ve milli, güçlü liderliğin önünü açan, sıfırdan hazırlanmış sivil bir anayasayı 16 Nisan`da oylayalım. Geçen dönemlerde Meclis`te bu imkân varken, yeni bir Anayasa yapılamamasından dolayı üzgünlüğümü ifade etmek isterim.
 
NEDEN “EVET” DEMELİYİZ?
Uluslararası sistemin, Dünya düzeninin yeniden inşası sürecinin yaşandığı bu yıllarda, tüm devletler kendi tarihsel kodlarına, gerçeklerine uygun bir yeni yapılanma içerisine girmiş durumdalar. 
 
Türkiye`nin mevcut sistemi, sırtımıza büyük devletler tarafından dikilmiş bir urbadır. Bu deli gömleği, 70 yıldır başımıza gelen her tür belanın ürediği bataklıktır. Bu sözüm ona parlamenter sistem, Türkiye gemisi yürümesin, en ufak bir dalgalanmada batsın diye icad edilmiştir. Bugün bunu görmemek için gerçekten kör olmak gerekir. 1960, 1971, 1980, 1993, 1997 ve 2001 buhranları olmasaydı Türkiye şu an dünyanın ilk 5 devletinden biriydi. Bu düzen aracılığıyla hasımlarımız bizi ekonomide sıfırın altına düşürürken, nesillerimizi, milyonlarca gencimizi mahvettiler, haneleri viran koydular.


Güya savaş yoktu ama savaşın daniskası içimizde yaşatılıyordu; çürütülüyorduk. Ne zaman bu bozuk düzeni tersine çevireyim diyen bir vatan evladı çıksa çok geçmeden bunu hayatıyla ödüyordu. Merhum Menderes Merhum Özal, Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve daha niceleri. Bütün bu cehennemî ortamların zemini, sahası, bu sözüm ona parlamenter rejimdi. Artık uyanma vakti.Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan yeni tehditler; Batılı devletleri sistem-halk bazında karşı karşıya getirmeye başlamıştır.


Halkların her türlü güvenlik tehdidi ile karşı karşıya kalması, mevcut yönetimlere karşı ciddi anlamda bir güven sorunu yaratmaya başlamış ve bunun sonucunda bu ülkelerdeki her türlü aşırı-uç hareketler ve siyasi partiler güç kazanmıştır.Batılı devletler kamuoyları ile karşı karşıya gelmemek-bölünmemek için güçlü liderler eksenli yeni bir devlet-yönetim sistemine yönelmeye çoktan başlamışlardır.
 
Soğuk Savaş dönemi anlayış ve kurumsal yapılanmalardan Batı keskin bir dönüş yaşar iken Türkiye’nin bekası ve çıkarlarının muhafazası için kendisinin bu değişim-dönüşüm sürecini gerçekleştirmesinin kaçınılmaz olduğu ve bunun sadece bir kişinin tercihi değil, ufuktaki İstiklal ve İstikbal mücadelesini gören Devletimizin bir tercihi ve kararı olduğu bilinmelidir. 15 Temmuz gecesi bu irade kendini bütün Dünyaya yeniden göstermiş, başını arşa doğru dim dik kaldırmış, ecnebi güçlerin desteğiyle topraklarını işgale kalkışan hâinleri, planları ile  beraber darmadağın etmiştir; düşmanlarını korkutmuş, dostlarını ise sevince boğmuştur.
 
Soruyorum size, bütün dünyaya; var mıdır böyle bir millet ?• Dünyanın şekillendirileceği Yeni Yalta sürecinde daha güçlü bir Türkiye`ye olan ihtiyaç İÇİN EVET
 • Milli damarlarından beslenen bağımsız ve güçlü bir Türkiye, daha güvenli ve huzurlu bir Türkiye için; EVET
• Dünyanın varını yoğunu soyup soğana çeviren Emperyalist katillere meydan okuyabilmek, Türk-İslâm dünyasına yönelik tarihi vazifelerimiz yeniden gerçekleştirebilmek, Tarihimizle barışmak, Özümüze dönmek için EVET
• Daha güçlü VE 2 500 YILLIK TARİMİZDEN beslenen bir Devlet Sistemi ve ve yaşadığımız savaş ortamında hızlı kararlar alabilecek daha güçlü bir liderlik için “EVET” diyorum.
Vereceğimiz EVET, KRİZLER DÖNEMİNİ BİTİRMEK adına olacaktır.Demokratik hukuk devletine dönüşme konusunda Cumhurbaşkanımıza, Onun  samimi Liderliğine güvendiğimizin ifadesidir aynı zamanda bu EVETBu referandum sonrası yapılacak yasal düzenlemelerle Seçim ve Siyasi Partiler Yasası ile Milletvekilini doğrudan halk seçmeli, halk kendi seçtiği vekil üstünden sistemi denetleyebilmelidir.


Siyasi partiler kanunu değişikliği ile de partilere kurumsallaşma yolu açılmalı, parti içi demokrasi işletilmelidir,Güçlü ve Büyük Türkiye bizim sevdamızdır.


Türk-İslam dünyası bizim ülkümüzdür. Gönüller bir olduğunda bunların hepsi de inşaallah bir bir gerçekleşecektir. Bundan hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın!